Bir video oyunun türü ne olursa olsun, içerisinde bulunan bulmaca unsurları, bazı zamanlarda oldukça keyifli anlar yaşatabiliyor. Okumakta olduğunuz inceleme yazısında, oyunlarda çeşitliliği de sağlayan bulmaca unsurlarından oluşan bir yapımın incelemesini gerçekleştireceğiz beraberce. Serisinin yeni oyunu olan Trine 4: The Nightmare Prince, bakalım 3. oyunla gelen eleştirileri unutturabilecek mi? Hem bu seriyi sevenler, hem de daha önce hiç oynamamış olanlar için hazırladığımız inceleme yazısına, sizler de hazırsanız başlayalım.
Trine 4: The Nightmare Prince ile yeni bir hikayeye merhaba diyoruz
Video oyunu dünyasında, şahsımı en çok şaşırtan yapımlar arasında Trine serisinin oyunları yer alır. Alıştığımız 2 boyutlu platform oyunları gibi duran fakat muhteşem manzaralarıyla oyunculara yarım boyut daha ekleyen Trine serisinin oyunlarını her deneyimlediğimde kendi kendime bir düşünce takılır zihnime. Bu düşüncenin odağındaysa, ne gerek vardı, şeklinde bir soru yer alır.
Eğer sizler de daha önce, Trine serisine ait bir oyun oynamadıysanız, bu yapımların arka planlarındaki harika sanatsal çalışmalar karşısında muhtemelen tepkisiz kalamayacaksınız. Bu serinin oyunlarını daha önceden deneyimlediyseniz bile bu etkilenmeden nasibinizi alacaksınız diye düşünüyorum. Bu arada, serinin diğer oyunlarını oynadıysanız, nerede benim hikayem diye sorabileceğinizi de söylemeden geçmeyeyim.
Şöyle ki, rekorlar kıran satış rakamları elde edemese dahi Trine serisi, takdir toplayan oyunlar barındırıyordu. Birazdan anlatacağım gayet ilginç mekanikleriyle ilgi çeken yapım, nedense serinin 3. oyununda tamamen 3 boyutlu bir yapıyı kullanmanın peşine düşmüştü. Geliştirici maliyetlerini arttıran bu unsur da bazı sorunlara neden olarak, serinin 3. oyununun yarım kalmasına neden oldu. Bu yarım haliyle oyun piyasaya sürülünce, haliyle eleştiriler almaktan kaçamadı.
İnceleme yazısını kaleme almakta olduğum Trine 4: The Nightmare Prince ise bir özür niteliğinde hazırlanmış bir video oyunu gibi duruyor. Serinin bu yeni oyunuyla, 3 boyut zorlamasından kurtularak yeniden 2 boyutlu dinamiklerin içerisinde buluyoruz kendimizi. Geriye dönmek daha iyi olur mu hiç demeyin, tonlarca örneğiyle sabittir ki bazı yapımların klasik yapıları, yeni sistemlerinden daha iyi sonuçlar doğurur.
Nitekim, bu serinin geliştiricisi olan Frozenbyte ekibi de böyle bir karar alırken sanki geriye dönmedik dercesine, serinin 3. oyunundaki hikayeyi rafa kaldırmış. Nihayetlenmeyen bir hikaye sahip olan 3. oyundan sonra Trine 4: The Nightmare Prince yepyeni bir hikayeyle karşımıza çıkıyor. Gördüğü kabuslar yüzünden zor durumda olan bir prensi kurtarmaya çalıştığımız oyunda, yeni bir yolculuğa çıkmak durumunda kalıyoruz.
Eski dostlar sayesinde çok daha iyi hissediyoruz
Bu kısmı, Trine serisini daha önce deneyimlemeyen okurlarımız için başlatıp, serinin hayranlarının merak ettiği noktaları anlatarak sürdüreceğim. Öncelikle, Trine 4: The Nightmare Prince isimli yapımın, bir bulmaca oyunu olduğunun altını çizeyim. Her ne kadar platform ögeleri barındırsa da girdiğimiz hemen her ortamda bulmacalar çözmemiz gereken bir yapım var kaşımızda, tıpkı serinin diğer oyunları gibi.
Üst kısımda değindiğim gibi fonda muhteşem manzaralar eşliğinde ilerlediğimiz bu oyunda, yine serinin diğer oyunlarındaki gibi 3 farklı karakterle maceralara atılıyoruz. Bu üç karakterin her birisinin farklı özellikleri bulunuyor ve bu özelliklerden faydalanarak karşımıza çıkan bulmacaları çözmeye çalışıyoruz. Seriyi daha önce deneyemeyen okurlarımız için izninizle bu 3 karakterden biraz bahsetmek istiyorum.
Seçebildiğimiz karakterlerden ilki olan Amadeus, yaşına başına bakmadan oradan oraya koşturan bir büyücü olarak karşımıza çıkıyor. Nesneleri uzaktan hareket ettirebilen bu amcamızın bir özelliği de kutular oluşturması. Bu kutularla, kargo paketlemediğimizi söylememe gerek yoktur sanırım. Bölümlerdeki bulmacaları çözmek ve gitmemiz gereken yere ulaşabilmek adına, pek çok zaman bu kutuları kullanmamız gerekiyor.
Bir diğer karakterimiz ise yayıyla ve elastik yapısıyla oyun boyunca pek çok kez yardımımıza koşacak olan Zoya. Bu hanım kızımızın sayesinde çok hayırlı işler yapabiliyoruz diyemeyeceğim çünkü kendisinin mesleği kısmında bir hırsız olduğu ifade ediliyor. Gerçekten de oyun boyunca bu elastik karakterin faydalarını çokça görüyoruz. Kendisinin en önemli özelliği, çengel atıp oradan oraya uçabilmesi ve ok kullanabilmesi oluyor.
Trine 4: The Nightmare Prince oyununda aksiyon odaklı bölümleri seven okurlarımızın yardımına koşacak kişinin adının da Pontius olduğunu belirteyim. Diğer iki karakter gibi farklı özel yetenekleri bulunmayan bu iri kıyım karakterin en önemli özelliği ise güçlü olması. Yolumuzu tıkayan kırılabilir bölgeleri açabilen bu karakter, düşmanların sıklaştığı anlarda en önemli silahımız haline gelecektir. Kalkanını kullanarak süzülebilme yeteneği de oyunda işimize yarayacak olan dinamiklerin başında yer alıyor.
Trine 4: The Nightmare Prince, eski mekaniklerle keyif veriyor
Hemen üst kısımda genel özellikleriyle belirttiğim karakterlerin, serinin ilk oyunundan itibaren bizlerle olduğunu sözlerime ekleyip devam ediyorum. Bu anlattıklarım serinin eski hayranlarının canını sıktıysa, şimdi de bu eski hayranların merak ettiği bir kısımla devam edeyim. Trine 4: The Nightmare Prince, serinin diğer oyunlarına göre neyi değiştiriyor sorusu, eski hayranlar için merak edici bir özellik taşıyabilir mesela.
Yalnız, bu sorunun yanıtını fazla detaylı bir biçimde yanıtlayamıyorum. Bildiğimiz, serinin 3. oyununun haricindeki diğer oyunlarda ne varsa, aşağı yukarı bu yapımda da aynı şeyler var. Yine üç karakterle bulmacaları çözmeye çalışıyoruz. Yine karakterlerin yeteneklerine göre stratejiler belirleyebiliyoruz ve yine tüm bunları harika manzaralar eşliğinde gerçekleştiriyoruz.
Söylemem gerekir ki 3 boyutlu sistemden vazgeçilip, kaynakların bu fazladan yarım boyut için aktarılmaması, Trine 4: The Nightmare Prince oyununu daha güçlü bir yapıt haline getirmiş. Serinin 3. oyununa göre daha fazla sayıda bölümle tatmin duygusunu yaşarken, bulmacalar karşısında kullandığımız mekaniklerin sayısının da arttığını gördüm.
Frozenbyte ekibi, bu kez iyi yaptığının üstüne giderek çok daha mantıklı bir iş ortaya çıkarmış durumda. En azından başlayın sonlanan bir hikayenin içerisine daldığımızı söyleyebiliyoruz. Bu arada oyundaki bulmacaların, farklı karakterlerle değişik yollardan çözümlenebilmesinin oyunun takdir edilecek özelliklerinden birisi olduğunu belirtmek isterim.
Bir diğer deyişle, tek bir çözümü olmayan, farklı taktiklerle çözülebilen tonla bulmacanın arasında yaşadığımız deneyim, kendisini diğer oyunlardan ayıracaktır. Yalnız, bulmacaların farklı yollarla çözülebilmesinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ama çözümlere biraz kolay ulaşıldıklarını gördüğümüz söylemem gerekiyor. Bu da oyunun genel yapısının fazla zorlayıcı olmaması sonucunu ortaya çıkartıyor.
Sanat eseri olan bir tablo değil, video oyunu oynuyoruz
İncelemesini gerçekleştirdiğim oyunun genel yapısından daha fazla bahsedebilirim ama bazı sürpriz kaçıran cümleler kurmaktan korkuyorum. Eğer bu yapımı deneyimlemek istiyorsanız, karşınıza çıkan her bir mekanın tadına varmanızı isterim. Başarılı diye nitelendirilebilecek bir fizik motoru ve eğlenceli dinamikler eşliğinde bir platform ve bulmaca oyunu oynarken, görülen manzaralara ayrı bir parantez açmadan geçmeyeyim.
İnceleme yazısının üst kısımlarda da belirttiğim gibi Trine 4: The Nightmare Prince oyununu, muhteşem manzaralar eşliğinde oynuyoruz. Serinin diğer oyunlarında olan ve benim yine üst kısımda bu kadar sanatsallığa ne gerek vardı, diye şaşırmamı sağlayan manzaralara, serinin dördüncü oyununda da rastlıyoruz. Birbirinden farklı mekan ve bölgelerde geçen bu yapımın grafiklerine itiraz edileceğiniz zannetmiyorum.
Grafiklerin etkileyici yapısına, muhteşem müziklerin katkı sağladığını da söylemeden geçmek istemem. Yine serinin diğer oyunlarındakine benzer biçimde, oldukça etkileyici müzikler içerisinde Trine 4: The Nightmare Prince deneyimini yaşıyoruz. Öte yandan, oyunun seslendirmelerinin de ilk oyunlardaki kişiler tarafından yapılması, serinin eski hayranlarını memnun edecektir.
Bu yapımı PC tarafından deneyimlediğimi ve performanstan gayet memnun kaldığımı belirtmek isterim. Yalnız, işi biraz abartıp çok yeni olmayan bilgisayarımda 4K deneyimi yaşamak istediğimde FPS sayısının düştüğünü ve oyunun performansının gözle görülür biçimde etkilendiğini gördüm. Yine de işi abartmazsanız ve platformunuza uygun olan bir görüntü kalitesi tercih ederseniz, fazla sıkıntı yaşamayacağınızı tahmin ediyorum.
Neticede karşımızda muhteşem manzaralara ve müziklere sahip olan, başarılı fizik motoruna sahip bir yapım olarak Trine 4: The Nightmare Prince oyununu nitelendirebiliriz. Bu bulmaca oyununu oynarken grafikler, sesler ve performans açısından oyuncuların büyük şikayetlerinin olmayacağını tahmin ettiğimi belirterek, izninizle son sözler için bir alt kısma geçiyorum.
Trine 4: The Nightmare Prince, satın alınıp oynanır mı?
İnceleme yazılarının sonunda dikkate aldığım önemli hususlardan bir tanesinin fiyat ve sunulan performans olduğunu hatırlatayım. Trine 4: The Nightmare Prince, platformuna göre özellikle ülkemizde fiyat farklılıkları gösteren bir yapım. Eğer bir PC kullanıcısıysanız bu oyunu Steam üzerinden 50 Türk Lirası gibi gayet uygun bir fiyatla satın alabilirsiniz. Ayrıca, bu yapımın sürekli olarak indirime girdiğini de sözlerime ekleyeyim.
Oyun konsollarındaysa durum biraz daha tuzlu oluyor ama sunulanın buna değebileceğini söyleyebilirim. Oyunlardaki bulmacalar hoşunuza gidiyorsa, bu bulmacaların platform ögeleri ve fizik motoru temelli bir kıvamda bir video oyununun tamamına yayılmasını istiyorsanız, Trine 4: The Nightmare Prince gayet iyi bir tercih olacaktır.
Serinin diğer oyunlarını oynamadıysanız, yeni bir hikayenin sunulduğu bu 4. oyun, rahatlıkla satın alabileceğiniz ve eski oyunları deneyimleme ihtiyacınızın olmayacağı bir yapım. Bu arada 4 kişiye kadar çoklu oyuncu desteğine sahip olan bu oyunla, arkadaşlarınızla birlikte de eğlenceli ve düşündürücü dakikalar yaşama imkanına erişebilirsiniz.
Oyunun bazı sistemlerde performans açısından ufak sıkıntılar göstermesi, bir de oyunun sonuna doğru sıklaşan ve anlamsızlaşan düşmanların biraz tat kaçırdığını söylemeden geçmeyeyim. Bir de karşınızda devasa bir yapım beklememeniz konusunda uyarıda bulunayım. Beklentilerinizi doğru belirlerseniz ve bulmaca odaklı bir yapım oynayacağınızın farkındaysanız bu yapımdan tam verim alabilirsiniz.