Günümüzde keşfe dayalı pek de oyun kaldığı söylenemez. Tabii ki bazı oyunlar, keşfe çok önem verdiklerini iddia edip, bu türün en iyisi olduklarını lanse etmeye çalışıyor ama yine de tarihte geriye dönecek olursak, özellikle de The Legend of Zelda gibi markaların eline su dökebilecek pek de bir yapıt yok ortada. Bugün inceleyeceğimiz Tunic de aslında bu markadan esinlenip, her şeyi keşfetmeyi oyuncunun eline bırakıyor ama bu tabii ki eğlenceli bir şekilde işleniyor oyun içerisinde. Ayrıca, bu oyunun basit bir şekilde The Legend of Zelda yapıtlarını kopyaladığını söylemek de doğru olmaz; derinlere indiğinizde daha fazlasını görebiliyorsunuz.

Oldukça fantastik ve büyülü bir havaya sahip olan dünyası, size anında Souls serisini hatırlatabilecek kadar zorluktaki düşmanları, gizli mağaraları, oldukça güçlü keşif ögeleri ve çok daha fazlası derken Tunic oyununa başladığınız zaman aslında bunların hiçbirini bilmiyorsunuz. Oyun, size birçok şeyi söylemiyor ve sizin deneme-yanılma yöntemi ile birçok şeyi çözmeniz gerekiyor. Bu tip sistemler bazı oyunlarda çok kötü bir şekilde işleyebilir ama Tunic, tüm yapısını oyuncu keşfi üzerine kurduğu için deneme-yanılma yöntemi öyle tahmin ettiğiniz kadar rahatsız edici bir hava sunmuyor.

Tunic oyununda ilerledikçe, keşfetmeniz gereken dünya büyüyor ve sürekli olarak yeni keşif yöntemlerini göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Bu sırada, envanteriniz de yeni kılıçlar ve kalkanlar ile güncelleniyor. Bunları da tabii ki düşmanları öldürmek için kullanıyorsunuz. Bu video oyununda bolca farklı tipte düşman bulunuyor ve oyun bu konuda kendisini hiç tekrar etmiyor. İlerleme sağladıkça, oyun bitene kadar yeni düşmanlarla sürekli olarak tanışıyorsunuz. Tanıştığınız düşmanların neredeyse tamamı da size benzersiz şekillerde saldırmaya çalışıyor. Ayrıca oyunda bölüm sonu canavarları da yer alıyor.

Tunic, bu noktada biraz Souls serisindeki oyunlara benziyor. Şöyle ki bir düşman sizi öldürdüğü zaman bütün paranızı orada düşürüyorsunuz. Geri alabilmek için ise ölmeden oraya gidip, düşürdüğünüz ganimetlerinizi toplamanız gerekiyor. Bu sırada eğer tekrar ölürseniz, ganimetleriniz tamamen yok oluyor. Souls serisindeki ruh toplama olayı ile aynı yani. Ayrıca, doğum noktalarını aktif olarak kullanmak, halihazırda öldürdüğünüz düşmanların yeniden canlanmasına sebep oluyor ki bunu da Souls serisinde sıkça görebilmek mümkün. Düşmanlarla savaşmak da çoğu zaman bu markayı hatırlatabiliyor.

Tunic

Tunic, keşfedilmek için sizi bekliyor

Tunic, geriye dönük keşif yapmaya da çok önem veriyor ve aslında beni de bu noktada biraz kaybediyor. Halihazırda keşfedilmiş yerlerden yeteri kadar ilerleme kaydedemeden geçememe, daha sonra gerekli alet ve edevatı aldıktan sonra eski noktaya geri dönüp, oranın kilidini açıp, yola devam etme gibi sistemlerden pek hoşlanmıyorum ama Tunic, bunu aktif olarak kullanıyor. Tabii ki oyun her zaman sizi net bir şekilde engellemiyor; bazen o çıkmaz yolda ne yapmanız gerektiğini bilmediğiniz için keşfi bırakıp, yolunuza devam ediyorsunuz. Mesela, ışık olmadan karanlıktaki merdiveni göremiyorsunuz ama bilginiz olsa, ışığa zaten ihtiyacınız olmaz.

Tunic, geriye dönük keşif ile beni biraz rahatsız etse bile günümüzün AAA seviyesindeki oyunları kadar abartmıyor her şeyi. Keşif, ciddi anlamda önem taşıyor ve bununla uğraştığınız için de gerçekten ödüllendiriliyorsunuz. Oyunda karşınıza çıkan her şeyin bir kullanım amacı var ve keşifler de bunu çok iyi bir şekilde besliyor. Ayrıca oyunda keşfettiğiniz hiçbir yer birbirine benzemiyor ve farklı zorluklar sunabiliyor. Bu da zaten oyunun keşfini ciddi anlamda önemli ve eğlenceli kılan elementlerden sadece iki tanesi. Tabii bu oyunda her şey keşif değil, çoğu zaman hayatınız için savaşmanız gerekiyor.

Can iksirleri ve düşmanların saldırılarından kaçınmak oldukça büyük bir önem taşıyor Tunic içerisinde. Yalnız, bir dayanıklılık barı olduğu için sonsuza kadar etrafta yuvarlanamıyorsunuz. Ayrıca, savunma için kalkanınızı da kullanabiliyorsunuz. Saldırı tarafında ise silahlar, bombalar ve çok daha fazlası bulunuyor. Bu saydıklarımın ötesinde karşınıza çıkan ögelerin ne için kullanıldığını anlamak biraz zaman alıyor. Özellikle de oyunun size ders vermesini beklerseniz, o ögeleri hiç kullanamayabilirsiniz bile. Bu yüzden de Tunic oyununda elinize geçen yeni ganimetler ile deneyler yapmak oldukça büyük bir önem taşıyor.

Yine de Tunic, sizin elinizi tamamen bırakmıyor. Oyunda keşif yaparken bazı kitap sayfaları bulabiliyorsunuz. Bu sayfalar size bir harita olarak görünebiliyor ve bazen de elinizdeki bazı ganimetlerin ne işe yaradığını ve nasıl kullanılacağını gösteriyor. Bu sayfalar, oyunda size bilgi veren tek şey diyebilirim. Bu yüzden de Tunic oyununda keşif yapıp, sayfaları toplamak, oyunu biraz daha anlaşılabilir seviyeye getiriyor. Tabii bu sayfaları toplamadan, her şeyi kendinizin öğrenmesi de ayrı bir keyif sunuyor. Ayrıca, oyun zaman zaman çok zor olsa bile tek bir bölümde veya düşmanda, çok uzun süreler boyunca takılı kalmıyorsunuz da.

Tunic

Bu kadar güzel bir başka dünya bulmak çok zor olabilir

Tunic hakkındaki inceleme yazımı bitirmeden önce oyunun sunum kısmına da değinmek istiyorum. İnceleme yazıma eklemiş olduğum görsellerden de görebileceğiniz üzere oyun oldukça güzel görünüyor. İzometrik bir kamera açısı kullanıldığı için dünyayı çok daha geniş bir şekilde görebiliyorsunuz ve detayları kolayca keşfedebiliyorsunuz. Aynı zamanda oyundaki görsel efektler, doku kaplamalarının kaliteleri, düşman tasarımları ve genel anlamdaki sanat tasarımı da oldukça yüksek seviyede. Evet, AAA seviyesindeki bir oyun kadar gerçekçi görünmüyor kendisi ama Tunic oyununun da amacı sanıyorum ki bu değil.

Performans tarafında da benzer bir başarının elde edildiğini söyleyebilirim. Görselliğin kaliteli olduğu gibi performans tarafında da pek bir problem bulunmuyor. Oyunun yükleme süreleri gayet ideal, herhangi bir çökme problemi yaşanmıyor, oyun içi hatalar pek fazla yok ve optimizasyon da başarılı bir şekilde yapılmış gibi duruyor. Sesler ve müzikler ise oyunun genel atmosferini çok olumlu bir şekilde etkiliyor. Oyunda, akılda kalıcı pek de bir müzik yok ama yine de genel anlamda sesler ve müzikler, oyunu oynarken, yaşadığınız deneyimi olabildiğince olumlu bir şekilde etkiliyor; kaliteyi aşağıya çekmiyor.

Tunic, yine de kusursuz bir oyun sayılmaz. Daha önce de söylediğim gibi geriye dönük keşif sistemi bazı oyuncuları rahatsız edebilir. Aynı şey, Souls serisinde kullanılan bazı mekaniklerin bu oyunda yer alması için de söylenebilir. Ruh toplama ve düşmanların yeniden doğması gibi sistemlerin Tunic gibi bir video oyununa bire bir olarak kopyalanması bence çok da gerekli bir şey değildi. Aynı zamanda, bazı bölüm sonu canavarlarının çok dengesiz olduğunu da söylemek istiyorum. Yani, ne kadar güçlü olursanız olun, bu savaşlar oldukça zor geçiyor ve zoru seviyor olsanız bile bu da pek eğlenceli bir deneyim sunmuyor.

Her sene Tunic gibi böyle sürpriz video oyunlarını görüyoruz. Neredeyse hiçbir reklam olmadan, sessiz bir şekilde çıkışını gerçekleştiren bu video oyunu, sadece PC ve Xbox platformlarında mevcut. Hatta oyunu Xbox Game Pass üzerinden de oynayabilirsiniz. Eğer sizi birçok farklı alanda zorlayacak, keşfe önem veren, büyülü bir dünya sunan, kaliteli bir bağımsız video oyunu arıyorsanız, Tunic isimli yapıta mutlaka bir göz atmanızı öneriyoruz. Bu oyun, The Legend of Zelda ve Souls serilerinden bazı elementleri alıyor olsa bile sonucunda türünün tek örneği olabilecek bir deneyim sunmayı başarabiliyor efendim.

Tunic
Tunic
Olumlu
Fantastik, büyülü ve her noktasında muhteşem görünen bir dünya sunuluyor.
Bu dünyanın içinde birbirinden benzersiz ve zorlu düşmanlar sizi bekliyor.
Düşmanlarla savaşmaktan vakit kalırsa, eğlenceli bir keşif hissi mevcut.
Olumsuz
Souls serisinden ödünç alınan bazı elementlere böyle bir oyunda hiç gerek yoktu.
Bazı bölüm sonu canavarları haddinden daha da zorlayıcı bir yapı sunuyor.
Geriye dönük keşif bazen can sıkıcı olabiliyor.
8

Etiketler: