The Dark Pictures Anthology serisinde ilk sezonu tamamlayacak olan oyun sonunda piyasaya sürüldü. Serisinin dördüncü oyunu olan The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me; bir kere daha Supermassive Games tarafından geliştirildi ve Bandai Namco Entertainment tarafından dağıtımı sağlandı. Bu oyun; PC, PlayStation 4/5, Xbox One ve Xbox Series X/S için sunulurken, tekrardan interaktif drama ve hayatta kalma ile korku türlerini ele aldı. Oyunun hikayesinde ise gerçek hayattan alınan Dr. Henry Howard Holmes isimli bir seri katilin insanları öldürdüğü kalesinin bir kopyası yapılıyor ve bir grup genç belgesel film yapımcıları da oraya davet ediliyor.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyununun kadrosunda Jessie Buckley, Paul Kaye, Fehinti Balogun, Gloria Obianyo ve Nikki Patel gibi tanınabilecek olan isimler birbirinden farklı karakterleri canlandırıyor. Genç belgesel filmi yapımcıları, davet edildikleri kaleye girdikleri zaman ise aslında her şeyin göründüğü gibi olmadığını, sürekli olarak izlendiklerini ve manipüle edildiklerini anlıyorlar. Tabii bundan önce hikayenin biraz daha temeline bakmamız gerekiyor. Bu temelde aslında gerçek hayattan alınan bir hikaye yatıyor. Bu hikaye de daha önce söylediğimiz üzere Dr. Henry Howard Holmes üzerine kuruluyor.

1893 senesindeki Chicago World’s Fair sırasında yeni evlenmiş bir çift, kaldıkları otelde, otelin sahibi olan Henry Howard Holmes tarafından öldürülüyor. Oyun ardından günümüze atlıyor ve 2022 senesinde Lonnit Entertainment isimli bir şirket, ünlü seri katilleri ele aldıkları bir belgesel serisi üzerinde çalışıyor. Ekibin son bölümlerinde kullanmak istediği konu ise aslında Amerika Birleşik Devletleri içerisindeki ilk seri katillerden biri sayılan Henry Howard Holmes. 200’den fazla kişiyi öldürdükten sonra 1896 senesinde yakalanıp, idam edilen bu kişinin ünlü olduğu bir başka konu daha vardı tabii ki ve bu da oyun içerisinde işleniyor.

Anlattığım bu hikaye hem gerçek hayatta, hem oyun içerisinde işleniyor ve son olarak da Henry Howard Holmes, şeytan tarafından ele geçirildiğini düşündüğü için öldürüldükten sonra betonun içine gömülmek istediğini belirtiyor ki ölüsü daha sonra ayaklanıp, insanları öldürmeye devam etmesin. Bu ünlü olay hem gerçek hayatta yaşanmıştı, hem de oyun içerisinde anlatılıyor. Günümüze bir kere daha dönünce, belgesel yapımcıları gizemli bir kişi tarafından bu seri katilin, insanları öldürdüğü evine/kalesine davet ediliyor. Tabii ki bu yapı bir bire bir kopya olarak lanse ediliyor. Ekip ise bunu istemeyerek de olsa kabul ediyor; işler pek iyi gitmiyor.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, bolca problemle geliyor

The Dark Pictures Anthology serisindeki ilk üç oyun, doğaüstü olaylara odaklanmayı tercih etmişti. Daha doğrusu, sadece üçüncü oyun bu şekilde işlerken, ilk iki oyun tüm olayları finaldeki sürprizi ile yeryüzüne bağlamıştı. Yine de genel temalara baktığımız zaman The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, kendi serisinde ilk defa doğaüstü olayları değil de gerçekten yaşanan olayları ele alan ilk oyun. Durum böyle olunca serinin doğaüstü olaylarını seven oyuncular en baştan kaybedildi zaten. Geliştirici ekip neden ilk üç oyunda doğaüstü olayları ele alıp, bunları seven oyuncuları seriye bağladı, sonra bunu değiştirdi, bilemiyoruz.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me ile tema ciddi anlamda değiştirilirken, artık gerçek bir insan ile başa çıkmamız gerektiği için işin içine SAW tarzı filmlerden hatırlayabileceğiniz tuzaklar giriyor. İçerisinde yer aldığımız otelin kendisi de adeta bir labirent olunca işler iyice kızışıyor. Yalnız, bu korku ve gerilim içerisinde ne yazık ki kontrol edilebilir ana karakterlerin hiçbirine ısınabilmek pek mümkün değil. Bunun sebebi ise hem hikayenin genelinin, hem de karakterlerin diyaloglarının çok güçsüz bir şekilde yazılmış olması. Oyunun kendisi de biraz fazla uzayınca, “Şu karakterler ölse de kurtulsak.” der hale gelebilirsiniz.

The Dark Pictures Anthology serisi hiçbir zaman zirvelere ulaşamadı ama aynı geliştirici stüdyosu The Quarry gibi karakterleri muhteşem olan bir oyunu geliştirdikten sonra her şeyin The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me ile başa dönmesi beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Açıkçası, bu oyundaki gerçek yaşan karakterleri, otelin içine kurulmuş olan animatronik kuklalara tercih ederim. Aslında bu da kurması oldukça zor bir cümle; bahsettiğim kuklalar ne yazık ki bu oyundaki verilen korkunun tek kaynağı. Evet, bu animatronik kuklalar bizleri sadece “jumpscare” yaparak korkutuyor efendim. Bir diğer hayal kırıklığı da budur.

Aslında benim “jumpscare” ile tam olarak bir sorunum yok. Bu yöntemin video oyunlarında kullanılması güzel bir şey ama The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me gibi 6-7 saatlik bir video oyununun tamamında korkunun tek kaynağı, bu ucuz yöntem olmamalıydı. Daha önce SAW filmlerini örnek verdim. Hatta, aynı geliştirici ekibin Until Dawn isimli oyunu da bir noktada SAW tarzına yönelmişti ve bunu başarılı bir şekilde yapmıştı. Bu oyunda da aynı şeyler denenmiş ama hiçbir şekilde üstünde durulmamış. Yine de korku tarafında oyunun yaptığı iyi bir şey, H.H. Holmes gibi giyinip, grup üyelerine saldıran bir kişi.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me

Henry Howard Holmes ölmedi, karanlığın içerisinden bizleri izliyor

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyunundaki tehlikelerden bir tanesi de biraz önce söylediğim gibi, ünlü seri katilin kılığına bürünmüş maskeli bir saldırgan. Kendisi, karanlığın içerisinden grup üyelerini izliyor ve yalnız kalanlara saldırıyor. İşte bu anlarda oyunun gerilimi gayet güzel bir şekilde artıyor ama yine bu anlarda kullanılan formül bir tık eskidiği için her şey kendisini sürekli olarak tekrar ediyormuş gibi hissettiriyor. Karşımıza bu saldırgan çıktığı zaman ya koşuyoruz, ya saklanıyoruz. Tüm bu anlarda da QTE anları yaşıyoruz. Benim bu sistem ile bir problemim yok ama sadece çok fazla aynı tip formül kullanılıyor.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyununda ne yazık ki bir tempo problemi de bulunuyor. Oyun, daha önce de söylediğim gibi 6-7 saat sürüyor ama bu sürenin neredeyse yarısı tamamen boş geçiyor. Bu anlarda genellikle sıkıcı bulmacalar çözüyoruz ve tamamen güvende olduğumuzu bildiğimiz alanları keşfediyoruz. Evet, bu oynanış anları sayesinde deneyim zenginleştiriliyor biraz. Zaten bu stüdyo, eski oyunlarında da aynı sistemleri kullanıyordu ama sıkıntı şu ki bu oyunda kurulan düzende tempo ciddi anlamda bozuluyor; hikayenin akışı çok fazla baltalanıyor; deneyimimiz bozuluyor.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyununda ziyaret edeceğiniz her mekan ayrı bir güzel; özellikle de iç mekanlardaki bölüm tasarımları ayrı ayrı güzellikler ve kafa karıştırıcı noktalar bulunuyor. Kan, vahşet, korku, gerilim, hayatta kalma hissi ve çok daha fazlası bu bölümlerde veriliyor ama korku gibi hisler ne yazık ki çok zayıf kalıyor. Bölümler, her ne kadar güzel tasarlanmış olsa bile daha önce de söylediğim gibi içlerinde herhangi bir tehlike bulundurmuyor. Yine de geliştirici ekip, var olmayan korkuyu her karakterin üzerinden farklı bir şekilde verebilmek için çalıştığını belli ediyor efendim.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyunundaki her oynanabilir karakter, karanlığa farklı bir ışık kaynağı ile yaklaşıyor. Mesela, karakterlerden bir tanesi çakmak, bir tanesi de kamera flaşı kullanıyor. Şimdi, karanlığı aydınlatmak için flaş patlatmak çok klişe ama işe yarayan bir korku ögesi. Yalnız bu video oyununda flaş patlatmak herhangi bir korku anına sonuç çıkartmıyor. Daha doğrusu, karakterlerin farklı ışıklandırma sistemleri kreatif bir şekilde kullanılmıyor. Ayrıca oyunda bir envanter sistemi de mevcut ama bu sistem de ne yazık ki öyle çok ilgi çekici ve kreatif bir şekilde yer almıyor.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, görselliği ile başarılı

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, kendi serisinin belki de en güçsüz girişlerinden bir tanesi ama en azından sunum tarafında yine belli bir başarı yakalanıyor. Her şeyden önce, oyunun görselliği kesinlikle başarılı. Belki, The Quarry oyununda yakalandığı kadar yüksek bir kalite mevcut değil ama yine de The Dark Pictures Anthology serisinin en iyi görünen oyunu bence bu. Ayrıca, oyunun korku ve gerilim atmosferi de ayrı bir güzelliğe sahip. Keşke bu güzelliğin arkasına gerçekten korkutucu olan ve kreatif şeyler saklanabilseydi; bu kadar vasat bir deneyim yaşamak zorunda kalmasaydık keşke.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me, performans tarafında ne yazık ki yerin dibine batıyor. Oyunda her şeyden önce çok ciddi optimizasyon problemleri mevcut ama bunun üzerine bir de sayısız oyun içi hata var. Bazen kaplamalar yüklenmiyor, bazen diyaloglar gerçekleşmiyor, bazen animasyonlar hataları görünüyor, bazen de gerekli şeyler yüklenmiyor ve ilerlemeniz mecburen kilitleniyor. Teknik açıdan bakmak gerekirse The Dark Pictures Anthology serisinin en kötü oyununu gördük resmen. Açıkçası diğer oyunlarda neredeyse hiçbir rahatsız edici hata yokken neden bu oyunda işler böyle kötü gitti, anlayamadım.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me oyununun sesleri ve müzikleri ise sunum tarafının en iyi yönlerinden bir tanesi. Oyundaki karakterlerin seslendirmeleri şaşırtıcı bir şekilde başarılı. Müzikler ise onlardan daha iyi. Bestelenen müzikler, bu bestelerde kullanılan enstrümanlar ve çok daha fazlası oyunun korku havasını en iyi şekilde yansıtmayı başarıyor. Eğer oyunun performans tarafında bu kadar fazla problem olmasaydı, sunum alanı genel anlamda çok daha başarılı durabilirdi ve belki de güzel yüzü sayesinde kötü olan iç yapısını biraz da olsa gölgeleyebilirdi. Durum ne yazık ki hiç de böyle değil.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me ile anlatılan hikaye; zayıf olan karakterler, olay örgüsü, temposu ve diyalog yazımı sayesinde başarısız oluyor. Oynanış tarafında da stüdyo kesinlikle yeni bir şeyler denemeye çalışmış ama başaramamış. Görsellik, sesler ve müzikler hoş olsa bile performans sıkıntılı olduğu için bu problemler daha ön plana çıkıyor. Bu yüzden de bahsi geçen bu yapıt, kendi serisinin bence en kötü oyunu olmayı başarıyor; bir diğer yandan da ilk sezonu olabildiğince kötü bir şekilde kapatıyor. Oyunun sonunda ikinci sezonun ilk oyunu gösteriliyor ki umarım kendisi bambaşka bir kalite seviyesinde sunulur.

The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me
The Dark Pictures Anthology: The Devil in Me
Olumlu
Karakter seslendirmeleri ve müzikler oldukça başarılı.
Atmosfer oldukça güçlü ve birçok mekan tasarımı korkunç.
Nadiren de olsa gerilim dolu anlar mevcut ve çok etkili.
Olumsuz
Hikaye, karakterler, yazım ve tempo oldukça zayıf.
Oynanış formülü kendisini biraz fazla tekrar ediyor.
Kendi serisinin en az korku ve gerilim salan oyunu.
Çok fazla oyun hatası ve optimizasyon sıkıntısı var.
6