Orijinal olarak 2013 senesinde piyasaya sürülen The Last of Us, benim video oyunlarına bakış açımı ve sevdiğim şeyleri değiştirmeyi başaran nadir yapıtlardan bir tanesi olmuştu. PlayStation 3 için bu oyunu ilk aldığım zaman, oyuna kesinlikle kör bir şekilde giriş yapmıştım. Yani, oyunun sadece zombi temasına sahip olduğunu biliyordum. Bu oyuna bir şans vermiş olmamın nedeni ise artık FPS tipi oyunlardan yavaş yavaş sıkılıyor olmamdı ve o sıralarda da bu oyun çıkmıştı ve bütün endüstri tarafından övülmüştü. Bu kadar övgünün boşa yapılmamış olduğunu düşünerek bu oyunu satın almıştım çıkış yaptığı hafta içerisinde.
The Last of Us, beni aksiyon-macera tipindeki deneyimlere tam anlamıyla aşık etmeyi başaran bir oyun olmuştu. Hatta bu oyun sayesinde PlayStation Studios, özellikle de Naughty Dog tarafından geliştirilen her bir video oyununa ayrı heyecanlanıyorum 2013 senesinden beri. Bu oyun, çok da uzun bir süre sonra değil, 2014 içerisinde PlayStation 4 için ilk defa iyileştirilmişti ve bu sefer Left Behind isimli ek paketi de deneme şansına sahip olmuştum. Daha sonra da 2020 senesinde bir devam oyunu olan The Last of Us Part II yapıtını PlayStation 4 için gördük ve kendisi, benim bugüne kadar en merakla beklediğim oyundu.
The Last of Us Part II, benim gözümde neredeyse kusursuz bir video oyunu idi. Tek problem, oyunun en büyük sürprizlerinin 1-2 ay öncesinden sızdırılmış olmasıydı ve benim de kendi merakıma yenik düşüp, o sızıntılara göz atıp, oyunun tüm zevkinin içine etmiş olmamdı. Tabii ki bunun suçlusu sadece benim. Her neyse, şimdi takvimlerimiz 2022 senesini gösteriyor ve serinin orijinal oyunu, The Last of Us Part I adını alarak, PlayStation 5 için tamamen yeniden yapılıyor. Bu sırada, Left Behind da arkada bırakılmıyor ve o da yenileniyor. Kendisini üç farklı nesilde göstermiş olan bu oyuna geri dönmek için inanılmaz heyecanlıydım.
The Last of Us Part I oyununu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve ek paket ile birlikte oyun toplamda 13 saatte bitti. Bu arada, keşif amacıyla oyunu yavaş da oynadım, toplanabilir ögelerin 4’de 3’ünü elde ettim. Arkada bıraktığım kupalar ve diğer toplanabilir ögeler için bir kere daha geri dönmem gerekecek gibi görünüyor… Söylemek istediğim şu ki 13 saatlik bu macerada öncelikle şunu özlediğimi fark ettim: Bu tip oyunların unutulmaz olması için 20 saatin üzerine çıkması gerekmiyor ve ben böyle kısa ama kaliteli deneyimleri gerçekten özlemişim. Tabii ki orijinal oyunun da başarısının hiç kaybolmamış olması ayrı bir güzellik.
The Last of Us Part I, klasik bir macerayı daha güzel bir şekilde sunuyor
Daha önce de söylediğim gibi Naughty Dog, The Last of Us Part I oyununu PlayStation 5 için tekrardan geliştirdi. Yani, bu tip çalışmaları “remaster – iyileştirme” tarzı projelerle aynı görmemenizi öneriyorum. Karşımızda bir “remake – yeniden yapım” var ve gerçekten inanılmaz bir iş çıkartılmış. Oyunu isterseniz çözünürlük modunda 30 FPS olarak, isterseniz de performans modunda 60 FPS olarak oynayabiliyorsunuz. Her iki modda da oyun, The Last of Us Part II ile oldukça benzer duruyor. Zaten bu sayede oyunun gerçekten ne kadar kaliteli bir şekilde yeniden yapıldığını net bir şekilde görebiliyorsunuz.
The Last of Us Part I, özellikle sinematik sahnelerde görselliğini bambaşka bir seviyeye çekiyor. Yalnız, bu kaliteli görsellik, oynanış anlarında da bozulmuyor. Sadece bazı karakter modelleri, nadiren de olsa bazı çevre detayları ve animasyonlar, zaman zaman bu oyunun bir yeniden yapım olduğunu hatırlatıyor. Yalnız, bunları çok kolaylıkla unutabiliyorsunuz, oyunun geriye kalan %99 kadarı muhteşem bir sunuma sahip. Buradaki sunumdan kastım öncelikle görsellik ve performans; ses ve müzik kategorisinde pek bir yenilik bulunmuyor. Yani, seslendirme performansları ve müzikler hala aynı, hiçbir değişiklik yok.
The Last of Us Part I, görselliği ile sizin ağzınızı açık bırakırken, bir diğer yandan da DualSense üzerinden verilen desteği ile hislerinizi bir üst seviyeye çıkartıyor. Aslında, varsayılan olarak DualSense ile verilen destek, çok da yenilikçi değil ama yeterince kaliteli. Ciddi anlamda genişletilmiş ulaşılabilirlik ayarlarını ziyaret ettiğiniz zaman ise DualSense üzerinden, karakterlerin konuşma tonlarına bile titreşim atayabildiğinizi görüyorsunuz. Bu tabii ki biraz duyma zorluğu çeken oyunculara hitap ediyor ama yine de ulaşılabilirlik ayarlarını kullanmak, en azından onları keşfetmek için herhangi bir engele sahip olmanıza gerek yok.
The Last of Us Part I, ulaşılabilirlik ayarlarının tamamını The Last of Us Part II oyunundan alıyor. Hatta onların üzerine bazı yeni ayarlar ekliyor. Bu sayede oyunun zorluğunu, görsel yardımcılarını, duyusal yardımcılarını, kullanıcı arayüzünü ve çok ama çok daha fazlasını özelleştirebiliyorsunuz. Bu oyunun orijinal versiyonunda pek de bir ulaşılabilirlik ayarı bulunmuyordu ama sunulan deneyim, bu konuda kesinlikle 2022 senesinin standartlarını yakalıyor ve hatta onların ötesine geçmeyi başarıyor. Bu konuda da hem Sony Interactive Entertainment şirketini, hem de Naughty Dog ekibini tebrik etmek gerekiyor.
Sadece iyileştirmeler değil, yeni içerikler de buluyor oyunun içerisinde
The Last of Us Part I, yeniliklerini sadece ulaşılabilirlik ayarları içerisinde bulundurmuyor; tamamen yeni olan Speedrun modu karşınıza çıkıyor. Bu mod, oyunu ilk defa bitirdiğinizde açılıyor ve daha sonra oyunu, Speedrun modu dahilinde başlatabiliyorsunuz. Bunu yaptığınız zaman oyun içerisinde bir kronometre çıkıyor. Sinematik sahnelerde otomatik olarak duran, her bölüm için süreleri ayrı ayrı kategorileştiren ve daha fazlasını yapan bu ufak sistem, Speedrun ile ilgilenen oyuncular için gayet yeterli görünüyor. Hatta bu mod ile elde ettiğiniz süreleri, arkadaş listenizdeki isimlerin süreleri ile de karşılaştırabiliyorsunuz.
The Last of Us Part I, PlayStation 5 için aktivite kartlarını da destekliyor. Bu desteklerde yeni oyun modlarını hızlıca başlatma, oyuna kaldığınız yerden hızlıca devam etme ve toplanabilir ögelerin listeleri yer alıyor. Hatta, oyun rehberi özelliği de destekleniyor ama kendisi, oyunun çıkış gününde aktif edileceği için bizler bunu deneyimleyemedik. Oyun rehberi sayesinde toplanabilir ögelerin nerede olduğunu filan daha rahat bir şekilde görebiliyorsunuz. Böylece platin kupayı elde etmeniz daha kolay oluyor. Bu arada, oyunların kupa listesi de genel anlamda temizlenmiş, sadeleştirilmiş gibi görünüyor efendim.
The Last of Us Part I oyunundaki bir başka yenilik ise ekstralar içerisinde yer alıyor. Bu ekstralarda karakterler için yeni kıyafetler, sırt çantaları ve silah görünümleri yer alıyor. Ayrıca, karakter modellerine göz attığınız galeri de yeniden yapılan modellerle güncellenmiş ve konsept tasarımlar içerisinde de hem orijinal oyunun, hem de yeniden yapımın tasarımları yer alıyor. Son olarak, oyunu etkileyen görsel efektler ve oynanış modları da yer alıyor. Bunların çoğunluğu zaten orijinal oyunda da vardı ama 1-2 yeni içerik de burada sunuluyor. Tüm bunları da oyunu bir kere bitirdikten sonra kullanabiliyorsunuz.
Son olarak bir de The Last of Us Part I oyununda biraz daha modernleştirilmiş bir temel oynanış mekanikleri, iyileştirilmiş kontroller ve daha kaliteli yüz animasyonları bulunuyor. Yalnız, sorun şu ki eğer 2013 senesinin orijinal oyununu çok yakın bir geçmişte oynamadıysanız, son zamanlarda sadece modern oyunlar oynadıysanız, bu iyileştirmelerden sadece yüz animasyonlarını fark edebilirsiniz. Kontroller ve diğer oynanış mekanikleri bana sanki aynı geldi. Sanıyorum ki bu farkları hissedebilmek için orijinal oyun ile yeniden yapımı arka arkaya oynamak gerekiyor ama bu, benim yapmak istediğim bir şey değil.
The Last of Us Part I ile her şeyi başlatan macerayı tekrar yaşayın
The Last of Us, orijinal ve iyileştirilmiş haliyle gayet kaliteli bir yapıt idi. Bunun devamını 2020 içerisinde gördük ve şimdi de Naughty Dog, PlayStation 5 ile neler yapabileceğine dair ufak bir mesaj gönderdi bize The Last of Us Part I ile. Bu oyundaki kaliteyi de sonsuzlaştırabilmeniz için tamamen yenilenmiş bir fotoğraf modu da karşınıza çıkıyor. Mesela, bu modu aktifleştirdiğiniz zaman artık oyun moduna ışık kaynakları ekleyebiliyorsunuz ve bu sayede kusursuz anı, kusursuz şekilde yakalayabilmeniz daha kolay oluyor. Fotoğraf modunun içerisinde tabii ki daha fazla yeni ve iyileştirilmiş özellik bulunuyor; ışıklandırmalar ek olarak ilgimi çekti.
The Last of Us Part I, kesinlikle başarılı bir video oyunu fakat 70 USD üzerinden satılıyor ki bu tip oyunların ülkemizdeki fiyatlandırması da Sony Interactive Entertainment tarafından 800 TL gibi bir fiyat etiketine çekildi, eskiden 700 TL idi. Her ne kadar kaliteli bir oyun olsa bile karşımızda bir yeniden yapım var ve kendisi bence tam bir oyun fiyatını, özellikle de 70 USD gibi bir etiketi hak etmiyor. 50 USD veya 60 USD benim için kabul edilebilir bir fiyat olurdu. Sonuçta, seslere ve müziklere hiçbir şekilde dokunulmamış, fiyatın kesilebileceği bir nokta mutlaka olmalıydı. Ülkemizde ise oyunun 800 TL olması, yorum yapması çok zor bir durum.
Fiyat etiketi haricinde, seslere ve müziklere dokunulmamış olması ve ikinci oyuna pek bir gönderilme yapılmıyor olması beni biraz üzdü. Eğer tam bir oyun fiyatı isteniyorsa, seslerin ve müziklerin de bence yeniden yapılması gerekiyor, en azından bazı yeni performansların bulunması gerekiyor ama The Last of Us Part I için herhangi bir yenilik yok bu kategorilerde. Kişisel olarak, The Last of Us Part II oyununa bir göndermenin de finalde yer almasını isterdim. Sonuçta, artık malum doktorun önemli bir kişi olduğunu biliyoruz ve kendisinin yüz modelleri de ikinci oyunda mevcut. Kendisini bu oyunda da tam model olarak görsek, fena olmazdı.
Durumu özetlemek gerekirse, The Last of Us Part I, orijinal oyunda ve iyileştirilmiş versiyonda olduğu gibi muhteşem bir deneyim sunuyor. Evet, ses-müzik olayı ve fiyat etiketi biraz can sıkıcı ama bu yine de oyunun tam puan hak etmesini bence engellemiyor. İsterseniz orijinal oyunu oynamış olun, isterseniz de oynamamış olun; bence bu yeniden yapım, herkes tarafından deneyimlenmeyi hak ediyor. Umuyorum ki gelecekte ikinci oyun için de daha büyük bir yeni nesil konsol desteği görürüz ve böylece serinin PlayStation 5 konsollarına geçişi, büyük bir şekilde tamamlanmış olur, o oyunu da bir kere daha denemiş oluruz.