Yazılım veya donanım geliştirme şirketlerinin başına geçmemizi sağlayan ve bu tema üzerinde strateji, simülasyon ve yönetim tarzında bir deneyim sağlayan video oyunlarından oldukça hoşlanıyorum. Bu yüzden de piyasaya yeni sürülmüş olan Startup Panic oyununu görünce oldukça heyecanlanmıştım. Aslında, piksel piksel görünen oyunları artık pek tercih etmiyorum ama bu oyun sanki ayrı bir güzel görünüyordu. Oyunun komik bir yanı da vardı. Tema da güzel olunca, bu oyunu mutlaka seveceğimi düşünmüştüm. İşler ne yazık ki öyle olmadı; Startup Panic, her ne kadar güzel düşünülmüş bir oyun olsa bile sadece kafa karışıklığına neden oluyor.
Startup Panic oyununa başlarken, kolay bir şekilde kendi karakterinizin tipini seçiyorsunuz, şirketinize isim veriyorsunuz ve kısa bir ara sahne izliyorsunuz. Bu ara sahnede karakterimiz, boğucu bir şirkette çalışırken artık işinden bıkıyor, istifa ediyor ve kendi şirketini kuruyor. Kendi evimizin odasında başladığımız macera, zamanla yükselerek değiştirdiğimiz ofis odalarında devam ediyor ve bu sırada tabii ki yeni çalışanları da işe alabiliyoruz. Kendi ofis odalarımızı filan yeni ögelerle de özelleştirebiliyoruz tabii ki. Yerleştirdiğimiz her eşyanın bir etkisi oluyor. Bu etkiler çoğu zaman olumlu; bazen moraller, bazen konforlar yükseliyor.
Startup Panic, bu yönden kesinlikle güzel bir oyun. Yani, zamanla yeni ofislere geçiyor olmamız, işin sürekli büyüdüğünü en iyi şekilde gösteriyor. Ofis özelleştirmenin statik bir hale sahip olması da benim sevdiğim şekilde. Yani, satın aldığınız eşyaları siz manüel olarak yerleştirmiyorsunuz; siz satın alıyorsunuz, eşyalar kendi yerlerine gidiyor. Ben açıkçası bu şekilde yapılan özelleştirme sistemlerini seviyorum. Bunların üzerine, çalışanlar da o eşyalar ile etkileşime geçince, her şey daha güzel hissettiriyor. Oyunun görselliği de oldukça tatlı olduğu için gördüğünüz her şey içinizi ısıtabilecek bir değere sahip olabiliyor.
Evet, böyle baktığınız zaman Startup Panic oyunu kesinlikle güzel ama oyunu gerçekten oynamaya başladığınız zaman problemlerle tanışmaya başlıyorsunuz. Şirketinizin kurduğu platform için yeni özellikleri araştırma, onları geliştirme, çalışanların morallerini kontrol altında tutma, onları tatile gönderme, rakiplerle yarışma ve çok daha fazlası ne yazık ki can sıkıcı problemler ile geliyor. Bu problemler, oyunu oynamanızı zorlaştırıyor ve zorluk seviyesini en düşüğe çekseniz bile oyunun kör tahmin temelli yapısı, ne yazık ki problemden başka bir şey sunmuyor. Dilerseniz, bu konudan biraz daha detaylı bir şekilde bahsedeyim.

Startup Panic, hiçbir şey bilmeden her şeyi tahmin etmenizi istiyor
Startup Panic oyunundaki her çalışanın dört farklı bilgi seviyesi var. Bunlar; teknoloji, kullanılabilirlik, estetik ve pazarlama olarak geçiyor. Kendi platformunuzu geliştirirken de zaten kuracağınız yeni özellikler, bu bilgi seviyelerini kullanıyor. Problem şu ki oyunun sadece başındaki birkaç farklı özelliğin hangi bilgi seviyelerini kullandığı belirtiliyor. Geri kalan her şeyi sizin tahmin etmeniz gerekiyor ki bu, bir simülasyon oyununun temel oynanışa önem verdiğini tahmin etmekten çok daha zor ve aynı zamanda da anlamsız. Her yeni özellikte üç farklı değerin hangi seviyelerde olması gerektiğini belirlemek, neredeyse imkansız olabiliyor.
Diyelim ki fotoğraf yükleme özelliğinde kullanılabilirliğin önemli olduğunu tahmin ettiniz. Bu yine de yeterli olmayabiliyor; özelliğin hala yeteri kadar teknoloji ve estetik puanına ihtiyacı var; ayrıca kullanılabilirlik için ne kadar puana ihtiyacınızın olduğunu da bilmeniz gerekiyor. Bu noktada işleri garanti altına almanın tek yolu, ya gereksinimlerden katlarca daha yetenekli bir çalışan kullanmak, ya da projede önerilen çalışan sayısını ikiye, hatta üçe katlamak. Durum böyle olduğu zaman bile başarısız olma riskiniz ciddi anlamda yüksek oluyor; işin içine bir de motivasyon giriyor. Çalışanların motivasyonlarını yönetmek de ayrı bir karmaşıklık sunuyor.
Startup Panic oyunundaki motivasyon değeri oldukça önemli. Özetle söylemek gerekirse, bir çalışanın motivasyon puanı 80’in altına düşerse, kendisi ne kadar yetenekli olursa olsun, o yeteneğini kullanmıyor. Oyun, ideal olarak her çalışanın tek bir özellik üzerinde çalışıp, daha sonra tatile gitmesini öneriyor. Yalnız bu da çalışan sayısı yükseldikçe, motivasyonları takip etmeyi zorlaştırıyor. Çalışanları topluca tatile gönderebilmek mümkün ama herkesin motivasyon değeri farklı hızlarda düştüğü için toplu tatil, pek de işe yarar olmuyor. Yani, oyunun sunduğu mikro yönetim ne yazık ki sinir bozucu seviyelere ulaşıyor.
Tüm bunları göz önünde bulundurduğunuz zaman Startup Panic, ne yazık ki mantıklı bir oynanış sunmuyor. Özellikleri geliştirmek tamamen tahmine bağlı bir yapıya sahip ve bu da hiç eğlenceli değil. Evet, geliştirdiğiniz özellikleri daha sonra revize edebiliyorsunuz ama revize etmek de aynı problemlerle geliyor. Bu yüzden oyunun sıkıntıları değişmiyor. Tahmin ediyorum ki bu oyun, piyasadaki rakiplerini bire bir olarak kopyalamak istemedi ve bu yüzden özellik geliştirme sistemini biraz daha matematiksel yapmaya çalıştı ama bunun sonucunda hiç de kullanışlı olmayan bir sistem oluşturuldu. Ben açıkçası Startup Panic yerine rakiplerini oynamayı tercih ederim.

En azından oyun gayet güzel görünüyor
Startup Panic, oynanış tarafında pek bir eğlence sunmasa bile en azından güzel görünüyor, hoş duyuluyor ve düşük donanımlarda bile kabul edilebilir bir performans sunuyor. Görselliği ele alacak olursak, inceleme yazıma eklediğim görsellerden de görebileceğiniz üzere oyun, piksel piksel görünen bir yapıt. Yine de tüm çevre detayları yeteri kadar derin görünmeyi başarıyor. Ayrıca genel anlamda seçilen renk yelpazesi de mevsimler değiştikçe içinizi ısıtan bir görsellik sunmayı başarıyor. Ayrıca, kullanıcı arayüzü de çok boğucu olmuyor; sadece ihtiyacınız olan bilgiler yeteri kadar detaylılık ile sunuluyor. Böylece bilgiler sizi boğmuyor.
Performans ise Startup Panic oyununun başarılı olduğu bir başka nokta. Ben bu oyunu, NVIDIA GeForce 850M ile çalışan 7-8 senelik kişisel dizüstü bilgisayarım ile deneyimledim ve en küçük bir performans problemine bile rastlamadım. Oyunun sistem gereksinimlerinde de zaten en azından 2 GHz hızında çalışabilen bir işlemci, 2 GB RAM ve herhangi bir ekran kartı öneriliyor. Yani, tahmin ediyorum ki sizin donanımınızın da bu oyun ile pek bir problemi olmayacaktır. Müzikler ve sesler de oyunun atmosferine oldukça uyumlu ama bütçe biraz düşük olduğu için ses efektleri ve müzikler, kendilerini çok kısa bir süre sonra tekrar etmeye başlıyor.
Startup Panic, Algorocks tarafından geliştirilmiş olan ilk video oyunu. Stüdyonun bir sonraki projesi de Mart 2022 içerisinde piyasaya sürülecek ama kendisi gramer öğrenme oyunu olacak. Yani, kendilerinin tüm bu yorumlardan kısa sürede ders alacağını düşünmek oldukça zor. Bu oyunun güncellemelerle düzeltilebileceğini de düşünmek isterim ama oyunun temel yapısından bahsediyoruz; bu yapıyı değiştirmek, oyunu baştan geliştirmek ile eş değer olabilir. Bu yüzden, problemleri net olarak düzeltebilecek, geniş çaplı bir güncellemeyi de aslında büyük bir umut ile beklemiyorum. Yine de bu oyunu önerebileceğim bir kitle var.
Sunum tarafında yeteri kadar başarılı olan Startup Panic, ne yazık ki oynanış tarafında büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Şu anda Steam hesabımın kütüphanesinde bolca benzer oyun bulunuyor ve açıkçası oynanış kısmındaki problemlerden ötürü Startup Panic yerine diğer oyunları oynamayı tercih ederim. Bu tip oyunların genellikle bu kadar rastgele yapılara dayanmaması gerekiyor ama belki de sizler kendinizi böyle zorlamak istiyorsunuz. Durum böyleyse, bu yapıtı sizlere önerebilirim. Sonuçta oyunun fiyatı 20 TL civarında. Yalnız, kaliteli bir şirket yönetimi oyunu arıyorsanız, ne yazık ki aradığınız yapıt bu değil.