Geçtiğimiz günlerde Kerbal Space Program 2 oyununun çıkışını görmüştük. Bu seride orijinal oyun, erken erişim sürecinde çıkmıştı ve inanılmaz büyük bir başarıya ulaşmıştı. Daha sonra da devam oyunu, aynı şekilde piyasaya sürülmüştü ama ilk oyunun ötesine bile geçememişti. Açıkçası, Sons of the Forest oyununu gördüğümde de bu aklıma geldi. The Forest de erken erişim olarak çıkmıştı ve çok sevilmişti. Şimdi, devam oyunu da aynı şekilde oyuncuların karşısına sunuldu ve başarısız olma ihtimali bence yüksekti. Benim tahminlerim tabii ki yanlış çıktı ve bu devam oyunu, ilk oyununun da üzerine çıktı ve erken erişimde bir devam oyununun nasıl çıkabileceğini gösterdi.

Böyle dedim diye de Sons of the Forest yapıtını hemen 2023 senesinin en iyisi ilan etmeyelim. Oyun daha bitmiş değil ve geliştirici ekip, şu anda kaliteli olan ama yarım duran bir deneyim sunuyor. Yine de bu yarımlığa rağmen, geliştirilme sürecinin bitmemiş olmasına rağmen devam oyunu, The Forest için gerçekten bir devam oyunu gibi hissettiriyor ve orijinaline kıyasla daha yeni bir deneyim sunuyor. Bu deneyimin temelinde de yamyamlarla dolu bir adada hayatta kalmak yatıyor. Yani, ilk oyuna göre çok da farklı bir tema yok aslında ama bu bir problem olarak hissettirmiyor; temanın üzerine yeni elementler tanıtılıyor ve derinlik kazandırılıyor.

Sons of the Forest oyununda hayatta kalmak gerçekten zor olabiliyor ama oyunun mantığını öğrenirseniz, aslında adaya düştüğünüz ilk andan itibaren ölümden uzakta kalabiliyorsunuz. Bu “cennet” gibi adada kendinize bir ağaç ev yapıyorsunuz ve bir gölün kenarında yaşayıp, gerçek hayatınızdan kaçmaya çalışıyorsunuz. Tabii ki zaman zaman komşularınız geliyor ama onları da baltalarla filan korkutmak gayet kolay. Yani, gerçek hayatla pek bir farkı yok. Zaten bu oyunda hayatta kalmaktan ziyade keşif elementleri biraz daha ön plana çıkıyor gibi hissediyorum. Bunun en büyük işareti, ilk andan itibaren eliminizin altında bir GPS bulunması.

Sons of the Forest oyunundaki GPS, çok da fazla ikonla dolu değil ama yine de keşfetmeniz gereken noktaları güzelce gösteriyor. İsterseniz öncelikle bu bölgeleri keşfedin ve ilk gecenizi bir mağarada geçirin; isterseniz de keşfe başlamadan önce Kelvin ile birlikte kendinize bir ev kurun, mutlu mesut yaşayın. Evet, oyunda artık NPC tipi bir yardımcımız da olabiliyor ve bunlardan biri de Kelvin. Bu karaktere emirler verebiliyoruz. Mesela, odun toplamasını veya balık tutmasını isteyebiliyoruz. Böylece, oyunda aslında materyal toplama döngüsü biraz da olsa kolaylaştırılıyor. En azından evinizi kurmak için ve basit şeyleri gerçekleştirmek için zaman kaybetmiyorsunuz.

Sons of the Forest

Sons of the Forest oyununda hayatta kalabilmek için kendinizi hızlıca geliştirmeniz gerekiyor

Sons of the Forest oyununda, özellikle de başlarda hayatta kalmak, eğer ne yaptığınızı biliyorsanız kolay oluyor. Oyunda ilerledikçe yeni ve daha güçlü yamyamlar ile tanışıyorsunuz. Bazen de girdiğiniz mağaralarda çok daha farklı varlıklar/tehlikeler karşınıza çıkıyor. Zaman zaman da adayı keşfetmeniz, yetersiz olan ekipmanınız yüzünden duruyor. Tüm bu sebeplerden ötürü sürekli olarak evinizi geliştirmeniz, kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Saldırı ve savunma tarafında kendinizi daha da güçlendirmeniz ve keşif için yeni ekipmanlara sahip olmanız gerekiyor. Zaten sunulan oynanış döngüsünün temelinde de bunlar yatıyor.

Sons of the Forest oyununda eğer dilerseniz kendinize geniş bir ev kurup, orada da yaşayıp, arkadaşlarınızla veya kendi kendinize eğlenebilirsiniz ama öyle bir ada tasarlanmış ki oraya adım attığınız ilk andan itibaren her şeyi keşfetmek istiyorsunuz; oyun, merakınızı uyandırıyor. Mesela, neden bu adanın her yerinde golf araçları var? Neden mağaralarda gizli ofisler var ve bu ofislerdeki kapıların arkasında müzikler çalıyor? Bunun gibi sorup, cevabını bulmanız gereken çok ilginç şeyler yer alıyor ve The Forest ile karşılaştırdığınız zaman bu oyun, keşif tarafında çok daha büyük bir hikaye ve bununla alakalı bir eğlence sunuyor.

Sons of the Forest oyununun temelinde aslında klasik bir hayatta kalma ve eşya üretme sistemi bulunuyor. Bu sistemler, daha çok oyunun dünyası ve ilerlemesi ile zenginleştiriliyor. Oyunda çok basit olarak tahmin ettiğiniz şeyler bile karışık bir hal alabiliyor. Mesela, oyunun başlarında kürek ile kazabileceğiniz yerler göreceksiniz. Bu noktada kürek yapmanın kolay olduğunu düşünebilirsiniz ama durum öyle olmuyor; kürek almak için başka bir şeye, o şeyi almak için de daha başka bir şeye ihtiyacınız oluyor. Hatta o şeye ulaşabilmek için bir de farklı bir keşif ekipmanına sahip olmanız gerekiyor ve o ekipmanı almak için de daha güçlü olmanız gerekebiliyor.

Sons of the Forest oyununda şimdilik bitirebileceğiniz bir hikaye mevcut ve bunu bitirdikten sonra adada kalmayı veya orayı terk etmeyi seçebiliyorsunuz ama zaten bu kadar sona ulaşmadan önce aslında oyun sonu dönemine girmiş oluyorsunuz. Bu dönemden önce keşif öne çıksa da oyun sonu içeriklerde daha çok hayatta kalmak ön plana çıkıyor. Eğer adada kalmayı seçerseniz, bu durumun tabii ki daha çok üzerine gidiliyor. Eğer oyun sonu seviyesindeki ekipmanlara sahip olmazsanız, mağaralarda hayatta kalmanız imkansız bir hal bile alabiliyor; oyun sizi nasıl zorlayacağını biliyor. Hayatta kalmanın karşılığında da daha fazla “lore” ve güçlü ekipman elde edebiliyorsunuz.

Sons of the Forest

Oyunu ne kadar oynarsanız oynayın, korku elementleri peşinizi pek bırakmıyor

Sons of the Forest, kendisini oynadığınız sürece farklı haller alıyor. Mesela, oyunun bir kısmında günlük hayatta kalma elementlerine dikkat etmeniz gerekirken, bir noktadan sonra önünüzdeki maceralara olabildiğince fazla hazırlanmak ön plana çıkıyor. Aynı şekilde korku elementleri de zamanla büyüyor ve oyunu ne kadar oynarsanız oynayın, sizi korkutacak bir şey mutlaka çıkıyor. Oyuna bir bütün olarak baktığınız zaman aslında piyasaya tam olarak sürülmeye çok hazır bir oyun görünüyor. Sadece oyundaki ilerleme sistemleri, hikaye ve yapı oluşturma kısımları birazcık geri planda kalıyor. Burada hikayenin bilinçli olarak bu şekilde tasarlandığını düşünüyorum.

Sons of the Forest oyununun erken erişim seviyesinde hissettiren en büyük noktası, kesinlikle yapı oluşturma kısımları. Yani, oyun aslında bu kategoride çok zengin bir şekilde başlıyor ama oyunda ilerledikçe aynı zenginliği hissedemiyorsunuz, pek fazla ve ilgi çekici yeni yapı eşyalarının kilidini açmıyorsunuz. Oyun, sadece bu noktasında çok eksik duruyor. Bunun haricinde, zaman zaman oyunun dünyası da birazcık boş hissettirebiliyor. Aynı zamanda hikaye de pek açık bir şekilde anlatılmıyor ama bu tip oyunlar zaten genellikle bu rotayı bilinçli olarak tercih edip, hikayeyi o şekilde tasarlıyor, “hikayeyi kendiniz kurun” gibi bir mantık ile.

Bunun haricinde Sons of the Forest içerisinde çok fazla hata ve çökme problemi bulunuyor. Bu da zaten çok tahmin edilebilir bir şeydi; zaten oyun erken erişim sürecinde ve tüm bu problemlerin zamanla düzeltileceğine inanıyorum. En azından The Forest ile böyle bir durum yaşanmıştı; geliştirici ekip muhtemelen bu oyunda da aynı planı yapıyordur. Çok oyunculu desteği tarafında ise pek bir şey diyemiyorum; bu oyunu tek başıma deneyimledim fakat okuduğum yorumlara göre oyun, bir arkadaş ile daha eğlenceli bir hale gelebiliyor ki bu oyuna arkadaşınızı davet etmek de çok zor değil. Özellikle de fiyat, piyasaya göre oldukça uygun iken.

Sons of the Forest, Steam üzerinde 280 TL ve verilen bilgilere göre tam sürüm çıktığı zaman da fiyat değiştirilmeyecek. Tabii ki bu sırada geliştirici ekip, kurlara bağlı olarak ülkemize özel bir zam yapabilir; ben oyunun temel fiyatı hakkında bu yorumu yapıyorum. 280 TL ise günümüzün oyun fiyatlarına baktığınız zaman inanılmaz uygun ve erken erişimde olmasına rağmen böyle bir oyun için ideal. Eğer bu tarz oyunları seviyorsanız ve/veya daha önce The Forest oyununu oynadıysanız, bu yapıtı sizlere önerebilirim ama kendisini satın almak için acele etmek zorunda da değilsiniz. Hataların düzeltilmesini, indirim dönemlerini filan beklemenizi öneririm.