Song of Horror oyununun macerası, 2015 senesinde, Kickstarter ile başladı. Bu oyun için para toplayan stüdyo, ne yazık ki Kickstarter cephesinde başarı bulamadı ama buna rağmen oyunun geliştirilme süreci devam etti. Seneler boyunca geliştirilen bu oyun, bir süredir de PC üzerinde, bölümlerden oluşan bir yapıda oyuncuların karşısına çıkıyordu. Song of Horror için bugüne kadar toplamda 5 adet bölüm piyasaya sürüldü ve bu bölümlerin tamamı da oyunculara sunulunca, geliştirici ekip bu deneyimi konsollara taşımak istedi. Ben de bu video oyununu ilk defa PlayStation 5 konsolumda deneyimleme imkanı buldum ve sizler için inceledim.
Adından da tahmin edebileceğiniz üzere Song of Horror, bir korku oyunu. Bu oyunun hikayesinde Sebastian P. Husher isimli çok ünlü bir yazar bulunuyor. Bu yazar, ailesi ile birlikte bir anda kayboluyor. Durumdan endişelenen editör de yazarı aramak için bir asistan gönderdi ama o da kayıplara karıştı. Sebastian P. Husher ve onu arayan herkes kaybolurken, daha da ilginç şeyler yaşanmaya başladı ve en sonunda da öğrenildi ki tüm bunların arkasında Varoluş isimli karanlık bir varlık bulunuyor. Yalnız bu varlık, sizin diğer korku oyunlarından tanıyabileceğiniz düşman tiplerine hiç benzemiyor; Varoluş sizi çok iyi tanıyor.
Song of Horror oyununda klasik Resident Evil oyunlarında olduğu gibi sabit kameralı bir korku oyunu deneyimi sunuluyor. Bu deneyim içerisindeki tek düşmanımız ise Varoluş. Tabii karanlıktan korkuyorsanız, düşmanlar arasına karanlığı da ekleyebilirsiniz. Karanlık aslında çok tahmin edilebilir bir yapıya sahip olabilir ama Varoluş, bu video oyununun içerisinde sizi zorlamayı hedef alıyor. Oyunumuzun ana düşmanı olan Varoluş, sizin verdiğiniz kararları inceliyor, aksiyonlarınızı not alıyor ve bunlara göre hareket ediyor. Yani, kendisinin üzerinde gelişmiş ve dinamik bir yapay zeka kullanılıyor; standart bir düşman gibi karşımıza çıkmıyor.
Song of Horror oyunundaki Varoluş, gayet benzersiz bir düşman tipi gibi görünürken, bunun üzerine daha da farklı bir sistem geliyor. Şöyle ki bu oyunda oynanabilir olan 13 adet karakter bulunuyor. Bu karakterleri sıra sıra kontrol ediyoruz ve eğer Varoluş, sizi öldürürse, karakteriniz sonsuza dek ölüyor, diğer karaktere geçiş yapıyorsunuz. Yani, birisi öldüğü zaman bu ölümü geri almanın hiçbir imkanı olmuyor. Bu sırada, her karakter de aslında oyuna farklı bir açıdan bakıp, benzersiz deneyim sunduğu için tekrar oynanabilirlik de işin içine giriyor. Mesela, tüm karakterleri hayatta tutarak bu oyunu bitirebilmeniz mümkün olabilecek mi?
Song of Horror, daha çok bir macera oyununa benziyor
Song of Horror, oynanış ögesi olarak size sadece çevrede hareket etme, Quick Time Event ya da kısaltmasıyla QTE ve bulmaca sunuluyor. Yani, daha önce her ne kadar Resident Evil markasını örnek olarak vermiş olsam da o sadece kamera açısı için geçerli; oynanış tarafında bir korku-hayatta kalma değil, korku-macera oyunu karşımıza çıkıyor. Bu tabii ki kötü bir şey değil ama yoğun bir oynanış arayan oyuncular için bunu belirtmek istedim. Eğer bu tip oyunları seviyorsanız, Song of Horror oyununa da hızlı bir şekilde alışabilirsiniz; oyunun korku üzerinden verdiği atmosfer gerçekten oldukça başarılı ve sizi hep içine çekiyor.
Song of Horror oyununun açık bir ara ile en iyi yönü kesinlikle atmosferi. Yani, görsellikten tutun da ses tasarımına kadar, kalıcı ölümlerden tutun da sanat tasarımına kadar birçok şey, bu oyunun atmosferini muhteşem bir seviyeye çıkartıyor. Yalnız, bu kaliteli atmosferin altına inmeye çalıştığınız zaman oyunun problemleri ile hemen karşılaşıyorsunuz. Mesela, kalıcı ölüm sistemi güzel bir şekilde görünse bile kısa bir süre sonra aslında tüm büyüsünü kaybediyor. Bunun sebebi ise oyundaki diğer karakterlerin, yaşanan olaylarla başarılı bir şekilde etkileşime geçemiyor olması ve bunun sonucunda da hepsinin sadece ekstra can olarak görünmesi.
Şöyle söyleyelim, oyundaki bazı karakterlerin arasında ilişki olabiliyor. Aile, sevgili, karı-koca veya başka şekillerde ilişki kurulmuş olabiliyor. Yalnız, aralarında ilişki bulunduran bu insanlar, birbirlerinin ölü cesetlerini veya eşyalarını filan bulduğu zaman hiçbir tepki vermiyor. Ayrıca, geçmiş bulmacaları ölmüş olan bir karakter çözmüş olsa bile oynanabilir olan aktif karakterler, sanki kendileri çözmüş gibi konuşuyor. Bu da oyun içerisinde bolca mantık problemi çıkartıyor. Sonucunda ise kalıcı ölüm sistemi ve 13 farklı oynanabilir karakter, büyüsünü kaybediyor. Ayrıca, oyundaki ölümler de anlık olduğu için genel anlamda tadınız kaçabiliyor.
Song of Horror oyununda herhangi bir hayatta kalma ögesi bulunmuyordu, bunu size söylemiştim zaten. Bunun üzerine bir de Varoluş, oldukça güçlü bir düşman olduğu için size tek atabiliyor. Bunun da üzerine, sürpriz bir şekilde ölebiliyorsunuz. Yani, düşünün ki yanlış bir kapı açtığınız için anında ölebiliyorsunuz. Bu hiçbir şekilde eğlenceli veya korku dolu bir an yaratmıyor, sadece hayal kırıklığı oluşturuyor. Yani, benim o kapının arkasında ölümün olduğunu bilmemin imkanı yok ki. Oyun, tamamen şans temelli görünebiliyor zaman zaman. Bu da kalıcı ölüm sistemi bir kere daha yerin dibine sokuyor en azından benim için.
Çektiğiniz cezalar gerçekten sinir bozucu olabiliyor
Song of Horror oyununda oynanabilecek 13 adet karakter var ama bölüm başına 3-4, belki 5 karakter görebiliyorsunuz. Eğer bu karakterlerin tamamı, tek bir bölüm içerisinde ölürse, bölüme sıfırdan başlamanız gerekiyor. Yani, bölümü tamamlamadığınız sürece başarısız sayılıyorsunuz; hadi ben herkesi öldüreyim de finali öyle göreyim diye bir mantık bulunmuyor. Bundan daha da acısı, tüm karakterler öldüğü zaman bölüme sıfırdan, tekrardan başlamanız gerekiyor. Bölümler birkaç saat sürebiliyor ve bölümlerin sonuna doğru tüm karakterleri öldürürseniz, duygusal olarak bir çöküşe geçebilirsiniz tüm bölümü baştan oynayacağınız için.
Tüm bunların haricinde, Song of Horror oyunu tarafından sunulan macera deneyimi de çok kaliteli sayılmaz. Yani, genel anlamda anlatılan hikaye bir tık güzel gibi görünse bile hikaye anlatımı başarısız. Bunun üzerine gelen, diyalog yazımları ve karakter gelişimleri de zayıf kalıyor. Yine de her bölümün finali gayet etkili ve sadece hikayeye baktığınız zaman oyun çok güzel bir şekilde bitiyor bence. Yani, oynanış tarafında ciddi problemler olsa bile en azından hikaye tarafından, karakterlerin zayıflığına ve hikaye anlatımına rağmen ağzımızda bırakılan son tat güzel oluyor. Bu tada ulaşabilmek için biraz uğraşmamız gerekiyor sadece.
İnceleme yazımı sonlandırmadan önce Song of Horror oyununun sunumundan da bahsetmek istiyorum. Zaten daha önce atmosferin kaliteli olduğunu söylemiştim. Bunun üzerine, oyunun görsel kalitesi de PlayStation 5 konsolunda gayet güzeldi. Yani, tabii ki karşımızda tarihin en iyi görünen oyunu filan yok ama yine de oyun kötü görünmüyor; göze hitap edebiliyor. Yalnız, benim dikkatimi çeken en garip nokta, karakter modellerinin yüzlerinin çok değişik durması. Bunun haricinde görsellikte hiçbir problem yok. Oyunun performansı, sesleri ve müzikleri ise gayet güzel. Seslendirme sadece bir tık az hissettiriyor ama o da çok dert değil.
Song of Horror, her şeye rağmen ortalama üstü kalitede bir korku ve macera oyunu. Evet, oyunun temelinde bazı büyük hatalar yer alıyor ama korku ve macera hissi bu tip oyunlarda daha çok ön plana çıkmalı. Song of Horror da bu konuda kısmen iyi bir iş çıkartıyor. Tabii ki eğer bu oyunun geliştirilme süreci daha dertsiz başlasaydı, aynı şekilde dertsiz ilerleseydi ve bütçe daha yüksek olsaydı, daha iyi noktalara ulaşılabilirdi ama oyun, şu anki hali ile de fena değil. Benim final noktasındaki en büyük problemim ise oyunun konsollarda 285 TL, bilgisayarlarda 140 TL olması. Açıkçası bu oyuna %50 gibi bir indirim etiketi gelmeden sarılmanızı önermiyorum.