Başarısız olacağı biline biline piyasaya sürülen video oyunlarının ayına hoş geldiniz. Bu oyunlardan ilki, bugün inceleyeceğim ve aslında beni oldukça şaşırtan Suicide Squad: Kill the Justice League. İkinci oyuncu ise bugünlerde açık beta süreci başlamış olan Skull and Bones. Kendisi için gerçekten heyecanlı olduğum bu oyunun incelemesine de başka bir gün geleceğim. Şimdilik süper kahramanlarımıza odaklanalım. Bakalım, Batman: Arkham serisi ile tanınan Rocksteady Studios ekibinin bu oyunu neler sunuyor? Malum, kendileri 2016 senesinden beri hiçbir oyun piyasaya sürmedi ve bu serinin nasıl devam edeceği çok merak ediliyor.

Suicide Squad: Kill the Justice League aslında Batman: Arkham ile aynı evrende geçiyor. Dört şanssız kötü kahraman, Gotham’dan çıkartılıyor ve Metropolis’e geliyor. Bunun sebebi ise Brainiac’ın sadece dünyayı değil, bütün evrenleri ele geçirmeye çalışıyor olması. Peki, bu evrenleri kurtarma görevi için neden süper kahramanlar değil de Captain Boomerang, Deadshot, Harley Quinn ve King Shark seçiliyor? Bunun sebebi çok basit: Normalde kurtarıcı olması gereken Green Lantern, Flash, Superman ve Batman, beyin yıkama olayları ardından Brainiac için çalışır halde geldi ve Wonder Woman da bir türlü bunu kabullenemeyen birisine dönüştü.

Suicide Squad: Kill the Justice League aslında gayet basit bir hikaye temeline sahip. Dört kötü kahraman, evreni kurtarabilecek son kişiler oluyor ve o evrenin en büyük isimlerinin kötü versiyonlarına karşı bir savaş veriyor. Bir diğer yandan da ünsüz dörtlü, birbirine alışmaya ve bir takım olarak hareket etmeye çalışıyor. Ben açıkçası klişenin dışına çıkmaya çalışan oyunları seviyorum fakat bu tip bir senaryoda iyi kahramanların gerçekten iyi olmasını tercih ederdim. Biz de kötü kahramanlar olarak evreni kurtarmak yerine, onu bitirmeye çalışmayı isterdim ama oyun, bu haliyle de bence süper kahraman temelli oyunlar arasında bir tık farklı.

Suicide Squad: Kill the Justice League oyununun hikayesi aslında şaşırtıcı bir şekilde başarılı. Yani; anlatılan hikayenin temposundan tutun da sinematik sahnelere veya seslendirme performanslarına kadar her şey olabildiğince başarılı. Diyaloglar eğlenceli ve yer yer etkili. Oyunda duygusal ve dramatik anlar da var. Yani, her şey saf eğlence değil. Tüm bu hikayeyi 10 saat civarında bitirebilmeniz mümkün ve eğer işin içine tek kategorideki toplanabilir ögeleri, bir set bulmacayı ve birkaç farklı yan görevi/içeriği katacak olursanız, 20 saatlik bir deneyim elde edebilirsiniz. Yalnız, oyun bu noktada bitmiyor. Asıl iş oyun sonu içeriklerde.

Asıl önemli olan oyun sonu içeriklere gelmeden önce içeriklerin temelinden bahsetmek istiyorum. Oyun, hikaye tarafında ne kadar güzelse, içerik tarafında o kadar kötü. Yani, Rocksteady Studios gibi bir geliştirici ekipten böyle bir oyun için 8 sene beklemiş olmamız gerçekten şaka gibi. Oyundaki görevler (hikaye veya yan içerik, fark etmez) sadece birkaç dakika sürüyor ve görevlerin neredeyse tamamı beyninizi kapatıp, düşman öldürmekten başka bir şey içermiyor. Oyunda sadece birkaç tane görev tipi var ve onların arasında gidip, geliyorsunuz. Belirli sayıda düşman öldür, belirli kristalleri patlat ve halkaların içinden geç… Suicide Squad: Kill the Justice League bu kadar.

Rocksteady Studios, Suicide Squad: Kill the Justice League içerisinde Batman ile savaştığımız bölümlere biraz daha fazla özen göstermiş. O bölümler daha karanlık, tek seferlik kullanılan mekanikler bulunduruyor ama o kadar. Geri kalan tüm kötü-iyi kahramanlara karşı savaş verirken mekanikler aynı, bölüm sonu savaşları bile aynı sayılır. İşin kötü kısmı, bu aynı içerikler oyun sonuna geçtiğiniz zaman bile değişmiyor. Sadece aynı içeriklerin daha zorlu versiyonları karşınıza çıkıyor. Bu arada, görevleri değiştiren yan kurallar var ama bunların da sayısı çok az ve oldukça statik. Bu kurallar, düşmanların sadece sadece kritik vuruş veya sadece bomba ile ölmesi gibi şeyler.

Suicide Squad: Kill the Justice League içerisindeki bu basit içeriklere dört farklı kötü kahraman ile katılıyorsunuz ve bu kahramanların çoğu, açık dünyada dolaşma şekilleri haricinde aynı hissettiriyor. Her kahramanın kuşanabileceği üç farklı silah tipi var ve bunun haricinde kahramanı geliştirebilecek diğer şeyler, bombalar ve daha fazlasını da üzerinize alabiliyorsunuz. Ayrıca, adım adım yeni özellikler açabileceğiniz yetenek ağaçları da bulunuyor her karakter için. Seviye atladıkça karakterler savaşta kesinlikle daha iyi hissettiriyor ama açık dünyada dolaşmak tek kelimeyle berbat. Gerçekten nefret ettim her karakterin ulaşım seçeneklerinden.

Bu konuda illa Marvel’s Spider-Man gibi bir seriyi hatırlatmama gerek yok aslında; Rocksteady Studios ekibinin Batman: Arkham serisinde bile çok daha akıcı ve hızlı bir şekilde hareket ediyorduk. Suicide Squad: Kill the Justice League içerisinde hem çok yavaşız, hem de bir tempo tutturamıyoruz. Yavaş olmamızın sebebi muhtemelen açık dünyanın küçük olması. Stüdyo bunu hissetmemizi istememiş. Benim açıkçası açık dünyanın boyutu ile alakalı en ufak bir problemim bile yok. Açık dünyanın küçük olmasını ama bu dünyanın içinde keyifli bir şekilde dolaşabilmeyi her zaman tercih ederim ama bu oyunda, onu yapabilmek mümkün değil.

Her şeye rağmen Suicide Squad: Kill the Justice League oyununun çok iyi yaptığı bir şey var: Kahramanların yapıları. Oyunda kahramanınızın oynanış tarzını dilediğiniz gibi özelleştirip, istatistiklerin içerisinde boğulabilmeniz mümkün. Gerçekten derin bir karakter geliştirme deneyimi sunuluyor. Eğer bunu boğucu bulursanız, göz ardı ettiğiniz zaman da oyun sonu içeriklere kadar cezalandırılmıyorsunuz ama oyun sonunda başarılı olabilmek için karakter yapılarınıza özen göstermeniz gerekiyor; ya karakterinizi, kendi oynanış tarzınıza uydurmanız gerekiyor, ya da sizin ona uymanız gerekiyor. Bunların ikisini de derinlemesine yapabilmek mümkün.

Suicide Squad: Kill the Justice League içerisinde göz önünde bulundurulması gereken sayısız istatistik, aktif edilebilecek element temelli saldırılar, set bonusları ve çok daha fazlası bulunuyor ve oyun, ganimetlerinizi dilediğiniz gibi özelleştirebilmeniz için tüm imkanları da size sağlıyor. Ganimetlere element ekleme, istatistikleri değiştirme, onları geliştirme ve çok daha fazlasını yapabilmek mümkün. Eğer bu hikayenin ve karakter yapı derinliğinin altına doğru düzgün, eğlenceli ve tatmin edici içerikler tasarlanmış olsaydı, şu anda belki de 2024 yılının en iyi sürprizlerinden birine bakıyor olacaktık ama durum şu anda bence tam tersi.

Suicide Squad: Kill the Justice League oyununun içerikleriyle birlikte kullanıcı arayüzü de sıkıntılı. Oyunun menüleri filan fena değil ama HUD dediğimiz oynanış anında ekrandaki bilgiler gerçekten çok fazla ve ikon olarak verilen bilgiler de anlaşılmaz. Bu noktada oyunun tamamen kullanışsız olan mini haritası ve büyük oyun haritasını da tebrik etmek istiyorum. Eleştireceğim bir diğer mini olay ise oyunda çok fazla ufak tefek mekaniğin olması ve bunların gereksiz yere hem kontrolleri, hem de oynanış anını kötü anlamda kaotik bir yapıya taşıyor olması. Ayrıca, işin çevrim içi servis kısmında satılan kozmetik paketlerinin bile Standard ve Deluxe gibi sürümleri var. Bunu bile gördük ya…

Suicide Squad: Kill the Justice League, birçok yerde hata yapsa bile en azından o hatalar temel oynanışa çok aşırı derecede yansımıyor. Oyunu en başlarda oynamak gerçekten sıkıcı, bunu kabul edeceğim ama bir karakteri 20. seviyenin üzerine çıkarttıktan sonra silah kullanımı filan daha iyi hissettiriyor, hem de o zamana kadar çoğu mekaniği açmış oluyorsunuz zaten. Oyunun temel oynanışı kombo üzerine bağlı; 5, 15, 30 ve 50 gibi kombolara ulaştıkça açılan özellikler olabiliyor eğer karakterinizi o yönde geliştirirseniz. Bu da güzel bir eğlence sağlıyor. Sadece bu komboları ve güzel temel oynanışı iki dakikalık basit görevlerde deneyimlemek istemezdim.

Suicide Squad: Kill the Justice League oyununu PlayStation 5 konsolumda, 4K destekli bir televizyonda deneyimledim ve açıkçası oyunun görsel kalitesinden memnun kaldım. Oyun, sinematik anlarda kesinlikle muhteşem görünüyor ve o muhteşemlik, oynanış anlarındaki görsellikte bir tık aşağı inse bile hala göze hitap etmeyi başarıyor. Metropolis güzel görünen bir şehir ve aynı şey karakterlerimiz için de geçerli. Hatta oyundaki birçok model güzel görünüyor. Sadece basit düşman modelleri birbirine çok benziyor ve kendilerini ayırt etmek zor olabiliyor. Bunun haricinde görselliğe olumsuz bir şey söyleyebilmem pek de mümkün değil.

Suicide Squad: Kill the Justice League, performans tarafında da gayet stabil bir şekilde, 60 FPS olarak çalışıyor. Oyunun performans/kalite modu var mı, açıkçası hatırlamıyorum. Ben deneyimlediğim performanstan memnun kaldım; oyun boyunca en ufak bir hata ile karşılaşmadım ve FPS cephesinde de aksiyon en üst düzeydeyken bile düşüklük yaşanmadı. Sadece, oyunun en başında sunuculara bağlanması biraz uzun sürüyor ama bu da oyunun lansman dönemi geçtikçe normale dönecektir. Ayrıca gelecekte bu oyunu çevrim dışı olarak da oynayabileceksiniz ama şu anda mecburi olarak internet bağlantısına sahip olmanız gerekiyor.

Suicide Squad: Kill the Justice League oyununun müzikleri ne yazık ki görsellik ve performans kadar övülecek herhangi bir şey bulundurmuyor. Parçaların çoğu tamamen unutulacak seviyede. Bir diğer yandan, oyundaki her karakterin seslendirmesi inanılmaz başarılı. Ayrıca oyunda Batman karakterini vefat etmiş olan Kevin Conroy seslendiriyor ki kendisinin performansı, açık ara farkla oyundaki en iyi iş. Oyundaki diğer ses efektleri de fena değil ama savaş anında yaşanan olaylar için daha fazla ses işareti beklerdim. Oyun, savaş alanında yaşanan şeyleri size aktarma konusunda hem sesi, hem de HUD alanını hiçbir şekilde iyi olarak kullanamıyor bence.

Suicide Squad: Kill the Justice League, beni gerçekten üzdü. Bunun en büyük sebebi ise oyunda gerçekten bir potansiyelin olması ama bunun, gerçek anlamda berbat olan görevlerin/içeriklerin altında kalması. Oyunda anlatılan hikaye güzel, karakterler başarılı, gelecek için sözü verilen içerikler de ilgi çekici. Hatta, oyunun ikinci yarısında savaş mekanikleri de eğlenceli bir hale geliyor ve oyun sonu içeriklerde de kendi karakterinizi inanılmaz detaylı bir şekilde yapabiliyorsunuz. Yalnız, bu emeklerinizin karşılığında oyunun size sunduğu içerik kısa, basit ve ilhamsız. Görev tasarımı, aceleyle, 1-2 günde hazırlanmış gibi hissettiriyor. Yazık…

Suicide Squad: Kill the Justice League
Olumlu
Hikaye ilgi çekici ve sinematikler de bunu çok güzel taşıyor.
Seslendirme performansları başarılı; görsellik de etkileyici.
Oyunun ikinci yarısından itibaren temel oynanış eğlenceli olabiliyor.
Hikayenin yazımı çok iyi ve diyaloglar da çoğu zaman kaliteli.
Kahramanlar için oldukça detaylı ve derin bir şekilde benzersiz yapılar oluşturabiliyorsunuz.
Olumsuz
İçeriklerin tamamı kısa ve tek tip; kendisini çok tekrar ediyor.
Ufak tefek çok fazla boş mekanik var ve oyunu karıştırıyor.
Kontrollere alışmak pek de kolay değil; kaotik hissettiriyor.
Kullanıcı arayüzü ve HUD çok fazla karışık, bir şey anlamak zor.
Oyun sonuna ulaşana kadar yapılan her şey öğretici görev gibi hissettiriyor.
5