Gizem oldukça ilgi çekici bir elementtir. Özellikle de video oyunlarında gizem çözmek ve çözümlerin karşılığında ilgi çekici yeni bilgiler edinmek, sizi o oyunu daha fazla oynamaya itebilir. Tabii bu sırada oyunda sunulan genel deneyimin de kaliteli olması gerekir. Böylece oyunu oynarken sıkılmazsınız. Bugün incelemesini yazacağım Scorn ise gizem işini güzelce sunmayı başarıyor ve oyuncuları aslında ekran başına bağlayabiliyor ama konu, eğlenceli ve kaliteli bir oynanış sunmak olduğu zaman ne yazık ki tökezleyip, düşüyor. Bu yüzden de oyunu oynayıp, oynamamak arasında uzun bir süre düşünebiliyorsunuz.
Scorn, birinci şahıs bakış açısından oynayabileceğiniz bir bulmaca oyunu. Bu oyunun içerisinde artık ölmüş bir uygarlığın izlerini arıyoruz ve gördüğümüz şeylerden bir anlam çıkartmaya çalışıyoruz. İşin içine oldukça karanlık bir atmosfer, korkutucu bir sanat tasarımı ve akıllıca tasarlanan bulmacalar girince, aslında sunulan deneyimin bir değeri olduğunu düşünebilirsiniz. Et, kan ve makinenin inanılmaz bir şekilde, her noktasında birleştirdiği Scorn, yine de bu bilgi çekici dünyasında size pek de fazla bir cevap vermek istemiyor. Ne yazık ki oyunun içerisinde herhangi bir seslendirme, diyalog veya hikaye ile alakalı bir şey yok.
Scorn oyununun içerisinde bulmacaları çözerken, kendilerinin ne anlama geldiğini düşünmeniz, bu şekilde oyunun dünyasını anlamaya çalışmanız gerekiyor. Bu dünyada neler oldu, neden insanlık ve makineler bu kadar birbiri içine girmiş, neden kimse yok ve benzeri sorular için tüm cevaplar, sizin anlayışınıza bırakılıyor. Oyun, kendisini anlayabilmeniz için size zaman zaman bulmacalar bırakıyor ama 7-8 saatlik bu maceranın sonunda, daha net cevaplar almayı bekliyorsunuz. Oyun, ne yazık ki bu cevaplar veremiyor. Bu oyunun içerisinde bir anda kendimizi buluyoruz ve ileri gidebilmek için bulmacalar çözüyoruz.
Bu noktada, bulmacaların kötü olduğunu söyleyebilmek de mümkün değil. Evet, Scorn içerisinde birkaç düşük seviyeli, sıkıcı ve/veya çözdüğünüz zaman sizi pek tatmin etmeyen bulmacalar bulunuyor ama oyunun genelindeki kalite daha yüksek. Bulmacaların kendisi de genellikle mekanik yapılardan oluşuyor; tekerlekler, diskler, kıskaçlar ve benzeri şeyler karşınıza çıkıyor. Bunları doğru şekilde kullanarak, oyunun bölümlerinde ilerleme sağlamanız gerekiyor. Bazı bulmacalar o kadar büyük ki içerisinde bulunduğunuz bölümün tamamına yayılıyorlar ve onları çözmek çok daha tatmin edici bir hal alıyor.
Scorn ile boş bir bedenin içinde kendimizi buluyoruz
Scorn oyununda kontrol ettiğimiz karakter, zombi tarzında bir varlık. Kendisinin ne olduğunu, neden orada olduğunu, ne yapmaya çalıştığını, neden ilerlediğini filan bilmiyoruz. Oyun da bunları anlatmak için emek sarf etmiyor. Oyun, oltayla önünüze bir havuç koyuyor, siz de sürekli onu kapmak için ilerliyorsunuz. Bu benim gibi birçok oyuncu için problem olacaktır. Özellikle bu tip kısa ve çizgisel oyunlarda amaç olmayınca, sunulan deneyim sıkıcı olabiliyor. Bu sıkıcılık, oyunun bitmek bilmeyen korkunç atmosferi ile de destekleniyor. Oyunun atmosferi aslında korkunç/karanlık bir güzelliğe sahip ama her şey bu kadar da basit değil.
Korku ve gerilim oyunlarının başarılı olanları, size tüm deneyim boyunca korku sunanlar değildir. Korku ve gerilim hislerinin etkili bir şekilde var olabilmesi için, onların tam tersini de deneyimlemeniz gerekir. Yani, zaman zaman kendinizi güvende ve huzurlu hissetmelisiniz ama Scorn, 8 saatlik deneyimin tamamı boyunca korku ve gerilimi, karanlık atmosferini ve korkunç kanlı detaylarını sizin gözünüzün önünde tutuyor. Tüm bunlar belki birkaç saat boyunca sizi etkileyecektir ama ondan sonra oyunun geri kalanında gördüğünüz her şeye alışacaksınız; oyunun planladığı etkileyici anlar bile hiçbir şey ifade etmeyecek.
Scorn içerisinde sadece bulmaca çözmüyorsunuz. Bu karanlık evrenin içerisinde tehlikeler de bulunuyor. Onlara karşı kendinizi savunabilmeniz için silahlar da mevcut ki bu noktada, oyunun aslında ayakları çok yere basan bir deneyim sunduğunu söyleyebilirim. Yani, dev gibi bulmacalardan tutun da envanter sistemine kadar; silahlar için mermi doldurmaktan tutun da istasyonlardan cephanelerinizi yenilemeye kadar birçok sistem, apayrı sistemler ve animasyonlar ile çalışıyor. Bu da oyunun tamamını birbirine bağlayıp, gerçekçi ve yavaş bir deneyim sunuyor. Yalnız, her şey silahı ateşledikten sonra değişiyor.
Scorn oyunundaki düşmanlarınızın çoğunluğu menzilli saldırılar yapıyor ve kendileri inanılmaz isabetli. Sizin onlardan kaçabilmek için kullandığınız yürümeniz ise çok yavaş. Kullandığınız silahlar ise adeta birer su tabancası gibi hissettiriyor. Yüksek hasar veren etkili silahlar da inanılmaz kısıtlı mermi sayısına sahip. Ayrıca oyunda çok fazla görünmez duvar mevcut ve bazen çok geniş açıklıklardan bile düşmanlara ateş edemiyorsunuz; mermi demir parmaklıkların boşluklarından filan geçemiyor. Bu da oyunun yapmaya çalıştığı şeyin, sunmaya çalıştığı kalitenin tam tersi gibi hissettiriyor.
Övülmesi gereken noktaları da unutmamak gerekiyor
Scorn oyununun en zayıf noktası, kesinlikle düşmanlarla başa çıkmamız gereken anlardı. Sadece silah kullanımı değil, var olmayan gizlilik ve düşmanları ilgilendiren diğer elementler de sıkıntılıydı. Düşmanlar, oyunun birçok bölümünde olsa bile bu sıkıntılar en çok üçüncü bölümde kendisini gösteriyor. Diğer bölümlerde de yer yer can sıkıcı deneyimler olabiliyor ama üçüncü bölüm kadar zirve yapmıyorlar. Bu oyun, üçüncü bölüm tamamen kaldırılsa veya onun yerine bulmacaya ve keşfe odaklanan başka bir bölüm konulsa, oynaması çok daha eğlenceli bir oyun olabilirdi. Gerçek bir gizlilik sistemine de hayır diyebilmek mümkün değil tabii.
Yine de Scorn oyununda övülmesi gereken noktaları da unutmamak lazım. Mesela, sunum tarafında görsellik kesinlikle muhteşem. Oyunun hem görsel kalitesi oldukça yüksek, hem de sanat tasarımı oldukça farklı. Kanlı, karanlık, insani ama aynı zamanda mekanik görünen görseller, oyunun atmosferi ile birleşince gerçekten benzersiz bir his yaratabiliyor. Görsellik ile birlikte oyunun performansında da herhangi bir sıkıntı bulunmuyor. Konsollarda sunulan FPS gayet stabil ve PC tarafında da sistem gereksinimlerini karşıladığınız sürece çok da fazla optimizasyon sıkıntısı ile uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz.
Scorn oyununun ses ve müzik tarafı biraz farklı. Daha önce de dediğim gibi oyunda öyle çok da bir seslendirme yok ve olanlar da ortalama üstü bir seviyede. Yalnız, diğer ses efektleri kesinlikle muhteşem. Müzikler ise ne yazık ki ambiyans müziği seviyesinden ötesine geçemiyor ama en azından oyunun atmosferini olumlu bir şekilde etkilemeyi başarıyor. Müzikler ayrıca kendisini biraz fazla tekrar edip, sıkıcı bir hal alabiliyor. Yine de böyle bir bulmaca-keşif oyununa Doom serisi tarzındaki müzikler pek gitmeyebilirdi. Geliştirici ekip, verebilecekleri en iyi kararı verip, sonucu biraz zayıf çıkartmış.
Her şeyi göz önünde bulundurduğunuz zaman Scorn, çok da kötü bir oyun değil. Oyunun görselliği gayet güzel. Sanat tasarımında karanlık ve kanlı element bulunduran oyunlardan hoşlanıyorsanız, bu yapıt ilginizi çekebilir. Bahsettiğim sanat tasarımının üstüne oturtulan bulmacalar da hiç fena değil; sadece daha önce de bahsettiğim gibi düşmanlarla savaşmak oyunun en sıkıcı ve kalitesiz hissettiren kısmı ama o da sadece kendisini üçüncü bölümde çok gösteriyor. Tabii hikayenin de sürekli olarak gizemini koruduğunu, etkili bir şekilde anlatılmadığını, birçok şeyin oyunculara bırakıldığını hatırlatmak da isterim.