Watch Dogs serisinin 3. oyununu olan Watch Dogs: Legion karşımızda duruyor. Açık dünyasında yer alan her karakterin kontrol edilebilmesi gibi iddialı bir söylemle karşımıza çıkan bu oyunu pek çok okurumuzun merakla beklediğini biliyoruz. Bu oyunun PC sürümü için derinlemesine bir inceleme yazısıyla; bu yapımın bizlere neler sunduğundan, her karakteri kullanabilme detaylarından, çeşitli özelliklerinden, açık dünya temalı aksiyon oyunlarına göre sunduğu farklılıklarından uzun uzadıya bahsedeceğim merak etmeyin.
İnceleme yazısının detaylarına geçmeden önce serinin ilk iki oyununu uzun süre oynamadığımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Watch Dogs: Legion oyunundan önce çıkan her iki Watch Dogs oyununu da denedim fakat ziyadesiyle oynama imkanına erişemedim. Bu sebepten ötürü, inceleme yazısında bir karşılaştırma ortamı bulunmayacak. Bir diğer deyişle, incelemekte olduğum yapımla birlikte seriye nelerin eklendiğinden, nelerin aynı kaldığından fazlaca bahsedemeyeceğim. Bunun yerine, karşımızdaki oyunun neleri sunduğuna, neleri iyi yaptığına, neleri başaramadığına odaklanacağım.
Bu arada merak etmeyin, Watch Dogs serisine dair tamamen bilgisiz değilim. Yalnızca, bu serinin ilk iki oyununu yeterince oynayamadığım için birebir karşılaştırma yapmaktan kaçınmak istiyorum bu yazıda. Öte yandan, yapay zeka olan her bir karakteri yönettiğimiz bu farklı yapının yeniliklerini de sizlere elimden geldiğince detaylıca aktarmak niyetindeyim. Bahsi geçen serinin diğer oyunlarını oynama imkanına sahip olduysanız, genel yapının korunduğu, yeniliklerin ise bu yapının üzerine inşa edildiği bilgisini verebilirim.
Bilgisayar korsanlığı temasının yine odak noktası olduğu serinin bu yeni oyunu, belirttiğim üzere her bir karakteri kontrol etme imkanını sunuyor. Akıllara da böylesine ilgi çekici bir mekaniğin nasıl uygulandığına dair sorular geliyor. Soruların yanıtları da inceleme yazımızın içerisinde bulunuyor. Dilerseniz sözü daha fazla uzatmadan, nasıl bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu anlatarak inceleme yazısına devam edeyim. Bakalım karşımızda bizi hayran bırakacak nitelikte bir video oyunu bulunuyor mu?
Watch Dogs: Legion ile nasıl bir Londra bizi bekliyor?
Oyunun hikayesine göre terörist bir grup, Londra’da çok sayıda bomba patlatarak suçu bizim de üyesi olacağımız DedSec ekibinin üzerine yıkıyor. Oyunun bir nevi eğitim bölümü olan kısmında, olayların başlangıç noktasını bizzat deneyimlemek suretiyle yaşıyoruz. Bombaları keşfettiğimiz anda bulduklarımızdan çok daha fazlasının olduğunu öğrensek de iş işten geçiyor. Şehrin dört bir yanına yerleştirilen bombalar etkili bir biçimde patlatılıyor ve kaos ortamı oluşuyor. Olaydan bir süre sonra ise suçlular iyi, iyiler ise kötü gibi görünüyorlar.
Üstüne üstlük, patlamaların ardından olağanüstü bir hal alan bu kentin güvenliğini de Albion isimli ekip üstleniyor. Amacımız ise iyi gibi görünen ve şehrin kontrolünü elinde bulunduran Albion tarafının foyasını meydana çıkarmak ve şehrimizi temizlemek oluyor bu oyunda. İlk kez bu serinin bir oyununu oynayacaklar için bazı temel unsurları da dile getirmek istiyorum izninizle. Bilindiği üzere Watch Dogs: Legion, Grand Theft Auto ile büyük ilgi toplayan bir yapının en yeni temsilcilerinden birisi.
En basit haliyle karşımızda, açık dünya temalı bir aksiyon oyunu bulunuyor. Bu açık dünya ortamı da belirtiğim üzere Londra olarak tasarlanmış durumda. Londra şehrinde; araçları çalabiliyor, yapılara girebiliyor, bizlere verilen ve şehrin dört bir tarafında bulunan görevler için mücadele edebiliyoruz. Anlattıklarımın yanında, Watch Dogs serisiyle özdeşleşen bilgisayar korsanlığı temelli yeteneklerimiz bulunuyor. Cep telefonumuzda bulunan ve DedSec ekibi tarafından geliştirilen bir uygulama sayesinde, pek çok elektronik eşyanın belleğine girebiliyor ve bunları kontrol edebiliyoruz.
Kullanabildiğimiz elektronik eşyaların türlerini ve yanımıza alabildiklerimizde alt kısımlarda bahsetmeye devam edeceğim. Öte yandan, tüm bu saydıklarından çok daha önemli ve ilgi çekici bir mekaniğin Watch Dogs: Legion ile bizlere sunulduğunun altını çizmek istiyorum. Ubisoft tarafından bu oyunun duyurusuyla birlikte yapılan bilgilendirmelerden bildiğimiz üzere incelemekte olduğum yapımda, karşılaştığımız ve yapay zeka olan karakterin tamamını kontrol edebiliyoruz. Peki bunu nasıl yapabiliyoruz diye merak ediyorsanız, hızlıca bir sonraki bölümde bu yeniliği sizlere anlatmaya çalışayım.
Merakla beklenen, her bir karakteri kontrol etme sistemi nasıl işliyor?
Watch Dogs: Legion oyununda belirli bir ana karakterimiz bulunmuyor. Henüz oyunun başındayken, bizlere sunulan ve farklı özellikler barındıran 15 karakterden bir tanesini tercih ederek bu oyuna giriş yapıyoruz. Bu arada, seçebildiğimiz ilk karakterimizin özellikleri sabit olmasına karşın, görüntüleri rastlantısal olarak belirleniyor. Bir başka deyişle, oyunu yeniden başlattığınızda özellik olarak aynı fakat görüntü olarak farklı karakterleri karşınızda bulabilirsiniz. Oyunun genelindeki sistem de giriş kısmına benzer bir yöntemle hazırlanmış durumda.
Karşılaştığımız hemen her karakteri ekibimize dahil etme şansına sahibiz. Düşmanımız için çalışan askerler ve polisler gibi bizim ekibimize sempati beslemeyen kişileri ise hemen ikna etme şansımız bulunmuyor. Bunların dışında, ekibe dahil etmek istediğimiz kişilerle doğrudan konuşabiliyoruz ama doğrudan ekibe katamıyoruz. Her bir karakterin kendine özgü sorunları var ve bunları çözmemizi bizden istiyor. Genelde iki farklı bölgedeki görevleri tamamladığımızda ise sokaktaki bu alelade kişiyi ekibimize katmış oluyoruz. Öte yandan, her bir yapay zeka karakterin farklı özellikleri bulunuyor.
Karşılaştığımız kişileri ekibimize katmak açısından bu özelliklere göre hareket edebiliyoruz. Bazı karakterlerin bilgisayar korsanlığı seviyesi yüksek oluyor, bazıları yanlarında ateşli silahlar bulundurabiliyor, bazıları kargo dronu taşıyabiliyor, bazılarının ise pahalı bir aracı yanında geliyor. Karakterlerimizi tekil olarak geliştiremiyoruz. Bundan ötürü de yapacağımız seçimlere dikkat etmemiz gerekiyor. Öte yandan, topladığımız teknoloji puanlarıyla satın aldığımız ögeleri tüm karakterlerimize uygulayabiliyoruz fakat geliştirme kısımlarını biraz sonra daha detaylıca anlatacağım.
Karakterleri ekibimize dahil etme işine dönersek, her bir karakteri ekibimize katmak için görevlerin verildiğini söylemiştim. Bu görevler rastlantısal olarak oluşturuluyor ve birbirinden farkı hikayeleri barındırıyor. Tabii, oyunda karşılaşılan her bir karakter için bambaşka görevleri bulmuyoruz karşımızda. Oyunun açık dünyasından faydalanan geliştirici ekip, bu görevleri farklı noktalarda benzer yapıda işlerden oluşturmuş. Hikayesi farklı olmasına karşın, büyük çoğunlukla bir bölgeye girerek oradaki bir işlemi gerçekleştirmemiz bizden isteniyor. Bu işlem, veri deposundan bilgi silmek veya o bölgedeki birimlere zarar vermek gibi türlerde olabiliyor.
Watch Dogs: Legion oyunundaki karakterlerle neler yapabiliyoruz?
Her karakterin seçilebildiği bir yapımda bu karakterlerin yapısını anlatmayı, oynanış mekaniklerinden örnekler vererek sürdürmek istiyorum izninizle. Mekaniklere geçmeden önceyse, Watch Dogs: Legion oyununa başlarken karşılaştığımız bir seçeneğe değinmek niyetindeyim. Bu seçenek, Permadeath modu olarak karşımıza çıkıyor. Permadeath modunda, karakterlerimizin bir tanesi öldüğünde veya yakalandığında, bir daha o karakteri seçemiyoruz. Bir başka deyişle, yeniden doğma olayı bu modu seçtiğimizde gerçekleşmiyor ve ona göre daha mantıklı adımlarla ilerlememiz gerekiyor. Permadeath modunu tercih etmezsek, ölen karakterimiz bir süre sonra yeniden seçilebilir hale geliyor.
Bana sorarsanız, Permadeath moduyla ilerlemek çok daha eğlenceli ve gerçekçi bir oyun deneyimi sunuyor fakat kazanımlarınızın bir anda boşa gitmesini istemiyorsanız bu seçeneği tercih etmeyebilirsiniz. Öte yandan, yapacağınız seçimlere göre 3 farklı zorluk seviyesi de bulunuyor ki Ubisoft tarafının bu yapımı her türlü oyuncuya uygun hale getirme çabalarını görmüş oluyoruz. Peki, bu zorluk seviyelerini de seçtiğimizde karşımızda nasıl bir yapı bulunuyor ve verilmek istenen başarılı bir biçimde uygulanıyor mu? Sözü fazla uzatmadan şöyle söyleyebilirim ki bu oyunda bize bariz bir biçimde çeşitlilik sunulmaya çalışılmış.
Görevleri yaparken; gizlilik, bilgisayar korsanlığı, şiddet gibi farklı unsurları seçme şansı bize bırakılıyor. Aynı zamanda, görevlerin bulunduğu geniş mekanlara nasıl gireceğimizi de yine kendimiz tayin edebiliyoruz. Birazdan detaylıca anlatacağım ama Londra’daki mekanların, özellikle de görevleri gerçekleştireceğimiz alanların oynanış çeşitliliğini desteklediğini gördüm. Bir yere dilersek ön kapıdan, dilersek kuytu bir noktadan, dilersek uçarak girebiliyoruz. Tabii, bu girişler sırasında fark edilmememiz gerekiyor ki fark edilsek de şiddet unsurunu devreye sokabiliyoruz.
Görevlere başlarken de kontrol edeceğimiz kişinin özelliklerine dikkat etmemiz gerekiyor. Oyundaki karakterlerimizle, etkisiz hale getirdiğimiz düşmanların silahlarını alamıyoruz. Donanım olarak neye sahipsek, elimizdeki unsurları kullanmamız gerekiyor. Bunun yanında, elektronik cihazlara erişim imkanımızın olması taktiksel anlamda çeşitlilik sağlıyor. Kendi stratejimize göre hareket edebiliyorken düşmanın fark etmesi durumuna göre farklı yöntemler de kullanabiliyoruz. Bu yöntemlerin arasında; silahlı çatışma, yakın dövüş, farklı unsurlarla rakibi alt etme gibi pek çok tercih mevcut.
Savaş, bilgisayar korsanlığı, gizlilik gibi mekanikler başarılı mı?
Oynanış sırasında bizlere sunduğu tercih çeşitliliği bakımından Watch Dogs: Legion oyununun hayli başarılı bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Bölümlerde ilerleyişimizi tercih ettiğimiz gibi kullandığımız ögelerin arasında farklılıklar da bulunuyor. Ateşli silah kullanacaksak farklı çeşitlere sahip olabiliyoruz. Yakın dövüşe odaklanacaksak; yumruklarımızı kullanabiliyor, bir aletle mücadele edebiliyor, karakterlere özgü olan cihazları düşmanlarımızın üzerinde uygulayabiliyoruz. Mesela, karakterimizin özelliğine göre elektro şok verebilen bir cihazla da saldırabilir, düşmanın üzerine arılar salarak da onu şaşırtabiliriz.
Çeşitlilik açısından tatminkar bir durum söz konusu ama bu mekanikler ne derece başarılı bir biçimde oyuna yansıtılıyor sorusunu da galiba kendimize sormamız gerekiyor. Watch Dogs: Legion oyununda kullanılan ateşli silah mekaniklerini beğendiğimi belirtebilirim. Doyurucu bir vuruş hissiyle düşmana ateş ederken, siper alma mekanikleriyle bir anda kendimizi eğlenceli bir aksiyonun ortasında bulabiliyoruz. Farklı silahların etkilerini hissettiğimi de sizlerle paylaşabilirim. Silahımızın türüne göre kullanım etkisindeki farklar görülebiliyor. Silahlı çatışma anlarından keyif aldığıma dair bir yorum yapabiliyorum.
Gizlilik unsurlarının çeşitli olmasını da beğendim fakat kullanım anlamında türler arasındaki farklar fazla anlaşılmıyor. Örneğin, bir düşmanın arkasından yaklaşarak ellerimizle bayıltmak veya elektrik kullanarak bayıltmak görsellik dışında çok büyük farklılıklar içermiyor. Benzer şekilde, yakın dövüş mekaniklerindeki farklılıkları da sonuç anlamında fazla anlayamıyoruz. Yakın dövüş konusunda yetenekli bir karakteri yönetiyorsak, daha çeşitli animasyonlarla düşmanla mücadele ediyor. Bunun yanında, sıradan bir karakter de doğru zamanlamalar yaptığımız anda benzer sonuçları almamız için yeterli olabiliyor.
Kullandığımız elektronik cihazlara baktığımda yine belirli bir çeşitliliğin sağlanabildiğini gördüm. Spider-bot adı verilen mekanik örümceği pek çok alada kontrol edebiliyoruz. Kargo dronu, oyunun farklı bölgelerinde yer aldığı gibi bazı karakterlerim bu cihazları çağırabiliyor ve üzerine binerek şehirde uçarak hareket edebiliyoruz. Bunlarla benzerlik gösteren ve düşman üzerinde etkisi olan pek çok cihazın da tercihlerimize göre kullanılabildiğini sizlerle paylaşayım. Bu cihazların bazıları, belirttim üzere karakterlerimizin yetenekleri arasında yer alırken, bazılarının kilidini açarak aktif hale getirmemiz gerekebiliyor.
Watch Dogs: Legion ile karakter geliştirme ve özelleştirme sistemi nasıl işliyor?
İnceleme yazısını buraya kadar dikkatli bir şekilde okuduysanız, Watch Dogs: Legion oyununun tek bir karaktere odaklanmadığını anlamışsınızdır. Karakter geliştirme seçenekleri de tek bir karakter üzerinden ilerlemiyor. Bu oyunda, diğerlerinden daha fazla özelliğe sahip olan karakterleri ekibimize dahil edebiliyoruz fakat bir karakterin kişisel yeteneklerini geliştiremiyoruz. Haritanın çeşitli noktalarından veya başardığımız görevlerden elde ettiğimiz teknoloji puanlarıyla, bazı unsurların kilitlerini açabilir ve bu unsurları geliştirebiliriz. Bahsettiğim bu unsurlar ise ekibimizin tamamına etki ediyor ve dilediklerimiz tarafından kullanılabiliyor.
Teknoloji menüsünde; aletler, geliştirmeler, silahlar ve bilgisayar korsancılığı alanında çeşitli ögeler yer alıyor. Belirttiğim üzere, teknoloji puanları vasıtasıyla bunların kilidini açmak ve geliştirmek bize bırakılıyor. Geliştirdiğimiz unsurları ise karakterimizin durumuna göre ekipman olarak atayabiliyoruz. Karakterlerin gelişimi de bir nevi özelleştirme sistemiyle, sahip olunan ve kullanılabilen ögelerin üzerinden gerçekleşiyor. Örneğin, makineli tüfek taşımayan bir karaktere makineli tüfek kullandıramıyoruz fakat teknoloji puanlarıyla kilidini açtığımız bir elektro şok tabancasını bu karaktere atayabiliyoruz.
Benzer şekilde, oyunun başında verilen Spider-bot benzeri olan eşyaları değiştirme şansımız bulunuyor. Bu eşyalar, her bir karakter tarafından kullanılıyorken, ikincil silah kullanma imkanı yalnızca yeterli olan karakterlerde mevcut. Öte yandan; silahlarımızı, bazı cihazlarımızı ve araçlarımızı görsel olarak özelleştirebiliyoruz. Ekibimizi seçme menüsüne geldiğimizde, kullandığı eşyaları değiştirirken, görsel anlamda kaplama seçme imkanı da sunuluyor. Mesela, bir karakterimiz araç sahibiyse, bu aracın rengini değiştirme şansına sahibiz. Renk değiştirme işlemi, oyunda kazandığımız Eto isimli para birimiyle gerçekleşiyor.
Sahip olduğumuz karakterleri görsel anlamda özelleştirmek istediğimizdeyse, şehrin çeşitli noktalarında bulunan kıyafet istasyonlarına gidiyoruz. Buralarda, yeni ögeler satın alabildiğimiz gibi, sahip olduğumuz eşyalara da ulaşabiliyoruz. Neleri giyebiliyor ve özelleştirebiliyoruz diye merak ediyorsanız hemen söyleyeyim. Watch Dogs: Legion oyununda, görsel olarak; tüm kıyafet, maske, yüz bandı, üst giysi, tişört, alt giysi, ayakkabı, eldiven ve çanta bölgelerinde farklılıklar yapma imkanımız bulunuyor. Satın alınabilir ögelerle birlikte bu çeşitliliği yeterli bulduğumu söyleyebilirim. Yalnız, silah kaplamalarının sayısı ve desen çeşitliliğini pek yeterli bulmadım.
Görevlerin yapısı birbirini tekrar ediyor mu?
Watch Dogs: Legion oyununda yer alan Londra şehrinin tatminkar bir büyüklükte olduğunu söyleyebilirim. Üst kısımlarda belirttiğim üzere bu şehirde özellikle görev yapılan, içerisinde düşmanların yer aldığı yapılar da hayli geniş çaplı biçimde hazırlanmış durumdalar. Büyük diye adlandırdığım neredeyse her bir yapının birden fazla giriş noktası bulunuyor ve bu durum şehrin tamamına yayılmış vaziyette. Peki, görevler sırasında bu yapıların büyüklüğü, oyunun çeşitliliğine etki ediyor mu? Bu soruyu hem evet, hem de hayır olarak yanıtlamak isterim.
Şöyle ki, Watch Dogs: Legion oyununun bölüm tasarımcıları tarafından bir ekosistem oluşturulmuş. Görevleri farklı binalarda gerçekleştirdiğimiz için bizlere oynanış anlamında farklılık hissi veriliyor. Ana görevlerde sinematiklerle, yan görevlerdeyse çeşitli diyalog ve kamera açısı unsurlarıyla bu farklılık hissi destekleniyor. Öte yandan, girdiğimiz çoğu alanda benzer mekanikleri uygulamak durumunda kalıyoruz. Gizlice ilerleyebilirsek, karakterimizin özellikleri ve bilgisayar korsancılığı yeteneklerinin yardımıyla hareket ediyor, aksi takdirde çatışmalara giriyoruz. Bulunduğumuz bölgedeki düşmanların yapısına ve çeşitlerine göreyse giriştiğimiz mücadelenin boyutu değişebiliyor.
Bölümlerde yer alan ve karakterlerimize özel olan tüm bu değişkenlere karşın, yapabildiğimiz davranışların bazen sınırlı kaldığını hissettim. Elimizde kullanabileceğimiz fazlaca cihaz var, her bir karakterimizin farklı yetenekleri de bulunuyor fakat kendimize güvenirsek sürekli silahlı çatışmaya girerek de bölümlerde ilerleyebiliyoruz. Bu arada, çatışmalar sırasında düşmanların tepkilerinin fena olmadığını söyleyebilirim. Bir düşman, kendi tarafı için koruma atışı yapıyorken, diğerleri yer değiştiriyor ve bize göre yaklaşıyorlar. Düşmanlarımızın saldırgan ve mantıklı hareketlerde bulunmasıysa çatışma ihtimalinden bizi uzaklaştırmaya itiyor.
Öte yandan, gizlilik unsuruyla ilerlediğimiz alanlarda yapay zekayı pek yeterli bulamadım. Arkası dönük bir adamın yakınında bir başkasını boğazlarken, arkası dönük olan adam bunu fark edemiyor. Bir adamın telefonunu çaldırdığımızda, karşısından yaklaşsak bile göremeyebiliyor. Görüş mesafesinde olup da bir yer saklandığımızda rakiplerimiz yakınımıza yaklaştıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi geri dönebiliyorlar. Kısacası, Watch Dogs: Legion oyunundaki yapay zeka, silahlı çatışma ve gizlilik durumlarında aynı performansı gösteremiyor. Aradaki farktan ötürü de oyuncular gizli ilerleme yöntemine sanki bilinçli olarak yönlendiriliyor.
Watch Dogs: Legion ile görevlerin çeşitliliği, açık dünyaya nasıl ilişkilendiriliyor?
Açık dünya temalı oyunlar denildiğinde akla ilk gelen şirketin Ubisoft olduğunu kabul edebiliriz. Ubisoft tarafı, açık dünya üzerine yerleştirdiği görevlerle uzun süre kendisini tekrar ettiğinden ötürü ağır eleştirilerin hedefi olmuştu. Watch Dogs: Legion oyununda yine açık dünyaya dair görevler bulunuyor fakat bunların belirli bir çeşitlilikle sunulduğunu söyleyebiliyorum. Londra şehri, bu oyunda bölgelere ayrılmış durumda. Her bir bölgenin kendine özgü bazı görevleri bulunuyor ve bunları tamamladığımızda o bölgedeki halkın güvenini sağlamış oluyoruz.
Bizlere sunulan etkinlikleri tamamladığımızda ise özel yetenekleri olan karakterleri takımımıza ekleyebiliyoruz. Örnek vermem gerekirse, görevlerini tamamladığım ilk bölgede James Bond ile büyük benzerlik gösteren bir karaktere sahip oldum. Bu karakter, ajan özellikleri barındırdığı gibi roket atabilen bir araçla ekibimize dahil oldu. Şahsen bu hediyeyi, oyunun geneline etkisi bakımından tatmin edici buldum. Bu arada, oyunda karşımıza çıkan yan görevlerin de kendi içlerinde çeşitlilik barındırdığını söylemeden geçmeyeyim. Yan görevler vasıtasıyla, ana mekaniklerin dışında kalan unsurları keşfetme imkanına da erişiyoruz.
Girdiğim ilk yan görevde, şehirdeki 5 farklı dövüş kulübündeki müsabakaları kazanmakla görevlendirildim. Böylelikle, hem oyundaki dövüş kulüplerinin yapısını yakından görme, hem de kazandığımız son maçların ardından yendiğimiz kişileri ekibimize dahil etme imkanına ulaştım. Dövüş kulüplerinin şehrin farklı noktalarında olduğunu belirtirken biraz da araç sürme mekaniklerinden bahsetmek istiyorum. Açık konuşmak gerekirse, her ne kadar başarılı görünse de araç kullanma mekanikleri beni tatmin etmedi. Her bir aracın aniden hızlanabilmesi, fiziklerinin tam hissedilememesi gibi unsurlar biraz hevesimi kaçırdı.
Yanlış anlaşılmasın lütfen, çok kötü demiyorum fakat araç kullanımının gerçekçilikten biraz fazla uzak kaldığını gördüm. Öte yandan, şehir tasarımının fazlaca karmaşık olması da muhtemelen araç kullanırken alacağım keyfi engelleyen unsurlardan oldu. Şehir görüntü olarak gayet güzel, dolu dolu ve canlılık hissine sahip. Bununla birlikte, bu yoğunluktan ötürü biraz sıkışıp kalmışım hissine kapıldım. Oyunun hikayesi gereği yalnızca şehir merkezinde hareket ediyor olmamızdan ötürü sürekli olarak yoğunluğun içerisinde bulunuyoruz. Hal böyle olunca, yoğunluk bazen bunaltıcı olabiliyor.
Grafikler, sesler ve performans ne durumda?
Şehrin bunaltıcılığından bahsetmişken sürekli trafikte kalmamızın gerekmediğini de sözlerime ekleyeyim. Watch Dogs: Legion oyununun haritasının çok fazla yerinde hızlı seyahat noktaları bulunuyor. Bu noktalaraysa, dilediğimiz herhangi bir anda geçiş yapabiliyoruz. Kısacası, oyunun tamamını trafikte geçirmemiz gerekmiyor. Araçların gerçekçi olmasa da akıcı sürüş dinamiklerine sahip olmasından ötürü de hızlıca dilediğimiz böyleye ulaşmış oluyoruz. Şehrin genel yapısı bana biraz fazla sıkışık geldi ama farklı kişiler benle aynı şeyi düşünmeyebilirler tabii ki.
Bizlere sunulan şehrin ve oyunun grafikleriyle ilgili de biraz yorum yapayım izninizle. Watch Dogs: Legion oyununu PC üzerinden deneyimledim. Görsel açıdan beğenimi kazanan bu oyun, barındırdığı manzaralar açısından beni fazla etkilemedi. Oyunlardaki doğa manzaralarına hayranlıkla bakmayı seven birisi olarak, üst kısımda da irdelediğim gibi şehir merkezi ortamının yansıtılmasını görsel açıdan da etkileyici bulmadım. Tabii bu kötü grafiklerin bizlere sunulduğu anlamını taşımıyor. Bilgisayarımın gücüne göre başarılı diyebileceğim görüntülerle karşılaştım. Özellikle yağmur yağdığı zamanlarda şehrin görüntüsü daha bir ilgimi çekti.
Karakterlerin yüz modellemeleri, rastlantısal olarak tasarlandığından ötürü biraz tuhaf gelebiliyor. Yine de çok rahatsız edici olmadıklarını söyleyebilirim. Oyunun müzikleri ise gayet başarılı. Londralı bir sokak sanatçısı olarak Stormzy tarafından hazırlanan parçalar etkileyici. Oyunun genel ses performansı da ortalamanın üzerinden sayılabilir. Genel oyun performansını soracak olursanız, o kısımda önemli soru işaretlerinin bulunduğunu ne yazık ki sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, oyunun yükleme süreleri biraz fazlaca uzun ve fazla sayıda teknik hatayla karşılaştım.
Muhtemelen güncellemelerle bu hatalar düzeltilecektir fakat defalarca oyunum çöktü ve bazen ana menüye çıkamadan oyunun donduğunu gördüm. Biraz eskimiş olan NVIDIA GeForce GTX 1060 (6 GB) model ekran kartımla, genelde yüksek olan ayarlarda 1080p çözünürlükte ortalama 30 FPS gibi bir performans yakaladım. Bu oran bazen 20 FPS civarına düşerken, bazen de 40 FPS civarlarına çıkabildi. Watch Dogs: Legion oyununun çıkışının ardından gelen güncellemelerle tutarsız olan performans oranlarının düzeltileceğini düşünüyorum. Deneyimlemediğim için ne yazık ki bu oyunun konsollardaki performansına dair yorum yapamıyorum.
Watch Dogs: Legion, satın alınması gereken bir yapım mı?
Karşımızda oldukça detaylı ve çeşitlilik barındıran bir yapım olduğundan ötürü, inceleme yazısında atlamış olduğum noktalar için şimdiden özür dileyeyim. Kapsamlı bir inceleme yazısı kaleme almaya çalışsam da oyunun detayları arasında es geçtiklerim olabiliyor. Mesela, Spider-bot kullanarak giriştiğimiz bulmaca odaklı görevlerden ziyadesiyle bahsedemedim. Bu tip görevler, farklı cihazlar da kullanılarak oyunun geneline yayılmış durumdalar. Ayrıca, pek çok noktada bulmaca odaklı görevler bulunuyor ki bu görevlerden oldukça memnun kaldım. Ubisoft tarafının sürekli kulelere tırmandırmak yerine bulmaca ve platform unsurlarıyla zenginleştirilen görevler sunması sevindirici.
Watch Dogs: Legion oyununun en çok merak edilen farklı karakterleri kullanma mekaniğinden de memnun kaldım. Oyuncuları yeni karakterlere ulaşmaya iten bu durum, oynanış süresini de önemli ölçüde arttırıyor. Şehirdeki her birey için bambaşka tasarımlar yapılmasa da karakter çeşitliliğinin çeşitli kombinasyonlarla tasarlanmasının yerinde bir hamle olduğunu düşünüyorum. Permadeath moduyla bu yapımı oynarsanız, kazandığınız karakterleri kaybetmemek adına daha heyecanlı bir oyun deneyimi yaşayacağınızı da belirteyim. Hikaye açısından da tutarlı bir macera yaşadığımızı tekrarlayayım.
İncelediğim yapımın beni rahatsız eden noktalarını, okumakta olduğunuz yazıda dile getirmeye çalıştım. Oyun henüz çıkmadan deneyimlediğim PC sürümündeki teknik aksaklıklar biraz fazla gözüme battılar. Oyunun çökmesi ve kapatılamaması gibi durumların kısa sürede güncellemeler vasıtasıyla giderileceğini umut ediyorum. Öte yandan, oyunu deneyimlediğim dönemde henüz çevrim içi bölümler aktif olmadığından ötürü bu kısımla ilgili yorumların da inceleme yazısında bulamayacağınızı belirteyim. Ubisoft tarafı, eşli oyunculu ve PvP tarzında farklı çevrim içi oyun modlarının oyuna Aralık 2020’de ekleneceğini belirtmişti.
Son sözlere gelirken, Watch Dogs: Legion oyununun geneli için olumlu düşüncelere sahip olduğumu sizlerle paylaşabilirim. Uzun süre vakit geçirilebilecek, mekanikleri başarılı, oyuncuya taktiksel çeşitlilik imkanı veren bir yapım var karşımızda. Yapay zeka olan her bir karakterin oynanabilmesi farklı bir fikir fakat çığır açıcı bir etkisi olduğunu hissedemedim. Yine de Ubisoft tarafının yeniliklere yönelmesi, bu yenilikleri açık dünya unsurlarıyla birlikte ortaya kayabilmesi takdir edilmesi gereken bir durum olarak nitelendirilebilir.
