Son zamanlarda, Souls oyunlarına benzemeye çalışan birçok farklı yapıt incelemiş gibi hissediyorum kendimi. Aslında bugün inceleyeceğim yeni video oyunu ile de benzer bir şekilde hissetmeye devam edeceğim ama konuğumuz olan The Surge 2, bir önceki oyununda olduğu gibi bu oyunda da kendisini Souls markasından sıyırmayı başarabiliyor. Peki, bu oyunu başarıya sürükleyebiliyor mu?

The Surge 2

The Surge 2 ile çok da geleceğe gitmiyoruz

The Surge 2, aynı serinin bir önceki oyunundan sadece birkaç ay sonrasında geçiyor. Yani, ikinci oyun ile çok da geleceğe gitmiyoruz ilk oyuna kıyasla. Jericho City içerisinde geçen bu video oyununda, şehrin tamamı karantina altına alınıyor; ilk oyunun sonundaki ve bu oyunun başındaki olaylardan ötürü ortaya Defrag Virus şeklinde bir hastalık çıkıyor. Bu yüzden de kimse şehre giremiyor; kimse çıkamıyor.

Bizim karakterimiz ise bahsi geçen virüsü ortaya çıkartan kötü olaylar yaşanırken uçak ile bu şehrin üzerinden geçiyor oluyor. Uçağımız, bu şehre düşüyor ve bizi hastaneye kaldırıyorlar. Komadan çıktıktan sonra oyunun öğretici bölümü ile karşılaşıyoruz ve bize soracak olursanız bu öğretici bölüm yeterince başarılıydı. Zaten ilk oyunu oynadıysanız, eğitime de pek fazla ihtiyacınız olmuyor efendim.

Jericho City, siz oraya adımınızı attığınız an tehlikeli bir şehir olduğunu sizlere gösteriyor. Neonlar ile aydınlatılan ve boyuna bir derinliğe sahip olan bu haritada oldukça ölümcül noktalar da bulunuyor. Yani, bu oyunun haritasındaki her şeyin ve herkesin sizi öldürmek istediğini net bir şekilde hemen anlayabiliyorsunuz. Tabii her şey bu kadar korkutucu da değil; şehrin tasarımı mükemmel bence.

Gelecekte yer aldığımız için şehir de gelecek kokuyor zaten. Bu noktada belki Cyberpunk 2077 kadar kaliteli bir hava alamasak da Deus Ex serisindeki başarılı atmosferi, bu video oyununun dünyasında da görebiliyoruz. İşin içine kıyamet sonrası ögeleri girdiği zaman da oyun kendisini Fallout cephesine benzetiyor. Oynanış ise zaman zaman Dark Souls serisine yöneliyor. Bu da böyle bir oyun işte.

Dark Souls, Deus Ex, Fallout ve tabii ki ilk The Surge oyununun birleşmiş hali olan The Surge 2, oldukça akıllıca yerleştirilmiş düşmanlara da ev sahipliği yapıyor. Bu oyundaki düşmanlar çılgın sayılarda, rastgele yerlerde karşınıza çıkmıyor; düşmanlar özel ve taktiksel yerlerde yerleştirilmiş olarak sizleri bekliyor ve sayıları da sizin baş edebileceğiniz seviyede. Oyun, yine de sizi rahatlıkla zorlayabiliyor.

The Surge 2

Keşfetmeyi seviyorsanız, bu oyunu da sevebilirsiniz

The Surge 2, kesinlikle net bir açık dünya oyunu değil ve bu yüzden bölüm tasarımlarının üzerine çok gidilmiş. Kısmen çizgisel bir ilerleyişe sahip olan bu video oyununda keşif yapabilmek de mümkün ve keşif için sürekli olarak ödüllendiriliyorsunuz. Bu ödüller çoğu zaman toplanabilir ögeler oluyor ve oyunun hikayesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olabiliyorsunuz; hikaye severler için çok iyi bir şey.

Tabii ki keşif sizlere sadece toplanabilir ögeler vermiyor. Karakterinizi özelleştirebilmeniz ve güçlendirebilmeniz için hurdalar ve farklı ganimetler de keşif aracılığı ile elde edilebiliyor. Tabii yine de en önemli ganimetler, düşmanın üzerinde bulunuyor. The Surge markasının olayı bu zaten: Eğer düşmanın üzerinde güzel bir parça gördüyseniz, o parçayı kırın ve sizin olsun. Bu kadar basit.

Bu özellik yüzünden biraz aç gözlü olabilmek mümkün. Oyun da zaten temelinde bizim bu yönümüzü durdurmaya pek çalışmıyor. The Surge 2, her bölüm tasarımı ile benzersiz bir deneyim sunmayı hedefliyor ve ana bölgeler değiştikçe, bölümlerin temaları da ciddi bir şekilde değişiyor. Bölümlerin temasının değişmesi ile birlikte düşmanlar ve çok daha fazlası da değişiklik gösteriyor; inanılmaz.

Tüm bu bölümler içerisinde Dark Souls oyunlarından bildiğimiz kamp ateşleri de Med-Bay olarak oyunda yer alıyor. Oyunu oynadıkça geri dönmenin zor olduğunu düşünebilirsiniz, eski bölümlere gitmenin çok uzun sürebileceğini düşünebilirsiniz ama sürekli olarak kısa yollar ve kestirmeler açabiliyorsunuz. Bu durum da bölüm arasında ulaşımı ciddi anlamda kolaylaştırıyor benim için.

Oyunun bölümleri hakkında söyleyebileceğimiz güzel şeyler aslında bu kadar. Her şeyin kusursuz bir şekilde tasarlandığını belirtmek isterdim ama konu temel oynanış, temel bölüm tasarımı ve temel evren olduğu zaman The Surge oyunundan çok da ileriye gidebiliyor bu yapıt. Tabii bu durum anlaşılabilir; bence The Surge 2, kendi evreni içerisinde elinden geleni yapmaya çalışıyor ve bunu başarıyor da.

The Surge 2

The Surge 2 ile düşmanlarınızı parça parça edeceksiniz

The Surge oyunundaki oynanış, daha da geliştirilmiş bir şekilde The Surge 2 oyununda tekrar karşımıza çıkıyor. Oyunda yine farklı saldırı çeşitleri var ve saldırı yaparak bir barı dolduruyoruz. Bu bar dolduğu zaman ise özel bir sistem sayesinde karşımızadaki düşmanın parçalarını elde edebiliyoruz. Düşmanın üzerindeki alınabilir parçalar ve diğer detaylar da basit simgeler ile güzelce anlatılıyor.

Bu noktada aslında temel oynanış için gelişmiş desem ise birçok oyuncunun klasik The Surge deneyimini aynen yaşayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu iyi bir haber midir, kötü bir haber midir, kararını siz verirsiniz. Bu noktada yine de oyunun en gelişmiş olduğu nokta, animasyonlar. İlk oyuna göre çok daha gerçekçi, çok daha vahşi ve çok daha akıcı animasyonlar yer alıyor bu oyunda.

The Surge 2 oyununda farklı silahlar bulunuyor ve neredeyse her silah, sizlere benzersiz bir deneyim yaşatabiliyor. Bu deneyime en çok etki eden şeyler ise yine animasyon; oyundaki her silah sınıfı için özel hareketlerde benzersiz animasyonlar devreye giriyor. Bu sayede de oyun birkaç saat boyunca kendisini tekrar etmemeyi, böyle bir his vermeyi başarabiliyor; türe yabancı olsanız bile sıkılmıyorsunuz.

The Surge oyunundan birçok silah bu oyun ile geri dönerken, 4 yeni silah türü de oyuncuları selamlıyor. Bunlar haricinde, klasik olarak rol yapma oyunlarındaki istatistikler, değerler, set bonusları ve çok daha fazlası da bu oyunda yer alıyor. Bunlar sayesinde kendi karakterinizi dilediğiniz bir oynanış türüne yaklaştırabiliyorsunuz. Mesela, çok ağır ve tank türündeki bir sınıf olabilmek mümkün oyunda.

İlk oyunda olduğu gibi bu video oyununda da bir seviye sistemi bulunuyor ve seviye atladığınız zaman kendinizi birçok farklı yönden güçlendirebiliyorsunuz. Bu noktadaki en basit sistem ise Talent Point birimi aracılığı ile can, dayanıklılık ve batarya özelliklerinizden birini veya ikisini geliştirmek oluyor. Injectable ögeler, Implant sistemi ve daha fazlası da ilk oyundan geri dönüşünü yapıyor.

The Surge 2

Bölüm sonu canavarları ise bir harika

The Surge 2 oyununu geliştirmiş olan ekibin adı Deck13 ve kendileri daha önce The Surge ve Lords of the Fallen oyunlarını da geliştirmişti. Bu iki video oyununda da bölüm sonu canavarları bir türlü istenilen noktaya ulaşamamıştı. Serinin ikinci oyunu ise bence Deck13 tarafından tasarlanmış en iyi bölüm sonu canavarlarına sahip. Sadece görünüş değil, oynanış olarak da bu savaşlar gerçekten etkileyici olabiliyor.

Bölüm sonu canavarlarının kendi silahlarını onlara karşı kullanmak, daha küçük olan robotik düşmanları parça parça etmek filan eğlenceli. Oyunun en eğlencesiz olduğu bölüm ise direkt olarak insanlar ile savaşmak. Yani, ben normalde robotik evrenlerden hoşlanmam ama The Surge 2 oyununda saf insanların yer alması ve onlarla savaşmak gerçekten eğlenceli hissettirmiyor benim için.

Bu video oyununu şöyle bir toparlamak gerekirse, başarılı bir deneyim aldığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Evet, zaman zaman savaşmak pek eğlenceli olmayabiliyor. Hikaye de ortalarından itibaren ciddi sorunlar bulunduruyor ama The Surge 2 oyununda da hikayeyi çok fazla göz önünde bulundurmamak gerekiyor. Evet, evren filan önemli ama asıl önemli olan bence oynanış bu video oyunu için.

Temel oynanışın başarılı olması, eşya üretme sisteminin bu oynanışı çok iyi bir şekilde desteklemesi, bunun üzerine bölüm tasarımlarının inanılmaz güzel olması, hoş bir deneyim yaşattırıyor. Evet, bu video oyunu hala Dark Souls tadında bir deneyim yaşatıyor ama buna kesinlikle kopya diyemeyiz. Yani, Deck13 ekibi temel oyun türünün üstüne o kadar güzel şey koyuyor ki benzerlik fark edilmiyor.

Eğer Dark Souls tarzındaki video oyunlarından hoşlanıyorsanız, zorlayıcı bir video oyunu deneyimi yaşamak istiyorsanız, The Surge 2 oyununa kesinlikle şans verebilirsiniz. Evet, bu oyun ne yazık ki kusursuz değil ve hikaye zaman zaman rahatsız edici olabiliyor ama yine de temel oynanış başarılı olduğu için oyundan zevk alabiliyorsunuz büyük bir rahatlık ile.

The Surge 2
The Surge 2
Deck13, The Surge için yapılmış olan olumlu ve olumsuz yorumları çok iyi dinlemiş ve The Surge 2 ile bu yorumların üzerine gidilmiş. Yine Dark Souls benzeri bir oynanış ile karşımıza çıkan bu markanın en yeni oyunu, oynanış kısmında çok az kusur bulunuyor. Hikaye, çoğu zaman tatmin edici olmasa bile bu durumu temel oynanış çok iyi bir şekilde kapatıyor. Eğer bu tarzda, zorlayıcı bir oynanışa sahip oyunlardan hoşlanıyorsanız, The Surge 2 oyununa kesinlikle şans vermenizi öneriyorum.
Olumlu
The Surge markasının klasik oynanışı kusursuz.
Yeteri derinliğe sahip ilerleme sistemleri bulunuyor.
Bölüm tasarımları başarılı ve keşifler ödüllendirici.
Bölüm sonu canavarları ilk oyuna göre gelişmiş.
Olumsuz
Hikaye çoğu zaman tatmin edici seviyede olmuyor.
İnsanlarla savaşmak pek eğlenceli bir his vermiyor.
Oyun içi hatalar karşınıza çıkıyor; keyif kaçırabiliyor.
Bölüm sonu canavarlarının mekanikleri yenilikçi değil.
8.3

Etiketler:

,