Resident Evil 7: Biohazard oyununda Ethan Winters’ın başına gelmeyen kalmadı. 2017 senesinde geçen ve bizi Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyine götüren bu video oyununda Baker ailesi ile tanışmıştık. Bu oyunda Ethan, 3 senedir kayıp olan ve herkesin artık ölü olarak kabul ettiği Mia Winters, eşinin, peşine düşüyordu. Resident Evil serisinin bu oyununu tabii ki detaylıca anlatmayacağım ama sonucunda Ethan ve Mia, başlarına onlarca şeyin geldiği evden kaçmayı başarmıştı ve Chris Redfield’ın da önerisiyle Avrupa’ya taşınmıştı. Resident Evil Village ise direkt olarak bu oyunun 3 sene öncesinde geçiyor ve yine başımıza gelmeyen kalmıyor.
Resident Evil Village, gayet sakin bir akşamda başlıyor. Mia, doğmuş olan kızına, Rosemary Winters, ilginç bir hikaye anlatıyor. Zaten bu hikaye sayesinde oyunun ilk anından itibaren bir şeylerin ters gittiği hissi yediriliyor ve ardından da zaten oyunun tanıtım videolarından da gördüğümüz olaylar gelişiyor: Chris, bir önceki oyunun finalinde kurulduğunu öğrendiğimiz yeni ekibi ile Ethan’ın evine baskın yapıyor, Mia’yı öldürüyor, Rose ve Ethan’ı ise kaçırıyor. Yolda ise daha sonradan öğrendiğimiz bazı sebeplerden ötürü araba kaza yapıyor ve meşhur köy ile de Ethan, o zaman tanışıyor. Maceramız da bu noktada başlıyor.
Resident Evil Village, direkt olarak bir devam oyunu. Yine de hikayeyi anlayabilmek için bir önceki oyunu oynamış olmanıza çok gerek yok. Oyun, daha başlamadan önce eğer isterseniz size yedinci oyunu özetliyor ve ardından da asıl oyun başlıyor. Yalnız, bu şekilde sadece yaşananları yüzeysel bir şekilde anlıyorsunuz. Her ne kadar Resident Evil 7: Biohazard oyununu oynamanıza gerek olmasa da anlatılan hikayeyi ve yapılan göndermeleri derinlemesine anlayabilmek için o oyunu da aslında oynamanız gerekiyor. Aksi taktirde, bu oyunda anlatılan hikayenin bazı noktaları çok yüzeysel kalabiliyor. Hikayeye çok önem verenler için bu büyük bir problem olabilir.
Resident Evil Village, bir önceki oyunu oynamamış olsanız bile gerçekten muhteşem bir hikaye sunuyor. Oyuna ilk başladığınız andan itibaren aslında bazı şeyleri rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Özellikle de önceki oyunu oynadıysanız, bazı soru işaretlerinin arkasındaki cevabı bulmanız daha kolay oluyor. Durum böyle olunca da gizem tarafında pek ağır basamıyor oyun ama yine de yaşananlara tanıklık etmek, o anları deneyimleyebilmek, oyuna başladığınız ilk andan, son ana kadar hikaye anlamında muhteşem bir deneyim sunuyor. Ayrıca, Chris gibi serinin sevilen karakterlerinin geri dönmesi de ayrı bir artı.
Resident Evil Village, bir köyün ve Ethan’ın hikayesine odaklanıyor
Resident Evil Village, adını bilmediğimiz bir köyde ve bu köyün çevresindeki bazı mekanlarda geçiyor. Köylüler pek önemli değil ama bu köyün üstünde güç sahibi olan Mother Miranda ve kendisinin ailesi olan Karl Heisenberg, Salvatore Moreau, Donna Beneviento ve Alcina Dimitrescu, oyunumuzun kötü karakter kadrosunu oluşturuyor. Hikaye boyunca birbirinden farklı temalara sahip olan bu karakterler ile karşı karşıya geliyoruz, kendileriyle amansız bir şekilde savaşıyoruz ve sonunda da Miranda ile baş başa kalıyoruz. Tabii ki böyle bir video oyunu tek katmanlı değil ve hikaye, 1’den fazla katmandan oluşuyor, sürekli sizi şaşırtıyor.
Resident Evil Village oyununun hikayesinde çok fazla derine inmek istemiyorum, oyunda gerçekten sizin deneyimlemeniz gereken, sürprizini kaçırmak istemediğim sayısız an bulunuyor. O anlardan ve hikayeden detaylıca bahsetmeden bunları söylemek belki de benim adıma biraz zor olacak ama oyun, kendi serisinin en iyi hikayelerinden birini sunuyor bence. Özellikle de son zamanlarda Resident Evil 2 ve Resident Evil 3 oyunlarının yeniden yapımlarıyla eski hikayeleri tekrardan deneyimlemiş olmak, karşımıza çıkan bu orijinal hikayenin devamını daha da değerli bir hale sokuyor benim gözümde.
Hikayeye genel olarak baktığım zaman açıkçası olumsuz olarak gösterebileceğim hiçbir şey bulunmuyor. Resident Evil Village oyununda anlatılan hikaye oldukça ilgi çekici. Bu hikayenin anlatımı da gayet kaliteli ve oyun içerisinde çeşitli. Ayrıca oyun boyunca sürekli olarak geleceğe ve geçmişe yapılan göndermeler de dikkatli oyuncuları mutlaka zevkten dört köşe yapacaktır. Bunun yanında, karakterlerin seslendirmelerinin muhteşem olması hikayenin çok daha etkili bir şekilde anlatılmasını sağlıyor. Bu hikaye aslında çoğu zaman oynanış anlarında ilerletiliyor ama arada sırada izlediğimiz ara sahnelerde kesinlikle oldukça kaliteli.
Resident Evil Village oyununun hikayesi hakkında keyif kaçırabilecek bilgiler vermeden kendisinden bahsetmek gerçekten çok zor. Bu incelemeyi okuyorsanız, oyunu da satın almak veya almamak arasında kararsız kalmış olabileceğinizi tahmin ederek hikaye hakkında detay vermemeye gayret gösteriyorum; yaşanan neredeyse tüm olayları birinci elden sizin yaşamanız, oyunun eğlencesini katlayacaktır. Yani, şunu söylemeye çalışıyorum: Bu oyunda tanıklık edeceğiniz hikaye, karakterler ve alakalı diğer her şey muhteşem. Hatta, bu serinin bazı klasik oyunlarını göz ardı edecek olursak, Resident Evil markası için sunulan en iyi hikaye bile diyebiliriz.
Oynanış, anlatılan bu muhteşem hikayenin gölgesinde mi kalıyor?
Resident Evil Village oyununun ilk saniyesinden, son saniyesine kadar muhteşem bir hikayeyi deneyimliyoruz. Bunu anladık ama bu oyun aynı zamanda oynanmalı, değil mi? Aslında, eğer Resident Evil 7: Biohazard veya ondan önceki oyunları oynadıysanız, çok yabancılık çekmezsiniz bu oyundaki temel oynanışa. Sadece, Resident Evil 2 ve Resident Evil 3 oyunlarının yeniden yapımlarını oynadıktan sonra bu oyun size biraz garip gelebilir. Malum, o oyunlar üçüncü şahıs bakış açısına sahip ve hem daha hareketli, hem daha aksiyon dolu. İncelemekte olduğum bu oyun, birinci şahıs bakış açısından oynanıyor ve her şey daha yavaş bir şekilde işliyor.
Resident Evil Village oyununu ilk başlattığınız zaman bazı ayarlar yapmanız gerekecek. Hatta ön sipariş verenler için ek ayarlar çıkacak hediyelerle alakalı olarak. Ardından da zorluk seviyenizi seçip, deneyime başlayabileceksiniz. Oyunda toplamda 4 farklı zorluk seviyesi bulunuyor: Casual, Normal, Hard ve Village of Shadows isimlerinde eğer yanlış hatırlamıyorsam. Casual, Normal ve Hard seviyeleri klasik farklılıkları sunuyor. Yani, nişan alma yardımcısının gücü değişiyor, düşmanların agresiflik seviyeleri farklı haller alıyor ve düşmanlardan aldığınız hasarlar da yine değişebiliyor. Village of Shadows ise bambaşka bir hikaye.
Village of Shadows, size temel oynanış açısından en zorlu seviyeyi sunuyor ama bunun üzerine, oyundaki her düşmanın yerleşim yeri ve eşyaların bulunduğu alanlar rastgele bir hal alıyor. Yani, temel zorluk seviyelerinde karşınıza çıkan düşmanlar ve ganimetler, Village of Shadows seviyesinde rastgele bir hal alıyor. Karşınıza neyin, ne zaman çıkacağını bilmediğiniz için de normalden çok daha fazla zorlanıyorsunuz. Ayrıca bu zorluk seviyesi, benim tahmin ettiğimden çok daha fazla zevk katıyor oyuna. Yalnız, oyunu planlandığı gibi deneyimleyebilmeniz için öncelikle standart seviyeleri öneriyorum. İkinci oynanışınızda Village of Shadows seviyesine göz atmalısınız.
Bu arada, ayarlardan bahsetmişken bir eksikliğe de değinmek istiyorum. Resident Evil Village oyununda bolca ayar var ve bu beni gayet memnun ediyor ama ölü alan ayarlarının olmaması benim zevkimi biraz baltaladı. Malum, Sony Interactive Entertainment tarafı geçmiş hatalarından ders almasını pek bilmediği için DualSense, daha birinci yaşını doldurmadan aynı önceki nesilde olduğu gibi kayma yapmaya başladı. Yani, ben hiçbir tuşa basmıyorken, sol analog tarafında problem olduğu için karakterim sürekli sağa veya sola kayıyor. Ölü alan ayarı ile biraz oynayarak bu problemi geçici olarak ortadan kaldırabiliyorsunuz ama bu oyunda öyle bir kontrolcü ayarı yok.
Resident Evil Village, oldukça eğlenceli ve bir o kadar da kaliteli oynanıyor
Resident Evil Village, birinci şahıs bakış açısından oynadığımız bir oyun ve dediğim gibi Resident Evil 7: Biohazard ile oldukça benzer oynanış mantığı olarak. Yani, yine bölümlerde dolaşarak birbirinden farklı tipteki düşmanlarla karşı karşıya kalıyoruz, onları öldürüyoruz veya kaçıyoruz. Bu oyunda yeni olarak bir para birimi de elde edebiliyoruz. Hem düşmanlardan düşen, hem de hazine satarak kazandığımız bu para birimini The Duke üzerinden harcıyoruz. Kendisi, oyunda sürekli dolaşan bir mağaza ve klasik ganimetlerden tutun da yeni silahlara ve silah iyileştirmelerine kadar birçok şey satıyor. The Duke ile kendimizi de güçlendirebiliyoruz.
Bu arada; klasik envanter sistemi, eşya üretme ve hazineleri birleştirebilme özellikleri de karşımıza çıkıyor. Oyun boyunca envanterinizi genişletebiliyorsunuz, bu sayede daha fazla silah ve diğer eşyaları taşıyabiliyorsunuz. Ayrıca, oyun boyunca bulduğunuz ganimetlerle de yeni eşyalar üretebiliyorsunuz, mermi veya bomba gibi. Bunun haricinde, oyundaki bazı hazineler, başka hazinelerle birleştirilebilir oluyor. Bu birleştirmeyi yaptığınız zaman çok daha fazla para kazanabiliyorsunuz. O parayı da zaten genelde silahlara harcıyorsunuz. Direkt olarak Ethan’ı güçlendirmek, avcılık ile alakalı. Bazı hayvanların etlerini toplayarak karakterimizi güçlendirebiliyoruz.
Resident Evil Village oyununda sayısız mekan geziyoruz ve hepsi gerçekten birbirinden güzel. Bazı mekanlar karanlık, bazıları aydınlık, bazıları şık, bazıları çöplük, bazıları geniş ve bazıları da daracık. Oyunda savaşmanız gereken 4 farklı bölüm sonu canavarı var ve aslında hepsinin de farklı teması var. Zaten bu noktada içinde bulunduğumuz köy de bir ana üs gibi işliyor. Yani, köyün dört bir yanında bölüm sonu karşılaşmalarının ana mekanı var ve bizler oralara giderek oyunda ilerleme sağlıyoruz. Tabii bu noktada tamamen serbest değiliz, istediğimiz zaman, istediğimiz yere gidemiyoruz, anahtar sistemi sizi belli bir yola sürüklüyor.
Anahtar sistemi Resident Evil serisi için bir klasik zaten. Bu oyunda da aynı sistem kullanılıyor. Birçok bölüm, anahtarlarla kilitli ve oyun istemediği sürece de o kilidi açacak anahtara ulaşamıyorsunuz. Bu da oyunun çizgisel bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. Tabii bu durumdan şikayetçi değilim, ben yaşatılan deneyimi gayet beğendim. Bu arada, silahlarla ateş etmek de gayet eğlenceli. Özellikle de DualSense üzerinden özel destek verilmesi, hissi daha kuvvetli yapıyor. Titremeler, tetiklerde kullanılması gereken ekstra güç filan oyundan aldığınız hisse seviye atlatıyor. Tabii, DualSense için verilen daha iyi destekler görmüştüm ama bu da fena değil.
Vampirlerle karşılaştıktan sonra oyun kendisini iyice açıyor
Resident Evil Village oyununun bugüne kadar yayımlanan görüntülerine bakarak, oyunun sadece vampirlerden ve kurt adamlardan ibaret olduğunu düşünebilirsiniz. Bu düşüncenizde gayet haklısınız ama aslında Dimitrescu ailesi, sadece karşılaşmanız gereken ilk bölüm sonu karşılaşması. Yani, kendileri bir nevi oyunun açılış kısmı; onlarla işiniz bittiği zaman oyun iyice açılıyor, temel sistemlerle ve hazine ögeleriyle filan tanıştırılıyorsunuz. Ardından da sırasıyla Donna Beneviento, Salvatore Moreau ve Karl Heisenberg ile savaşıyorsunuz. Yalnız, daha önce keşfettiğiniz bölümlere zaman zaman geri dönebiliyorsunuz önceden giremediğiniz yerlere girebilmek için.
Resident Evil Village, bu bölüm sonu karşılaşmaları ile de farklı temaları sunuyor. Mesela, Dimitrescu ailesi bence aksiyon temelli bir bölümdü. Belki ben dev vampirleri ve o vampirlerin gotik kızlarını sevdiğim için korku hissetmemiş de olabilirim. Yalnız, ondan sonra karşınıza çıkan Donna Beneviento, bana gerçekten korku temelli geldi. Ardından da Salvatore Moreau, direkt olarak aksiyondu ve en sondaki Karl Heisenberg de hem korku, hem aksiyondu. Yani, o arkadaşla adeta Transformers’ın yeni filmini çektik, aksiyon %100 vardı. Ayrıca her temada mutlaka size gerilim hissini veren karşılaşmalar da vardı.
Mesela, Dimitrescu ailesindeki dev vampir ablamız, ilk başlarda Mr. X veya Nemesis gibi bizi sürekli takip ediyor ve kendisini o anlarda öldüremediğimiz için gerçekten gerilebiliyorsunuz. Benzer olaylar, diğer tüm karakterlerin kendi alanlarında da yaşanıyor. Açıkçası, formüller sürekli olarak kendilerini tekrar ediyormuş gibi görünüyor ve bu yüzden, artık daha ikinci veya üçüncü karakterin bölgesinde nelerin yaşanacağını tahmin edebiliyorsunuz ama verilen macera hissi, sizin geleceği tahmin edebiliyor olmanızı bastırıyor. Bu yüzden, durumun ben farkına varmış olsam bile bunu eksi bir puan olarak görmüyorum Resident Evil Village oyununda.
Resident Evil Village oyununda beni asıl rahatsız eden şey, görüş alanı ayarı oldu. Field of View veya FoV olarak da hatırlayabileceğiniz bu ayar, oyunun içinde bulunmuyor ve Capcom tarafından verilen standart değerler de bana çok düşük geldi. Yani, sanki karakterimiz etrafa yakınlaştırılmış bir halde bakıyor gibi hissettim çoğu zaman. Bu da görüş alanı ayarının biraz düşük bir değerde olduğunu gösteriyor. Ayrıca, daha yeni neslin başındayız ve şimdiden bu ayarın düşük olması da beni endişelendirdi. Umuyorum ki optimizasyon ile alakalı nedenlerden dolayı böyle bir ayar konulmamıştır ve PlayStation 5 konsolunun gücüyle alakası yoktur.
Resident Evil Village, bolca düşman ve onları öldürmeniz için bolca silah sunuyor
Resident Evil Village oyununda dikkatimi çeken bir başka durum ise oyunda bolca farklı düşmanın yer alıyor olması. Bu farklı düşman tipleri, ziyaret ettiğiniz karakterlerin alanlarına göre farklılık gösteriyor. Köyde ise tüm düşman tiplerinden bulunabiliyor. Mesela, Dimitrescu ailesinde genellikle kılıç ve kalkan kuşanan zombiler görüyoruz. Karl Heisenberg ise hem kurt adamlar, hem de mekanikleştirilmiş zombilerle karşımıza çıkıyor. Bu sayede, her alanda farklı deneyimler yaşayabiliyorsunuz. Ayrıca, oyunda bolca mini bölüm sonu canavarı da yer alıyor ki kendileri oyun boyunca 1 veya 2 kere daha tekrar edip, karşınıza çıkabiliyor.
Tüm bu tehditleri ortadan kaldırabilmek için bolca silah sahibi de olabiliyorsunuz. Tabancalar, pompalı tüfekler, inanılmaz güçlü bir altıpatlar, bomba atar, mayın, el bombası, taramalı tüfekler filan derken oyun sizi gerçekten şımartıyor. Ayrıca, bazı silah kategorilerinde 1’den fazla silah bulunuyor. Mesela, oyunda 4-5 adet tabanca ve pompalı tüfek var. Bunun üzerine, oyunu bitirdikten sonra daha fazla silahın kilidini de açabiliyorsunuz. Bunu yapmak biraz emek istiyor ama karşılığında silah sayısı neredeyse ikiye katlanıyor. Ayrıca, oyunu bitirdikten sonra yine ek içerik olarak sınırsız mermi modları filan da bulunuyor.
Bu arada, bir anda oyun sonundaki içeriklere atladım ama bari onlardan da daha fazla bahsedeyim. Oyunu bitirdiğiniz zaman karakter modelleri, konsept tasarımlar, geliştirici videoları ve oyun modlarını açabiliyorsunuz. Bunlar, oyun içinde topladığınız puanlarla açılıyor. Ben açıkçası bu sistemi çok seviyorum ve açabildiğim kadar şeyi de açtım. Ayrıca, konsept tasarımlarda geliştirici yorumlarının da bulunması çok hoşuma gitti. Birçok yorum çok basit bir seviyede ve belki yazılmış olması bile gereksiz ama yine de birkaç ciddi anlamda önemli bilgileri almayı da başardım o sayede. Ayrıca, diğer bonus içerikler de gayet güzeldi.
En bonus olan içerik ise The Mercenaries. Bu oyun modu, oyunun hikayesini ilk defa bitirdiğiniz zaman açılıyor. 4-5 farklı temada bölüm bulunduran The Mercenaries, her bölüm için yine 3-4 adet farklı oyun alanı sunuyor ve sizler de bu oyun alanlarında olabildiğince fazla düşmanı, olabildiğince hızlı bir şekilde öldürmeye çalışıyorsunuz. Oyun boyunca karşınıza çıkan tüm düşmanları ve mini bölüm sonu canavarlarını içerisinde bulunduran The Mercenaries, yeni silah satın alma ve silahları güçlendirebilme sistemlerini de içerisinde bulunduruyor ama hikaye modundaki ilerlemeniz olmuyor tabii ki. Her şey sıfırdan başlıyor The Mercenaries ile.
Daha fazla ilginç durum ve Chris Redfield alabilmemiz mümkün müdür?
Resident Evil Village oyununun hikayesinin daha önce çok iyi olduğunu söylemiştim ama bu noktada araya bir virgül atmam gerekiyor. Hikaye gayet güzel olsa da 10 saatte bitirdiğim bu oyun, hikaye açısından sadece 6. saatte ilginç bir hale geldi. Yani, oyunun ilk 6 saati bence her anlamda eğlenceliydi ama ortada benim merakımı uyandıran, ilgimi çeken, şaşırmamı sağlayan pek bir şey olmamıştı. 6. saatten sonra hikaye iyice ilginç bir hal aldı ve final bölümünde de her şey zirve yaptı, deneyim bitti. Yalnız, oyun boyunca Chris’e çok az ekran süresi verilmiş olması beni üzen noktalardan biri oldu; kendisi benim en sevdiğim karakterlerden biri.
Bunun haricinde, bir tık daha fazla bulmaca ögesi de görmek isterdim. Resident Evil serisinde daha önce bulmacalar sıkça kullanılmıştı ve bu oyunda da aynı gelenek devam ediyor. Yalnız, Resident Evil Village oyunundaki bulmacalar bana çok çizgisel göründü. Yani, oyunu oynamaya devam ettiğiniz sürece birçok bulmacayı çözebiliyorsunuz, ekstra bir uğraş vermeniz gerekmiyor. Belki de ben artık bulmacalar üzerinde daha iyi bir oyuncu haline gelmişimdir ve bu yüzden her şey bana kolay görünmüştür, bilemiyorum ama 10 saatlik deneyimimde oyunu %100 bitirmeye olabildiğince yaklaştığımı da belirtmek istiyorum.
Tüm bunların arasında, oyunun haritasını da övmem gerekiyor. Yani, temel bölüm tasarımı filan tabii ki çok güzel ama ben kullanıcı arayüzünde yer alan haritayı kast ediyorum. Haritada birçok şey işaretleniyor ve ganimetlerin yer aldığı binalar da kırmızı ve mavi ile renklendiriliyor. Bir alanın kırmızı olması, orada hala bulunabilecek bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Alanın maviye dönmesi ise oradaki her şeyi bulduğumuzu işaret ediyor. Belki bu sistem sizin için pek bir şey ifade etmez ama hem takıntılı olup, hem de oyunu %100 olarak bitirmek isteyen benim gibi insanlar için muhteşem bir düşünce bu; aklım geride kalmıyor, bölümleri bitirip, bitirmediğimi biliyorum.
Bahsedebileceğim bir diğer şey ise fotoğraf modu. Oyunun içerisinde bir fotoğraf modu bulunuyor ve oyunun neredeyse her anında sahneyi durdurup, fotoğraf çekebiliyorsunuz, buna birçok ara sahne de dahil. Sadece sinematik sahnelerde fotoğraf modu aktif edilmiyor. İnceleme yazıma eklediğim görsellerin hepsini de fotoğraf modu ile çektiğimi söylemek istiyorum. Açıkçası, fotoğraf modunun potansiyeli pek yok. Sadece basit efektler katabiliyorsunuz. Ben de bu yüzden efektlerin üzerine gitmedim, oyunu olabildiğince doğal bir şekilde göstermek istedim sizlere. Yine de hiç fotoğraf modunun olmamasından iyidir bu durum.
Resident Evil Village oyununda korkmam gereken yeri atlamış olabilirim
İnceleme yazımın sonuna yaklaşırken, Resident Evil Village oyunundaki korku ve gerilim noktalarına değinmek istiyorum; Resident Evil 2 ve Resident Evil 3 oyunlarında aksiyona odaklanılırken, bu oyunda korku ve gerilimin geri döneceği daha önce açıklanmıştı. Oyun, Resident Evil 7: Biohazard gibi olacaktı yani. Yalnız, seçilen temadan mıdır, bilemiyorum ama Resident Evil 7: Biohazard beni ciddi anlamda korkuturken, bu oyunda neredeyse hiç korkmadım. Bundan emin olabilirsiniz; ben korku ve gerilim türünü gerçekten sevmiyorum, bu oyunda da korku ve gerilim baskın olsa, muhtemelen hikayeyi bile bitiremezdim.
Resident Evil Village oyununun en azından benin için korkunç olmamasının sebebi ise aslında kadrosu. En başta, kılıç kullanan zombiler, kurt adamlar ve iki eli matkaba dönüşmüş yaratıklar beni korkutmaz, eğer çok güçlü olurlarsa en fazla gerilim verebilirler. Yani, elinde kılıçla üstüme yürüyen bir zombi beni güldürür. Aynı şekilde, dev bir vampir abla ve kendisinin birbirinden gotik üç kızı, kendisine güveni olmayan bir balık-adam, oyuncakları kontrol eden havalı bir kadın, metalleri kontrol eden havalı bir adam ve tüm bu insanların başındaki diğer havalı kadına ben hayranlıkla bakarım. Balık-adam hariç tabii, kendisi yine sadece komikti.
Bunu bir eleştiri olarak da söylemiyorum. Resident Evil Village oyununun kadrosu bence muhteşemdi, hatta vampirlerin elinden kurtulmayı ben istemedim, oyun beni zorladı. Metalleri kontrol edebilen adam ise gayet insani bir şekilde yaklaştı, neden orada olduğunu anlattı, hatta oyunun hikayesine en gerçekçi ışığı o tuttu ama Ethan tutturdu kızım da kızım diye. Tüm bu insanların başındaki Mother Miranda ise hem insani, hem de dönüştüğü garip halinde bence gayet etkileyici ve havalıydı. Bilmiyorum, belki ben bu tip karanlık tarzları sevdiğimdendir. Ayrıca internet bu konuda çok konuştu ama ama ben bunları internetin aksine, cinsel temalı bir şekilde söylemiyorum.
Bu arada, konuyla alakasız olacak ama son paragrafta şunları da söylemek isterim: Resident Evil Village oyununda birkaç mantık hatası ile karşılaştım. Sadece birkaç dakikada gecenin gündüze dönmesi ve birkaç ufak olay benim zaman zaman dikkatimi dağıttı. Aslında, oyunda en başlarda daha fazla mantık hatasının yaşandığını düşünüyorsunuz ama onlardan çoğunluğu hikaye dahilinde açıklanıyor, sadece finale kadar sabretmeniz gerekiyor. Mantık hatası olarak onları saymıyorum zaten, benim tanıklık ettiğim 2-3 olay, hikayenin dışında, oyun geliştiricilerinin dikkatinden kaçan ögelerdi mutlaka.
PlayStation 5 konsolunda en iyi görünen oyunlardan biri
Sıra geldi Resident Evil Village oyununun sunumundan bahsetmeye. Her şeyden önce görselliğe değinmek gerekiyor. Ben bu oyunu PlayStation 5 konsolumda, 4K/HDR destekli bir televizyonda, gerçek zamanlı ışın izleme modu kapalı olarak denedim ve karşıma çıkan görselliği çok sevdim. Genel anlamda kaplamalar oldukça detaylı, karakter modelleri oldukça gerçekçi, animasyonlar oldukça akıcı ve en önemlisi, ışıklandırmalar ve karanlıklar da gerçekten kaliteli. Bu oyun benim PlayStation 5 konsolunda oynadığım en iyi görünen oyun bile olabilir. Gerçek zamanlı ışın izleme modunda her şeyin bir tık daha güzel göründüğünü de söyleyebilirim.
Yalnız, ben gerçek zamanlı ışın izleme modunu kullanmadım. Bu modu kapattığınız zaman Resident Evil Village oyununu 60 FPS olarak oynayabiliyorsunuz. Bu durumda oyunun performansı çok nadiren düşüyor. Modu aktif ettiğiniz zaman ise performans, 40 FPS ile 60 FPS arasında gidip, geliyor. Bu da genel anlamda çok rahatsız edici bir deneyim sunuyor. Capcom, bu noktada oyunun performansını 30 FPS değerine kilitleyebilirdi muhtemelen ama o zaman da kendisini tercih etmezdim. 60 FPS gibi bir seçenek varken, 30 FPS ne yazık ki artık gücünü kaybediyor. Ayrıca, kaybettiğiniz performans, elde ettiğiniz görsellikle eş değer bile değil bence.
Sesler ve müzikler ise bambaşka bir konu. Karakterlerin seslendirmelerinden bahsetmiştim; oyundaki en önemli karakterden tutun da en önemsiz yan karaktere kadar herkes, seslendirme işini muhteşem bir şekilde yapmış. Karakter seslendirmelerine söyleyebileceğim en ufak bir olumsuz bir şey bulunmuyor. Aynı şey ses efektleri için de geçerli. Patlamalar, silah sesleri, düşmanların çıkarttığı sesler, atmosfer sesleri ve çok daha fazlası oyunu bir seviye yukarıya çıkartıyor. Sadece, oynanış anlarında müzik neredeyse hiç kullanılmıyor. Yine de bunu affediyorum; oyunun sonunda ve diğer birkaç noktasında çok hoş müzikler kullanılıyor.
Resident Evil Village, içerisinde bulunduğu üçlemenin ikinci oyunu. Durum böyle olunca, bu oyunda birçok şeyin yarıda bırakıldığını düşünebilirsiniz. Sonuçta daha üçüncü oyun gelecek ama Capcom, muhteşem bir şekilde Ethan Winters’ın hikayesini bu oyunda bitiriyor. Korkusu, gerilimi, aksiyonu, gotik vampirleri ve daha fazlasıyla oldukça kaliteli bir video oyunu olan bu yapıt, bence herkes tarafından oynanmayı hak ediyor. Resident Evil serisine yeni olsanız bile, benim gibi korku ve gerilimi sevmiyor olsanız bile, bence böyle kaliteli bir yapıtı deneyimlemelisiniz. Hatta, her şeyi daha iyi anlamak için serinin bir önceki oyununa da şans verebilirsiniz.