Escape From Tarkov, Hunt: Showdown 1896 ve benzeri popüler oyunlardan bildiğiniz Extraction Shooter türü, hayatına gayet hareketli bir şekilde devam ediyor. Zombi teması ve Battle Royale çılgınlığından sonra elimizde olan en yeni popüler tür bu ve kendisi için sürekli olarak yeni oyunlar görüyoruz. Durum böyle olunca her oyun ön plana çıkmayı başaramıyor ama Steam üzerinden Erken Erişim sürecini başlatmış olan The Forever Winter, öyle bir oyun değil. Kendisini hemen belli etti.
The Forever Winter oyununun dünyasında üç büyük güç savaşta ve bizler de o savaş alanlarına gidip, geriye kalan kaynakları toplamaya çalışıyoruz. Dev gibi robotlar, arı sürüsü gibi uçan dronlar ve korkunç yaratıkların arasında hayatta kalıp, ganimet toplayıp, kaçmak bizim amacımız. Oyunda güvenli bir bölgemiz var ve o bölgeden görevler başlatıp, dört farklı haritadan birinde, birden fazla oynanabilir karakter ile görevlere çıkıyoruz. Oyun tabii ki tek veya üç kişiye kadar oynanabiliyor.
The Forever Winter içerisinde topladığınız ganimetleri para veya başka şeyler için satmanız lazım. Bazen de görev tamamlamak için belli başlı şeyler arıyor olacaksınız. Sorun şu ki sırt çantanızdaki yer küçük ve neyi taşıyacağınızı stratejileştirmeniz gerekiyor. Yalnız, hayatta kalma derdiniz o kadar büyük olacak ki bunu muhtemelen unutacaksınız. Oyunda düşmanlarınız tamamen yapay zeka ama kendileri o kadar zor ve korkutucu ki Souls serisini hatırlamadan edemiyoruz.
Mesela, görevlerden biri dron parçaları isteyecektir sizden. O dronların parçaları için ateş edip, onları haşat edebilirsiniz ama mermi sesleri sayısız düşmanın dikkatini çekecektir. Bir anda peşinizde helikopterler, zombiler, askerler filan koşuyor olacak. Bu yüzden, akıllıca hareket etmeniz gerekiyor ve düşmanların birbirine düşmesini beklemeniz en ideali gibi görünüyor. Bırakın, onlar savaşsın ve siz de savaşın geri kalanından ganimetleri toplayın, bir gün daha hayatta kalın.
The Forever Winter oyununda eğer ölürseniz, eliniz boş bir şekilde eve geri döneceksiniz ama ganimetleriniz o bölümde, arkada kalacak. Yani, aynı bölümü tekrar başlatıp, ganimetleri öldüğünüz yerden tekrar alıp, tekrar kaçmayı deneyebilirsiniz. Eğer başarılı bir şekilde kaçarsanız, elinizdeki her şey de sizin olacak. Oyun, PvP olmadan Escape From Tarkov gibi hissettiriyor ve özellikle atmosferi çok güçlü. Gerçekten çok büyük bir savaşın en etkisiz elemanı gibi hissedebiliyorsunuz yani.
The Forever Winter içerisinde öyle düşmanlar var ki Shadow of the Colossus içerisindeki devler gerçekten küçük kalıyor. Bazı düşmanlar da küçük ama inanılmaz ölümcül olabiliyor. İşte tüm bu düşmanların savaş alanı içerisinde kendi görevleri ve istekleri oluyor. Bu yüzden savaş alanı gayet dinamik hissettiriyor ve daha önce bahsettiğim, “bırakın onlar savaşsın, siz ganimetleri toplayın” stratejisini gerçekleştirebiliyorsunuz. Düşmanlar boş boş etrafta takılmıyor.
Kağıt üzerinde ve hatta oyunun içerisinde The Forever Winter, gerçekten efsanevi bir yapıt gibi durabilir ama Erken Erişim mantığının cilvesi olarak sunulan oyun ne yazık ki oldukça problemli. Oynanış hissi, idealden çok uzakta ve oyun hata dolu. Karakter, rahatsız edici bir yavaşlıkta hareket ediyor ve depar atma anlarında kendinizi rayda giden bir tren gibi hissediyorsunuz. Oyun hataları da ölümünüze sebep oluyor, elinizdeki her şeyi kaybedip, moralinizi güzelce bozuyor.
Sadece biz değil, düşmanlarımız da inanılmaz sorunlu. Tanklar havada uçuşuyor, dibinizde düşmanlar doğuyor, hiçbir şekilde hareket etmeyen robotlar bir anda size tek atıyor ve benzeri sayısız problem yaşanıyor. Savaş gerçekten bir cehennem ve bunu The Forever Winter içerisindeki hatalar sayesinde en net şekilde görüyorsunuz. İşin kötüsü, bu oyunun deneyimini yerle bir eden hataların ötesinde, ilginç tasarım kararları da var can sıkıcı olan.
The Forever Winter içerisinde su çok önemli bir kaynak ve bu kaynaktan sürekli bulup, güvenli bölgenizi desteklemeniz gerekiyor. Orada da hayatta kalmaya çalışan insanlar var ve bu yüzden heyecan verici ganimetler yüzünden suya yer ayırmanız gerekebiliyor. İşin en kötü yanı, güvenli bölgedeki suyun gerçek zamanlı bir şekilde azalması. Yani, siz oyunu oynamıyorken bile o su azalıyor. Su tükendiği zaman deponuzdaki her şeyi kaybediyorsunuz. İnanılmaz cezalandırıcı.
The Forever Winter, Erken Erişim etiketinin hakkını gerçekten veriyor. Üst üste binen ganimetler, yok olan ganimetler, optimize edilmemiş teknik deneyim, sunucuların çoğu zaman zayıf olması ve şu an unuttuğum daha sayısız problem var bu yapıtın içerisinde. Evet, bu hatalar üzerinde aktif olarak çalışılıyor ama bir insan neden bu kadar oynanmaz bir oyunu oynamak istesin ki? Erken Erişim olsa bile belli bir kalite standardının korunması gerekiyor bence.
En azından oyunun bugüne kadar reklam ettiği haritaları şahane. Harita isterse küçük, isterse büyük olsun, her biri manzara ve detay dolu. Daha önce de söylediğim gibi oyunun hem atmosferi, hem zorluğu, hem de şahane tasarlanan bölümleri, sizi dev bir dünyada karınca gibi hissettiriyor ki bu tarz bir his verebilen bir oyunla uzun zamandır karşılaşmamıştım. Yalnız, haritalar zaman zaman biraz fazla tasarlanmış gibi hissettiriyor; her şey o kadar karışıyor ki harita artık akmıyor.
The Forever Winter, konsept olarak kesinlikle ilgi çekici ve takip edilmeyi hak ediyor ama şu anki durumundan ötürü satın almanızı asla öneremem. Hata ve tasarım sıkıntılarıyla dolu bir deneyim sunuluyor ve ne kadar ucuz olursa olsun, size baş ağrısından başka bir şey katmayacak. Yine de güncellemeleri yakından takip edin ve büyük hatalar düzeldikçe, artık oyunu kütüphaneye eklemeye hazırlanan. Eğer geliştirici ekip isterse, geleceği olan bir konsept var karşımızda.