Video oyunu dünyasında bir Türk oyunu, hatta bir şekilde Türk tarihine göz atan bir oyun bulmak oldukça zor. Bu yüzden de Ulukayın: Ertuğrul, duyurulduğu günden itibaren özellikle ülkemizde birçok oyuncunun ilgisini çekmeyi başardı. Tekden Studio tarafından geliştirilen ve Tekden Studio/Film tarafından piyasaya sürülmeye hazırlanan bu oyun, şimdi de bizim elimizde.
Ulukayın: Ertuğrul, 2025 yılının ikinci çeyreğinde, Steam üzerinden bir Erken Erişim oyunu olarak piyasaya sürülecek ama ne kadar süre boyunca bu süreçte bulunacağı bilinmiyor. Steam üzerindeki Erken Erişim bildirimleri en son 4 ay önce filan güncellenmiş ve hala çıkış tarihini 2024 yılının sonu olarak gösteriyor. Bu yüzden de sizlere doğru bir bilgi aktarabilmem mümkün değil.
Türkçe olarak seslendirme ve metin desteği bulunduran Ulukayın: Ertuğrul, Orta Çağ döneminde geçiyor ve oyunculara kaos dolu bir ortam sunuluyor. Üç farklı Türk karakteri kontrol ettiğimiz bu oyunda, elimizin altında bir yarı açık bir dünya var ve bu dünyada aksiyon temalı bir oyun deneyimi sunuluyor. İşin içinde macera da yok değil tabii ki. Saf bir aksiyon oyunu değil bu yapıt.
Ulukayın: Ertuğrul oyununun dünyasında tarihi yerleri dolaşıp, zanaat ile uğraşıp, av yapıp, düşmanlarla savaşıyoruz. Daha önce üç farklı kişiyi kontrol ettiğimizi söylemiştim. Bunlar; Ertuğrul, Turgut ve Meryem. Her birinin kendisine ait yetenekleri ve bir oynanış tarzı var. Tabii ki bunlar kağıt üzerinde şimdilik. İnceleme yazımın devamında bahsedeceğim daha fazla detaydan.

Adından da tahmin edebileceğiniz üzere Ulukayın: Ertuğrul, Ertuğrul Gazi ve onun hayatından, yaşadığı dönemden ilham alan bir video oyunu. Oyun ayrıca Diriliş Ertuğrul dizisi ile de alakalı. Zaten diziyi ve oyunu yapan şirketler aynı. Bu oyun, bir nevi yan ürün diyebiliriz. Oyun ayrıca bir oyun olduğunun da farkında; tarihi bir dizi veya film gibi değil, oyun gibi yansıtıyor.
Ulukayın: Ertuğrul içerisinde kılıç-kalkan veya ok-yay gibi kombinasyonlarla savaşabiliyoruz. Yalnız, savaşma hissi kesinlikle vasat. Tatmin edici bir vuruş hissi mevcut değil ve bu da oyunu biraz öldürüyor. Aynı şeyi aslında oyunun geri kalanı için de söyleyebilmek mümkün. Mesela, yarı açık dünyayı keşfetmek de hiçbir şekilde tatmin edici değil ve vasat hissettiriyor.
Ulukayın: Ertuğrul oyununun dünyasında etrafımıza ufak bir radar dalgası göndererek, etkileşime geçip, toplayabileceğimiz otları filan ön plana çıkartabiliyoruz. Dünya ile etkileşime geçmek bundan ötesine pek geçmiyor. Görevler de aynı şekilde birbirini sürekli tekrar eden yapılara sahip ama en azından ara sahneler filan bu monoton yapıyı kırmaya yardımcı oluyor.
Yalnız, Ulukayın: Ertuğrul oyununun savaş hissinden veya görevlerden filan çok daha büyük bir probleme sahip olduğunu söylemem lazım: Teknik yönü. Oyunu birazdan ne yazık ki yerin dibine gömmem gerekecek ama ondan önce şunu hatırlatmak istiyorum: Oyun henüz tamamlanmamış, 1.0 sürümünde değil ve Erken Erişim, hatta demo seviyesinde. Bunu unutmayın lütfen.

Ulukayın: Ertuğrul, ne yazık ki güzel görünmeyen, teknik yönü çok kötü olan ve aynı zamanda kulakları rahatsız eden bir video oyunu. Her şeyden önce görsellikten bahsedeyim: Oyunun doku kaplamaları inanılmaz geç yükleniyor ve yüklenen kaplamalar da öyle aman aman seviyede bir şey değil. Ayrıca, ana karakterlerin modelleri başarılı olsa bile geri kalan hiçbir model detaylı değil. Animasyonlar da genel olarak çok amatörce duruyor. Hiçbir şey göze güzel gelmiyor.
Ulukayın: Ertuğrul, güzel görünmediği halde teknik açıdan da zayıf. Benim karşıma çok fazla oyun içi hata çıkmadı ama performans zaten yerle bir olmuş haldeydi. Elimin altında NVIDIA GeForce RTX 4080 bulunduran bir dizüstü bilgisayar var ve bu cihazda bile oyun, High ve Ultra ayarlarda sürekli olarak FPS problemi yaşıyordu. Low ve Medium da kesinlikle optimizasyon problemlerine sahip; bunu görebilmek çok net ama en azından daha az rahatsız ediciydi o ayarlarda oynamak.
Ses ve müzik kategorisi de ne yazık ki görsellik ve performans kadar zayıftı. Her şeyden önce, müzikler sayıca az ve sürekli olarak kendisini tekrar ediyordu. Kültürümüzün melodilerinin olması çok güzel bir şey ve var olan parçalar da güzeldi ama sayıca çoğalmaları gerekiyor kesinlikle. Türkçe seslendirmeler de yer yer fena değildi ama çoğunlukla zayıftı. Karakterlerin çoğu bence duyguyu yeterince veremedi ve sanki kağıttan metin okuyorlardı. Çoğu zaman bu şekilde hissettim.
Ulukayın: Ertuğrul, arkasında Türk bir geliştirici ekibi ve tabii ki Türk tarihi bulundurduğundan ötürü kesinlikle ilgi çekici bir oyun ama sırf Türk temasına sahip diye de bir oyunu gözü kapalı bir şekilde öneremem. Oyunun çok açık ve ciddi problemleri var ve o problemler çözülmeden, bu oyundan zevk alabilmeniz pek mümkün değil. Özellikle de görsel taraftaki teknik problemler, optimizasyon sıkıntısı ve animasyonlar, bu oyunu ciddi şekilde aşağıya çekiyor. Umuyorum ki zamanla düzeltilir.