Günümüzde direkt olarak filmleri temel alan oyunların sayısı azalmaya başladı. Geçmişte öyle değildi tabii ki; sürekli filmlere bağlı oyunlar çıkıyordu ve başarısız oluyordu. Muhtemelen bu sebepten ötürü o tip oyunların sayısı azalırken, 2022 yılına ait The Bridge Curse: Road to Salvation oyunu, şaşırtıcı bir şekilde bu yolu takip etmemişti. Aynı isme sahip filmin bir oyunu olarak sunulan o yapıt oldukça sevilen bir korku oyunu olmayı başarmıştı. Aradan iki yıl geçti ve yine aynı filmi temel alan The Bridge Curse 2: The Extrication ile tanıştık.
The Bridge Curse 2: The Extrication, temelinde aslında bir korku ve hayatta kalma oyunu. Birinci şahıs bakış açısından deneyimlediğimiz bu yapıtta kontrol edebileceğimiz dört farklı karakter bulunuyor. Tayvan içerisinde yer alan ve hayalet hikayeleri ile ünlü olan Wen Hua Üniversitesi ise oyun alanımız. İlk oyunda olduğu gibi bu yapıtın içerisinde de hayaletlerden kaçıyoruz, bulmaca çözüyoruz ve hikayenin ucunda yer alan o düğümü çözmeye çalışıyoruz. Tabii bu sırada başımıza gelmeyen kalmıyor; birbirinden korku dolu anlar yaşıyoruz.
The Bridge Curse 2: The Extrication içerisindeki hikayede tanıştığımız karakterler, üniversitenin film kulübüne yeni üyeler arıyor ve bunun için de lanetli olduğu söylenen Da Ren binasında bir korku festivali düzenleniyor. Bu festival dahilinde karakterlerimiz, onlarca yıl öncesine dayandığı söylenen bir laneti tekrar uyandırmak istiyor ve bunun için bir maceraya atılıyor. Yalnız, çok kısa bir süre sonra fark ediyoruz ki sadece basit bir söylenti olduğu söylenen lanet aslında gerçek ve artık aramızda dolaşıyor. Artık canımız için savaşır hale geliyoruz oyun içerisinde.
The Bridge Curse 2: The Extrication içerisinde beş bölüm bulunuyor ve bu bölümler boyunca hikayeye uygun bir şekilde karakterler arasında gidip geliyoruz. Bu sırada da hem korku türündeki oyunların klasik noktaları ile karşılaşıyoruz, hem de serinin bir önceki oyunundan tanıdık gelebilecek anlara şahit oluyoruz. Daha da önce söylemiş olduğum bulmacalar, onlardan bir tanesi. Bunun haricinde, keşif de kesinlikle oyunda ön plana çıkıyor ve ek olarak gizlilik anları ile tanışıyoruz. Daha doğrusu, bunlar savaş anları ama hayaletleri yenemeyeceğimiz için gizli kalmak en mantıklısı.
The Bridge Curse 2: The Extrication, ilk oyun gibi kesinlikle oldukça güçlü yönlere sahip ama aynı zamanda hikaye cephesinde özellikle seslendirmeler, oyunu ciddi anlamda aşağıya çekiyor. Eğer oyunu orijinal dilinde dinlerseniz sıkıntı yok ama İngilizce dublaj ile oynadığınız zaman hikaye gerçekten hakkını veremiyor. Oyundaki bir diğer problem ise bir devam oyunu olarak yeni bir şey yapmıyor olması. Yani, sadece kendi serisi için demiyorum, genel olarak bir korku ve hayatta kalma oyunu olarak da karşınıza yeni bir şey çıkmıyor. Biraz güvenli adımlar atılmış yani.
The Bridge Curse 2: The Extrication içerisinde her şey tanıdık. Keşfetme, korku anları, diyalog anları, çömelme, koşma filan derken yenilik sunulmuyor. Bir diğer yandan da telefonunuz var tabii ki. Oyundaki bazı anlarda akıllı telefonunuzu çıkartıp, mesajlara cevap yazabiliyorsunuz veya aramaları yanıtlayabiliyorsunuz. Bu sistem tamamen oyunun biraz arka plan hikayelerine hizmet ediyor ve unutulmuş bir özellik gibi hissettiriyor. Mesela, herhangi bir korku anı telefon üzerinden yaşanmıyor veya bu telefon mekaniği oyuna anlamlı hiçbir şey katmıyor.
The Bridge Curse 2: The Extrication, 7-8 saat sürüyor ve tam zamanında bitiyor. Oyun, uzunluk olarak kesinlikle ideal bir seviyede ayarlanmış ve sonlara yaklaştıkça da tempo artıyor, daha odaklanmış bir deneyim yaşıyorsunuz. Mesela, hemen yukarıda bahsetmiş olduğum akıllı telefon sistemi, oyunda ilerledikçe daha da az karşınıza çıkmaya başlıyor ve beşinci bölüme geçtiğinizde artık unutulmuş oluyor. Bu tabii ki oyuna daha çok odaklanmanızı sağlıyor ama aynı anda da sanki bazı şeyler çok hızlı ilerliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Oyun, sizin için aniden bitebilir.
Bulmacalar ise The Bridge Curse 2: The Extrication oyununun parladığı alan kesinlikle. Oyunun içerisinde artık görmeye çok alıştığınız resim kaydırma gibi klasik bulmacalardan tutun da bir bebek ile saklambaç oynamaya veya balerinler ile reflekslerinizi test etmeye kadar birçok bulmaca var ve bunların tamamı kaliteli hissettiriyor. Yani, klasik olan bulmacalar bile tatmin edici bir yapıya sahip ki ilk oyunun da güçlü olduğu alan zaten buydu. Korku da tabii ki yerindeydi o oyunda ve bu yeni devam oyununda da durum pek farklı değil; korku hala sağlam.
The Bridge Curse 2: The Extrication içerisindeki gizlilik ve düşmanlardan kaçma anları da kesinlikle başarıyla tasarlanmış. Bu anlarda gerilimin yüksek olduğu çok iyi bir şekilde veriliyor. Bir diğer yandan da akıllıca ama aynı zamanda da basit bir tasarıma sahip haritanız ile ihtiyacınız olan her bilgiye kolayca erişebiliyorsunuz. Bu arada, oyunun içerisinde aynı akıllı telefon gibi yeterince kullanılmadığını düşündüğüm bir de fener var. Bu fener ile bazen birçok şey yapabiliyorsunuz ama bunlar deneyiminizi öyle çok büyük bir şekilde etkilemiyor; basit bir mekanik olarak kalıyor.
Bir diğer yandan da eğer The Bridge Curse 2: The Extrication, aslında diğer birçok korku ve hayatta kalma oyunu ile aynı probleme sahip: Düşmanlardan kaçma anları başarıyla tasarlanmış olsa bile eğer bu anlar beceri seviyenizden yüksekse, sürekli başarısız olacaksınız ve aynı şey kendisini tekrar edip duracak. Bu bir kere çok can sıkıcı bir durum. Tasarımın temelinde problem var yani ama bu problemleri minimuma indirebilmek adına oyunculara birçok farklı ulaşılabilirlik ayarı sunuluyor. Böylece deneyimi dilediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.
The Bridge Curse 2: The Extrication, temposu çok iyi ayarlanmış bir yapıt ve benim için olumlu, belki sizin için olumsuz olabilecek bir şekilde, zaman zaman çok uzun sinematik sahnelere sahip olabiliyor. Ben bu tip uzun sahnelerden hoşlanıyorum ama durum sizin için farklı olabilir. Bir diğer yandan oyunun sunum elementleri de kusursuz. Görsel açıdan oyun çok güzel görünüyor ve inanılmaz güçlü bir atmosferi var. Ses efektleri ve müzikler de aynı şekilde şahane. Seslendirme kısmında sadece İngilizce dublaj berbat. Optimizasyon ise kusursuz.
Durumu özetlemek gerekirse The Bridge Curse 2: The Extrication, serisinin bir önceki oyunu kadar başarılı ama hem seriye, hem de türe bir yenilik getirmediği için çok güvenli atılmış bir adım gibi hissettiriyor. Yine de oyunun bulmaca temelli anlarını, ulaşılabilirlik ayarlarını ve dublajı haricindeki sunum elementlerini kesinlikle övmem gerekiyor. Olumsuz olan şeyler de zaten kovalama anlarının biraz tekrara düşmesi, yenilikten yoksun olması ve bazı bulmacaların çok kolay hissettirmesi. Eğer bu serinin ilk oyununu beğendiyseniz, bu problemlere rağmen bence bu oyunu da almalısınız.