Uzayı keşfetmek, muhtemelen sonu hiçbir zaman gelmeyecek bir macera olacak. Gerçek dünyada bu macera oldukça yavaş ilerliyor ama video oyunları sağ olsun, uzay keşfinde yepyeni dönemlere ulaşabiliyoruz. Mesela, The Riftbreaker isimli video oyununda Samanyolu galaksisinin en ucundaki gezegenlerden birine, sadece tek yönlü bir kapı açılıyor. Yani, o kapıdan sadece geçip, gezegene ulaşabiliyoruz; geri dönemiyoruz. Galatea 37 isimli bu gezegendeki amacımız ise orayı keşfetmek, koloni kurmak ve Dünya için bir alternatif oluşturabilmek. Bu video oyununda bahsi geçen işi her ne kadar robotlar yapıyor olsa da o robotların başına birisi gerekiyor.

Ashley S. Nowak isimli bir kaptan olarak bu rolü biz üstleniyoruz ve The Riftbreaker oluyoruz. Yalnız, sistemin en ucundaki gezegene tam olarak tek başımıza gitmiyoruz; Mr. Riggs isimli robotumuzu da getiriyoruz. Bu robot ile birlikte hiç bilmediğimiz bir gezegende hayatta kalmaya, tehlikeleri savuşturmaya ve kendi üssümüzü kurmaya çalışıyoruz. Evet, bu açıklamadan da anlayabileceğiniz üzere incelemekte olduğum bu video oyununun temelinde üs kurma ve onunla bağlantılı olarak kurduğunuz üssü koruma yer alıyor. Bunları yapabilmek için de bolca kaynak toplayıp, yeni teknolojiler keşfetmeye çalışıyorsunuz.

The Riftbreaker, hikayesi ve oynanışı ile benzersiz bir deneyim yaşatmayı başaran nadir oyunlardan bir tanesi. Tabii ki bu oyundaki mekaniklerin çoğunu diğer yapıtlarda gördünüz ama her şeyi birleştirdiğiniz zaman karşınıza aksiyon ve rol yapma temelli bir hayatta kalma simülasyonu, üs kurma özellikli gerçek zamanlı strateji oyunu ve kule koruma deneyimi sunuluyor. Tüm bunların, tek bir video oyunu içerisinde, büyük bir uyum ile verilmesi bence önemli bir başarı. Bu başarıyı da oyuna ilk adımınızı attığınız andan itibaren hissedebiliyorsunuz; ilk işiniz genelde karbon aramak oluyor. Bu sayede kendi üssünüzü kurmaya başlıyorsunuz.

Karbon, çelik ve benzeri materyalleri bulmaya çalışırken, bir diğer yandan da güneş ve/veya rüzgar gücünü kullanarak elektrik üretmeniz gerekiyor. Ardından da üssünüzü diğer canlılardan korumak için güvenlik önlemleri almaya başlıyorsunuz. Oyunda ilerledikçe yeni teknolojiler, daha güçlü ögeler ve daha fazlasının kilidini açabiliyorsunuz. The Riftbreaker, sonsuza kadar amaçsız bir şekilde ilerleyebileceğiniz bir oyun değil; bu oyunda belli bir teknolojik gelişime ulaştıktan sonra boyut kapısı oluşturup, açmanız gerekiyor. Bunu yapmak, oyunun sonunu getiriyor. Zaten galaksinin öbür ucuna da bunu yapmak için gitmiştik.

The Riftbreaker

The Riftbreaker oyununda her şey bize düşman

Hiç bilmediğimiz bir gezegende her şeyin bize dost olmasını beklemek pek doğru olmazdı. The Riftbreaker oyununda ziyaret ettiğimiz gezegende de zaten her şey bize düşman. Oyuna başladığınız anlardan itibaren birkaç gün boyunca aslında uzaylılar bize pek dert olmuyor. Üssümüze saldıran uzaylıları kolaylıkla öldürebiliyoruz ve günlerimize devam edebiliyoruz ama biz kendimizi geliştirdikçe, uzaylılar da gelişiyor. İlk günlerde kolaylıkla öldürdüğünüz uzaylılar; büyüyor, büyüyor ve daha da agresif haller alıyorlar. Sonucunda ise uzaylılara karşı bir defans oluşturmak oldukça stratejik bir hal alıyor.

Her geçen gün uzaylılar üzerimize saldırıyor, her saldırıdan sonra da bozulan aletlerimizi ve kırılan duvarlarımızı tamir etmeye çalışıyoruz. Üssümüzü tamir etmek haricinde sürekli olarak teknolojik anlamda da gelişmeye çalışıyoruz. Malum, birinci gündeki teknolojiler, 100. gündeki uzaylılarla savaşmaya pek yetmiyor. Yani, aslında tempo olarak en başlarda bir düzen tutturamazsanız, The Riftbreaker oyunu oldukça yorucu bir hal almayı başarabiliyor. Aynı zamanda uzaylılar, ilk başlarda tek bir cepheden saldırıyor ve aynı zamanda 2-3 dakikalık bir uyarı da veriyorlar. Yalnız oyun ilerledikçe, uyarılar azalıyor ve cephe sayısı da artıyor.

The Riftbreaker oyununda sadece kendi üssümüzü savunmuyoruz, aynı zamanda gezegeni de keşfetmeye çalışıyoruz. Bazen sadece madencilik ile uğraşıyoruz, yeni madenler keşfediyoruz; bazen de uzaylı teknolojilerini keşfetmek için uzaylı yapılarını arıyoruz. Bu sırada yine karşımıza uzaylı canlılar ve bitkiler çıkabiliyor. Bunlar da bize zarar vermeye çalışıyor tabii ki. Yalnız, keşif yapmak, üssünüzü korumaktan daha kolay olabiliyor. Mesela, canınızı yenilemek için üsse hızlı bir şekilde geri dönebiliyorsunuz. Rol yapma mantığı ise genellikle teknoloji ağaçları üzerinde karşımıza çıkıyor. Bu noktada tam 3 adet teknoloji ağacı var.

Yeni silahlar ve yapıları oluşturabilmek için üç farklı teknoloji ağacını keşfedebiliyoruz. Bu ağaçların tamamı oldukça büyük bir yapıya sahip ve aynı zamanda sadece teknoloji değil, karakter yeteneği de sunulabiliyor. Tek bir kayıt üzerinde tüm yetenekleri ve teknolojilerin kilidini açabilmek mümkün ama bunun için tabii ki The Riftbreaker oyununa bayağı bir saatinizi harcamanız gerekecek. Tabii bu sırada meteor yağmurlarına, güneşin ortadan kaybolduğu fırtına anlarına veya neredeyse hiç esmeyen rüzgara da dikkat etmeniz gerekiyor. Bu gibi problemler, sizi direkt olarak öldürmüyor ama kaynaklarınızın kurumasına neden oluyor.

The Riftbreaker

Tüm tehlikelere rağmen güzel bir atmosfer sunuluyor

The Riftbreaker oyununu 4K destekli bir televizyonda, PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve sonuç olarak aldığım görsellik ise oldukça kaliteliydi. Oyunun aslında kullanıcı arayüzü bence biraz çirkin ve oyunun genel görüntüsünü de olumsuz etkiliyor ama buna rağmen gezegenin kendisi, canlıları, bitkileri, atmosferi ve çok daha fazlası çok güzel görünüyor. Bu oyunu oynarken, kendinizi gerçekten bir uzaylı gezegeninde hissedebiliyorsunuz ve sanat tasarımı tarafında da memnun olabiliyorsunuz. Eğer renkli oyunları seviyorsanız, eminim ki bu yapıtın görselliği de oldukça hoşunuza gidecektir.

Performans tarafında ise şaşırtıcı bir şekilde pek bir problem yaşanmıyor. Şaşırtıcı bir şekilde diyorum; The Riftbreaker, temelinde net bir bilgisayar oyunu. Konsollar için yapılan port da pek kusursuz sayılmaz. Bunu özellikle oyunun temel yapısında, kontrollerinde filan hissedebiliyorsunuz. Durum böyle olunca, ekrandaki uzaylı sayısı filan yükseldikçe, oyunun performansının düşeceğine inanmıştım ama öyle bir şey olmadı. Performans tarafındaki en büyük problem, otomatik kayıt alınırken oyunun donuyor olmasıydı. Açıkçası yeni nesilde otomatik kayıt gibi sistemlerin performans problemleri çıkartmasının geçeceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı.

Ses ve müzik tarafında durum ne yazık ki görsellik kadar güzel değil. Her şeyden önce, The Riftbreaker oyununda seslendirmeler var ama kendileri ne yazık ki pek de kaliteli değil. Seslendirmelerin arkasını dolduran müzikler de öyle pek kaliteli bir iş çıkartmıyor. Yani, sunum tarafında bu video oyununun en iyi noktası, kesinlikle görselliği. Performans da fena değil ama otomatik kayıt sisteminin performansı çok meşgul ediyor olması, aslında uzun vadede biraz sıkıntı çıkartıyor. Sesler ve müzikler ise zaten genel anlamda başarısız. Zaten bu video oyununun en kötü yönleri de bence bunlar; daha fazlası değil.

The Riftbreaker oyununun en büyük problemi, port versiyonundaki problemleri. Mesela, bir konsol oyununda analog tuşlarla fare kontrol etmek hiç de zevkli bir şey değil. Sırf bu yüzden üs kurma sistemi oldukça sinir bozucu bir hal alabiliyor. Bunun haricinde, oyunu gayet güzel bir şekilde oynayabiliyorsunuz. Eğer bu oyunu PC tarafında alacak olursanız, bahsettiğim bu problemleri tamamen görmezden gelebilirsiniz ama konsollarda durum ne yazık ki o kadar da iyi değil. Yine de eğlenceli bir aksiyon, rol yapma, strateji, kule koruma ve hayatta kalma simülasyonu oyunu arıyorsanız, bu oyuna bir göz atmanızı öneriyorum.

The Riftbreaker
The Riftbreaker
Olumlu
Birbirinden farklı oyun türleri başarıyla harmanlanıyor.
Hikaye modu oldukça eğlenceli, içerik dolu ve zorlu.
Üç farklı dev teknoloji ağacını keşfetmek bolca zaman harcatıyor.
Oyunun temel görselliği, atmosferi ve sanat tasarımı oldukça kaliteli.
Olumsuz
Konsol sürümünde analog tuşlarla fare kontrol etmek çok kötü.
Otomatik kayıt sırasında oyunun birkaç saniyeliğine donması rahatsız edici.
Seslendirmeler ve müzikler oldukça başarısız; oyuna hiçbir şey katmıyor.
Hikaye modunun aksine hayatta kalma modu tamamen boş.
8

Etiketler: