The Shape of Things, Hyper Three Studio tarafından geliştirilen oldukça basit ve keyifli bir oynanış sunan bir bulmaca oyunudur. Oyunun en dikkat çeken özelliği oldukça basit bir oynanışa ve rahatlatıcı müziklere sahip olması. The Shape of Things, 3D olarak tasarlanmış farklı konseptlere sahip bölümlerdeki nesneleri döndürerek, iterek ya da başka etkileşimlerle birleştirmemizi amaçlıyor ve bu şekilde her bölümde bir çok nesneyi birleştiriyoruz. Hikayesiz, dümdüz bir bulmaca oyunu diyebiliriz kısaca. Tam anlamıyla zaman geçirmek için ya da rahatlamak için tasarlanmış bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Aslında gerçekten oyun ile ilgili anlatacak fazla bir şey yok. Tüm oyunu tamamen mouse kullanarak bitirebiliyorsunuz. Sıkıcı mı? Değil ama bir hikaye olsa, en azından altı doldurulabilir bir oynanış olsa, gerçekten daha hoş bir oyun çıkacağını düşünüyorum. Tüm oyun arkanıza yaslanarak hiçbir şey düşünmeden odaklanarak oynamanızı sağlıyor. Meditasyon gibi adeta. Bu yönden aslında her yaştan insana hitap edecek bir oyun gibi görünüyor. Bulmacaların tamamı birbirine de benzediği için, oyun kendi içinde belli bir kaliteye de sahip. Ancak bu kalite tekrarlamanın önüne geçememiş ne yazık ki. Bulmacalar, rubik küplerinden ilham alınarak tasarlanmış. Tıpkı bir rubik küp çevirir gibi parçaları çeviriyoruz.
The Shape of Things, sanki günün yorgunluğunu atmak için oynuyormuşuz gibi bir oyun. Müzikleri ve her bölümde olan farklı konseptiyle aslında sizi sıkmıyor. Aksine bir an önce yeni bir bölüme geçmek istiyorsunuz. Tek sorunu, oyun parçaları tam anlamıyla yerine oturtmamızı istiyor. Bu da biraz uğraştırıyor çünkü bir yeri oturtsanız diğer yer sanki çıkıyor gibi duruyor. Bu durum biraz düzeltilse daha iyi olurdu; ekranda siz parçaları tam yerine oturmuş görseniz bile aslında öyle değil. Baya bir uğraşmanız gerekiyor bazı bölümlerde. Bunun dışında oyunda 10 farklı bulmaca içeren neredeyse 20-30 arasında bölüm sayısı var.
Bu bölümler de seviyeleri geçtikten sonra topladığımız madeni para ile alınabiliyor. Her 7 madeni parada bir seviye açıyoruz. Bu makine tıpkı alışveriş merkezlerinde gördüğümüz, madeni para atıp içinden sakız ya da yuvarlak bir paket düşürdüğümüz makinelere benziyor. Bu makinenin adı da ‘’Gachapon’’. Bu kısımda aslında oyun bize retro bir hava mı vermeye çalışmış bilemiyoruz; aslında oyunun öyle bir havası yok. Ben bu makineyi görünce keşke menü tasarımı ya da oyun içi grafikleri daha buna uygun olsaydı diye düşündüm çünkü makine oyunda karşımıza çıkan ilk şeydi. O yüzden böyle bir konsept yaratmalarını beklerdim.
The Shape of Things, sadece oynanış odaklı bir oyun olmuş
The Shape of Things, sadece bir oynanış sunuyor, oyun içinde aslında bir bütün olan tek şey bölümler. Her bölümün kendi içinde farklı bir teması ve bulmacaları var. Örneğin doğa bölümünde, doğa ile alakalı parçaları birleştiriyoruz. Kütüphane bölümünde daha kütüphane ile alakalı parçalar bizleri karşılıyor. Bulmacalar ise oldukça basit ve yöntemi de gayet basit. Ancak dediğim gibi, parçaları tam olarak yerine oturtma kısmı biraz zorluyor. Parçaları yerine oturttuğumuzda ise güzel bir çan sesi ile yeni bir eşyaya geçebiliyoruz. Bu ses biraz yüksek çıkıyor, oyun içinden de ayarlanmıyor. Bu biraz sıkıntı bence çünkü bazen fazla gelmesi rahatsız edici olabiliyor anlık olarak.
Oyunda farklı farklı oynayabileceğimiz toplamda 20 adet bölüm bulunuyor. Her bölümde bulunan 10 parça ile toplamda 200 adet bulmaca çözmüş oluyoruz. Sakin bir müzik eşliğinde bu bulmacaları çözerken isterseniz oyundan çıkabiliyorsunuz ve kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Herhangi bir kaydetme tuşu bulunmamasına rağmen bu özellik gayet iyiydi. Bu sayede sıkılırsanız ve aniden çıkmak isterseniz tekrar kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz ama oyun asla tek oturuşta bitirilebilecek bir oyun değil çünkü aslında sürekli kendini tekrar ediyor. Farklı eşyaları, aynı biçimlerde yerine oturtuyorsunuz. Bunlar bazen 3 parça oluyor bazen 4 ya da 5, ama yaptığımız iş hep aynı.
The Shape of Things oyununda herhangi bir menü ekranı bulunmuyor. Onun yerine ayarlar, çıkış yapmak, bölümler ve bölümleri alabildiğimiz makine bir odanın içinde bulunuyor. Çalışma odası gibi duran ve gayet sakin, huzurlu görünen bu odada bir adet de pencere var. Pencerenin yanında bulunan hava durumu bölümünden dışarıdan göreceğimiz hava durumunu da ayarlayabiliyoruz. Bunun oyun içine çok bir etkisi yok yalnızca odadaki görselliği değiştirmek için yapılmış görünüyordu. Odada bir de yıldız haritası ve bölümlere bakabileceğimiz kısım bulunuyor ancak burada yine oda içinde faremiz ile bir tur atmamız gerekiyor.
Aslında The Shape of Things, menü ekranında güzel bir değişikliğe sahip ancak bu değişikliği güzel değerlendirememişler. Klasik bir menü yapmaktansa, huzurlu ve rahat bir oyunda yine huzurlu bi oda konsepti koymak gayet mantıklı. Eğer ayarlar ya da oyundan çıkış yapmak için kullanılması gereken önemli yerlerin nerede olduğu belirtilseydi, genel olarak kafa karıştırıcı bir menü olmaktan çıkabilirdi. Bunların dışında ‘’lo-fi’’ tarzında bir oda olduğunu da söylemeliyim ki benim en sevdiğim temalardan biri olan bu tema, bu odada da güzel bir şekilde yansıtılmış. Odanın renkleri ve uyumu gayet hoş görünüyor. Yıldız haritasını da oda içerisinden incelemek ve odayı biraz kurcalamaya çalışmak da belki ayrı bir eğlence olabilir.
Meditasyon yapmak istiyorsanız gayet mantıklı bir tercih
Evet, ciddiyim. Oyun oynarken de meditasyon yapılabilir sonuçta. Arkadaki hafif tonda çalan, bölümlere uygun müziklerle birlikte oyunu oynarken bir süre odaklanıp hiçbir şey düşünmeyebilirsiniz. Her bölümün kendine has ve o bölüme uyan bir rahatlatıcı müziği de var. Bu sayede de odaklanmanız kolaylaşabilir. Oyunun tekrara düştüğünü farkettiğiniz an kapatıp, sonrasında tekrar devam edebilirsiniz. The Shape of Things bu yönden oldukça başarılı. Herhangi bir zaman kısıtlaması da olmadığı için, isterseniz bir bulmacaya dakikalarınızı ayırın. Yeni bulmacaları keşfetmek, madeni paraları toplayıp bölüm açmaya çalışmak oldukça hırslandırıcı olmuştu.
The Shape of Things oyununun tek olayı rubik küp tarzındaki oynayışı olduğu için, arkasında yatan bir hikaye olması oyunu daha ilgi çekici yapabilirdi çünkü içi boş bir oyun gibi daha çok. Evet fazlasıyla bölüm var fakat hepsi tekrarlıyor. O yüzden de oyunu bir anda bitirmek mümkün değil, sıkıcı olabiliyor. Bu nedenle oyunun devamı gelirse – ki çoğu oyuncu bunu istiyor gibi görünüyor – basit bir oynanıştan kurtulması için bir hikaye oluşturulması güzel olabilir. Başarımları da oldukça güzel ve tatmin edici. Benim gibi başarım kasmak hoşunuza gidiyorsa bu oyunu oynamak eğlenceli olacaktır.
The Shape of Things fazla sistem istemeyen bir oyun olsa da, grafik ayarları biraz tuhaf. En yüksek ayarlarda oynasanız bile oyunda sanki hep bir net değilmiş hissi var. Bunun neden olduğunu tam olarak anlayamadım ancak belki ilerleyen günlerde gelecek bir güncelleme ile bu sorun çözülebilir. Bunun yanında oyundaki müzik ve ses gayet yerinde ancak alakasız bazı yüksek sesler var. Örneğin doğa bölümünde arkadaki kurbağanın alakasız bir biçimde fazla yüksek ses çıkarması, ya da bir diğer açık alan bölümlerinden birinde rüzgar sesinin fazla gelmesi gibi. Ayrı ayrı sesler biraz dengesizlik yaratmış durumdaydı.
Özetle, The Shape of Things bulmaca dünyasına yeni bir etki getirebilir. Daha önce rubik küp tarzında bir bulmaca şekli görmemiştim. Zaman kısıtlaması olmadan oynayabileceğiniz güzel oyunlardan biri olmuş. Bulmaca oyunları kategorisinde yeni bir soluk getirmek için yeterli değil fakat menüdeki değişik tasarım ve oyunun rubik küpten ilham alması oldukça hoş olmuş. Oyun Steam üzerinde oldukça uygun bir fiyata alabilirsiniz. Bu dönemde alınabilecek en uygun fiyatlı oyunlardan biri olduğunu düşünüyorum.