Son zamanlarda Nacon tarafından dağıtımı sağlanan oyunlar oldukça ilgimi çekmeye başladı. World of Darkness için de ilgim olduğu için Vampire: The Masquerade – Swansong, duyurulduğu andan itibaren takip listeme girmişti. Şimdi ise bu video oyunu sonunda piyasaya sürülecek ve ben de kendisini PlayStation 5 konsolunda oynama ve inceleme şansına sahip olmayı başardım. Bu noktada da Nacon tarafına teşekkür etmek gerekiyor. Her neyse, Nacon tarafından dağıtılan ve Big Bad Wolf tarafından geliştirilmiş olan bu oyun, 19 Mayıs 2022 tarihinde PC, PlayStation 4/5, Xbox One, Xbox Series X/S ve Nintendo Switch için çıkacak.
Vampire: The Masquerade – Swansong, adından da tahmin edebileceğiniz üzere World of Darkness evreninden Vampire: The Masquerade dünyası içerisinde geçen bir rol yapma oyunu. Tek oyunculu bir deneyim sunan bu yapıt, hikayeye ve hikaye anlatımına önem veren bir oynanış yapısı sunuyor. Bu oyunun içerisinde üç farklı vampirin kontrolünü ele alıyoruz. Hikayede, Code Red alarmı veriliyor ki bu da vampir dünyasında yaşanabilecek en kritik olayın gerçekleştiğini gösteriyor. Bu olay dahilinde de vampirlerin katıldığı büyük bir kutlama partisine insanlar saldırıyor ve büyük bir katliam yaşanıyor.
Boston içerisinde yaşanan bu olay, yine aynı şehrin baş vampiri, Prince Hazel Iversen, tarafından araştırılıyor. Bu araştırmaya da biraz önce söylemiş olduğum üç farklı vampir ile biz dahil oluyoruz. Yaşanan bu olayın tüm sırlarını ortaya çıkartmak için ve neyin, neden yaşandığını anlayabilmek için üç farklı konu altında deneyimli olan üç farklı vampir, göreve çağrılıyor. Tabii ki bu ana hikayenin altında birkaç farklı yan hikaye ve karakterlerin kendilerine ait kişisel olayları da gerçekleşiyor. Yine de Vampire: The Masquerade – Swansong, çok yüksek bütçeli, AAA seviyesinde bir oyun değil. Bu yüzden çap çok genişlemiyor.
Vampire: The Masquerade – Swansong oyununda kontrol ettiğimiz vampirler kısmen deneyimli sayılırlar, hepsi ortalama 100 yaşında. Bu vampirlerden ilki Galeb. Kendisi, Ventrue klanına ait ve kısmen şerif rolünü ele alıyor. Emem ise Toreador klanından geliyor ve kendisi tahmin edebileceğiniz üzere baştan çıkarıcı bir karakter. Leysha ise geleceği görebilen ve Malkavian klanından gelen bir karakter. Bu üç karakterin de oyun içerisindeki bölümleri ayrı ayrı oynanıyor. Yani, karakterler arasında ani değişiklikler yapamıyorsunuz; her karakterin girmesi gereken görev en baştan belirlenmiş oluyor efendim.
Vampire: The Masquerade – Swansong, tahammül etmesi zor bir oyun
Vampire: The Masquerade – Swansong, hikayeye önem veren bir video oyunu ama ne yazık ki oyunun bu kısmına odaklanmak biraz zor oluyor. Normalde, inceleme yazarken oyunların sunum elementlerini en sona bırakırım ama bu sefer en başta bahsetmem gerekiyor kendilerinden. Oyun, sunum tarafında gerçekten başarısız bir iş çıkartıyor. Yani, her şeyden önce görsellik tarafında oyunun yeni nesil sürümü olsa bile bu sürüm, PlayStation 3 neslinin başındaki oyunlar gibi görünüyor. Çevre detayları ve ışıklandırmalar zaman zaman güzel görünse bile karakter modelleri kesinlikle birkaç nesil geriden geliyor.
Galeb, inanılmaz basmakalıp bir karakter gibi görünüyor. Leysha ise sanki düşük bütçeli bir oyunun karakter oluşturma ekranında “Rastgele Karakter Oluştur” tuşuna basılıp, ilk çıkan sonuç seçilmiş gibi hissettiriyor. Bu noktada en iyi görünen karakter kesinlikle Emem ve Hazel. Sanırım geliştirici ekip de bunun farkında ki oyunun kapağında bile sadece Emem yer alıyor. Ana karakterlerin durumu buyken, dilerseniz yan karakterlerden filan hiç bahsetmeyeyim. Ayrıca, bu karakterlerin animasyonları filan da çok kötü. Sunum tarafında sanıyorum ki oyunun en iyi yönü performansı ama o noktada da oyun çok fazla yükleme ekranı izletiyor.
Sunum tarafında Vampire: The Masquerade – Swansong oyununun en kötü yönü, kesinlikle seslendirmeleri. Ben normalde çok kötü seslendirmelere bile katlanabilen bir insan olarak bilirdim kendimi. Sanıyorum ki daha önce bu kadar kötü seslendirmeler dinlemediğim için böyle hissediyordum; bu oyundaki tüm seslendirmeler ciddi anlamda berbat. Özellikle de Leysha’nın kızı… Bu kız konuştukça kafamı duvarlara vurmak istiyorum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim… Ayrıca, sadece seslendirme performansları değil, oyunun ses dengesi de bir garip. Karakterler bir an sessiz konuşurken, öbür an bağırmaya filan başlıyor. Garip gerçekten.
Video oyunlarının sunum elementleri bazı oyuncular için önemlidir, bazı oyuncular için de değildir. Yalnız, Vampire: The Masquerade – Swansong gibi hikayeye önem veren bir rol yapma oyununun en azından ses ve müzik tarafında yüksek bir kaliteye ulaşması gerekiyor. Görsellik ve performansın hikayeyle net bir bağlantısı yok ama sonuçta o sesler size hikayeyi anlatıyor. Müzikler de oyunun/hikayenin atmosferini etkiliyor. Bu video oyununda ne yazık ki ne sesler, ne de müzikler görevini yerine getiriyor. Bu elementler bence oyunu ciddi anlamda aşağıya çekiyor. Gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığına uğradım.
Merak etmeyin; konu oynanış olduğu zaman işler biraz değişiyor tabii ki
Sunum tarafında işler biraz kötüye gitmiş olsa bile Vampire: The Masquerade – Swansong, oynanışı ve hikayesi ile durumu biraz kurtarıyor. Öncelikle, oyunun hikayesi en baştan, en sona kadar ilgi çekici bir şekilde ilerliyor. Hikayedeki tek problem, World of Darkness ve Vampire: The Masquerade evrenlerinin/dünyalarının yeni oyuncular için yeteri kadar açıklanmıyor olması. Yani, eğer bu dünyadaki vampirler ile ilk defa karşılaşacaksanız, ne yazık ki hikayeyi anlamak ve olayların içinde geçen kelimelerin ne olduğunu anlamak için biraz fazla çaba sarf etmeniz gerekiyor. Aynı şeyi oynanış için söyleyemeyeceğim.
Vampire: The Masquerade – Swansong, çizgisel bir deneyim sunuyor. Oyun, bölüm bölüm ilerliyor ve araştırma yapmak için güvenli alandan çıktığınız zaman önce hangi karakterin bölümünü oynamak istediğinizi seçebiliyorsunuz. Bu karakterler ise orta boylu mekanların içine gidiyorsunuz, çevreyi araştırıyorsunuz, kanıtlar elde ediyorsunuz, size verilen görevleri tamamlıyorsunuz ve geri dönüyorsunuz. Ayrıca, hem bu görevler boyunca, hem de güvenli alanda yapacağınız hem diyalog seçimleri, hem de aksiyon seçimleri, hikayenin gidişatını derinden etkileyebiliyor. Bu da oyuna tekrar ve tekrar ve tekrar oynanabilirlik katıyor.
Tüm bu diyalog ve aksiyon seçimlerinde işin içine bolca element giriyor. Mesela, yapacağınız bazı seçimler Willpower gerektiriyor. Bazı seçimler de Hunger değerini yükseltiyor. Willpower, birkaç farklı şekilde geri kazanılabiliyor. Hunger değerini düşürmek için de güvenli alanlar bulup, insanları oraya çekip, kanlarını emmeniz gerekiyor. Tabii bunlar sadece temel elementler. İşin derinine indiğiniz zaman her karakterin farklı bir klan disiplini bulunuyor. Bu disiplinler, farklı yetenekler ve farklı alanlarda ustalıklar sunuyor. Tabii oyun boyunca tüm bunları yükseltebiliyorsunuz ve hatta karakterinizin ustalığını da değiştirebiliyorsunuz.
Vampire: The Masquerade – Swansong içerisinde yapacağınız bazı şeyler, karakteriniz üzerinde olumlu ve olumsuz etkiler bırakabiliyor, kişilik özellikleri kazanabiliyorsunuz. Ayrıca, görevleri başarılı bir şekilde bitirince, başarınıza göre puan kazanıyorsunuz ve bu puanlarla da yeteneklerinizi ve/veya değerlerinizi üç farklı tipte yükseltebiliyorsunuz. Tüm bunlar, farklı diyaloglara ve aksiyonlara erişim sağlamanıza imkan veriyor. Ayrıca, oyun içerisinde kanını emdiğiniz insanlar da size geçici olarak bazı ufak tefek bonuslar verebiliyor. Aslında tüm bunlar Vampire: The Masquerade evreninde halihazırda var olan elementler.
Vampire: The Masquerade – Swansong ile biraz güçsüz hissediyoruz
Vampire: The Masquerade – Swansong oyununda ben mi bir şeyleri yanlış yaptım, yoksa mantığı mı anlayamadım, bilemiyorum ama vampirlerimiz 100 küsür yaşında olmalarına rağmen özellikle oyunun başlarında çok güçsüz hissettiriyor. Bu güçsüzlüğü özellikle de diyalog anlarında hissediyorsunuz; çoğu zaman hiçbir özel diyalog seçimine yeteneğiniz yetmiyor. Bu yüzden de hikayede en kötü şekilde ilerlemenizi sağlayan, hiçbir şey gerektirmeyen diyaloğu seçmeniz gerekiyor. Karakterlerin başlangıç yeteneklerini filan belki de ben yanlış seçtim, bilmiyorum ama üç karakter de rahatsız edici seviyede güçsüz hissettirdi.
Vampire: The Masquerade – Swansong oyununun temel oynanışı içerisinde beni rahatsız eden en büyük şey de bu oldu zaten. En sevdiğim şey ise her bölümün sonunda, oyunun yaptığınız şeyleri sizin için özetliyor olması. Bu ekranda başarılı bir şekilde yaptığınız her şeyi görebiliyorsunuz, başarısız olduğunuz şeyleri görebiliyorsunuz ve tüm bunlara alternatif olarak neler yapmış olabileceğinizi görebiliyorsunuz. Şimdi, böyle bir oyunda benim en çok korktuğum şey, “Ya bir şey kaçırdıysam?” hissidir ve bu oyun, bölüm sonlarındaki o ekranı ile aslında bu korkumu resmen silip, beni kendisine hayran bıraktı.
Hayran kaldığım bir diğer şey ise Vampire: The Masquerade – Swansong oyununun aslında o klasik masaüstü rol yapma oyunu deneyimine çok bağlı kalması. Yani; karakter yetenekleri, disiplinleri ve değerleri, diyalogları en derinden etkiliyor. Diyalog anları zaten değer savaşı gibi veriliyor. Yani, karşınızdaki karakterin alakalı diyalog seviyesi ve sizin seviyeniz yazıyor. Bunların altında kazanma oranınız yer alıyor. Ayrıca, şansınızı yükseltebilecek ek ögeler, en yetenekler ve odaklanma sistemi de yer alıyor. Beraberlik durumunda da zar atılıyor. Yani, bu markanın masaüstü oyunlarını seviyorsanız, bu oyun çok tanıdık hissettiriyor.
Tüm bunların haricinde, ilgimi çeken bir diğer şey ise sözlü savaşlar oldu. Bunlar, oyun içinde yüzleşme olarak geçiyor ve karşınızdaki karakterle hararetli bir sözlü savaş içine giriyorsunuz. Bu sırada da diyaloglar aslında temel oyunda olduğu özellikleri içerisinde bulunduruyor ama bunlara ek olarak, 3-4 farklı raunt veriliyor ve bu rauntlar içerisinde de sadece belli bir sayıda başarısız olma hakkınız oluyor. Eğer bu hakkı aşarsanız, yüzleşmeyi kaybediyorsunuz ve bu da hikayeyi etkiliyor. Yalnız, yine oyunun başlarında çok güçsüz olduğunuz için birkaç yüzleşmeyi kazanmak gerçekten çok ama çok zor hissettiriyor.
Çok ilgi çekici oynanış ve hikaye elementlerini sunum geride tutuyor
Vampire: The Masquerade – Swansong, kesinlikle üzerine çok emek teri dökülmüş bir oyun. Bunu özellikle de oynanış ve hikaye içerisinde hissedebiliyorsunuz. Her üç karakteri de farklı yönlerde geliştirip, diyalogları farklı yönlerden ele geçirmek, karşınızdaki insanları sözlü savaşlarda yenmek filan oyun ilerledikçe inanılmaz hissettiriyor. Oyunun bu noktada çok büyük bir derinlik sunduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Diyalog yazımı kaliteli olduğu için tüm bunlardan ekstra zevk alıyorsunuz. Ayrıca, bölümler içerisinde özgürce araştırma yapmak, çevreye etkileşime geçmek de çok iyi hissettiriyor.
Willpower ve Hunger gibi değerlere dikkat ederek bölümlerde ilerlemeye çalışmak, diyalog seçimlerinde net olarak doğru ve yanlış seçimlerin bulunamaması, çoğunlukla oyunu oynayan kişinin ahlakına göre iyi veya kötü olarak değişebilecek seçimlerin sunulması ve tüm bunların kısa ve uzun vadede hikayeyi etkileyebiliyor olması da etkileyici olabiliyor. Vampire: The Masquerade – Swansong, Boston gibi bir şehri çok güzel bir şekilde sunuyor ve karakter modelleri çok kalitesiz olsa ve seslendirmeler de dayanılmaz olsa bile ilgi çekici kişilikler sunuluyor. Boston da birbirinden farklı bölümlerde çok güzel görünüyor.
Tüm bunların yanında, Vampire: The Masquerade – Swansong oyununun en kötü yönü ne yazık ki sunumu. Oyunun görselliği, özellikle de karakter modelleri ve geç yüklenen doku kaplamaları ciddi anlamda rahatsız edici olabiliyor. Aynı zamanda, oyundaki seslendirmeler de zaman zaman rezalet seviyelere düşebiliyor. Bu seviye o kadar aşağıya düşüyor ki karakterlerin konuşmalarına katlanabilmek bile imkansız oluyor. Tüm bunların yanında, müzikler de pek etkili sayılmaz. Yani, oynanış ve hikaye hoş bir seviyede olsa bile sunum elementleri ciddi anlamda aşıya çekiyor bu video oyununu.
Durumu özetlemek gerekirse, Vampire: The Masquerade – Swansong kesinlikle video oyunlarının başarısız sunum elementlerinden etkilenmeyen, bu evrenin klasik masaüstü oyunlarına ilgi duyan insanlara hitap ediyor. Yalnız, yine de bu oyunun konsollarda çok pahalı olduğunu belirtmek istiyorum. Oyun, PC tarafında 180 TL ve aslında bu para, bu oyuna verilebilir ama konsollardaki 600 TL değerindeki fiyat etiketi kesinlikle bu çaptaki bir oyuna verilmez. Türe ve/veya markaya ilginiz olsa bile indirim beklemenizi öneriyorum. Keşke sunum biraz daha kaliteli olsaydı da daha iyi şeyler söyleyebilseydim.