Konu, simülasyon ve arcade tiplerini birleştiren yarış oyunları olduğu zaman benim için lider oyunlar her zaman Forza Horizon serisinden gelmişti. The Crew, Need for Speed veya aklınıza gelebilecek diğer hiçbir yarış oyunu bence bu seriye yaklaşamıyordu. Tabii ki konu daha profesyonel pist yarışları olduğu zaman da Forza Motorsport yerine Gran Turismo ön plana çıkıyordu. Neyse, konumuz şimdi o değil. Konumuz, Forza Horizon serisine benzemeye çalışırken kimliğini kaybeden The Crew Motorfest. Bu oyunun hem kapalı beta, hem de ondan önce gerçekleştirilmiş olan test süreçlerini deneyimledim ve şimdi karşınıza bir ön inceleme ile çıkıyorum.

The Crew serisinin ön plana çıkan en büyük iki özelliği, benim için hem çevrim içi servis mantığını en geniş şekilde benimseyen yarış oyunu olmasıydı, hem de oyunun açık dünyasının tamamen Amerika Birleşik Devletleri olmasıydı. Serinin üçüncü oyunu olan The Crew Motorfest ise bu özelliklerden birini tamamen değiştiriyor ve haritasını Amerika Birleşik Devletleri yerine Oahu adası yapıyor. Bunun sonucunda harita ciddi bir şekilde küçülüyor ama aynı zamanda daha kaliteli, daha yoğun ve daha derin bir tasarım karşımıza çıkıyor. Oyunun test süreçlerinde haritanın tamamı açıktı; hatta sezonluk içerikler bile işliyordu. O kadar bitmiş durumda oyun.

The Crew Motorfest, sadece haritasını değiştirerek büyük bir adım atmıyor, aynı zamanda Forza Horizon serisini kopyalıyor. Yani, oyunun açılış bölümünden tutun da diyaloglarına kadar her şey “Horizon Festivali” diye bağırıyor adeta. Günümüzde bir oyunun, diğerinden ilham alması gayet normal ama ben bu kadar büyük benzerlikleri nadir gördüğüme inanıyorum. Horizon Festivali gitti, Motorfest, yani Motor Festivali geldi. Oyunun temeli hala aynı; The Crew 2 oyununu deneyimlediyseniz, bu oyun size hiç yabancı gelmeyecektir hem içerik olarak, hem de oynanış hissi olarak. Bu arada, ikinci oyundaki tüm araçları ve Vanity ögelerini aktarabilmek de mümkün.

The Crew Motorfest içerisinde ilgimi çeken ilk şey zaten bu oldu; arabaları ve kozmetik ögeleri ikinci oyundan taşıyabilmek. Yani, bence bu tip devam oyunlarının böyle olması gerekiyor. Kapalı betada neredeyse 600 adet araç var ve bunların bir kısmı The Crew 2 içerisindeki araçlar. İşte tüm bunları, bu yeni oyunda tekrar kazanmak çok kötü hissettirirdi. Ubisoft, oyunlarının aynı hissettirmesi ile çok olumsuz eleştiri alıyor ama en azından araba aktarma özelliği sayesinde bunu görmezden gelebiliyoruz. İkinci oyundaki maceramız burada devam ediyor; hatta haftalık sezonluk içeriklerden elde edilen özel arabalar bile bu oyuna taşınabiliyor.

The Crew Motorfest

The Crew Motorfest, benzersiz içeriklerini Playlist üzerinden sunuyor oyunculara

The Crew Motorfest içerisinde ilgimi çeken bir diğer şey ise Playlist oldu. Oyunda belli temalara sahip Playlist ögeleri var. Mesela, Vintage Garage isimli bir Playlist, 1950’den başlıyor, 1980 dönemine kadar klasik arabalar kullanmanızı sağlıyor. Bir diğer Playlist, elektrikli arabalara odaklanıyor, bir başka Playlist ise Porsche 911 model arabaların tarihinde yolculuğa çıkartıyor bizi. Yalnız, buradaki içeriklerde sadece arabalar değişmiyor; mesela, Vintage Garage içerisindeki arabalarla genellikle gezinti yapıyoruz ve etraftaki çevre detaylarına dikkat ederek yolumuzu buluyoruz. Porsche 911 ile alakalı içeriklerde de arabayı olabildiğince hasarsız tutmaya çalışıyoruz.

The Crew Motorfest içerisindeki her Playlist, birbirinden farklı deneyimler sunuyor. Bu deneyimler, oynanış tarafında bazen çok farklı olabiliyor, bazen de az farklı ama hiçbir zaman birbirinin aynısı olmuyor. Sadece oynanış değil; görsellik de değişiyor. Mesela, Made in Japan isimli seride Japonya temelli araçları, sokak yarışı temasında deniyoruz ama Playlist, inanılmaz bir görsellik ile etrafı değiştiriyor; neon ışıklar filan sokakları süslüyor. Yani, her Playlist içerisinde aynı çevrede dolaşmıyorsunuz; görsellik, renk paleti, çevre detayları filan değişiyor. En büyük değişikliği yapan kesinlikle Made in Japan. Diğer serilerde de ufak tefek değişiklikler mevcut.

The Crew Motorfest içerisindeki Playlist sistemi, Forza Horizon 5 içerisindeki Horizon Story ile benzer ama Playlist, bence biraz daha çok içerik sunuyor. Yani, buradaki tek bir Playlist, birbirinden benzersiz 6-8 adet yarış sunuyor ve onları bitirdikten sonra alakalı meydan okuma görevleri çıkıyor. Ayrıca her Playlist için toplanabilir ögeler, fotoğraf görevleri ve açık dünya aktiviteleri de mevcut. Sıkıntılardan biri de aslında burada yatıyor: The Crew Motorfest, kopyalamaya çalıştığı oyuna kıyasla çok daha boğucu ve zorlu içeriklerle çıkıyor. Forza Horizon serisi inanılmaz rahatlatıcı ve herkes tarafından %100 şekilde bitirilebilecek bir seri. Bu oyun öyle değil.

Bu içerik konusuna değinmeden önce The Crew Motorfest içerisindeki sezonluk şeylerden de bahsetmek istiyorum. Playlist haricinde, oyunda Main Event, Live Summit ve anlık çevrim içi yarışlar mevcut. Live Summit zaten serinin önceki oyunundan geliyor; sıralama tablolarında yüksek skorlar elde ederek nadir ganimetler ve arabalar kazanıyorsunuz. Main Event de sonradan açılıyor ve size standart Playlist ve diğer açık dünya ögeleri için tekrar oynanabilirlik sağlıyor. Bu içerikleri tekrar oynayarak, seviye atlıyorsunuz ve savaş bileti benzeri bir sistemde yeni ödüller elde ediyorsunuz. Sadece bu biletin içerisinde seviye atlamak inanılmaz zor hissettiriyor.

The Crew Motorfest

Her şey güzel ama keşke Forza Horizon 5 oyununun rahat sezonluk yapısı da kopyalansaydı

İçerik konusuna gelecek olursak, ben video oyunlarına bütün ömrümü ayıran bir insan değilim. Yani, günde 8-10 saat oyun oynamıyorum, en fazla birkaç saat. Bu yüzden çevrim içi servis tipi oyunlar genelde hiçbir zaman bitirmeye yaklaşamadığım yapıtlar oluyor. Bitirdiğim savaş bileti sayısı birkaç taneden fazla değildir. Buna rağmen Forza Horizon serisi her zaman ilerlemesi rahat bir deneyim sunmuştu benim için. Mesela, Forza Horizon 5 oyununun temelini 1 haftada biraz fazla oynayarak bitirmiştim, daha sonra da haftalık değişen sezonluk içeriklere, haftada sadece 2 saatimi harcayarak, oyunu birkaç ay öncesinde bırakana kadar %100 bir şekilde ilerletmiştim.

The Crew Motorfest, Forza Horizon serisini kopyalamaya çalışıyor ama konu, çevrim içi servis olunca oyunculara rahat bir deneyim sunmaktan ziyade, yine sizin tüm ömrünüzü istemeye devam ediyor. Forza Horizon 5 oyununu haftada 2 saat oynayarak yüzde yüz ilerleme kaydettim ama bu video oyununu haftada 2 saat oynarsanız, sezonluk savaş biletinin bile kilidini açamazsınız. En azından kapalı beta sürecindeki ilerleme bu şekildeydi. Tahmin ediyorum ki bu ilerleme hızı tam oyunda daha da yavaş olacak. Yani, bu video oyununa yine bütün zamanınızı ayırmanız gerekecek, ev ödevi yapıyor gibi zamanınızı ve içerikleri optimize etmeniz, “min-max” yapmanız gerekecek.

Bu beni çok üzüyor; The Crew Motorfest, serisinde en sevdiğim video oyunu. Yani; oyun çok güzel görünüyor, Playlist içerikleri çok benzersiz ve eğlenceli, önceki oyundan araba ve kozmetik ögeleri aktarabilme çok iyi düşünülmüş, oynaması eğlenceli, oynanış döngüsü eğlenceli… Her şey bu kadar güzelken, çevrim içi servis tarafında bu kadar boğucu ve yoğun bir içerik sisteminin kurulmasını anlamıyorum. Daha doğrusu, anlıyorum tabii ki. Sadece ama sadece Ubisoft değil, birçık şirket, oyunlarının olabildiğince fazla oynanmasını istiyor. Böyle olunca oyuncuların mikro ödeme satın alma ihtimali yoğunlaşıyor. Yalnız, sistemler bunun için kurulurken, diğer oyuncular unutuluyor.

The Crew Motorfest için yine de heyecanlıyım ve merakla beklediğim bir yarış oyunu olmayı başardı kendisi. Oyunun harita değişikliği kesinlikle olumlu bir sonuç çıkartmış. Motorfest de Horizon Festivali ile çok kopya ama yine de Ubisoft, eğlenceli bir temel oluşturmuş yeni oyunu için. İçerikler ve arabalar da fena değil. Sunum tarafında da çok bir sıkıntı yok. Bu yüzden, bu serinin geleceğini, bu video oyunu ile parlak bir şekilde görüyorum. The Crew Motorfest ve Forza Motorsport, eğer unuttuğum başka bir yarış oyunu yoksa, bu senenin en büyük çıkışları olacak ve yarış oyunu severleri gerçekten güzel bir 2023 yılı bekliyor gibi görünüyor.