Steep, en azından benim için ilginç bir oyundu. Yani, ekstrem sporlar aslında video oyunu dünyasında çok iş yapabilecek bir tür gibi geliyor bana ama Steep, sanki biraz eksikti. Yani, sadece kış sporlarına odaklanılması bence oyunu sınırlandırmıştı. Sonuçta, tek bir spora odaklanarak, çok fazla ilerleme sistemi sunmayarak, ne kadar eğlenceli bir oynanış sunulabilir ki? Riders Republic ise Steep oyununun benim gözümde yaptığı yanlışları düzelterek piyasaya sürülmeye hazırlanıyor gibi görünüyor. Yani, ekstrem sporlar için oldukça eğlenceli bir deneyim yaşanılacak gibi görünüyor. Bu cümleler ne kadar doğru olabilir?
Ubisoft, Riders Republic oyununun beta sürecini pazartesi günü başlattı ve bugün bitirecek. Aynı zamanda oyunun ambargosu da şu anda kalktı. Zaten bu sayede sizlerin karşısına bir ön inceleme ile çıkıyorum. 2-3 gün boyunca bu oyunu dolu dolu deneyimledim, her içerikte beta versiyonun el verdiği kadar ilerledim, her mini oyun modunu deneyimledim ve kısmen kararımı verdim. En azından, Steep ile karşılaştırıldığı zaman bu yeni video oyununun ne yapmaya çalıştığını rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. İsminden anlayamıyor olsanız bile bu yapıt, Steep için çok açık bir devam oyunu. Yalnız, karşımızda bayağı yenilenmiş bir devam oyunu var.
Riders Republic oyununun içerisinde 1’den fazla ekstrem spor bulunuyor. Hatta bu sporların alt dalları bile var. Beta versiyonunda ise Bike, Ski, Snowboard, Wingsuit ve Rocket Wingsuit sporları vardı. Ben, açıkçası bisiklet temelli oynanış ile bu oyuna bağlanmıştım ama Ski ve Snowboard, beni kendisine aşık etmeyi başardı. Bike da eğlenceli bir oynanış sunuyor ama belki Steep ile bağlı olarak temellerinin sağlam olmasından mı kaynaklanıyor, bilemiyorum ama Ski ve Snowboard, ciddi anlamda yüksek seviyeli içerikler gibi görünüyor. Tabii bu arada, bahsettiğim sporların hepsi, kendi kariyerleri ile geliyor.
Riders Republic oyununun beta versiyonunda 3 adet kariyer bulunuyor: Bike Races, Snow Tricks ve Air Sports. Bu kariyerlerle alakalı sporları oynayarak, ilerleme sağlıyorsunuz ve kariyer, her seviye atladığı zaman alakalı spor araçları veriliyor. Mesela, Bike Races kariyerinde seviye atladığınız zaman yeni bir bisiklet sahibi oluyorsunuz. Bu araçlar, nadirlik seviyelerine ve ortalama güçlere sahip. Yani, klasik ganimet toplama mantığı bu video oyununda da peşimizi bırakmıyor. Yine de oyunda bolca araç olduğu için seviye atlayıp, yeni ganimetler elde etmek bana oldukça eğlenceli geldi. En azından, seviye atlamak çok anlamlı görünüyor.
Riders Republic oyununun beta versiyonunu dört içerik oluşturuyor
Riders Republic oyununa giriş yaptığınız zaman aslında yapabileceğiniz çok fazla şey oluyor. Bunlardan ilki, açık dünyadaki yan içerikleri yapmak. Aslında bu içerikler de kariyerler üzerinde güzelce ilerlemenizi sağlıyor. Bu içerikler genelde yarışlar, yetenek savaşları ve benzeri şeyler oluyor. Ayrıca giriş yapabileceğiniz üç adet ana içerik ise Mass Races, Tricks Battle ve Free For All olarak geçiyor. Mass Races, 64 adet oyuncuyu büyük bir yarış serisine sokuyor. Yani, bayağı bildiğiniz kaos içerisinde onlarca kişi ile yarışıyorsunuz. Bu yarışlar, farklı sporları içine dahil ediyor ve 3 raunttan oluşuyor. En çok puana sahip olan kişi, birinci seçiliyor.
Açıkçası ben, açık dünyadaki aktiviteleri, ana içerikler sanmıştım ve dikkatimi tamamen onlara verdim. Bu içeriklerle bayağı eğlendim de. Bayağı farklı içerikler vardı; klasik bisiklet yarışlarından tutun da pizza dağıtmaya kadar farklı şeyler deneyimledim. Mass Races da kesinlikle eğlenceliydi. Yalnız, bu tip içeriklerde kusursuz bir şekilde hareket etmeniz gerekiyor; en ufak bir hatanızda 5-10 kişi sizi saniyeler içinde geçebiliyor ve onları geçebilmeniz neredeyse imkansız oluyor. Bu sistemi çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim; en ufak bir hata, bu kadar büyük bir şekilde cezalandırılmamalı bence ama Mass Races, kesinlikle eğlenceli ve ödüllendiriciydi.
Şimdi, ben açık dünya aktivitelerini ve Mass Races içeriğini ana görevler olarak gördüğüm için Tricks Battle ve Free For All ile çok ilgilenmedim. Yine de bir tanesi, takım temelli deneyim sunuyor. Diğerinde ise herkes tek bir şekilde deneyim yaşanıyor. Sonradan öğrendim ki Ubisoft, bunları ana içerik olarak görüyor; açık dünya aktiviteleri ise yan içerik olarak geçiyor. Bu arada, açık dünyada toplanabilir ganimetler, spor araçları, keşif noktaları ve daha fazlası da bulunuyor. Tüm bu içerikleri tamamlayarak, yıldız topluyorsunuz ve topladığınız yıldızlar, belli aralıklarda yeni içerikler açıyor. Beta seviyesindeki sınır, 55 yıldız idi ve saatler içinde bu sınıra ulaştım.
Riders Republic oyununda ne yazık ki çok daha fazla ilerleme sistemi var. Kontratlar, özel kontratlar, kariyerler, yıldızlar ve daha fazlası derken, oyun açıkçası beni ilerleme sistemleri ile boğdu. Ayrıca, karakter oluşturma sisteminin çok yetersiz olması, sürekli ekran kırılmalarının ve performans problemlerinin yaşanması da hoşuma gitmedi. Tabii ki oyunun henüz beta versiyonundayız; final sürüme kadar ekran kırılmaları filan düzeltilir ama karakter oluşturma tarafında daha fazla adım atılacağını sanmıyorum. Yine de karakter özelleştirme sistemleri ile en azından yetersiz karakterinizi saklayabilmeniz de mümkün.
Steep ve The Crew gibi markalar birleşiyor, bu oyunu oluşturuyor
Riders Republic oyununun en önemli noktalarından biri, tabii ki temel oynanışı olacaktır. Hangi ekstrem sporu seçerseniz seçin, genelde kontrol şeması çok değişmiyor. Yani, analog tuşlarla karakterinizi kontrol ediyorsunuz, R2 ve L2 ile hızlanıp, yavaşlıyorsunuz. Havalı hareketler yapabilmek için de yine R ve L tuşlarını kullanıp, aynı zamanda da ön butonları, yani daire, çarpı, üçgen ve kare gibi butonları kullanmanız gerekiyor. En temel oynanış için kesinlikle basit bir deneyim sunuluyor. Yani, elinize aldığınız zaman oyunu kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Hatta, birkaç yarış sonra rahatlıkla asistleri de kapatabilirsiniz.
Riders Republic oyununu öğrenmesi kolay olsa bile ustalaşması ciddi anlamda zor. En basit seviyedeki havalı hareketleri dakikalar içerisinde öğrenebilirsiniz. Daha sonra, asistleri kapatıp, başarılı bir şekilde, havalı hareketleri yaptıktan sonra yere inmeyi de öğrenebilirsiniz ama ondan sonrası için ciddi anlamda bir çaba sarf etmeniz gerekiyor. Oyun, bu noktada üç farklı kontrol şeması sunuyor. İlk şema, kamera kontrolü veriyor, ikinci şema daha çok hareketlere odaklanıyor, üçüncü şema ise kontrolleri olabildiğince Steep oyununa benzetmeye çalışıyor. Ben, kamera kontrolünün de bende olduğu şema ile deneyimimi yaşadım.
Riders Republic, birçok anlamda Steep ve The Crew markalarının birleşmiş hali gibi duruyor. Hatta işin içine Forza Horizon markasını bile katabilirsiniz. Temel konseptin zaten Steep olduğu belli. Festival havası, Showcase seviyesindeki büyük ve etkileyici yarışlar da Forza Horizon markasını hatırlatıyor. Yarış ortasında spor değiştirebilme, araç değiştirebilme ve tek bir yarışta, 1’den fazla sporun kullanılabilmesi ise The Crew 2 oyunundaki deneyime benziyor. Bunu tabii ki kötü anlamda söylemiyorum; sonuçta The Crew de Ubisoft şirketinin. Sadece yaşayabileceğiniz deneyimi tasvir edebilmek için söylüyorum.
İşin özü, Steep oyununu sevdiğim gibi Riders Republic oyununu da sevdim. Herhangi bir şey yaparak ilerleme kaydedebilmeniz, bu oyunun en önemli özelliklerinden biri. Temel oynanışın kaliteli olması ise büyük bir artı. Benim, bu oyunda görebildiğim tek olumsuz nokta, çok fazla ilerleme sisteminin bulunması ve bir anda çok fazla içerik ile oyuncuların boğulması. Yani, geliştirici ekip çok fazla şey yapmak istiyor ama bunların arasına belli bir mesafe koyamıyor gibi hissediyorum. Demek istediğim şudur ki bazı ufak tefek problemlere rağmen bu oyun, ekstrem spor ve Steep oyununu severler tarafından çok sevilebilecek bir potansiyele sahip.