2023 senesinin en farklı yapıtlarından biri gibi görünen Slay the Princess, birkaç gün önce piyasaya sürüldü. Şimdiye kadar gördüğüm en benzersiz bağımsız korku oyunlarından biri olan bu oyun aslında iki demosu ile oyunculara bolca umut verdi. Korku temalı bir görsel roman ve aynı anda da trajikomedi bir flört simülatörü olan Slay the Princess, peri masalı benzeri bir önermeyi merak uyandırıcı bir şekilde sunuyor. Peki, tüm bunlar kağıt üzerinde mi kaldı? Yoksa tam sürüm kendi yüce hedeflerine ulaştı mı? İnceleme yazımızda buna cevap vermeye çalışacağız.

Görsel bir roman olmasının doğası gereği Slay the Princess aslında oldukça basit bir oynanışa sahip. Oyunda yaptığımız tek şey, diyalogları ilerletmek için fareye tıklamak. Oyunu eğer istersek kaydedebilir, kayıtlarımızı yükleyebilir veya duraklatabiliriz. Hızlı zaman etkinlikleri (QTE) veya süslü bir oynanış elementi yok burada; ancak siz tıklamadan önce oyunun devam edeceği anlar var.

Oyunu oynarken, özellikle de ilk rotayı geçtikten sonra, genellikle interaktif bir film gibi hissedeceksiniz yaşadığınız bu deneyimi. Bazen seçim odaklı oyunlarda bu kötü bir şey olsa da, Slay the Princess içerisinde öyle olduğunu düşünmüyorum. Bence bu oyun, dinlemek ve tıklamak için ilgi çekici bir interaktif deneyim sunuyor. Sadece ufak tefek sayılabilecek görsel ve altyazı hataları vardı, umarım bir güncelleme ile gelecekte düzeltilir bunlar.

Önceki iki demoda olduğundan daha da fazla göze çarpan şey ise kesinlikle müzikler. Oyunun bazı müzikleri akıldan çıkmayacak kadar güzel ve gelecek trajedilere zemin hazırlıyor. Geliştiriciler ayrıca Prenses’in leitmotifini oyundaki neredeyse her parçaya yerleştirerek harika bir iş çıkarmışlar. Müziğe ayrı bir derinlikte ilgi duyan ve beste yapan bir insan olarak açıkçası bu oyunda müziğe gösterilen emek beni gerçekten şaşırttı. AAA seviyesinde oyunlarda bile bu kadar özen gösterilmeyebiliyor.

Slay the Princess

Slay the Princess, kusursuz bir hikaye anlatıyor

Slay the Princess oyununun hikayesi olması gerektiği gibi. Oyun tatmin edici bir sonuçla doğru kapsam ve uzunluğa sahip. Üzerinde spekülasyon yapacağınız her şey, aklınıza takılan her soru – büyük ihtimalle hepsi oyunun tamamında yanıtlanıyor. Gereksiz yere soru işaretleri bırakılmıyor oyuncuların kafasında. Olmasını istediğiniz her şey büyük olasılıkla gerçekleşiyor. Demolarda ima edildiği gibi daha derin, daha karmaşık bir hikaye var tam sürümde. Birkaç önemli değişiklikle birlikte hikayedeki her rotayı keşfetmek için her zaman isteğiniz olacak.

Beklediğiniz kadar gerçeküstü ve tuhaf, muhtemelen daha da fazlası anlatılıyor Slay the Princess içerisinde. Ayrıca temel olay örgüsünün ötesinde ne olduğunun açığa çıkması da gizemi tamamen kırmakla tehdit ediyor ve oyun bazı anlarda kahkahalarla da güldürüyor. Oyunun büyük hikayesi tıpkı Prenses’in kendisi gibi: eşit derecede korkunç ve şaşırtıcı derecede güzel ve akılda kalıcı. Hikayesinde varoluş, kimlik, özgür irade ve insanlığın doğası hakkında derin ve hatta biraz felsefi bulduğum şeyler var. Finallerden ikisi de beni duygulandırdı ve içten içe ağlattı.

Oyunun aşk hakkında olduğu daha önce açıklanmıştı ve ben o aşkı hissettim. Zehirli bir ilişkinin nerede başlayıp, nerede bittiğini ve gerçek aşkın yerini nerede aldığını düşünmeme neden oldu. Beni ilişkilerin anlamı hakkında düşünmeye itti. Sonları keşfettikten sonra neredeyse hiç tatminsizlik hissetmedim, sanki her şey olması gerektiği gibi sonuçlanmış gibi ve bu deneyim ve benim için anlamı için mutlu olabilirim. Oyunun yaşattığı her an inanılmaz tatmin ediciydi. Yalnız, bazı rotalar diğerlerinden çok daha fazlasına sahipti. Özellikle de The Stranger, herhangi bir final değişikliğine sahip değildi, temelde büyük bir ara sahne gibi hissettirdi.

Benim kişisel olarak en sevdiğim iki rota olan Damsel ve Prisoner, Adversary ve Beast gibi muadillerine kıyasla dallanma veya seçimler açısından neredeyse hiç bir şey içermiyor. Razor da çoğunlukla tek bir sabit sonuca sahip, ancak bu diğer iki rotada olduğundan daha doğal hissettiriyor. Her ikisi de Prenses’e yardım ettiğiniz tek yol olduğu için, gerçekten daha fazlası olmasını umuyordum. Yani, hikayedeki her rota aynı anda hem artılara, hem eksiklere sahip; sadece tamamen artıların olduğu net olarak kusursuz bir rota yok gibi.

Slay the Princess

Bazı rotalar, diğerlerine kıyasla daha zayıf olabiliyor

Seçimlerin, sonuçlarla tam olarak bağlantılı olmadığı birkaç örnek de vardı oyunun içerisinde. Örneğin, yaptığınız belirli bir seçim, bıçağın kalbinde olmasıyla sonuçlanmasa bile yeni bir döngüde bıçağın hala kalbinde olması gibiydi. Oyunun şimdiye kadar bu tür hataları düzeltme konusunda iyi olduğu göz önüne alındığında, bir güncellemede düzeltilmesi gereken bir gözetim gibi geliyor. Ayrıca, daha sonraki dallanan rotalarda bazılarının, onları aldığınız rotaya bağlı olarak bağlantılarına tam olarak uymadığını veya mantıklı olmadığını hissettim.

Çoğunlukla, karakterlerin hiçbiri hayal kırıklığına uğratmadı. Özellikle de Voices beni şaşırttı. Artık demonun da ötesine geçilmiş, her biri tek bir özellik değil, gerçek bir kişilik gibi hissettiriyordu. Anlatıcı neredeyse hiç sıkıcı olmuyor ki bu büyük bir başarı. Birçok rotada, seslerle birlikte gerçekten ihtiyaç duyulan bir müttefik gibi hissediyor, sadece meydan okunacak bir şey değil ve zaman zaman komik olmayı da başarıyor.

Prenses varyantları çoğunlukla demoda belirlendiği gibi karakterize ediliyor. Hayal kırıklığına uğradığımı hissettiğim tek ikisi Damsel ve Stranger. Damsel, demoda görüldüğü kadarıyla bilerek biraz geri çekilmiş. Niyeti anlıyorum, ancak bunun yerine onunla yaptıkları şeyle örülebileceğini hissediyorum ve Stranger’ın son hali, son demonun doğrudan bir alt versiyonu gibi hissettiriyor. Bunu umursamıyorum, ancak daha önce sahip olduğumuz şeyi keşfetmeyi tercih ederim.

Bir bütün olarak ele alındığında, her bir prensesi ve karakteri son derece katmanlı ve çok yönlü buldum. En iyi korku oyunu karakterleri listemde üst sıralarda yer alıyor kendisi. Kendinizi ona ve derin hikâyesine bağlanmış ve oyunu bıraktıktan sonra da onu düşünürken bulacaksınız. Şöyle söyleyeyim, eğer Doki Doki Literature Club! oyunundan Monika’yı sevdiyseniz, Prenses size tanıdık gelecektir. Oyuncu karakteri daha da ilginç. Tam sürüm onun gizemlerini araştırıyor ve onlarla başa çıkmanıza izin veriyor. Olay örgüsündeki rolünün ötesinde çözmesi gereken kendi çatışması var. Tanıdık ama her şeyin bir keşif ve çözüm olarak kurgulanması mantıklı. Ayrıca seslendirme hala kesinlikle birinci sınıf. Hatta, Razor’un ilginç seslendirmesini bile düzeltmişler.

Slay the Princess

Slay the Princess, unutulmaz bir deneyim vaat ediyor

Slay the Princess oyununu korkutucu olmaktan çok ürpertici ve sinir bozucu olarak tanımlayabilirim. Bol miktarda “body horror” içeren psikolojik bir korku deneyimi kendisi. Oyunu korkutma faktörüne göre değerlendirmek tasarım felsefesini ve amacını gerçekten görmezden geliyor. Varoluşsal, kozmik ve dehşet unsurları içeren kanlı bir oyun. Zaman zaman, bir sonraki adımda ne olacağını beklerken dehşetle dolacaksınız. Tüm korku oyunlarının başka şekillerde etkili olması için geleneksel olarak korkutucu olması gerektiğine inanmıyorum.

My Friendly Neighborhood bunu kanıtladı. Bu oyun ise bunun yerine sizi çaresiz hissettirerek korku sanatında üstünlük sağlıyor. Kan veya vücut korkusuyla baş edemiyorsanız, bu oyunu oynamayın. Bu oyun grafiksel ve sonunda temelde mümkün olan her şekilde bedensel hasarlar göreceksiniz. Bunu sevmeyen biri olarak söyleyebilirim ki zaman zaman çok rahatsız hissettim ama bunun yanı sıra, oyun size kalp krizi geçirtme riski taşımıyor tabii, bu nedenle oynamak için çelik gibi sinirlere ve sarsılmaz bir kararlılığa ihtiyacınız yok.

Geleneksel bir korku oyunu hayranı olmasanız bile, yukarıdakilerle başa çıkabiliyorsanız yine de düşünün derim. Oyunun tam resmi içerik uyarıları listesi bulunmaktadır. Buna dayanarak Slay the Princess oyununu kendiniz değerlendirin. Yukarıdaki kriterleri karşılayan herkese bu oyunu tavsiye ederim. Kendini tatmin edici hale getirme gibi uzun bir görevi yerine getirmeyen ilgi çekici bir seçim tabanlı oyunu keşfetmek isterseniz, bu oyuna bir şans verin.

Hatta izleyicilerin kararlarınıza katkıda bulunmasına olanak tanıyan, yayın için de mükemmel olan bir oyun kendisi. Tek bir rota birkaç saat sürüyor, bu da bir yayın için ideal uzunluk. Slay the Princess, asla pişman olmayacağım ve unutamayacağım duygusal bir yolculuktu. Bu güzel deneyimin gerçekleşmesini sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Oyunu da ilgili olan herkese gözüm kapalı bir şekilde önerebilirim efendim.

Slay the Princess
Olumlu
Derin, gizem dolu ve ilgi çekici bir hikaye anlatılıyor.
Hikaye tatmin edici bir şekilde son buluyor.
Karakterlerin tamamı benzersiz ve akılda kalıcı.
Seslendirmeler ustaca yapılmış.
Sanat tasarımı kusursuz.
Olumsuz
Bazı hikaye rotaları, diğerlerine kıyasla eksik kalabiliyor.
10

Etiketler: