Gezici bir karnavalda bulabileceğiniz klasik bir falcı gibi en derin, en karanlık arzularınızı yerine getirme gücüne sahip bir makine var. Yalnızca gerekliliklerini karşılayanlara – erdemlerle sınırlanmamış bozuk bir zihin ve istediğinizi elde etmek için ne gerekiyorsa yapmaya istekli olmak gerekiyor – makinenin nerede saklı olduğu söyleniyor. Tek gereken bir bozuk para, dilek ve daha sonra The Fabulous Fear Machine harekete geçiyor. Makine, uğruna her şeyi feda etmeye hazır olduğunuz şeyi elde edene kadar amacınıza hizmet etmeye hazır. Yalnız, hepimiz biliyoruz ki şeytanla yapılan anlaşmalar sadece ama sadece tek bir şekilde son bulur…
The Fabulous Fear Machine, temel mekaniğini mükemmel bir şekilde tanımlayan çağrıştırıcı bir başlığa sahip gerçek zamanlı bir strateji oyunu. Hakimiyetinizi savaş yoluyla genişlettiğiniz geleneksel fetih tarzı strateji oyunlarının aksine The Fabulous Fear Machine; toplumu zorlamak, manipüle etmek, baskı altına almak ve fethetmek için korkuyu kullanmakla ilgili bir deneyim sunuyor. Bu sırada, söz konusu toplum ona ne yaptığınızın farkına bile varmıyor. İlk başta çarpıcı bir konsept ve baş döndürücü derecede ezoterik bir deneyim sunuluyor ama alışılmadık terminolojileri anladıktan sonra oyun, nispeten basit ve hikaye odaklı bir zaman yönetimi oyununa dönüyor.
The Fabulous Fear Machine oyununun görsel tarzı büyüleyici ve açıkça alaycı tonu da şaşırtıcı derecede ferahlatıcı ama ne yazık ki, tekrarlayan oynanış ve sadece “big yikes” olarak tanımlayabileceğim bazı şüpheli sosyal yorumlar, oyundan alacağınız keyfi biraz aşağıya çekiyor. Bedeli ne olursa olsun, başarılı olmayı konu alan bir oyunun, oyunun odak noktasındaki korku makinesi gibi başarısız olması ironik. Hikaye tarafında ise oyun, her biri makinenin kontrolünü ele geçirdikleri andan hedeflerine ulaştıkları ve şimdiye kadar istediklerini düşündükleri her şeyi elde ettikleri ana kadar makinenin yeni bir ustasını takip eden üç bölüme ayrılıyor.
Bu bölüm içerisindeki görevlerin tamamı, her karakterin arka planını oluşturan ve bir sonraki bölüm için zemin hazırlayan hikaye anlarıyla birlikte alt bölümlere ayrılıyor. Oyunun güçlü yanlarından biri, her karakterin ne aradığını ve makinenin hedeflerine ulaşmalarına nasıl yardımcı olmayı amaçladığını yavaşça ortaya çıkararak anlatı kartlarını gizli tutması. Makinenin yaptığı her şey, bir eyaletteki ilçeler veya ülkeler gibi bir bölgeye korku yaymaya dayanıyor ve her görev aynı mantığa sahip. İletilmesi gereken bir dizi mesaj ve bu mesajın tutması için gereken gereksinimlerle başlıyorsunuz. İlk görev, Jen adında genç bir bilim adamının uluslararası bir ilaç şirketinin kontrolünü ele geçirmek için çıktığı yolculuğu takip ediyor ve bir dizi basit mesajla başlıyorsunuz.

The Fabulous Fear Machine ile korku salıyoruz
The Fabulous Fear Machine oyununun ilk görevinde; rakip ilaç markası güvenilmez, bizim markamız en iyi ürünleri üretiyor, bizim ürünlerimizi kullanmak sizi güvende tutacaktır gibi mesajları yayıyoruz. Haritadaki her bölgeye hangi mesajı atayacağınızı belirledikten sonra, korku tohumunu dikebilir ve insanların aklında bu korkunun yerleşmeye başlamasını izleyebilirsiniz. Korkuyu yaymak ve mesajlarınızın kitlelere ulaşmasını sağlamak için her bölgedeki şehirlere hikayeler yerleştirecek ve büyüyüp, güç kazanmaları için onları besleyeceksiniz. Bloody Mary ve uzaylılar tarafından kaçırılma gibi efsaneler ve şehir efsanelerinden değişikliği, dijital gizlilik, video oyunlarındaki şiddet ve tipik bir batı diyetini tüketmenin tehlikeleri gibi güncel endişelere kadar 74 farklı efsane var oyunda.
Her fobi, paranoya, korku mecazı ve kültürel kitle histerisi şu ya da bu efsane aracılığıyla ifade ediliyor. Her kıyamet tehdidi, her İncil felaketi ve Dr. Oz tarafından ele alınan ve evde kalan her anneyi korkudan titreten her konu temsil ediliyor ve her biri, gücünü artırdıkça yavaş yavaş kendini gösteren, kendi otantik korku temalı çizgi roman kapağıyla temsil ediliyor. Efsaneleri keşfetmek ve onları nasıl geliştireceğinizi bulmak oyunun en iyi yönlerinden biri ve oyun bayatlamaya başladığında bile bana sunulan her efsaneyi incelemekten ve üzerinde düşünmekten keyif aldım.
Efsanelerinizi büyütmek, korkunun yayılmasına yardımcı oluyor ve her birinin gücünü artırabilmesi için zaman ve kaynak gerekiyor. Emrinizde, kaynak toplamak ve gerektiğinde hile yapmak için şehirden şehre gönderdiğiniz bir ajan var ve bu ajanların hareketlerini yönetmek The Fabulous Fear Machine oyununun oynanışının temelini oluşturuyor. Bu süreç, müdahale gerektiren zamanlanmış olayların yanı sıra karşıt ve bazen de farklı gündemlere sahip rakiplerle karşılaşmaya başladığınızda karmaşık bir hal almaya başlıyor. Rakipler, ilerlemenizin önündeki ana tehdittir ve her görevdeki zorluk, korku gündeminizi ilerletmek için harcadığınız zamanı dengelemek ve her bir rakibin oluşturduğu tehdidi azaltmaktır. Oyun bize böyle öğretiyor her şeyi.
The Fabulous Fear Machine oyununda bir rakibin hareketlerine karşılık veremezseniz, kendi mesajlarını sizden önce bir bölgeye yayabilir, sizi dışarıda bırakabilir ve bazı durumlarda görevinizi tamamlamanızı engelleyebilirler. Ajanlarınız ise rakiplerinizin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarabilir ve itibarlarını zedeleyerek ya da onları davalarından vazgeçmeye ikna ederek onları yenmenin yollarını bulabilir ama her görev, diğer hedeflerinizden zaman alır ve aksi takdirde efsanelerinizi büyütmek için kullanacağınız değerli kaynakları kullanır. Yani, işin içine strateji de giriyor.

Salınan korkular potansiyeline ulaşamıyor
The Fabulous Fear Machine oyunundaki strateji elementleri bazen heyecan verici olabiliyor ama çoğu zaman bir görevin ilk birkaç dakikasının tüm senaryo boyunca başarılı olup, olmayacağımı belirlediğini gördüm. Her bir tahtayı başlangıçta nasıl kurduğunuz ve çabalarınızı erkenden nereye harcadığınız, görev boyunca verdiğiniz kararlardan daha büyük bir etkiye sahip gibi görünüyor ve en çok zorlandığım bölümler, oyun planımı başlangıçta kurmanın doğru yolunu bulduğumda kolaylaştı. Sinir bozucu bir şekilde, tüm mekanikler ve sistemler yeterince açıklanmamış ve sadece deneme-yanılma yoluyla ve tüm bölümleri yeniden başlatarak ne yapmam gerektiğini anlayabildim.
The Fabulous Fear Machine oyununun üçüncü bölümünde efsaneleri klonlama ve farklı şehirler arasında bölüştürme yeteneği gibi yeni mekanikler pek de yeterli bir şekilde tanıtılmadı ve çoğunlukla her bölüm aynı şekilde oynandı. Her bölümde yönetilmesi gereken iki ajan var ve tüm oyunda sadece bir bölümde üçüncü bir ajan tanıtılıyor ki bu da diğer ikisine kıyasla oldukça işe yaramıyor. Birçok yeni konseptine rağmen bu yapıt, bir strateji oyunundan beklediğiniz şekilde daha karmaşık görevlere doğru ilerlemiyor. Burada gerçekleşmemiş bir potansiyel, geliştirici ekibin bence asla peşinden gitmediği daha derin, daha ilgili bir oyun var.
Hikayeler sizi pek çok aynı görevin içine çekiyor ve bu üç sinsi kişinin her birini motive eden olayları keşfetmek ve makinenin hedeflerine ulaşmak için nasıl yönlendirildiğini anlamak kesinlikle ilgi çekici olabiliyor. Ancak geliştirici ekibin bunlar aracılığıyla aktarmayı seçtiği yorum genellikle bulanık ve hikayelerden birinde de tamamen tatsız. Mesela, daha önce söylediğim ilaç firmasının patronunun, şirketinin aşı üretebilmesi için makinenin gücünü kullanarak laboratuvarda bir virüs hazırlamasını ve küresel bir salgına yol açmasını konu alıyor. Jen’in asıl travması çocukken yaşadığı ihmaldir ve bu yüzden ölümcül bir süper virüsün yanı sıra tedaviyi de yapıyor; sevilmek için değil, her zaman arzuladığı ilgi için.
Eğer şu anda küresel bir salgının sonuçlarını yaşamıyor olsaydık, eğlenceli bir hikaye olabilirdi bu. Hikaye bir yandan aşı karşıtı hareketten uzak dururken bir yandan da COVID-19 hakkındaki komploları etrafındaki histeriye kapılıyor. Hikaye tuhaf bir şekilde karışık bir mesaj veriyor ve bunu anlamakta açıkçası zorlandım. İlaç şirketlerinin açgözlülüğünü ve insanlık dışılığını eleştiriyor oyun. Bu açık bir şey ama ama virüsü onlar yaptı, o halde aşıyı nasıl yapacaklarını da bilirler noktasına geldiğimizde, artık kimin ya da neyin eleştirildiğinden emin değilim.

The Fabulous Fear Machine, kafa karıştırıyor
Toplumsal korkunun köklerini araştıran koca bir oyun yapıp, hikayeyi bir pandemi etrafında şekillendirip, sonra da gerçek, sivri yorumlardan kaçmak olmuyor. Bu tür bir şeyi muğlak bırakmak, belirli bir grup insana yanlış mesaj göndermeye kayıyor ve ben bunu sorumsuzca buluyorum. Bu ilk hikayeydi. İkinci hikayede de durumlar pek iyi değil. Azimli ve kararlı Jen’in aksine Jimmy, makineyi eline geçirdiğinde onunla ne yapacağından bile emin değil. Gergin ve pasif bu adam, partinin gündemini ilerletmek için şiddet kullanan aşırı sağcı bir grup için kukla aday haline getirildiği siyasi bir plana sürükleniyor. Yol boyunca Jimmy, partisinin yaptıklarının yanlış olduğu konusunda siyasi rakibiyle sık sık hemfikir olarak kendisini buluyor ve sonunda Jimmy lider olarak seçiliyor.
Aşırılık yanlısı partisi yerel ve nihayetinde ulusal gücü ele geçirir ve Jimmy’nin sadece ellerinin titremesini engelleyecek kadar hap bulmayı uman çaresiz bir bağımlı olduğu ortaya çıkar. Belediye başkanı olarak, seçtiği uyuşturucuya sınırsız erişimi vardır, bu da aşırı doz almasına ve ölmesine neden olur. Bağımlıları zayıf iradeli ve uyuşturucu için her şeyi yapmaya hazır olarak tasvir etmek hem zararlı, hem de günümüzden bir uzak ve bu karakterin herhangi bir şekilde Jen ile karşılaştırılabilir ya da benzer bir kaderi hak ettiğinin öne sürülmesi korkunç bir tat bırakıyor bende.
Son hikaye ise kendi katliamını yapabilmek için bir Karayip adasını yerli halktan zorla alan bir tarikat liderini takip ediyor. Bağımlılığın klişe ve sorunlu bir tasvirinin, hayal edebileceğiniz en yıkıcı ve bencil iki bireye dair hikayelerin arasına sıkıştırılmış olması büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Sanat hakkında güçlü duygulara sahip olmanın hiçbir şey hissetmemekten daha iyi olduğuna inanıyorum ve bu oyundan nefret etmesem de hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. İlk hikayesinin ötesine geçen daha zorlayıcı bir strateji oyununa dönüşmüyor kendisi ve anlatmayı seçtiği hikayeler de saldırgan hissettiriyor – saygısız ve keskin değil, daha çok sorumsuz ve kötü ruhlu duruyorlar.
Aydınlatmaya çalışmak yerine aşağıya doğru vuran bir şekilde ilerliyor The Fabulous Fear Machine. Bizi etkileyen, kontrol eden ve zorlayan güçler hakkında bir şeyler söylemeye çok yaklaşıyor ama sonra söyleyemiyor. Bu yapıt bir metafor. Toplumu şekillendiren propaganda makinesi gerçek ve bize neye inanacağımızı, neyi satın alacağımızı, kimden nefret edeceğimizi ve nasıl davranacağımızı söylemek için kullanılıyor. The Fabulous Fear Machine; güç dinamiklerine, sınıf bilincine ve toplumun genelinin duyarlılığına dayanıyor, ancak oynadıktan sonra geliştirici ekibin kendi korku makinesinin gerçekte nasıl çalıştığını anladığından emin değilim.