Supermassive Games, seneler önce Until Dawn oyunu ile karşımıza çıkmıştı. O oyun, severek oynadığım bir yapıttı ve bence tek problemi, performansı idi. Bugünlerde ise aynı stüdyo, The Dark Pictures Anthology: Man of Medan isimli yeni oyunları ile karşımıza çıktı. Until Dawn gibi korku-gerilim temasına sahip, hikaye temelli, kısmen interaktif bir video oyunu geliştirildi. Peki, ben bu deneyimi sevebildim mi?
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, ilginç bir şekilde başladı
Biraz önce de dediğim gibi The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, hikaye temelli bir video oyunu. Bu sebepten ötürü de oyunun hikayesi hakkında sizlere çok fazla detay vermek istemiyorum. Sadece oyunun başını sizin için özetleyeceğim ve bazı kritik noktalarda beni rahatsız eden konulara değineceğim. Eğer hikaye hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorsanız, bu başlığı atlamanızı öneriyorum.
Hikayeye dönecek olursak The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlıyor. Amerikan askerleri, Çin’de bazı yükler alıyor gemilerine. Bu yükler arasında tabutlar ve gizemli bir kutu yer alıyor. Bu kutuya okyanusun ortasında yıldırım düşüyor ve kutunun içerisinden bir gaz, tüm gemiye dağılmaya başlıyor. Sonrasında ise gemideki herkes kafayı yiyor ve ölüyorlar.
Tüm bu olaylar ardından günümüze, 2019 senesine dönüyoruz ve bir grup arkadaşın gününü deneyimliyoruz. Bu arkadaşlar; Alex, Brad, Conrad, Fliss ve Julia’dan oluşuyor. Bir enkaza dalış yapıyoruz ve bu enkaz, aslında biraz önceki gemiyi kurtarmaya giden bir uçaklardan birine ait. Ardından da deniz korsanları, para için bizi kaçırıyor ve tesadüfen o gemiyi buluyoruz okyanusun ortasında.
Ardından da karakterlerimizin tüm amacı; hem gemideki gizemi çözmek, hem korsanlardan kaçmak, hem de hayatta kalmak oluyor. Hikayenin ilerleyen noktalarında anlıyoruz ki o gaz sızdıran madde aslında biyolojik bir silah. O gaz sayesinde herkes halüsinasyon görüyor. Bu sebepten ötürü de insanlar ya korkudan felç geçiriyor ya da birbirlerini vuruyorlar silah ile. Bu, oyunun son çeyreğinde öğreniliyor.
Hikaye, temelleri ile başarılı mı?
Öncelikle söylemek istiyorum ki The Dark Pictures Anthology: Man of Medan oyununun hikayesinden hiç memnun kalmadım; gemide yaşanan olayların kaynağının ne olduğunu siz çok erken bir zamanda çözebiliyorsunuz. Hatta bunu oyunun ilk sahnelerinde çözebilmek bile mümkün. Tabii siz olayı çözdükten sonra da verilmesi gereken tat, verilemiyor.
Bu oyunda seçimler yaparak ilerliyoruz ve bence bu seçimler, oyuna da net olarak yansımıyor. Net olarak bir şey söylemek istemiyorum tat kaçırmak için ama sıralı 5 seçimden 4’ünü doğru yapsanız, 1 tanesini yanlış yapsanız bile oyun genel harekatı yanlış seçim üzerine yoruyor. Bu olay, oyun sırasında tam 2 kez başıma geldi ve gerçekten rahatsız oldum.
Oyunun kamera çekimleri de kesinlikle bu hikayeye destek olmuyor. Öncelikle, oyundaki kamera, her sahne için sabit. Bu bir kere bence inanılmaz çağ dışı bir hareket. Evet, bu şekilde daha sinematik bir deneyim yaşanabiliyor ama oyundaki sahne kesimleri o kadar sert, ani ve düzensiz yapılıyor ki bazen oyunu takip etmekte zorlanıyorsunuz. Hatta bazı sahne geçişleri arasında hiçbir bağ bile bulunmuyor.
Havanın 1 salise içerisinde değişmesi, sahne geçişlerinin anlamsız ve sert yapılması beni çok rahatsız etti ama en çok rahatsız olduğum şey, oyunun keşfe izin vermiyor olması. Şöyle ki eğer bir bölümde çok uzun zaman geçirirseniz, oyun sizi bir şekilde otomatik olarak ilerletebiliyor. Bu olayı da oyun boyunca 2 kez yaşadım ve inanılmaz sinirlendim. Neden keşfe izin vermiyorsunuz kardeşim?
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan ile korkuyor muyuz?
İnceleme yazımın başında da dediğim gibi The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, temelinde bir korku-gerilim oyunu gibi görünüyor. Until Dawn oyununda olduğu gibi aslında bu oyunda da karşımızda bir yürüme simülasyonu var. Sürekli olarak bölümlerde yürüyoruz ve aniden karşımıza çıkan korku ögeleri ile yerimizden zıplıyoruz. Oyunda başka hiçbir korku veya gerilim ögesi bulunmuyor.
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, kendi yüzünden bile size kötü seçimler yaptırabiliyor. Mesela, bir sahnede, oyundaki bir karakterin canı ortadaydı. Eğer bir tuşa doğru zamanda basamazsam, o karakter ölecek. Yalnız, oyun o sahnenin girişinde 6-7 saniye dondu ve benim aklım, “Oyuna veya konsoluma ne oldu?” tarafına gitti. Bir anda oyun başlayınca da dikkatimi kaybettim için karakter öldü.
Ben, hiçbir karakteri öldürmeden oyunu ilerletmeye çalışırken ve neredeyse oyunun final sahnesine gelmişken böyle bir şey yaşanmış olmam da beni sinirlendirdi. Eğer bu olayın sorumlusu ben olsam, problem değil ama oyunun tam o andan önce donmuş olması beni sinirlendirdi. Bunun üzerine, oyunun finalinden sonraki sahneye kadar kimsenin o ölen karakter hakkında konuşmamış olması da eksiklikti.
Ölen karakter, 2 kardeşten bir tanesi idi ve kardeş, final kısımda bu olaya tepki vermedi bile. Kardeşin, ölen kardeşinden bahsetmesi için oyunun tamamen bitmesi gerekti; Until Dawn oyununa olduğu gibi oyundan sonra, karakterleri dinlediğimiz bir sahne yer alıyordu. Ayrıca, oyun bittikten sonra, 2020 senesinde çıkacak olan The Dark Pictures Anthology: Little Hope oyununa da gönderme yapılıyor.
The Curator, bu oyunun en iyi noktalarından bir tanesi idi
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, tanınmamış oyunculardan oluşmuyor. Bu oyunun kadrosunda Shawn Ashmore, Pip Torrens ve Ayisha Issa gibi isimler yer alıyor. Star Wars ve X-Men gibi yapıtlarda yer almış olan bu isimler, oyunu normalden çok daha yüksek bir seviyeye çıkartmayı başarıyor ve bence en iyi işi de The Curator olarak Pip Torrens yapıyor.
The Curator, oyun boyunca tam 4 kez karşımıza çıkıyor ve performansımızı değerlendiriyor. Oldukça havalı bir karaktere sahip olan Pip Torrens, benim için bu oyunun en iyi yanıydı; oyunun kendi atmosferinden kurtulup, dördüncü duvarı yıkıp, The Curator karakterini dinlemek hoş bir şeydi. Benzer bir sistem Until Dawn oyununda da yer almıştı ki aslında bu oyundaki birçok şey Until Dawn ile benzer.
Oyunda koleksiyonlar, gizemler, fotoğraflar, karakter ilişkileri, karakteristik özellikler ve eşyalar sistemleri yer alıyor. Fotoğraflar hariç tüm bu sistemler, Until Dawn oyununda da yer alıyordu. Yani, Until Dawn oyununu deneyimlemiş olan bir kişi, The Dark Pictures Anthology: Man of Medan ile yabancılık çekmeyecektir. Fotoğraflar özelliği de oyunculara geleceği gösterebiliyor ki bence hoş bir özellikti.
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, farklı şekillerde de oynanabiliyor. Mesela; tek başınıza, yere eşli oyuncu olarak veya çevrim içi olarak bu oyunu oynamak mümkün. Ben, tek başıma oynadım oyunu ve bu moddan da memnun kaldım. Ayrıca, eğer bu oyuna ön sipariş verirseniz, Curator’s Cut isimli bir mod ile aynı hikayeyi, farklı açılardan tekrar yaşayabiliyorsunuz.
The Dark Pictures Anthology: Man of Medan, ucuz ama kaliteli gibi duruyor
Bu video oyununu oynadığım süre boyunca bu oyunun verdiği ucuzluk hissinden de kurtulamadım, kalite hissinden de. Öncelikle söylemek gerekir ki oyunun grafikleri, atmosferi ve karakterlerin genel modelleri gayet başarılı idi. Ayrıca bu karakterlerin yüz ifadeleri de Until Dawn oyunundaki gibi başarılıydı. Görüntüler güzel olsa da ses konusunda pek memnun kalamadım.
Özellikle oyunun yarısına kadar seslendirmelerin çok başarısız olduğunu düşündüm. O yarı noktadan sonra da muhtemelen seslendirmelere alıştığım için çok kafama takılmadı ama genel olarak performanslar bence kötüydü; seslerde hiçbir duygu yoktu bile, bana nasıl aktarılacak olmayan duygu? Seslendirmeler ile birlikte genel ses efektleri de pek başarılı sayılmazdı.
Bu video oyununun ses efektlerine, çevre seslerine filan baktığım zaman da genel anlamda bir başarısızlık görüyorum. Özellikle oyunun açılış kısmında hiçbir şekilde çevre sesi bile bulunmuyordu. En azından nadiren de olsa duyduğumuz oyunun müzikleri gayet güzeldi. Özellikle açılış ve final kısmında çalmış olan şarkılara bayıldım.
Performans ise başka bir konu. Bu oyunu PlayStation 4 Pro ile Supersampling özelliği aktif olarak deneyimledim ve genel anlamda performans sorunu yaşamadım. Birkaç sahnede FPS değeri çok düşüyordu. Onun haricinde, sürekli olarak oyunun 30 FPS ile 60 FPS arasında geçişler yaptığını hissettim. Bu his ne kadar doğrudur, bilemem ama pek rahatsız da olmadım zaten.
Nasıl bir oyun oynadık?
Bu video oyununa oyununa şöyle bir baktığım zaman, kendisinden memnun kalmadığımı görüyorum. Oyunda güzel olan tek şey grafik tasarımı idi ama zaman zaman geç yüklenen kaplamalar, o zevkimi de bölüyordu. Seslerle alakalı her şeyin zaten kötü olduğunu belirtmiştim. Performans da kesinlikle övülecek noktada değildi.
Bir diğer yandan animasyonların da kısmen başarısız olması beni rahatsız etti. Evet, Until Dawn aslında başarısız bir oyun değildi. Benim için o oyunun tek problemi, performansı idi. O oyundan sonra Supermassive Games ekibinin dersini alıp, daha kaliteli bir oyun geliştireceğini düşünmüştüm ama belli ki yanılmışım. Until Dawn, bu video oyunundan kat ve kat daha kaliteli idi benim için.