Meydan muharebesi kavramının video oyunu dünyasındaki vücut bulmuş halinin son üyesiyle karşınızdayız. Yaklaşık olarak 20 yıldır özellikle strateji türünü seven pek çok oyuncunun beğenisini kazanan Total War serisi bu kez Çin’de devam ediyor. Serinin yeni oyunu olan Total War: Three Kingdoms ile seriye ne gibi yeniliklerin geldiğine, nelerin aynı kaldığına, Çin temasının nasıl uygulandığına beraberce göz atacağız. Sizler de hazırsanız savaş meydanındaki yerimizi alalım ve Türkçe arayüz ve altyazı desteğine sahip bu dünyadaki mücadelemize başlayalım.
Total War: Three Kingdoms ile Çin tarihine yolculuk yapıyoruz
Serinin hayranları gayet iyi bilecektir ama biz yine de hatırlatalım: Total War serisinin oyunları genelde tarihin belli dönemlerini işler, bu dönemlerin üzerine inşa olurlar. Genelde dememin nedeniyse son yıllarda çıkan Warhammer temalı Total War oyunları sayesinde fantastik bir yapının kullanılmasıdır. Total War: Three Kingdoms oyunuylaysa hem tarihin belirli bir dönemine ve belirli bir coğrafyaya gidiliyor, hem de bazı fantastik unsurlar karşımıza çıkıyor.
Çeşitli tarihsel anlaşmazlıklar söz konusu olsa da serinin bu son oyununun kabaca M.S 200 yılından öncesini konu aldığını söyleyebilirim. Bu tarihte Çin bölgesine gidiyoruz ve kendimizi bir kaosun ortasında buluyoruz. Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılma döneminden sonra, Çin ülkesinde de birliğin sağlanamadığı zamanlardayız. Ayrıca, Total War: Three Kingdoms oyununun, Üç Krallığın Hikayesi isimli Luo Guanzhong tarafından 14. yüzyılda kaleme alınan romanı temel aldığını da sizlerle paylaşmak isterim.
Toparlamak gerekirse, gerçek tarihteki 200’lü yılların devamında, Çin devleti bir bütün oluncaya kadar süren dönemin içerisinde bulunuyoruz bu oyunda. Seçeceğimiz bir komutanla birlikte Çin devletini bir bütün yapmaya, her bir bölgesinde başka bir derebeyinin hüküm sürdüğü karmaşa ortamını tek bir bayrak altında birleştirmeye çalışıyoruz. Osmanlı Beyliğinin çevresindeki beylikleri yenerek yıllar içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’na dönüşmesi gibi düşünebilirsiniz.
Oyunun genel amacının Total War mantığına oldukça uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Bir bölgeden başlayıp çevre diyarları ele geçirmek, ele geçirdikçe ülkemizi tek bir bayrak altında birleştirmeye çalışmak gayet mantığa yakın geliyor. Tabii bu amacımız doğrultusunda yalnızca savaşmamız yeterli olmayacaktır. Gerçek tarihteki gibi mantıklı ve yerinde hamleler yapmamız gerekecek. Burada da işin içine diplomasi kavramı girecek ki ilerleyen kısımlarda ziyadesiyle diploması konusuna değineceğimiz belirtip, öncelikle Total War: Three Kingdoms oyununun oynanışından bahsedeyim.
Yine meydanlardayız ama daha çok seçeneğimiz bulunuyor
Oynanış olarak 2000 senesinde çıkan ilk Total War oyunundan itibaren elbette çok büyük ilerlemeler kaydedildi ama serinin genel yapısı hep korundu. Total War: Three Kingdoms oyununda da genel savaş mekaniklerinin muhafaza edildiğini, üzerine eklenen detaylarla çeşitliliğin arttırılmış olduğunu söyleyebilirim. Savaş meydanında artık çok daha seçeneğimiz bulunuyor. Bu seçeneklerin pek çoğunun işimizi kolaylaştırdığını, gereksiz vakit kaybını en aza indirmek için işe yaradığını belirtmek isterim.
İlla yeniliklerden bahset diye tutturan okurlarımız varsa onlara, savaş sırasında ordumuzdaki kumandanların daha önemli oldukları bilgisini vereyim. Oyundaki diplomasi yapısından bahsederken detaylıca değineceğim ama oyundaki neredeyse her bir karakterin kendi benlikleri bulunuyor. Karakteristik özellikler olarak da adlandırabileceğim bu yapılara göre verilen görevlerin ve yapılan atamaların neticeleri değişiyor. Savaş meydanında da durum bu karakterlere göre farklılıklar gösterebiliyor.
Karakterler ve kumandanlar demişken Total War: Three Kingdoms oyunundaki düello sisteminden de biraz bahsedeyim. Brad Pitt’in başrolünü oynadığı Truva filmini hatırlayanlar olacaktır. Bu filmin başında, iki ordunun en güçlü kişileri kapışırlar. Aynı geleneği farklı örneklerle destekleyebilirim ama konumuzdan sapmayayım. Nihayetinde eski zamanlarda, savaşmak yerine iki kişinin dövüşünün sonucuna göre savaşmaya gerek kalınmadığı durumlarla karşılaşılabiliyordu.
İşte bu düello mekaniği Total War: Three Kingdoms oyununda da mevcut. İki ordu karşı karşıya geldiğinde eğer dilerseniz ordu kumandanları ya da orduda bulunan kahramanlar arasında bir düello gerçekleştirilebiliyor. Misal olarak karşı tarafın kumandanıyla bir düello yaptınız ve kazandınız. Bu durumda, komutanları öldürülen ordu mensupları ya kaçıyorlar ya da dağınık bir biçimde ortada kalıyorlar. Düello mücadelelerinde şahsen bir miktar MOBA mantığı gördüğümü söyleyeyim. Özel yetenekler, güçlü vuruşlar gibi özel durumlar, bana MOBA oyun türünü hatırlattı diyeyim ve devam edeyim.
Oynanış benzese de çeşitlilik ve işlevsellik artıyor
Total War: Three Kingdoms oyunundaki haritalarla ve savaş meydanlarıyla ilgili geliştirmeleri, bir diğer olumlu özellik olarak yazabilirim. Serinin önceki oyunlarında, savaş meydanlarında belirli bir hava durumu gözlenmekteydi. Daha basit anlatırsam, savaş meydanında yağmur yağabiliyor ya da güneş açabiliyordu. Serinin bu son oyunundaysa hava durumu dinamik hale getirilerek önümüze konmuş durumda. Müsabakalar esnasında, savaş alanlarındaki hava durumunda değişimler gözlenebiliyor.
Bahsettiğim bu dinamik hava koşullarını, savaşa görmeden önce işlemlerimizi gerçekleştirdiğimiz genel haritanın üzerinde de görebiliyoruz. Örneğin, harita üzerinde o bölgede yağmur yağdığı gözleniyorsa, aynı hava koşulu oyuna geçtiğimizde de devam ediyor. Bu duruma göre stratejik hamle yapılabileceğini hatırlatarak haritalar üzerinden devam edeyim.
Total War: Three Kingdoms oyunuyla artık serinin haritaları ve menüleri üzerinde çalışmak, üst kısımda biraz değindiğim gibi çok daha kullanışlı hale getirilmiş durumda. Bir kere ana haritalar üzerinde türlü işaretleme yapmamıza imkan veriliyor serinin yeni oyununda. Bu işaretlemelerin neler olması gerektiğine bile bazı noktalarda kendimiz karar verebiliyoruz. Duruma göre kullanımda kolaylık sağlanıyor.
Öte yandan görsel yeniliklerin dışına çıkıp, taktiksel gelişimlerden de biraz bahsedeyim. Müsabakaların sonrasındaki kazanımları seçerken, yani savaş sonrasındaki tercihler sorulduğunda oyun stratejisine göre seçimler yapmamız gerekiyor. Şehirlerimizi güçlendirmek, yeni kahramanlar eklemek ya da etki ettiğimiz bölgedeki saygınlığımızı arttırmak gibi seçeneklerle oyuna devam edebiliyoruz. Böylelikle şehirlerin şekillenmesi ve güçlenmesi, stratejik tercihlerimize bağlı olarak değişim gösteriyor.
Ülke yönetmek için diplomasi yeteneği gerekiyor
Oynanış anlamında devrimsel büyüklükte yenilikler içermeyen Total War: Three Kingdoms, yönetim becerileri ve diplomasi anlamında bir hayli detayı beraberinde getiriyor. Serinin bu son oyununda mantıklı hamleler yaparak, sözümüzde durarak, imzaladığımız anlaşmalara uyarak gelişimimize önemli katkılar sağlayabiliyoruz. Bunların en önemlileri arasında hem ana karakterlerin hem de devlet yönetim silsilesinde yer alan yan karakterlerin her birisinin kişisel belli başlı özelliklerinin olmasını sayabilirim.
Bir başka deyişle Total War: Three Kingdoms oyununun bir rol yapma oyunu havasına büründürüldüğünü söylemek doğru olacaktır. Bu rol yapma oyunu unsurlarının, bilindik sığ açık dünya temalı oyunlarla karıştırmayın lütfen. Burada alınan kararlar sayesinde, civar bölgelerle ilişkileri şekillendirebiliyorsunuz. Gerçekteki gibi eğer güçlüyseniz ve saygı duyulan bir hükümdarsanız, diplomatik ilişkide bulunduğunuz ülkeler sizin duruşunuza göre tavır gösteriyorlar.
Bir de devlet kademelerine doğru kişileri getirmenizin hayati öneme sahip olduğunu söyleyeyim. Evet, yeni Total War oyununda yan karakterlerin özelliklerine göre atamalar yapmak, o bölgelerden karakter özelliklerine göre verim beklemek elinizde. Bir göreve atanan kişiler, belirli avantajlara ve dezavantajlara sebep olabiliyorlar. Örneğin, bir karakteri önemli bir bölgede yine önemli bir göreve tayin ettiniz diyelim. Bu karakterin kendi kişisel özelliklerine göre sonuçlar aldığını göreceksiniz.
Total War: Three Kingdoms oyunun tamamına etki eden atama tercihleriyle farklı tecrübeler yakalanabileceğini yineleyeyim. Atanan karakter, özelliklerine göre gelir artışı sağlarken nüfus için olumsuz etkilere neden olabilir. Oyundaki kumandanların geliştirilebilir olduklarını da unutmadan söylemek isterim. Yine, rol yapma oyunu unsurlarına benzer biçimde seçilen karakterin bazı özellikleri ve donanımları geliştirilebiliyor
Tercihler, Total War: Three Kingdoms başlarken bile karşımıza çıkıyor
Oyunun hikaye moduna girmeye karar verdiğimiz ilk andan itibaren bir tercih silsilesinin ortasında buluyoruz kendimizi. Henüz ilk adımda, genel ilerleyişimizi etkileyecek iki seçenek karşımıza çıkıyor. Bunlardan, serüven ve kayıtlar olarak Türkçe’ye çevrilmiş durumdalar. Serüven kısmı seçildiğinde seçilen generaller savaşa yukarıda belirttiğimiz gibi tek başına girerek düello yapabiliyorlar. Tabii bu tercih oyunculara bırakılıyor. Eski tipte, doğrudan savaşa da başlanabiliyor.
Bahsettiğim düellolarda kumandanlar, kazandıkları güç ve özel yetenekleri kullanabiliyorlar. Kayıtlar seçeneği seçildiğindeyse klasik Total War oyunlarının mantığıyla, yani eski tipte topyekun savaşlar yapılabiliyor. Hadi ilk adımı atlattık diyelim bu kez de ordu komutanı tercihini yapmamız gerekiyor ki burası öyle basit bir alan değil. Aslında hangisini seçersek daha kolay hangisiyle daha zor bir başlangıç yapacağımız belli oluyor ama pek çok kişinin burada zihninin karışacağını tahmin ediyorum.
Bizlere sunulan lider seçenekleri; Koalisyon, Valiler, Kanun Kaçakları ve sonrasında eklenecek olan Sarı Sarıklılar ana başlıkları olarak ekrana yansıyorlar. Seçtiğimiz takdirde en rahat başlangıcı Koalisyon seçeneği altındaki karakterlerle yapabileceğimiz oyun tarafından verilen açıklamalar arasında görülüyorlar. Koalisyon seçeneklerinde; Cao Cao, Liu Bei, Sun Jian, Gongsun Zan ve Yuan Shu isimli komutanları tercih edebiliyoruz. Bu seçimlerin tüm oyunumuzdaki ana karakterimiz olduğunu da hatırlatayım, karışıklık olmasın.
Valiler kategorisinde, oyuna başlangıcında biraz daha zorluklarla karşılaşılacak olan; Kong Rong, Lui Biao, Ma Teng isimlerini görüyoruz. Kanun Kaçakları ana başlığında; Zhang Yan ve şimdilik seçilebilen tek kadın kumandan olan Zheng Jiang bulunuyor. Bir sonraki seçenek olan Sarı Sarıklılar ile ilgili seçenekler görülüyor ama oyuna sonradan eklenti paketiyle ekleneceği bilgisi yer alıyor. İşte tüm mücadele bu ana karakterimizi, özelliklerine ve zorluk seviyelerine bakarak seçtiğimiz anda başlıyor. Kendimizi uzunca bir maceranın ortasında buluyoruz.
Total War: Three Kingdoms, eski grafik motoru ile iyi görünüyor
Yepyeni bir akıllı telefonun bile 2 yıl içerisinde tüketilebildiği bir dönemde yaşarken, video oyunu alanında yenilik gereksinimleri daha hızlı oluşuyor. Bu gereksinimlere rağmen Total War: Three Kingdoms hala eski grafik motoruyla karşımıza çıkıyor. Ne kadar eski diye merak edenler için küçük bir açıklama yapayım: İncelemesini gerçekleştirdiğim oyunda kullanılan TW Engine 3, 4 Mart 2009 senesinde çıkışın gerçekleştiren Empire: Total War oyununda ilk olarak kullanılmıştı. Grafik motorunun yaşının 10 yılın üzerinde olduğunu hesap etmişsinizdir.
Tüm bu yıllanmış kullanıma rağmen Total War: Three Kingdoms oyununda gerçekten başarılı bir iş çıkartıldığını ifade edebilirim. Dinamik hava değişimleri, yakın plandan bile gayet başarılı gözüken animasyonlar ve grafik detaylarıyla birlikte, oyunun grafiklerinin strateji oyunları için gayet güçlü göründüğünü söylemek istiyorum. Bu arada oyun oynadığım AOC AG273QCG model monitörün 27 inçlik kavisli ekranı ve 2K çözünürlük desteğiyle, oyunun keyfini arttığını parantez içerisinde ekleyeyim.
Bu arada oyunun seslerinden ve müziklerine ayrıca değinmek istiyorum. Total War: Three Kingdoms oyununun Çin temasına başarıyla uygulanan seslendirmeler ve müzikler oyunda bulunuyor. Seçenekler kısmından seslendirmeleri İngilizce ya da Çince olarak ayarlama imkânı sunuluyor. Oyunun müzikleri de Çin kültürüne uyumlu biçimde, tarihsel izler taşıyan parçalardan harmanlanmış durumda. Kısacası, oyunun sesleri ve müzikleri sayesinde, kendinizi zaman makinesi seyahatine hazırlayabilirsiniz.
Total War: Three Kingdoms oyununun genel performansından da memnun kaldığımı söylemek isterim. Gerçi harita yüklemeleri ve ekranlar arasındaki geçirler biraz fazla uzun bekleme sürelerine sahipler. Bazen beklerken sıkıldığım zamanlar da oldu ama oyunun genel oynanış performansının akıcı olduğu gerçeğini bu durum lekeleyemiyor. Bu arada oyunu oynarken kullandığım Logitech G502 (Proteus Spectrum) oyuncu faresi ve Logitech G513 (GX Blue) oyuncu klavyesiyle, tam bir gerçek zamanlı strateji deneyimi yaşanabildiğini söyleyerek son sözlere geçeyim.
Total War: Three Kingdoms, isminin hakkını veriyor
Yeni bir Total War oyununda devrimsel yenilikler bekleyip, karşısında bambaşka bir yapım görmek isteyenler var mıdır, bilemiyorum. Bu video oyunu serisini seven kişiler, serinin kendine has özelliklerinden, benzersiz mekaniklerinden ötürü seviyorlardır. Total War: Three Kingdoms da serinin temel yapısını başarılı bir biçimde koruyor ve seviyeyi bir adım öteye taşımayı başarıyor.
Ülkemizdeki hayranlar için tamamen Türkçe olan arayüz ve altyazı desteği, harita üzerinde ve menülerde kullanışlı eklentilerin yapılması, savaş alanında oyuncu dostu yapının kullanılmasıyla serinin şu anki en başarılı oyunu olarak lanse edebilirim. En başarılı derken, çıktığı döneme göre değil, günümüze göre en tamamlanmış, en oturmuş oyunu olduğunu belirtmek istiyorum.
Grafik motoru değişmemesine rağmen artık bu motorun kullanımında iyiden iyiye ustalaşılması, dinamik hava koşullarının kullanımı, haritalardaki geçişler ve canlılıklarla birlikte Total War: Three Kingdoms serinin hayranlarını gayet memnun edecektir. Bir de Çin tarihi ve kültürüne merak duyan okurlarımız varsa kesinlikle bu oyunu denemesini öneriyorum
Öte yandan oyuna girişte yalanan bekleme süreleri durumlar pek çok oyuncuyu bıktıracaktır. Bir de bu video oyunu serisine aşina olmayan oyuncuların kolay bir alışma süreci geçirmeyeceklerini belirtmek isterim. Arttırılan seçenekler içerisinde yeni ve yaşı genç olan oyuncuların boğulması gayet normal olacaktır. Yine de biraz sabırla, günden güne azalan gerçek zamanlı strateji türünün özel bir üyesinin devam ediyor olmasının sevindirici bulduğumu söyleyerek sözlerimi tamamlayayım.