Eğer rol yapma oyunlarını çok seviyorsanız, Tales serisini duymuş olabilirsiniz. Bandai Namco Studios çatısı altında yer alan bu seri, 1995 senesinden beri hayatımızda var ve oyuncuların karşısına da birbirinden güzel deneyimlerle çıkmayı başardı. Şimdi, seri 26 yaşında olunca, gözünüz hikaye ve evren tarafında biraz korkabilir ama merak etmeyin; Tales serisindeki oyunlar genel olarak birbirinden bağımsız oluyor. Yani, her oyunda yeni karakterler ve hikayeler ile tanışıyoruz. Geçtiğimiz gün demo versiyonu yayımlanmış olan Tales of Arise için de aynı durum geçerli. Peki, ana serinin 17. oyunu olan bu yapıt, nasıl bir rol yapma oyunu deneyimi sunuyor?
Tales of Arise oyununa geçmeden önce Tales serisinin JRPG türü için inanılmaz önemli olduğunu söylemek gerekiyor. Yani, eğer ilk defa bu seriyi veya oyunu duyuyorsanız, şu anda karşınızda JRPG türünün en iyi oyun serilerinden birinin olduğunu söylememiz gerekir. Yalnız, birçok JRPG gibi bu oyun da batıda pek bilinen bir yapıt değil. Yine de Tales serisinin özellikle de ana oyunları her zaman batı ülkelerinde piyasaya sürülmüştü. Hatta bu çıkışların çoğu İngilizce desteği ile yapılmıştı. Şimdi ön incelemesini yapacağımız oyun da aynı durumda. Yani, bu oyun da batıda çıkışını gerçekleştirecek ve İngilizce desteği sunacak oyunculara.
Tales of Arise oyununun aslında yeni oyuncular için sunduğu en büyük yenilik ise sadece kıdemli oyunculara hitap etmiyor olması. Yani, demo sürümündeki kendi deneyimlerime de bakarak söyleyebilirim ki oyun hem serinin kıdemli oyuncularına, hem de yeni oyunculara hitap etme yolunda ilerliyor. Zaten, hikaye gibi konular üzerinde çok bir problem yaşanmıyor, her oyunda bağımsız olaylar anlatıldığı için. Oynanış ve sunum tarafında da yeni oyunculara hitap edebilmek, hikaye ile karşılaştırdığınız zaman biraz daha kolay olabiliyor. Yani, Tales serisine adım atmak istiyorsanız, en uygun oyunlardan bir tanesi bu olabilir.
Unreal Engine 4 ile geliştirilen Tales of Arise, odak noktasında iki farklı dünyadan gelen karakterleri bulunduruyor. Bu karakterler, eski çağlarda kalan Dahna ve teknolojinin çığır açtığı Rena taraflarında yaşıyor. Ana karakterlerimiz ise Alphen ve Shionne oluyor. Bu karakterleri demo versiyonunda deneyimleyebilmek de mümkün. Oyunda ilerledikçe, yeni parti üyeleri de aramıza katılıyor ama demo içerisinde halihazırda 6 karakterlik bir ekip sunuluyor. Bu karakterlerden istediğimizi seçerek, oyuna başlayabiliyoruz. Menüler aracılığı ile de zaten kontrol ettiğimiz karakterleri oynanış anında bile değiştirebiliyoruz.
![Tales of Arise](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2021/08/Tales-of-Arise-1.jpg)
Tales of Arise, JRPG türünde nasıl lider olduğunu gösteriyor
Her şeyden önce hikayeye biraz değinmek istiyorum. Tales of Arise oyununun demosunda anlam verebileceğiniz pek bir hikaye yok ama Dahna ve Rena dünyalarının iç içe girmesi ve o dünyalardan gelen farklı karakterlerin, tek bir amaç için hareket etmesi, oyun anında eğlenceli anlara sebep olabiliyor. Mesela, eski çağlarda yaşayan karakterler, Rena tarafından gelen karakterlerin kullandığı teknolojilere anlam vermekte zorlanabiliyor. Bu da eğlenceli diyaloglara yol açıyor. Yalnız, oyunda genel anlamda pek bir seslendirme yok. Yani, dünyada biriyle karşı karşıya geldiğiniz zaman karakterler sadece tek kelimelik tepkiler veriyor; diyaloğu siz okuyorsunuz.
Seslendirmeler bu noktada olmasa bile oyunda ilerledikçe, parti üyeleri arasında yaşanan bazı olayların kilidini açabiliyorsunuz. DualSense üzerinden örnek vermek gerekirse, R1 tuşuna bastığınız zaman bu olaylar karşınıza çıkıyor. Statik resimler ile sunulan bu olaylardaki diyaloglar tamamen seslendiriliyor ve ufak tefek hikaye ögeleri sunuluyor. Yalnız, bu sistemin asıl amacı, daha çok oyuncuyu bilgilendirmek. Mesela, karakterlerin potansiyelleri, farklı yetenekleri hakkında rahatlıkla bilgi sahibi olabiliyorsunuz bu olayları dinleyerek. Bu da aslında öğretici ögeleri video oyunlarına entegre etmenin akıllıca bir yolu gibi göründü bana.
Hikayeyi deneyimlemek haricinde, oyunun çizgisel ve yarı açık dünyasında dolaşıyorsunuz. Yani, bazen çizgisel alanlarda ilerliyorsunuz; keşfedebileceğiniz birkaç ufak nokta oluyor, bazen de yarı açık dünyalarda dolaşıyorsunuz. Bu dünyalar da birbirine ufak bir yükleme ekranı ile bağlı. PlayStation 5 konsolunda bu ekranlar 2-3 saniye filan sürüyor. Ayrıca, bu bölümler içerisinde savaşabileceğiniz standart canavarlar, bölüm sonu canavarları, toplanabilecek ganimetler, malzemeler ve çok daha fazlası bulunuyor. Mesela, malzemelerle yemek veya aksesuar yapabiliyorsunuz. Yemekler, karakterlerinize farklı güçlendirmeler sağlıyor.
Bahsetmiş olduğum bölümlerin içerisinde zaman zaman kamplar bulabiliyorsunuz. Bu kamplar, dinlenme alanları olarak kullanılıyor. Savaştıkça, karakterleriniz HP ve CP kaybedebiliyor. HP, bildiğiniz can. CP ise yetenekleriniz ile alakalı bir değer. İşte, kampta dinlediğiniz zaman bunları doldurabiliyorsunuz. Yalnız, Souls tipi oyunlarda olduğu gibi kampta dinlendiğiniz zaman daha önce öldürdüğünüz tüm canavarlar tekrardan doğuyor. Bu, benim hiç sevmediğim bir özellik ama Tales of Arise oyununun genel güzelliği ve eğlencesinden ötürü bu seferlik kendisini affedeceğim. Konu, savaşmak olduğu zaman ise bolca aksiyon karşımıza çıkıyor.
![Tales of Arise](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2021/08/Tales-of-Arise-2-1.jpg)
Aksiyon ve kaos dolu savaş anları yaşayabilmek mümkün
Tales of Arise, temelinde bir aksiyon ve rol yapma oyunu. Bu yüzden, savaş anları büyük bir önem taşıyor. Oyunun içerisinde savaşabileceğiniz düşmanları net bir şekilde görebiliyorsunuz. Kendilerinin dibine girdiğiniz zaman ise savaş, ayrı bir şekilde başlıyor. Yani, klasik açık dünya oyunlarında olduğu gibi düşmanların üstüne kılıçla koşamıyorsunuz. Keşif ve savaş dünyaları farklı oluyor. Savaşı başlattığınız zaman ise aksiyon ve kaos dolu bir deneyim yaşanıyor. Karakterlerin yetenekleri, efektleri, saldırıları havada uçuşuyor. Bu sırada, siz de sadece kendi karakterinizi değil, partinizdeki diğer karakterleri de kontrol edebiliyorsunuz.
Tales of Arise oyununda, yine DualSense üzerinden örnek vermek gerekirse, R1 tuşu ile standart saldırı yapabiliyorsunuz. Üçgen, kare ve çarpı ise yetenek kullanmanızı sağlıyor. Yuvarlak ile zıplıyorsunuz. Zıpladığınız zaman, havada kullanabileceğiniz yetenekler değişiyor. R2 ile de kaçış hareketleri yapabiliyorsunuz ki bu, çok büyük bir önem taşıyor. Yön tuşlarında yukarı, aşağı, sağ ve sol ise partinizdeki diğer karakterlerin yeteneklerini aktif etmenizi sağlıyor. L2 tuşuna basıp, yine yön tuşlarını kullanmak da aktif olmayan parti üyelerini savaş alanına çağırıp, yeteneklerini aktif ettiriyor. Ayrıca, doğru zamanda kullanılan yetenekler, bitirici hareketleri aktif ediyor.
Tales of Arise, her ne kadar bir aksiyon ve rol yapma oyunu olsa bile savaş anlarında ciddi bir şekilde taktik yapmanız gerekiyor. Standart canavarlarla savaşırken belki taktik ihtiyacı hissetmezsiniz ama bölüm sonu canavarları, sizi ciddi anlamda zorluyor. Oyunun demosunda zaten birkaç bölüm sonu canavarı var ve kendilerini taktik olmadan, normal ve üstü zorluk seviyelerinde yenebilmek mümkün değil. Doğru yetenekleri, doğru zamanda kullanmak ve partinizdeki herkesi hayatta tutmak, kritik bir önem taşıyor. Bu arada, standart düşmanlardan da yeni silahlar ve zırhlar düşürebiliyorsunuz. Bunlar, hem karakterleri güçlendiriyor, hem de kozmetik etki bırakıyor.
Kozmetik etki demişken, Tales of Arise oyunundaki karakterlerin silahları ve zırhlarına hayran kaldım. Özellikle de demo içerisinde düşürebileceğiniz diğer ek silahlar, birbirinden güzel görünüyor. Demo içerisinde farklı yetenekler de seçebiliyorsunuz. Zaten, eğer yanlış görmediysem, 25. seviyeden başlıyor karakterler ve daha da yükseltebiliyorsunuz seviyeleri. Yine de demonun kendisi çok uzun sürmüyor. Eğer ne yapacağınızı bilirseniz, birkaç saatte bitirebileceğinizi düşünüyorum. Zaten, JRPG türünü seviyorsanız veya genel anlamda RPG türüne ilginiz varsa, hazır demo da ücretsiz iken bu video oyununa bir şans vermenizi öneriyorum.