Ulaşım ve taşımacılık dünyasında son 170 yılın yaşanan devrimi ele alan Transport Fever 2, bilgisayarlar üzerindeki başarılı performansı ardından sonunda konsollar için de çıkışını gerçekleştirdi. Transport Fever 2: Console Edition adı altında konsollara sunulan bu oyun, 1850 yılından başlıyor ve günümüzün modern dünyasına kadar ulaşıyor. Bu kadar uzun bir zamanda ise oyunun dünyasında kendi şirketimizi açıyoruz ve içerisinde bulunduğumuz bölgede hem kargo, hem de insan taşıyoruz. Yaşadığımız alanlar da zamanla kendisini geliştiriyor; yeni araçlar piyasaya sürülüyor ve bizler de onları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Transport Fever 2: Console Edition içerisinde hem bir senaryo modu, hem de serbestçe oyun kurabileceğiniz bir “Sandbox” modu bulunuyor. Senaryo modunda, bir kere daha 1850 senesine geri dönüyorsunuz ve tam üç farklı kıtada, altı senaryodan oluşan üç bölüm içerisinde, taşımacılık ve ulaşım konusunda dünyanın nasıl ilerlediğini görüyorsunuz. Senaryo modu aynı zamanda oyunu öğrenmeniz için de yardımcı oluyor. Oyundaki görevler oldukça basit bir şekilde başlıyor ama zamanla gelişiyor. Özellikle de ikinci bölüme ulaştığınız zaman artık oyunun temellerini kavramış oluyorsunuz. İkinci ve üçüncü bölümde daha çok karşınıza çıkan zorlukları aşmaya çalışıyorsunuz.
Transport Fever 2: Console Edition içerisinde yine üç farklı kıtaya ait 200’den fazla araç bulunuyor. Bu araçlar hem kara, hem ray, hem su, hem de hava araçları olarak dört kategoriye ayrılıyor. Ayrıca yine tüm bu araçlar kategoriler de kendi içerisinde üçe ayrılıyor. Bazı araçlar sadece insan taşıyabiliyor, bazıları ise sadece kargo. Hatta bazı araçlar sadece belirli tiplerde kargoları taşıyabiliyor. Bazı diğer araçlar ise hem kargo, hem insanı aynı anda taşıyabiliyor. İşte bu araçları kullanarak, bölgedeki ihtiyaçları karşılamanız gerekiyor. Böylece siz de daha fazla para kazanıyorsunuz ve teknolojinin sürekli ilerlediği bu dünyada hayatta kalıyorsunuz.
Transport Fever 2: Console Edition, sadece araçlarla oynadığınız bir deneyim sunmuyor. Oyun aynı zamanda ekonomi simülasyonuna da ciddi bir şekilde önem veriyor. Yani, A noktasından B noktasına giden bir treni rastgele bir şekilde bağlamak size uzun vadede başarı getirmiyor. Kurduğunuz rotalara harcadığınız para, o rotaların uzunluğu, araçların boş gezmesi ve çok daha fazlası göz önünde bulundurmanız gereken şeyler oluyor. Oyunda ilerledikçe her şey çok daha karışık bir hal alıyor ve bir süre sonra işe yarar rotalar oluşturabilmek için gerçekten beyninizi kullanmanız gerekiyor. Oyunun konsol sürümü bu noktada pek zorluk çıkartmıyor.
Transport Fever 2: Console Edition, konsollara bayağı uygun bir şekilde sunuluyor
Transport Fever 2 gibi oyunları klavye ve fare ile bilgisayarlarda oynamak her zaman çok daha kolay olur. Sonuçta bu tip oyunlarda hızlı hızlı aralarında dolaşmanız gereken bolca farklı menü yer alabilir. Konsolların kontrolcülerinde, bir klavye veya fare kadar buton bulunmadığı için özellikle kullanıcı arayüzü, tasarlaması çok zor bir hal alabilir ama Transport Fever 2: Console Edition, bu zorluğun üstesinden en iyi şekilde gelmiş. Oyunda aradığınız tüm menülere sadece iki butona basarak kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. İnşaat menüsü de zaten ekranda sürekli olarak görünüyor, aradığınızı kolaylıkla bulabiliyorsunuz.
Aslında aynı şeyler araçların ve rotaların yönetimi için de geçerli. Transport Fever 2: Console Edition içerisindeki yönetim kısımlarını da anlamak ve buralarda dolaşıp, başarılı bir şekilde iş yapabilmek oldukça mümkün. Benim bu tip oyunlarda genellikle korkum, bu kadar fazla menünün konsollara başarılı bir şekilde aktarılamayacağı oluyordu ama bu yapıt, gerçekten başarılı bir tasarım ile karşımıza çıkıyor. Bunun haricinde aslında oyunun bilgisayar sürümü ile konsol sürümü arasında teknik olarak başka bir fark bulunmuyor. Tabii ki PC tarafında yer alan mod desteğinin konsollarda bulunmaması üzüyor ama modlar zaten çoğu zaman konsollara gelmiyor.
Transport Fever 2: Console Edition içerisinde daha önce de söylediğim gibi senaryo modları, oyunu güzelce öğretiyor ve aynı zamanda 10-20 saatlik hoş bir eğlence de sunuyor. Burayı tamamladıktan sonra da geriye sadece “Sandbox” modu kalıyor. Bu modda rastgele bir şekilde oluşturulan haritalarda, dilediğiniz özelleştirmeleri yapıp, kendinize bir oyun kurabiliyorsunuz. Yani, oyunun hangi yıldan başlayacağı gibi daha basit seçenekler bir yana, haritadaki su veya yükseklik oranını, köy ve endüstri sayısını ve hatta bölgede yer alacak olan araçların hangi kıtadan gelebileceğini bile özelleştirip, kendinize tam istediğiniz gibi bir oyun kurabiliyorsunuz.
Transport Fever 2: Console Edition içerisindeki ilk şok da aslında burada geçiriliyor. Oyunun senaryo modunda aralarında rota kurmanız gereken noktalar kusursuz bir şekilde yerleştirilmişti ama “Sandbox” modunda her şey rastgele olarak oluşturulduğu için asıl zorluk ilk saniyeden itibaren karşınıza çıkıyor. Yani, 1850 senesinden başlasanız da, 2000 senesinden başlasanız da buğdayı almak, onu ekmek yapmak, daha sonra da şehirlere dağıtmak, senaryo moduna kıyasla çok daha kompleks bir yapıya sahip olabiliyor. Köyler, onların ihtiyaçları ve o ihtiyaçları karşılayabilecek endüstriler tamamen rastgele bir şekilde haritada yer alıyor.
Konsol veya bilgisayar sürümü fark etmeden, başarılı bir şekilde hatlarımızı kuruyoruz
Transport Fever 2: Console Edition içerisindeki deneyiminiz genellikle şu şekilde başlıyor: Öncelikle kendinize desteklemesi kolay bir kasaba buluyorsunuz. Desteklemesi kolay derken de kasabaların ihtiyaçları oluyor ve o ihtiyaçları karşılayabilecek endüstriler zaman zaman yakınlarda olabiliyor. Hemen bunlardan birkaç tane belirleyip, deneyiminize başlıyorsunuz. Mesela, bir kasaba ekmek istiyorsa, öncelikle buğday kaynağına bir kamyon durağı koyuyorsunuz, daha sonra da o buğdayı ekmeğe çevirecek yere bir durak koyuyorsunuz. Daha sonra da ekmek isteyen kasabaya bir durak koyuyorsunuz. Sonra bu üç yer arasında rotanızı kuruyorsunuz.
Transport Fever 2: Console Edition içerisinde buğday ile ekmek noktaları arasında bir rota kurup, daha sonra oraya 5-10 adet araç tanımlayıp, buğdayların adım adım taşınmasını izliyorsunuz ama ekmek çıkması için de ekmek noktası ile şehrin ekmek isteyen kısmı arasında bir rota kurup, oralara da araç tanımlamanız gerekiyor. Böylece ilk üretim ve dağıtım rotanızı kurmuş oluyorsunuz. Şehrin genellikle ticari kısımları ekmek gibi şeyler istiyor ve siz bu ekmekleri yeterli oranda dağıttıkça şehir, kendi kendisine büyüyor. Şehirlerin endüstri kısımları daha farklı şeyler istiyorlar. Mesela, onlara da gümüşten ekipman yapmanız filan gerekiyor ama mantık genel olarak aynı.
Transport Fever 2: Console Edition içerisinde tüm bunları yaparken, para kazandığınızdan da emin olmanız gerekiyor. Mesela, dünyanın öbür ucundan da bir şehre at arabaları ile ekmek götürebilirsiniz tabii ki ama bu sizi sadece zarara sokacaktır. Rotalar çok uzun olduğu için para kazanmanız mümkün olmayacak. Bu yüzden her zaman kısa ve para kazandıracak rotalar oluşturmanız gerekiyor. Oyunun en başlarında sadece at arabaları ve trenler açık oluyor ama zamanla ilerledikçe gemiler ve uçaklar da elde edilebilir oluyor. Bu arada, tren için de ayrıca hem lokomotif, hem de yük veya insan taşıyacak kısımları ayrı ayrı seçmeniz gerekiyor.
Daha önce de söylediğim üzere Transport Fever 2: Console Edition oyununda insan da taşıyabiliyorsunuz. Kurduğunuz rotalar bir şehri ekmek ve ekipman ile beslerken, bir diğer yandan da o şehir içinde otobüs hatları kurabilirsiniz. Hatta daha sonra iki şehir arasında uçak veya gemi hatları kurup, insanların bu noktalara daha kolay ulaşabilmesi için havalimanlarına ve iskelelere otobüs durağı çekebilirsiniz. Tabii ki insan taşırken de aynı şekilde rotalarınızın size para kazandırdığından emin olmanız gerekiyor. Bir diğer yandan da araçlarınızın durumunu yakından takip etmelisiniz; eskiyen araçların bakımı daha pahalı olduğu için size para kaybettiriyorlar.
Transport Fever 2, konsollarda mutlaka yer alması gereken bir oyundu
Transport Fever 2: Console Edition, sunum tarafında da belli bir başarıya kesinlikle sahip bir oyun. Bu yapıt öncelikle görsel tarafta gayet basit görünüyor. Özellikle de son zamanlarda piyasaya sürülen kısmen benzer tarzdaki Anno 1800: Console Edition ile karşılaştırdığımız zaman pek de etkileyici bir sonuç çıkmıyor ama bir diğer yandan da bence Cities: Skylines – Remastered ile neredeyse eşit, belki bir tık daha iyi görünüyor. Oyunun görselliğinde çok bir detay yok ama en azından gözlerinizi rahatsız edebilecek, çirkin bir tasarım da söz konusu değil. İhtiyacınız olan her elementi ve her detayı görebiliyorsunuz; önemli olan da bence bu.
Transport Fever 2: Console Edition oyununu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve oyunun yeni nesil sürümü de mevcuttu. İşte bu sürüm, performans tarafında kötü bir noktaya sahip değil. Oyun gayet hızlı yükleniyor, içerisinde hiçbir hata bulundurmuyor ve tamamen 60 FPS olarak çalışıyor. Yani, ekranda çok fazla araç olduğu zaman, oyunda 50-100 yıl ileri gittiğiniz zaman bile FPS değerinde herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor. Sadece, sesler ve müzikler biraz hayal kırıklığı yaşatıyor. Oyunda öncelikle ilgi çekici veya sesini daha fazla açmak isteyebileceğiniz hiçbir müzik mevcut değil. Geriye kalan ses elementleri de hiçbir şekilde ön plana çıkamıyor.
Transport Fever 2, konsollarda kesinlikle var olması gereken bir video oyunu bana göre. Özellikle de son zamanlarda Anno 1800 oyununun yeni nesil konsollara geldiğini, Cities: Skylines oyununun yeni nesil versiyonunun çıktığını, daha sonra da yine Cities: Skylines için bir devam oyununun hem bilgisayarlar, hem de konsollar için duyurulduğunu göz önünde bulunduracak olursak, artık konsollar bu tip yönetim oyunları için hoş bir durak gibi görünüyor. Böyle bir durakta da türe biraz daha farklı bir şekilde yaklaşan Transport Fever 2: Console Edition oyununu görmek bence gayet güzel bir his. Bu durum tabii ki benim bu türü çok seviyor olmamla da etkileniyor.
Transport Fever 2 oyununun Steam sürümü 340 TL, PlayStation sürümü 500 TL ve Xbox sürümü de 725 TL üzerinden satılıyor. Xbox cephesinde ne oldu, bilmiyorum ama bu oyunun Steam ve PlayStation sürümleri bence satın almaya değer; özellikle de bu türü seviyorsanız. Anno 1800: Console Edition ve Cities: Skylines – Remastered gibi oyunlardan zevk aldıysanız, hava, kara ve su araçlarına karşı bir ilginiz varsa da bu oyuna bir şans verebilirsiniz. Oyunda öyle çok bir kusur bulunmuyor ve bence kesinlikle oynanmayı hak ediyor. Umuyorum ki bu serinin yeni oyunlarını da çok daha detaylı bir şekilde, yakın gelecekte görebiliriz.