Skull and Bones, ilginç bir video oyunu. Artık sektörün çok büyük bir kısmının bu oyuna karşı bir beklentisi kalmadı. Oyun sayısız kere ertelendi, birçok başarısız test süreci geçirdi ve öyle görünüyor ki Ubisoft, tamamen Singapur devleti ile yaptığı anlaşmadan ötürü bu oyunu piyasaya sürmek zorunda. Tabii bu söylediklerim genel dünya için geçerli. Eğer bana soracak olursanız, oyun oldukça ilgi çekici ve oynaması da eğlenceli. En azından ben, geçmiş test süreçlerine katıldığım zaman bunu düşünüp, söylüyordum. Son kapalı beta süreci, fikirlerimi değiştirdi.

Eğer yanlış hatırlamıyorsam, son iki yılda 4 kere filan Skull and Bones oyununun test süreçlerine katıldım ve istisna olmadan her test sürecinde oyuna doyamadım. Bilmiyorum ne ama bu oyun sürekli kendisine çekiyordu beni. Belki de piyasada buna benzer pek bir oyun olmadığı içindir. Sea of Thieves var ama bu oyun ile pek de aynı sayılmaz kendisi. Neyse, bu yüzden geride bıraktığımız haftalarda gerçekleştirilen oyunun son kapalı beta sürümüne de merakla katıldım. Bu, oyunun son test süreci olacaktı ve ilk defa çok büyük bir katılım planlamıştı Ubisoft…

Skull and Bones yapıtına girdiğim andan itibaren dikkatimi çeken ilk şey görsel kalite oldu. Tam olarak emin değilim ama diğer test süreçlerine kıyasla, bu sürümün hem grafik kalitesi daha aşağıda idi, hem de daha fazla teknik sorun vardı. Tamam, teknik sorunlar düzeltilir cila döneminde ama grafiklerin yükseltileceğini sanmıyorum. Kapalı beta bir nevi oyunun final sürümü günümüzde. Tamamen reklam için kullanılıyor ve Ubisoft tarafından atılan bu “downgrade” beni ciddi anlamda üzdü. Şahsen oyunun görselliğini ben çok beğenmiştim önceki dönemlerde.

Skull and Bones, diğer test sürümlerine kıyasla biraz daha PvP temelli bir hale de bürünmüş. Bunu oyun modlarından zaten anlarsınız ama kullanıcı arayüzünde de bunu işaret eden değişiklikler var. Yani, gemilerin DPS ve Tank gibi sınıflara açıkça ayrılmış olması, bana bu oyunun PvP için yapıldığını gösteriyor. Sonuçta, korsan döneminde kimse “Ya bu gemide fena DPS var.” deyip, inşaata başlamıyor. Bu terimi gerçek oyuncular, PvP temelli içeriklerde kullanıyor. Ayrıca, kaptanın seyir defteri de inanılmaz basite indirgenmiş ve yine PvP tipi oyunları anımsatan kısımlar eklenmiş.

Skull and Bones

Skull and Bones artık bir PvP deneyimi hedefliyor

Skull and Bones, aynı zamanda “grind” mantığını da bir adım geri çekmiş. Bu normalde benim için iyi bir haber olurdu ama PvP için atılan adımlara bakacak olursam, şu anda bence geliştirici ekibin planı tam olarak şu: Oyunun ilk yarısı PvE temelli olacak ve inanılmaz kısa sürede bitecek, amacı oyunu öğretmek olacak; daha sonra da ikinci yarısında PvP temelli içeriklere odaklanılacak ve oyun sonu içerik deneyimi burada sunulacak. İşin içinden “grind” çıktığı için herkesin oyun sonu içeriklere ulaşması daha kolay olacak ve orada da zaten herkesi PvP bekliyor.

Ben bu duruma bayağı takmış durumdayım; Skull and Bones, böyle bir oyun değildi. Son iki senede aynı olan oyun, bir anda, kapalı beta sürümünde rotasını tamamen değiştirdi. Korsan destanı yazma gitti, oyuncularla gemi savaşı yapma geldi. Yani, tabii ki bu tip içerikleri seven oyuncular da var. Hatta, PvP tipini tercih eden daha fazla oyuncu vardır, muhtemelen bu yüzden oyunun rotası değişti ama ben de onu sevmiyorum işte. Benim aradığım oyunda PvP değil, PvE olmalıydı. Ubisoft, halıyı son anda ayağımın altından çekti, inanılır gibi değil.

Skull and Bones, oynanış tarafında da sevmediğim değişiklikler yaptı. Her şeyden önce, gemileri kontrol etmek artık çok daha fazla arcade havasına sahip. Önceki test süreçlerinde gemiler ciddi anlamda ağırdı ve hızlanmak, yavaşlamak, yön belirlemek, rüzgara dikkat etmek filan stratejinin başıydı. Şu andaki oyunda ise stratejiden geriye kalan tek şey rüzgar. Gemilerin çoğu aynı hissettiriyor ve sahip oldukları ağırlık hissi de bence minimumda. Ben gerçekten kendimi bir gemi kullanıyor gibi hissetmedim kapalı beta sürümünde.

Ayrıca, nedendir bilmiyorum ama rakip gemiye çıkma mekaniğini de değiştirmişler. Eskiden, bir gemiye yeterince hasar verip, yanına girdiğiniz zaman tek bir tuşa basardınız, halatlar atılırdı ve tayfanız gemiye çıkıp, tüm hazineyi alırdı. Kapalı beta sürümünde ise atılan halatları gerçekten denk getirmeniz gerekiyor. Bunun yapılmasının tek sebebi de bence PvP. Test süreçlerinde bu sistem daha otomatik bir halde olduğu için herkesin karşı gemiye çıkması garantiydi ama Ubisoft, PvP tarafına o kadar odaklanmış ki oyunun temel mekaniklerini bile rekabetçi yönlere taşımış.

Skull and Bones

Sıkıntılı bir döneme yelken açıldı

Önceki test süreçlerinden yapılan değişikliklerin haricinde Skull and Bones, genel halk için bence hala sıkıcı bir oyun. Yani, oyunda yaptığımız şey şu: A noktasından görev al, B noktasında bir gemiyi batır, görevi tamamla, A veya C noktasına görevi teslim et. Eğer bunu yapmıyorsanız, muhtemelen materyal topluyorsunuz veya işliyorsunuzdur. Oyun bu kadar. Evet, farklı içerikler, görev tipleri filan var ama onlar da kağıt üzerinde değişiklik gösteriyor sadece. Yaşayacağınız oyun deneyimi hala aynı. Ayrıca oyun, tek başına olan kişiler için de biraz zorlu olacaktır eğer düşmanlar grup ise.

Skull and Bones yine de onlarca farklı gemi tipi, farklı gemi sınıfları ve sayısız farklı silah ile strateji yapmaya oldukça müsait. Oyunda ilerledikçe hem PvP, hem de PvE tipi içeriklerde de bu stratejiyi yapmanız gerekiyor zaten. Eğer düşman geminin zayıf noktası ateş ise siz de geminizin burnuna bir alev atar silah ekleyin bir zahmet. Ayrıca, defansif tarafta da belli başlı strateji elementleri mevcut; farklı tipte korumalar ve bonus sağlayan gemi mobilyaları gibi şeyler ile farklı saldırı çeşitlerini veya defansif yanlarınızı güçlendirebiliyorsunuz.

Skull and Bones, ayrıca karakter ve gemi özelleştirmesine de önem veriyor. Karakteriniz için giyilebilir farklı kıyafet setlerinden tutun da geminizde özelleştirebileceğiniz renkler, silahlar ve hatta evcil hayvanlara kadar bolca şey var. Ayrıca, sezonluk sistemde de oyuna sürekli yeni oynanış ve kozmetik elementleri ekleneceği için oyun en azından bu yönden zengin kalacaktır diye düşünüyorum. Benim de açıkçası bir video oyununda, eğer kendisini uzun vadede oynayacaksam, dikkat ettiğim şeylerden bir tanesi ilerleme sistemleri ve kozmetik ögelerdir.

Açıkçası, Skull and Bones eğer önceki test süreçleri gibi sunulsaydı, oyunun final sürümünden de emin olabilirdim ama yaşamış olduğum bu kapalı beta süreci benim kafamı oldukça karıştırdı. Yani, kısa vadede oyundan hoşlanacağımı biliyorum. Açık denizleri, gemileri filan ben severim ama bu tip oyunların da önemi uzun vadede ortaya çıkıyor. Sonuçta çevrim içi servisler kuruluyor ve ben artık kendim için bile bu oyundan emin değilim. Ubisoft, büyük bir başarısızlığa doğru uzun zaman önce yelken açtı ama bakalım bu oyun Şubat 2024 içerisinde piyasaya sürüldüğünde neler olacak?

Etiketler: