2020 senesinde karşımıza bir bulmaca, platform ve keşif oyunu çıkmıştı. Bu oyunun adı Summertime Madness idi ve hatta kendisine ait bir ön inceleme de yazmıştık. Oyun hakkındaki ilk yazımız çok erken bir sürüm üzerindeki deneyimlerimizi özetliyordu. 2021 senesinin yaz aylarında bu oyun, resmi çıkışını gerçekleştirmişti ama oyuna geri dönme fırsatını elde edememiştik. Tabii bu durum şimdi değişti; hazır elimizde inceleyecek çok da fazla video oyunu yokken, başladığımız işi bitirelim dedik ve Summertime Madness için düşüncelerimizi final haline soktuk, bir de üzerine sizler için inceleme yazdık.
Summertime Madness, aslında oldukça güzel bir şekilde başlıyor. Öncelikle, böyle bir küçük oyunda seslendirme olduğuna şaşıracaksınız ama oyun, tamamen seslendirilmiş bir ara sahne ile açılışını gerçekleştiriyor. Bu sahne içerisinde oyunun hikayesinden bahsediliyor ve gerekli birkaç bilgi veriliyor. Bu sahne sayesinde öğreniyoruz ki oyun, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Prag’da geçiyor. Savaş ve muhtemelen birkaç farklı sebepten ötürü depresyona girmiş olan bir sanatçıyı kontrol ettiğimizi öğreniyoruz ve hemen anlıyoruz ki bizi surreal bir deneyim bekliyor. İşte bu depresif sanatçı olarak, savaşın ortaya saldığı korkulardan kurtulmaya çalışıyoruz.
Summertime Madness oyununun içerisinde savaş ilerledikçe, her şey çok daha çirkin bir hal alıyor ve sanatçımız, bu çirkinliğin üstesinden gelmek için daha fazla resim yapıyor, yapıyor, yapıyor ve yapmaya devam ediyor. Bu sırada, kolaylıkla şeytan olduğunu anlayabileceğiniz gizemli bir karakter, sahneye giriş yapıyor ve sanatçıya bir kurtuluş imkanı sunuyor. Bu imkan dahilinde sanatçı, resimlerden birine kendi ruhunu taşıyabiliyor. Yalnız, kısa bir süre sonra bunun sadece şeytanın basit bir oyunu olduğu anlaşılıyor ve sanatçı, kendi çizdiği resimden kaçmak için zamanla yarışmaya başlıyor; yoksa kendisinin ruhu sonsuza dek orada yaşayacak.
Summertime Madness oyununa bu noktadan baktığınız zaman her şey güzel görünüyor. Sonuçta, ortada ortalama bir hikaye var, neden bir resmin içinde olduğumuzu anladık ve oynanış tarafında da hareket etmek için bir sebebimiz var. Bu arada, hareket etmek demişken, bu video oyununun temelinde tamamen bir yürüme simülasyonu bulunuyor ama bu çok da rahatsız etmiyor. Bunun sebebi de karakterimizin aslında çok hızlı hareket etmesi. Bu yüzden, oyunda kolayca gerekli noktalara ulaşabiliyorsunuz ve bulmaca ile platform ögeleri ile daha rahat bir şekilde ilgilenebiliyorsunuz. Problem de bu noktada kendisini gösteriyor.
![Summertime Madness](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2020/08/Summertime-Madness-ön-incelemesi-002.jpg)
Summertime Madness, bulmaca ögelerini tutturamıyor
Summertime Madness oyununun temelinde bulmacalar bulunuyor. Oyunun açık bölümlerinde dolaşarak, farklı bulmacalar bulabiliyoruz, daha sonra onları çözerek, bölümlerde ilerleyebiliyoruz. Problem şu ki oyunun sunduğu bulmacalar ne yazık ki hem yaratıcı değil, hem de çoğu zaman ekstrem seviyelerde gizemli hissettiriyor. Yani, beyninizi ne kadar çalıştırırsanız çalıştırın, bulmaca için oyunun tam olarak ne istediğini anlayabilmek mümkün olmuyor; bulmaca türünün Dark Souls deneyimi bile diyebilirsiniz bunun için. Oyunun içinde süreye karşı yarıştığınız için bu zorluk, kendisini normalden daha da sinir bozucu bir hale sokuyor.
Tabii ki Summertime Madness oyununun içerisinde bu bulmaca zorluğunu düşürebilecek bir sistem var. Halihazırda şeytan ile anlaşmıştık ve eğer istersek, şeytan bize bulmacalar ile alakalı ipuçları verebiliyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bir ipucu almak, size bazı şeylere mal oluyor. Bu da süre. Oyun, her ipucu istediğiniz zaman sürenizden 15 dakika alıyor; toplamda da zaten 2 saatlik bir süreniz oluyor. Eğer en kolay zorluk seviyesinde oynamıyorsanız, aslında bulmacayı kendiniz çözmek ile ipucu almak arasında çok sık kalabiliyorsunuz. Yine de bulmacaya halihazırda dakikalar harcamışken ipucu almak, çok fazla şey kaybettiriyor gibi hissettiriyor.
Summertime Madness, öyle bir yapıya sahip ki sanki kendisini öncelikle keşfetmeniz ve öğrenmeniz gerekiyor. Başarısızlık ile tamamlanmış olan ilk oyun seansınızdan sonra öğrendiklerinizi uygulayarak, ikinci oyun seansına başlayıp, bu sefer oyunu gerçekten bitirmeye çalışmanız gerekiyormuş gibi hissettiriyor. Bu da oyunun genel ruhuna biraz ters düşüyor gibi hissediyorum. Belki oyundaki bulmacalar bu kadar zor olmasıydı veya ipucu sistemi biraz daha affedici olsaydı ve bunların üzerine çok daha kaliteli, kreatif bulmacalar getirilseydi, bu oyun çok daha başarılı olabilirdi benim gözümde. Şimdi, kendisi sadece ortalama bir deneyim sunuyor.
Summertime Madness, çok uzun bir video oyunu da değil. Oyunu ortalama 3 saat gibi bir sürede rahatlıkla bitiriyorsunuz; eğer biraz acele ederseniz, tahmin ediyorum ki 2 saate kadar oynanış süresini indirebilirsiniz. Ben bu oyunun PC versiyonunu deneyimledim ve oyun, Steam üzerinde 15 TL civarında. Açıkçası ortalama seviyede görebildiğim, 2-3 saatlik bir oyun için 15 TL gayet ideal. Oyunun sunum tarafından daha sonra bahsedeceğim ama sadece oynanış kısmını ele alacak olursak, bu deneyim için 15 TL sadece bulmaca türü sevenler tarafından verilmeli. Belki görseller ilginizi çekebilir ama bulmaca türünü seviyorsanız, bu oyun size pek hitap edemez.
![Summertime Madness](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2020/08/Summertime-Madness-ön-incelemesi-001.jpg)
En azından bir resmin içinde olduğumuzu hissediyoruz
Summertime Madness oyununun en güzel yanlarından birisi aslında görselliği. Oyunun hikayesine göre bir resmin içine giriyoruz ve bunu oyunun görselliği en iyi şekilde yansıtıyor. Genel kalite tabii ki günümüzün AAA seviyesindeki oyunları kadar yüksek değil ama çok hoş bir şekilde hazırlanmış olan sanat tasarımı bence oyunun görselliğini kurtarmaya yetecek seviyede. Görsellikte benim dikkatimi olumsuz açıdan çeken tek şey, renk paletinin çok kısıtlı olması, sürekli aynı renkleri görüyor olmamız. Durum böyle olunca da her bölüm birbirine çok benzeyebiliyor. Belki bu noktada biraz daha yaratıcı ve geniş olunmalıydı.
Performans tarafında da çok bir problemin olduğunu söyleyemeyeceğim. Daha önce de söylediğim gibi Summertime Madness oyununun görselliği öyle çok yüksek kaliteli değil; bu yüzden oyunu NVIDIA Geforce GTX 750 ve Intel Core i3-530 gibi donanımlarla bile oynayabiliyorsunuz. Önerilen sistem gereksinimlerinde ise NVIDIA Geforce GTX 970 ve Intel Core i5-4590 var. Donanımınız bu oyunun gereksinimlerini karşıladığı sürece kesinlikle performans problemi yaşamıyorsunuz. Bu da demek oluyor ki oyunda optimizasyon temelli bir problem yok. Görsellik ile performans kesinlikle güzel bir şekilde birlikte çalışıyor.
Sunum tarafındaki en iyi nokta da müzikler. Görsellik, performans, müzik ve seslendirmeler arasından öne çıkan en büyük kategori, kesinlikle müzikler ama ne yazık ki bu noktada da bazı problemler var. Müzik tarafındaki problemler ise aslında bestelerin çok akılda kalıcı olmaması. Yine de oyunu oynadığınız sırada atmosferi olumlu bir şekilde etkilemeyi başarıyor müzikler. Seslendirmeler ise kesinlikle çok yüksek bir kalitede değil ve oyun içerisinde çok az mevcutlar. Yine de hiç seslendirme olmamasından daha iyidir bu. Özetle, Summertime Madness oyununun sunumu problemli ama yine de çok kötü değil.
Summertime Madness, arkasında güzel ve ilgi çekici bir düşünce olan bir video oyunu. Yalnız, problem şu ki geliştirici ekip, bu düşünceleri net olarak oyuna aktarabilmiş değil. Oyunun her noktasında bazı kritik iyi noktalar ve aynı zamanda da o iyi noktaları gölgesinde bırakabilen kötü noktalar bulunuyor. Durum böyle olunca da Summertime Madness, en fazla ortalama üstü bir bulmaca oyunu gibi hissettiriyor. Eğer bu oyunu 15 TL civarına filan bulabilirseniz konsollarda veya bilgisayarda, üzerine bir de bulmaca oyunlarını seviyorsanız, kendisine bir şans verebilirsiniz. Bunun haricinde, oyunu sizlere önermem pek mümkün değil.