We Happy Few, bir çok oyun türünü kendinde toplamış bir oyun. Hayatta kalma mekanikleriyle süslenmiş bir aksiyon, rol yapma oyunu olan We Happy Few, ilgi çekici olduğu kadar melankolik bir evrene sahip. Oyunun yapım sürecinin ise hikayesinden kenarı kalır yanı yok. Haziran 2016 içerisinde bağımsız bir stüdyo olarak yollarına başlayıp, Ağustos 2018 tarihine kadar erken erişimden kalan oyun, çok farklı kalıplara girip çıktı ama en sonunda kendi kimliğini bularak, Gearbox Publishing ile anlaştı ve şimdi ki haline geldi. Steam platformunda erken erişimden çıkıp, en çok satış yapan oyunlar listesinde, altın video oyunlarından biri oldu.
Mutluluk bir tercihtir
We Happy Few sizi alıp 60’ların alternatif bir İngiltere’sine götürecek. Herkesin birbirine iltifat ettiği, iltifat etmeyen insanların ayıplandığı ve mutluluğun asla bitmediği Wellington Wells’i keşfedeceksiniz. Hatta ve hatta mutlu olmanın kanun olduğu ve mutluluğu reddedenin uzaklaştırıldığı bir toplumu ziyaret edeceksiniz. Kulağa çok ütopik geldi değil mi? Haklısınız fakat her ütopya, özel bir grup insanın distopyasıdır.
Oyun geçtiği dönemden biraz bahsetmek istiyorum. Almanya, ikinci dünya savaşında tanklarla İngiltere’yi kuşatmıştır. Savaş tazminatı olarak, 13 yaşından küçük çocukları Almanya’ya götürmek ister. Savaşı kaybeden İngiltere, tankların da korkusuyla çocukları trenlerle doldurup Almanya’ya gönderirler. Oyunun birinci bölümününde kontrol ettiğimiz Arthur Hasting karakterinin kardeşi de gönderilen çocukların arasındadır.
Mutluluk bir tercihtir! Bu, oyunda sıkça duyacağınız bu söz, her insanın kullanmak zorunda olduğu, Joy adı verilen uyuşturucunun sloganı. Sokaklardaki İngiliz telefon kulübelerinden ücretsiz dağıtılan bu uyuşturucu, insanların zihnini bunaltmakla kalmıyor, aşırı olumlu bir tavır takındırtıyor kullanana. Bu sayede Joy kullanıcıları, yaşadığı toplumun kokuşmuş düzeninden kopup, kendi kafalarındaki güzel dünyalarda yaşayabiliyorlar, ya da yaşamak zorunda bırakılıyorlar.
Nerede sistem varsa orada sistem karşıtı insanlar da vardır. İsmi parti bozan, eğlence öldüren anlama gelen Downer’lar, bu sisteme karşı gelen ve Joy kullanmayı bırakan insanlar. Bu insanlar toplum tarafından dışlandığı için midir, uzun süreli kullandıkları uyuşturucuları birden kestikleri için midir bilinmez, berbat haldeler. Ana yaşam alanları dışında savaş hasarı görmüş bölgelerde yaşayan Downer’lar, kafayı üşütmüş olsalar da, yine de sisteme boyun eğmedikleri için saygı duyulası karakterler.
Mutluluk, geçmişi olmayan bir ülkedir
We Happy Few, hayatına hayatta kalma ögeleri baskın bir oyun olarak başladı. Oyunun geliştiricisi olan Compulsion Games’in tabiri ile bu video oyunu, Bioshock ve Don’t Starve oyunlarının bir karışımı olacaktı. Oyunun erken erişim versiyonunda bol bol açıklıktan ve susuzluktan ölebilirdiniz. Hayranların isteğinden midir bilinmez, zaman geçtikçe hayatta kalma mekanikleri basitleşti ve hikaye anlatımına ağırlık verildi. Bugün elimizde ki oyun kuvvetli anlatıma sahip olan bir açık dünya oyunu.
Oyun sırasında karşılamanız gereken birkaç tane her karakterde olan, bir tane ise oynadığınız karakterle özel ihtiyaçlarınız olacak. Bu ihtiyaçlar açlık ve susuzluk, bu ihtiyaçlar dışında çürümüş yemek yemek kusmanıza ve aşırı Joy almak hafızanızı kaybetmenize sebep olduğundan bunları takip etmenize yarayan barlar bulunuyor. Karakterlere özel ihtiyaçlar hikaye ile bağlantılı olduğundan bahsetmemekte fayda var.
We Happy Few kolay bir oyun değil. Gerek bulmacaları olsun, gerek uzun görev kuyrukları olsun sizi yoracaktır. Özellikle de geceleri şehirde dışarı çıkma yasağı olduğundan, haraberlerde de haydutlar kol gezdiğinden dışarı çıkmamanızı, eğer halihazırda dışarıdaysanız en kısa zamanda güvenli evinize geri dönmenizi öneririm. Downer ve şehirli insanların size olan tutumu kıyafetinize göre de değişiyor. Şehrin ortasında yırtık pırtık kıyafetlerle gezerseniz veya haraberin arasında fiyakalı bir takım elbise giyerseniz dayak yemeniz kaçınılmaz.
Oyunun açık dünyası gerçekten büyük. Köprülerle birbirine bağlanan adacıklardan oluşan bu dünyanın içi de yan görevlerle dolu. Eğlenceli anlatımlara sahip olan bu görevler, oyunun geçtiği döneme ait bilgiler edinebiliyoruz. Özellikle bazı yan görevleri bitirmek kalıcı geliştirmeler açmanıza sebep olabiliyor. Örneğin, lokanta sahibini haydutlardan kurtarırsanız, size her gün ücretsiz yemek sağlayacaktır.
Mutluyum çünkü hatırlamıyorum
We Happy Few oyunu üç bölümden oluşuyor. Her bölümü başka karakter ile deneyim ediyorsunuz. Bunlardan ilki ve en uzun olanını Arthur Hasting, ikincisini ve oynanış olarak diğer karakterle kıyaslandığında büyük farklılıklar barındıran Sally Boyle ve üçüncü ve son olanını ise mental bir çöküntü yaşayan, şizofreni hastası Ollie Starkey ile oynuyorsunuz. Bu karakterlerin hikayelerinden kısaca bahsedelim.
Oyuna bir muhabir olan, elinde evrak çantası işi başından aşkın, Arthur Hasting olarak başlıyorsunuz. Arthur, işi gereği gazete haberlerine sansür işlemi uygularken, kendisi ve kardeşi Percival hakkında bir haber görür. Zihni hafiften bulanan Arthur, Joy almayı bırakır ve hatırlamaya başlar. Arthur artık tamamen uyanmıştır, iş arkadaşlarının bu durumu fark etmesi uzun sürmez ve Joy almaya zorlarlar. Uyuşturucu almayı reddeden Arthur şehirden atılır ve bizim de maceramız başlar.
İkinci bölümde ise kimyager ve bir çocuk annesi olan Sally Boyle ile oynuyorsunuz. Sally, kimyager olduğundan olsa gerek şehirde yaşadığı halde Joy kullanmayı bırakmış bir karakter. Kendi ürettiği ve Sunshine adını verdiği, Downer detektörlerinden geçmenizi sağlayan bir uyuşturucu. Sally, çok güçsüz bir karakter. Bu yüzden onunla oynarken savaşlardan mümkün olduğunca kaçıp, yine kendi icadı bayıltıcı şırıngalar ile gizlilik tabanlı oynamanız da fayda var.
Üçüncü ve son bölümü ise Ollie Starkey isimli zihnen dengesiz bir karakterle oynuyoruz. Ollie ile oynarken aklıma Hellblade oyunundan Senua karakteri geldi. İki karakterde sürekli sesler duyuyor ve görmemesi gereken şeyler görüyor. Ollie ağır ama güçlü bir karakter, onunla oynarken bol bol empati yapacak, birazda üzüleceksiniz. Başlıkta bahsettiğim pastel renk muhabbeti bu kısımdan geliyor sanırım, acıyı silikleştirmek onu normalleştiriyor.
We Happy Few oyununu bir toparlayalım
We Happy Few, fikir olarak gördüğüm en sağlam oyunlardan birisi fakat uygulamaya gelince bir takım eksiklikler fazlaca göze batıyor. Bağımsız stüdyo olarak 20 kişiyle geliştirilmeye başlanan oyun, sonradan yardım alıp kadrosuna yeni geliştiriciler katılsa da, malesef oyunun optimizasyonunu toparlayamamışlar. Sıkıntılar sadece optimizasyonla bitmiyor, oyun hataları da tadınızı kaçırıyor. Hatta oyun, uzunca bir görevin ortasında çöktüğü için tüm görevi baştan oynamak zorunda kaldım.
Tasarım konusunda We Happy Few oyununun, ne kadar yenilikçi olduğundan bahsetmiştik. Bu başarısını grafik ve animasyonlarına da geçirebilmiş. Ara sahneler ise müthiş emek verilerek hazırlanmış. Oyunun çeşitli yerlerine gizlenmiş, ses kaydı biçimindeki hikaye parçaları karakterlerin geçmişlerini anlamamız için güzel düşünülmüş bir eklenti. Tabii bu özelliğin opsiyonel olduğunu da söyleyelim.
Oyunun büyüklüğünün devasa olduğundan bahsetmiştim, bu yüzden oyunun fiyatı da biraz yüksek. Ben bu incelemeyi yazarken oyun Steam üzerinden 209 TL fiyatında satılıyor. Eğer fiyat size yüksek geldiyse We Happy Few, Playstore sitesinde 168 TL bedelinde, aynı zamanda internet faturanıza taksit imkanı da bulunuyor. Monotonlaşmış, birbirinin aynısı oyunlardan sıkıldıysanız, bu oyun sizin için biçilmiş kaftan.
Son olarak oyuna gelecek üç adet ek paketten bahsetmek istiyorum. Bu ek paketler Roger & James in: They Came From Below!, Lightbearer ve We All Fall Down. Saydığım ek paketler hakkında pek bir açıklama yapılmadı ama şundan eminiz ki her biri oyuna yeni karakter ve hikaye getirecekler. Wellington Wells’deki maceralarınızdan hoşlandıysanız, devamına da göz atmak isteyebilirsiniz.