Günümüzde birçok şeyin simülasyon tarzı oyunu yapılıyor. Avcılık da bunlardan bir tanesi. Hatta, avcılık temelli simülasyon oyunları çok eski dönemlere kadar uzuyor. Problem şu ki bugüne kadar bu aktiviteyi güzelce sunabilecek kadar başarılı bir video oyunu göremedik. THQ Nordic tarafından piyasaya sürülen ve Nine Rocks Games tarafından geliştirilen Way of the Hunter ise o oyunlardan bir tanesi olmaya çalışıyor, avcılığın ne olduğunu ve nasıl yapıldığını oyunculara sunuyor. Problem şu ki aynı tarzdaki diğer birçok oyunda olduğu gibi bu yapıtta da sayısız problem bulunuyor. Bu yüzden de sağlıklı bir avcılık deneyimi yaşatılmıyor.
Way of the Hunter oyununda hem Avrupa, hem de Amerika Birleşik Devletleri bölgelerinden gelen dev gibi açık dünyalar bulunuyor. Bu açık dünyalarda birbirinden farklı silahları kullanarak, birbirinden farklı hayvanları avlamaya çalışıyoruz. Eğer daha önce herhangi bir avcılık oyunu oynamadıysanız, yaşatılan deneyimi şu şekilde özetleyebilirim: Gizliliği ön planda tutarak hareket ediyorsunuz ve hayvanların sizi görebilmesi, duyabilmesi ve koklayabilmesi konusunda süper güçleri var. Merak etmeyin, bizim karakterimizin de hayvanları fark edebilmesi için süper güçleri var tabii ki.
Way of the Hunter oyununa adım attıktan hemen sonra problemlerle karşılaşmaya başlıyorsunuz. Öncelikle, oyunun açılış sahnesinde, daha kontrol sizde bile değilken performans problemleri baş göstermeye başlıyor ama onlardan detaylıca daha sonra bahsedeceğim. Daha sonra da arabanıza binip, av alanına gidiyorsunuz ki bu noktada kullandığınız araba, tahmin edemeyeceğiniz kadar kötü bir kontrol hissine sahip. Ben, çok düşük bütçeli, kalitesiz bir video oyununda bile bu kadar kötü bir kontrol bir hissi görmedim. Av alanına geldikten sonra da bir başka problemle tanışıyorsunuz.
Way of the Hunter oyununda özel bir bakış filtresini açarak, hayvanların geçtiği yerleri, ayak izlerini ve benzeri şeyleri çok net olarak görebiliyorsunuz. Problem şu ki bu özel bakış açısı, hareket etmeye başladığınız an kayboluyor. Hayvanların ayak izlerini otlardan ötürü yerde de göremediğiniz için sürekli dur-kalk yapıyorsunuz. Bu da oyunu inanılmaz eğlencesiz, sıkıcı ve sinir bozucu bir hale getiriyor. Hayvan avlamak çok sabır gerektiren, detaylıca düşünmeniz gereken ve her adımınızı dikkatli bir şekilde atmanız gereken bir aktivitedir ama bu video oyunu, ne kadar sabırlı olursanız olun, kendi hataları ile sizin deneyiminizi mahvediyor.
Way of the Hunter ile yok olan hayvanların gizemini araştırıyoruz
Daha önce deneyimlemiş olduğum birçok avcılık oyununda olduğu gibi Way of the Hunter yapıtında da hayvanların seslerini ve ayak izlerini takip ederek kendilerine ulaşabiliyoruz. Ayak izlerinden zaten bahsetmiştim, inanılmaz sinir bozucular. Sesleri duymak ise çok garip bir şekilde tasarlanmış; oyunda hayvan seslerini duymuyorsunuz, duyduğunuzu ekrandaki belirteçler sayesinde görüyorsunuz. Hadi, bunu da görmezden geldik diyelim, şimdi de ortadan bir anda kaybolan hayvanların gizemini çözmemiz gerekiyor. Bunu ben açıkçası bir oyun hatası olarak ele alacağım; oyun bana başarısız olduğuma dair herhangi bir geri bildirim vermiyor.
Way of the Hunter oyununda hayvanlara yaklaşabilmek için çok sabırlı olmanız gerekiyor. Bir hayvana daha 200-300 metre uzaklıktayken yere çömelip, yavaşça hareket etmeye başlıyorsunuz. Kokunuzun hayvana doğru gitmemesi için rüzgarı takip etmeniz gerekiyor. Bitmek bilmeyen saatler sonunda hayvana yaklaşıyorsunuz ve hayvan bir anda, hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboluyor. Çok dikkatli bir şekilde hareket ettim ama şimdi bu hayvan beni duydu mu, kokumu mu aldı, yoksa uzaylılar mı kaçırdı, bilemiyorum. Etrafta hiçbir iz olmadığı için uzaylıların kaçırdığını düşünüyorum.
Bu durum aslında çok üzücü; birçok problemine rağmen Way of the Hunter, avcılığın final kısmını çok iyi bir şekilde aktarıyor. Diyelim ki herhangi bir hata yapmadan bir hayvana yeterince yaklaştınız ve kendisini vurdunuz. Bu durumda hayvanın yanına gidip, inanılmaz detaylı bir şekilde kendisini nasıl öldürdüğünüzü, merminin nasıl hareket ettiğini, hangi organlara hasar verdiğini, etin kalitesini nasıl düşürdüğünü filan çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Hatta, Sniper Elite serisinde kullanılan özel öldürme kameraları da mermiyi takip edip, hayvanı öldürdüğünüz anı yeniden yaşatabiliyor sizlere.
Way of the Hunter oyununun nadir olan olumlu yönlerinden bir tanesi bu işte; hayvanı öldürdüğünüz mermi hakkında detaylı bilgi alıyor olmanız… Bu avcılık için kesinlikle çok önemli ama mermiyi ateşlemeden önceki anların da kaliteli olması gerekiyor. Aynı zamanda bunun bir video oyunu olduğunu da unutmamak gerekiyor. Yani, hayvanın izini sürmek hem gerçekçi, hem sürükleyici, hem de eğlenceli olmalı. Aksi taktirde, sürekli dur-kalk yaptığınız, sürekli yere ve havaya bakmaktan başınızın ağrıdığı, garip kontrolleri olan kalitesiz bir oyun oynamış oluyorsunuz. Bu da yaşatılan avcı deneyimini çok aşağıya çekiyor.
Daha önce bu kadar fazla problemi bir arada görmüş olmanız çok zor
Way of the Hunter oyununu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve sonucunda elde ettiğim görsellik, aslında berbattı. Şöyle ki oyun, hareket etmediğiniz zaman kesinlikle güzel görünüyor ama sabit olmadığınız her an, görsellik ve performans ile alakalı farklı problemlerle karşılaşıyorsunuz. Bazen ufukta gördüğünüz yükseklikler yok oluyor, bazen içine girdiğiniz çalılar görünmez oluyor, bazen orada olduğunu bilmediğiniz duvarlara çarpıyorsunuz, bazen de basit bir şekilde ekran yırtılmaları ile uğraşıyorsunuz. Bu arada, doku kaplamaları da inanılmaz geç yükleniyor. Hatta bazen önce düşük, sonra yüksek kaliteli versiyonu yükleniyor.
Way of the Hunter oyununun görselliği sadece sabit durduğunuz yerde güzelken, aynı şeyi performans için de söyleyebilirim. Bu oyunun PlayStation 5 versiyonunda hem grafik, hem de performans modları mevcut ama her iki modda da hem görsellik, hem de performans tek kelime ile berbat. Oyun, hiçbir şekilde stabil bir FPS değeri sunamıyor ve var olan azıcık eğlenceyi de elinizden alıp, gidiyor. Yani, avcılığı çok seviyor olsanız bile bu oyuna katlanabileceğinizi ben hiç düşünmüyorum; gerçek hayatta avlansanız muhtemelen başınız çok daha az ağrır, mental olarak daha az yorulursunuz.
Way of the Hunter oyununun problemli olduğu bir diğer noktası ise sesleri ve müzikleri. Belki biraz şaşıracaksınız ama bu oyunda bir hikaye var. Bu hikayeden bahsetmeye bile değmez; kendisi aktif olarak etik avcılığı öğretmeye çalışıyor ama aynı zamanda çocukluğunuzdan bildiğiniz bir geyiği avlayıp, kafasını evinizin ortasına asıyorsunuz. Avcılık hakkında hiçbir olumlu veya olumsuz bir fikrim yokken bile sinirimi bozdu bu hikaye. Ayrıca, bu hikayedeki seslendirmeler de net olarak berbat. Arkada çalan müzikler de tahmin edebileceğiniz üzere hiçbir değer taşımıyor; çoğu zaman da müzik yok zaten.
Avcılık ile ilginiz yoksa, bu oyundan uzak durmanız gerekiyor. Avcılık temalı oyunları canınız çekiyorsa, bu oyundan uzak durmanız gerekiyor. Avcılık ile gerçek hayatta ilgileniyorsanız ve bunu video oyunu dünyasına taşımak istiyorsanız da belki bu oyun, indirimlerde 25 TL olduğu zaman filan kendisini satın almayı düşünebilirsiniz ki ben o zaman bile paranızı daha farklı bir avcılık oyununa yatırmanızı öneririm. Bu oyun ile uğraşmaya değmez. Belki biraz daha bütçe ve zaman ile bu oyun, söz verdiği gibi yüksek kaliteli ve detaylı bir oyun olabilirdi ama Way of the Hunter, şu anda böyle bir deneyim sunmanın yakınından bile geçmiyor.