FMV tipi video oyunları birçok farklı şekil ve boyutta karşınıza çıkabilir. Bu türün bazı oyunları oldukça basittir ve sadece potansiyel aşk ilgilerini etkilemek için seçimler yapmanızı gerektirir. Bazı diğer oyunlar ise daha karmaşık olabilir; macera oyunlarında görebileceğiniz tarzda bulmacalar ve strateji yapmanız gereken anlar sunabilir. Ben ise bu farkları göz önünde bulundurmadan, Wales Interactive ekibi ne zaman bu türde yeni bir oyun piyasaya sürse, bu canlı aksiyon deneyimlerinin hepsini denemekten açıkçası mutluluk duyuyorum. The Isle Tide Hotel, bu şirketin yeni oyunu ve kendisi, inanılmaz derecede tuhaf ve en başından itibaren anlaşılması çok zor bir halde.
The Isle Tide Hotel oyununa başladığınızda çok fazla açıklama yapılmıyor. Kaçırılan kızını kurtarmak için otele doğru yola çıkan Josh adında bir adamın rolünü üstleniyorsunuz. Bu, oynadığınız süre boyunca oyunun en temel noktası olacak. Açılıştaki ilk dakika boyunca her şeyin ne kadar karışacağı hakkında hiçbir fikriniz olmadan çevrenize güzel güzel bakıyorsunuz ama işler bir anda karışıyor. Durum şu ki, bu otel, yeni deneyimler ve hayatı dolu dolu yaşamak isteyen bir tür tarikata ev sahipliği yapıyor. Siz de kendinizi bunun ortasında buluyorsunuz.
Belki hayatı dolu dolu yaşamak kulağa hoş ve güzel geliyor olabilir ama bunu yapma şekilleri pek de etik değil. Spoiler vermek istemediğim için ayrıntılara giremiyorum ama ilk oyununuzun büyük bölümünde hem siz, hem de Josh, bu grubun sırrının ne olduğu konusunda tamamen karanlıkta kalacaksınız. Otelde konuştuğunuz herkes o kadar çok gizemli kelime ve ifade kullanıyor ki sanki başka bir dil konuşuyorlarmış gibi hissediyorsunuz. Size bu “dönem” ne yaptığınız ve hangi “kıyafeti” denemek istediğiniz sorulacak ki bunlar düşündüğünüz anlama gelmeyen kelimeler.
Dürüst olmak gerekirse, tüm bu ekstrem seviyedeki gizem ilk oyun seansını çok daha az eğlenceli hale getiriyor; neler olup bittiğine dair hiçbir fikriniz yok ve bunun yanı sıra tempo inanılmaz yavaş. Sadece olan biteni görüyorsunuz ama içinden bir eğlence çıkartabilmek mümkün değil. Aynı zamanda The Isle Tide Hotel oyununun her bir sahnesi olması gerekenden çok daha uzun sürüyor; genellikle karakterimizin bir koridorda yavaşça yürümesini veya bir sonraki adımda ne olacağını görmeden önce bir eşyayı yavaşça almasını izlemek zorunda kalıyorsunuz.
Bazı noktalara dayanabilirseniz, The Isle Tide Hotel aslında etkileyici olabiliyor
The Isle Tide Hotel oyununu özellikle de ilk ya da iki oynayışınızda, daha küçük ara sahneleri atlayamadığınızda (çünkü onları henüz görmediniz), tüm deneyim, dürüst olmak gerekirse oynamak için oldukça sefil bir şeye dönüşüyor. Yine de tüm bunlara dayanabilirseniz edebilirseniz, oyunda aslında yapılacak çok sayıda ilginç keşif var. Neler olup bittiğini bir araya getirmeye başladığınızda, anlatılan genel hikaye sizi şaşırtacak ve bazı anlarda nefesimin kesilmesi oldukça etkileyiciydi.
Özellikle de belirli bir son, Josh hakkında bir bütün olarak bildiğimi düşündüğüm her şeyi değiştirdi ve bu anları deneyimlemek gerçekten inanılmaz bir şeydi. Gerçek oynanış açısından, Isle Tide Hotel içerisinde kaldığınız sürenin çoğunluğu konuşma seçeneklerini ve hangi karakterlere yardım etmek istediğinizi seçmenizi içerecek. Hikaye bu kararlara bağlı olarak tamamen farklı bir şekilde ilerliyor ve bu ilgi çekici oyunun en ilginç sırlarını öğrenmek istiyorsanız birden fazla kere oynamanız şart.
Karakterlere nasıl tepki vereceğinizi seçmenin yanı sıra, oyunda çözülmesi gereken çok sayıda gerçek bulmaca da var. Bunlar genellikle o kadar da zor değil; örneğin hangi Rorschach testinin hangi duyguya karşılık geldiğini bulmak gibi şeyler karşınıza çıkacak ancak oyunun tamamen anlatıya dayalı kısımlarına biraz ara vermenizi sağlıyorlar. Böylece sürekli hikayeye boğulmamış oluyorsunuz ve arada sırada farklı bir deneyim elde ediyorsunuz. Güzel bir düşünce.
The Isle Tide Hotel hakkında bahsetmeye değer son şey ise oyunun uzunluğu. Tek bir seans yaklaşık bir saat sürüyor ve özellikle ilk birkaç oyundan sonra atlama düğmesi sayesinde seansları iki kat daha hızlı bitireceksiniz. Toplamda üç saatin biraz altında süren dört oyundan sonra istediğim her şeyi görmüş gibi hissettim. Özellikle ilk seansımdaki tempo ve kafa karışıklığının çok daha az keyifli hale getirdiği göz önüne alındığında, bu oyunda geçirebileceğiniz toplam süre fena değil.
Oyunculuklar ve sahnelerin düzenlenme şekli biraz dalgalı hissettiriyor
İlk birkaç seansımı temel gizemi elimden geldiğince çözmeye adamıştım ve adeta bir duvara çarptım. Gizemleri çözmek yerine, bir kadının güzellik yarışmasını kazanmasına yardım etmek gibi anlamsız bir şey yaptım. Bu arada, tarikat ve kurucusu hakkında diğer seanslarda öğrendiğimden daha fazla şey öğrendim ve bu da oyundaki temel gizemleri çözmeme çok yardımcı oldu. Bu da The Isle Tide Hotel oyununun interaktif bir filmden çok bir bulmaca oyunu gibi hissettirmesine yardımcı oluyor ve sonuç olarak deneyim çok daha ilgi çekici hale geliyor.
İyi bir FMV tipi video oyununun en önemli unsurlarından biri, farklı kliplerden oluşan bir yama gibi hissetmek yerine uyumlu bir deneyim sağlayan sahneler arasında yumuşak geçişlerdir ve bu yapıt, bunu zamanın yaklaşık %80’inde başarıyor. Tekrarlayan bulmacalar gibi durumların yanı sıra sürükleyiciliğe zarar verebilecek birkaç sert “editing” örneği mevcut. Oyundaki performanslar ise Michael D. Xavier ve Richard Brake gibi yıldızlarla çoğunlukla güçlü, bu da bu düzenleme sorunlarını daha kabul edilebilir hale getirmeye yardımcı oluyor.
Josh (Michael D. Xavier) ve Price (Jemima Rooper) bazı güçlü duygusal anlar ve ekran kimyası sayesinde öne çıkıyorlar. Dr. Aniston (Georgie Glen), kötü adam olarak çok kısa bir süre rol almasına rağmen bir başka öne çıkan isim. Yardımcı oyuncu kadrosunun kalitesi biraz daha dalgalanıyor ama bunun nedeni çoğunlukla, çeşitli travmaları ve karmaşık kişilikleri olan bir grup insan olarak lanse edilmelerine rağmen, nüanslı olma şansı bulamayan tuhaf karakterli bireyler olmaları. Burada öne çıkan tek karakter Melissa (Jenny Galloway).
The Isle Tide Hotel oyununun bazı fantastik anları ve gerçekten ilgi çekici bir hikayesi var, ancak başlangıçtaki kafa karışıklığı ve korkunç temposu yüzünden bunların çoğu gölgeleniyor. İçindeki bazı harika sırları ortaya çıkaracak kadar uzun süre vakit harcadığım için oyundan gerçekten memnunum ama ne kadar çabuk bittiğine dayanarak, başkalarının da aynısını yapmasını tavsiye edemiyorum pek. Muhtemelen bundan çok daha iyi benzer deneyimler bulabilirsiniz.