Triple H sağ olsun, gerçek hayatta WWE şu anda şahane bir noktada. Profesyonel güreş ve özellikle de WWE, hiç olmadığı kadar popüler ve televizyonumda izlediğim kaliteli programların, kaliteli bir video oyunu ile desteklenmesini çok isterim. Burada da 2K ve Visual Concepts devreye giriyor. WWE 2K serisinin güncel dağıtımcı şirketi ve geliştirici stüdyosu olan bu iki isim, birkaç gün önce WWE 2K25 ile oyuncuların karşısına çıktı. Ben de bu oyunun erkenden bir inceleme koduna sahip olmayı başardım; oyunu bolca inceledim ve şimdi de karşınıza inceleme yazısı ile çıkıyorum.
WWE 2K serisi birkaç yıl önce ufak bir mola vermişti. Seri gerçekten çok kötü bir noktaya doğru sürükleniyordu ve Visual Concepts, treni tekrar raya oturtabilmek için bir sene, yeni bir WWE 2K oyunu çıkartmama kararı almıştı. İşte o karardan sonra çıkan ilk oyundan itibaren seri yeni seviyelere ulaştı. Bunun en son örneği, geçen senenin WWE 2K24 oyunu idi ve şimdi de sırada WWE 2K25 var. Kendi serisinin bir önceki oyununun üzerine eklemeler yaparak devam eden bu yapıt, eski oyun modlarını geliştiriyor, yenilerini ekliyor ve mekaniklerini gözden geçiriyor.
Öncelikle içeriklerden bahsetmek istiyorum. WWE 2K25 içerisinde hızlıca bir maç oluşturabileceğiniz Play modu mevcut. Bunun hakkında pek konuşmak istemiyorum; ziyaret ettiğim bir mod değil kendisi. Play ardından MyRISE geliyor. Bu mod, oyunun hikaye modu ve bu sene kendi karakterinizi oluşturup, NXT şovundan başlayarak WWE programlarını ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Mod, yüzeysel açıdan gayet eğlenceli. Formül çok fazla değişmemiş; ana hikaye ve yan hikayeler hala mevcut. Bunların üzerine ek olarak gelen bazı şeyler var tabii ki.
Mesela, MyRISE içerisinde artık tek bir karakter oluşturup, erkek veya kadın branşlarında ilerleyebiliyoruz. Bunun sebebi, oyunun Intergender tipi maçlara destek veriyor olması. Yani, oyunda artık erkekler, kadınlarla karşı karşıya gelebiliyor. Bu yüzden de MyRISE içerisinde oluşturabileceğiniz erkek bir karakterle, erkek branşına veya kadın branşına girip, hikayeyi farklı açılardan, tek bir karakter üzerinden görebiliyorsunuz. Ayrıca, modun bazı noktalarında WWE içerisindeki güreşçileri kontrol ettiğimiz hikaye anları da oluyor.

MyRISE, tekrar ve tekrar oynanmayı istiyor. Benim de problemlerim burada başlıyor. Hikayenin kendisi çok uzun değil, 4-5 saatte bitebiliyor ama mod ile sunulan her ödülü almak istiyorsanız (ki çok güzel ödüller veriliyor), en az 4 kere bu hikayeyi bitirmeniz gerekiyor. Her ne kadar farklı hikaye yollarını takip edeceğiniz için deneyiminiz değişecek olsa da çok ucuz bir numara gibi hissettiriyor aynı modu 4 kere bitirmek zorunda olmak. Ayrıca, moda yeni eklenen Live Event özelliği de “grind” mantığını biraz aşırı bir şekilde ön plana çıkartıyor ve rahatsız edici hissettiriyor.
WWE 2K25 içerisinde sunulan MyRISE deneyimi kesinlikle kötü değil. Anlatılan hikaye, yaşatılan anlar ve verilen ödüller gerçekten güzel ama bu ödüllerin verilme şekli ve anların yaşatılma yöntemi benim biraz canımı sıktı. Ara sahneleri de atlayamıyorken aynı hikayeyi en az 4 kere yaşamak pek eğlenceli değil. Live Event aracılığı ile grind yapmak da bana herhangi bir zevk vermedi. Bunları yapmak zorunda olmadığımı düşünebilirsiniz ama diğer modlarda oyunun tüm içeriklerinin sizin için açık olmasını istiyorsanız, ne yazık ki sizin de bu eziyeti çekmeniz gerekecek.
MyRISE ardından karşınıza çıkabilecek olan bir diğer oyun modu Showcase ve bu modda, bu sene The Bloodline ve Anoaʻi ailesi ele alınıyor. Paul Heyman tarafından sunulan bu mod bence gayet eğlenceliydi. Ben zaten Showcase modlarını serinin birçok oyununda sevdim ve genelde oyunu ilk aldığım zaman, ilk bitirdiğim mod oluyor kendisi. WWE 2K25 içerisinde de durum değişmedi. Yalnız, bence en zayıf Showcase içeriklerinden biriydi bu oyunda sunulan mod. Ben açıkçası modda sunulan maçları ve anlatılan hikayeleri biraz fazla rastgele buldum ve yıldız gücü düşük geldi.
Ayrıca, Showcase içerisinde bir Money in the Bank ve bir WarGames maçı yapmanız gerekiyor. Eğer amacınız modu sadece deneyimlemekse, en ufak bir sıkıntı yaşamayacaksınız ama tüm görevleri bitirip, tüm ödülleri almak istiyorsanız, bu maçları muhtemelen sürekli yeniden başlatacaksınız. Showcase içerisinde size verilen görevler, ne yazık ki bu tip çok kişili maçlarda sağlıklı bir şekilde çalışmıyor. Bu, senelerdir böyle; yeni bir şey değil ama geliştirici ekip, can sıkıcı bir deneyim oluşturmak için aynı şeyleri yapmaya devam ediyor.

Showcase modunda, mesele WarGames maçında, siz daha herkesin kafasını kanatmaya çalışırken, ringdeki diğer 7 kişi birbirini pinlemeye çalışıyor. Eğer o pinlerden biri üçlenirse maç bitiyor ve siz de görevi yarım bırakmış oluyorsunuz. Bu yüzden de yeniden başlıyorsunuz. Money in the Bank içerisinde de nedense yapay zeka, siz merdivene tırmandığınızda anında size odaklanıyor ama başka bir yapay zeka merdivene tırmandığı zaman hiçbir şey yapmıyor ve maçı yenmelerine izin veriyor. Ben normalde bu oyunu Hard ve Legend zorluklarında oynuyorum ama bu iki maç için Easy ve Normal modlarına düşürdüm zorluğu ki o zaman bile zorlandım ne yazık ki.
Showcase içerisinde canımı sıkan bir diğer şey ise Slingshot teknolojinin kaldırılmış olması. Ben her zaman gerçek dünya görüntülerinin oyun içerisinde kullanılmasını sevmiştim. Yaşanan hikayeyi en iyi onlar anlatıyordu çünkü. Şimdi ise o gerçek anlar da oyunun içerisinde yaşanıyor ama geliştirici ekibin bir şeyi animasyona dökebilme kalitesi ne yazık ki çok yüksek değil. Bu yüzden ara sahnelerin çoğu ölü anlardı ve hiçbir heyecan yoktu. Ayrıca, bu modun açılış maçını (WrestleMania 40 – Cody Rhodes vs. Roman Reigns) tekrar oynayamamak çok büyük bir kayıp. Diğer tüm maçlar tekrar oynanabiliyor ama giriş maçı oynanamıyor ne yazık ki.
Showcase ardından WWE 2K25 oyununun tamamen yeni oyun modu olan The Island ile tanışıyoruz. Bu modda, MySUPERSTAR üzerinden kendi karakterimizi oluşturuyoruz. Bu karakteri başka herhangi bir modda kullanamıyoruz. MySUPERSTAR, The Island moduna özel kalıyor. Neyse, daha sonra kendimizi dört farklı bölgeye ayrılmış ufak bir dünyada buluyoruz. Amacımız, tek oyunculu ve çok oyunculu içerikler aracılığı ile karakterimizi geliştirmek. Bu mod, NBA 2K serisinden MyPARK ile eşleştirilebilir. Yalnız, bu mod tam olarak geliştirilmiş değil. MyGM ile yaşadığımız gibi bu yeni modun da ilk sürümü çok büyük eksikliklere ve sıkıntılara sahip.
The Island, tek oyunculu içerik olarak sadece birkaç saatlik bir deneyim sunuyor. 12 adet görev yapıyorsunuz ve birinci bölüm bitiyor. Diğer bölümler ise gelecekte, muhtemelen ek paketlerle birlikte, ücretsiz bir güncellemeyle çıkacak. 12 farklı görevi bitirdikten sonra yapabileceğiniz tek şey gerçek zamanlı olarak diğer oyuncularla rekabet etmek. Bu da hiç eğlenceli değil ve modda öyle bir grind mantığı var ki karakterinizi en üst seviyelere çıkartabilmek için gerçekten ömrünüzü bu moda vermeniz gerekiyor. Bunu abartı olsun diye söylemiyorum; birkaç gün önce birisi Reddit üzerinde hesaplamıştı. Gerçekten de mod, WWE 2K26 çıkana kadar bütün zamanınızı istiyor.

WWE 2K25 içerisindeki The Island modu yetersiz. Aynı, geçen sene sunulan MyGM modu gibi. Yalnız, bu serinin her modu, her sene gelişiyor ve ben The Island modunun önümüzdeki sene hoş geliştirmelere sahip olacağını tahmin ediyorum. Yine de modun bu hali yetersiz ve bana hitap etmiyor. Eğer çevrim içi rekabeti seviyorsanız, muhtemelen The Island ile MyFACTION modları arasında gidip, geleceksiniz. Zaten bahsedeceğim sıradaki mod da o. MyFACTION, geri dönüyor ve içerisinde ufak tefek değişiklikler bulunduruyor. Persona kartları yüzünden kendisini oynamaya mecbur hissedeceğiniz bu mod, o yapısını ne yazık ki değiştirmiyor.
MyFACTION içerisindeki birçok şey aslında geçen senenin içeriği ile aynı. Yenilik olarak World Tour modu sunuluyor ve yeni maç tipleri destekleniyor. Onun dışında, çevrim içi olan rekabetçi modunda bazı dengelemeler yapılıyor ama ben WWE 2K serisini tek oyunculu olarak oynamayı seviyorum. O yüzden, o konu hakkında bir şey diyemeyeceğim. Yeni gelen World Tour modu fena değil. Farklı bölgelere gidip, Weekly Towers benzer bir şekilde maçlar yapıyorsunuz. Umuyorum ki güncellemeler ile bu moda gidilecek yeni bölgeler eklenir. Şu anki haliyle yeterli ama tekrar oynanabilirlik sunmadığı için bir noktadan sonra son buluyor.
MyFACTION içerisinde Live Events, Weekly Towers ve Faction Wars modları var olmaya devam ediyor ve kendilerinde mantık olarak herhangi bir değişiklik yok. Kart sistemi filan da aynı. Sadece, MyRISE ile benzer bir şekilde, eğer oyunun genelinde, MyFACTION içerisindeki Persona kartları ile elde edilebilen yeni karakterleri kullanmak istiyorsanız, bu modda çok zaman geçirmeniz gerekiyor. Yani, ben CM Punk’ın 2010 versiyonunu Universe veya MyGM moduna dahil etmek istiyorsam, onu kolayca elde edebilmenin bir yolu olmalı. Ben zaten o kadar saat MyFACTION ile geçirdikten sonra diğer modları oynamaya vaktim kalmıyor. Oturup, günde 10 saat WWE 2K25 mi oynayacağım?
Showcase kısa sürdüğü için onda sunulan ödüllerle bir problemim yok. Oyun içi birim ile kilidini açabileceğiniz diğer ögeler de mağaza içerisinde mevcut. Onlarla da bir problemim yok. Tüm bunlar kısaca bitirilebilen şeyler. Daha sonra dilediğiniz oyun moduna girip, eğlenebilirsiniz ama MyFACTION modu tanıtıldığından beri Universe modunu oynayan benim gibi oyuncular sürekli cezalandırılıyor gibi hissediyorum. Yani, WWE 2K24 ile sunulan Persona kartları WWE 2K25 içerisinde direkt olarak sunuluyor. Benim şimdi bu içerikleri almak için WWE 2K26 oyununu mu beklemem gerekiyor? O zaman da yeni Persona kartları olacak, problem devam edecek.

Universe demişken, şaşırtıcı bir şekilde geliştirici ekip, Universe modunu da güncelledi bu oyunda. Benim ilgimi çekmese de Promo sistemi geri döndü ama daha da önemlisi, takvim sistemi yenilendi. Bu yenileme sayesinde artık WrestleMania 40 gibi 2 gün süren etkinlikler yapabiliyorsunuz ve hatta RAW Day 1 gibi standart haftalık şovların özel günlerini de ayarlayabiliyorsunuz. Takım yönetimi de değiştirilmiş. Artık bir Faction, içerisinde 1 veya daha fazla Tag Team bulundurabiliyor. Hatta, Faction içerisindeki bir kişiyi tekli, diğer kişileri takım, diğer kişiyi de menajer olarak atayabiliyorsunuz. Yani, The Bloodline gibi grupları kurmak daha kolay bir hal alıyor.
Son olarak, WWE 2K25 içerisinde MyGM modu bulunuyor. MyGM, kendisini çok istenen çevrim içi ve çok oyunculu özelliği ile güncelliyor. Evet, artık bu modu arkadaşlarınızla birlikte, çevrim içi olarak oynayabiliyorsunuz. En önemlisi de bir kayıt dosyasını çevrim içi veya çevrim dışı yapmak inanılmaz kolay. Ayrıca moda yeni başlangıç ayarları filan eklenmiş ve artık daha geniş kadrolar kurabiliyorsunuz. Buna bayıldım; ilk oyunda 10 kişiye zor ulaşırken, bu oyunda 20 kişiye kadar kadrolar kolayca kurulabiliyor. Draft çok daha eğlenceli geçiyor bu sayede. Ayrıca, Draft içerisinde artık oyunun temelindeki tüm isimler var. Eskiden rastgele isimler beliriyordu sadece.
MyGM, yeni maç tiplerini de destekliyor ve en önemlisi, PLE tipi etkinlikler artık ayarladığınız her şov tarafından katılım kabul ediyor. Yani, eğer MyGM içerisindeki kayıt dosyanızda dört farklı program kurduysanız, WrestleMania, Hell in a Cell ve SummerSlam gibi tüm PLE tipi etkinliklere o dört şovun tamamı katılıyor. Bu açıkçası bana biraz mantıksız geldi. Yani, herkesin katılması mantıklı da her özel aylık şovda, her genel menajerin karşı karşıya gelmesi garip. Şöyle ki Opener ve Main Event maçlarında kendi şovunuzdan 1 kişiyi ekliyorsunuz bu maçlara ve dört menajer de o maçı kazanmaya çalışıyor. Midcard da kendinize ait 1 maç ve 1 promo ayarlamanıza izin veriyor.
Yukarıdaki cümlelerimi tabii ki MyGM moduna dört şovla başladığınızı varsayarak kuruyorum. Yani, her programın karşı karşıya gelme konsepti geçmişte Survivor Series için hoştu ama bu oyunda, her aylık özel etkinlikte aynı konseptin yaşanması biraz sıkıyor. Ayrıca, sezondan sezona bazı orta düzey etkinlikler değişiyor. Yani, WreslteMania filan aynı kalıyor ama bazen sezonu Backlash, bazen de King and Queen of the Ring filan başlatabiliyor. Bu da güzel bir detay. Her programın sürekli karşı karşıya gelmesini sevmesem de MyGM modundan çok zevk aldım ve uzun bir süre mola vermeden önce üç sezon bitirdim. Belki önümüzdeki ay filan tekrardan dönerim.

WWE 2K25 oyununun modlarını özetlemem gerekirse, MyGM ve Universe ile yapılan yenilikleri ve değişiklikleri genel olarak sevdim. Showcase, her zaman olduğu gibi beni eğlendirdi ama geçen seneye kıyasla biraz daha zayıf hissettirdi; kendisine has problemleri vardı ve bu problemler, belki de kaliteyi ve eğlenceyi gölgesi altında bıraktı. MyRISE ve MyFACTION ise benim keyfimin kahyası. Bu iki moda ömrümü vermeden Universe ve MyGM içerisinde Persona kartlarını ve özel karakterleri kullanamıyor olmam gerçekten sinir bozucu. Konu sadece karakterler de değil; MyRISE içerisinde çok orijinal arenalar ve şampiyonluk kemerleri var ama her şey kilitli. Herkes, her modu oynamak zorunda olmamalı bu oyundan tam anlamıyla keyif alabilmek için.
Yukarıda bahsetmeyi unutmuşum, The Island modu da gereksiz. Zaten unutmuş olmamdan tahmin edersiniz diye düşündüm kendisi hakkında neler hissettiğimi. Neyse, bu oyun modları haricinde klasik olarak karakter, giriş, kemer, şov, resim, arena ve benzeri şeyleri oluşturabildiğiniz Creation Suit hala mevcut. Senenin geçmiş oyunlarına kıyasla, bu kısımda yapılan pek de büyük bir yenilik yok. Tam tersine geriye atılan adımlar var. The Island modu sayesinde Superstar Creation içerisindeki birçok kıyafet kilitli. Daha da önemlisi, artık diğer oyuncuların yaptığı karakterler ve benzer şeyler, yine The Island modu yüzünden çapraz platform ve çapraz nesil desteği vermiyor.
Eskiden, PlayStation 4 üzerinde yapılan bir karakteri diğer herkes indirebiliyordu ama şu an PC tamamen kendisine ait bir ligde. Aynı şey PlayStation 5 ve Xbox Series X/S için de geçerli. PlayStation 4 ve Xbox One da kendilerine ait bir kulvarda. Yani, PlayStation 5 üzerinden yapılan bir karakteri eski nesil konsoldaki oyuncular veya PC sahipleri göremiyor. Bu da can sıkıcı bir durum. Ben geçen sene yaptıklarını indirdiğim içerik üreticisinin bir kısmı eski nesil konsoldaydı. Onlar ne yapacak, bilmiyorum. The Island modunun bu kadar sıkıntılı ve ayrımcılık yaratacak şekilde gelmesi bana garip geldi. Bu arada, The Island sadece PlayStation 5 ve Xbox Series X/S konsollarında var.
WWE 2K25, Creations kısmına pek bir yenilik getirmeyerek beni üzdü. The Island içerisindeki kıyafetlerin filan onları alana kadar kilitli kalması can sıkıcı. O mod zaten oyunun geri kalanından tamamen izole edilmiş bir halde. Diğer modlar için eşyaların kilitli kalması hiçbir şey ifade etmiyor. Geliştirici ekip bunu tamamen moda oyuncu çekebilmek için yapmış ve çok ucuz bir numara. Bu arada, Supercharger da bahsettiğim kilitli ögelerin hiçbirini açmıyor; sadece temel oyunda kilitli olan ve oyun içi birim ile açabileceğiniz şeyleri size ücretsiz olarak sunuyor. MyRISE, MyFACTION, Showcase ve The Island modları, Supercharger özelliğinden saçma bir şekilde etkilenmiyor.

WWE 2K25, en çok oynanış cephesinde parlıyor. Daha önce bahsettiğim Intergender desteği şahane. Oyuna büyük bir özgürlük katıyor. Ayrıca, Chain Wrestling özelliği de geri dönmüş ki orijinal versiyonundan çok daha eğlenceli ve gerçekçi bir şekilde çalışıyor. Geri dönen bir şey de kovalamaca tarzındaki pes ettirme mini oyunu idi. Geçmişte onu tercih ediyordum ama bu oyunda nedense bir garip hissettirdi; o yüzden arka arkaya butonlara basma mini oyununu tercih ettim. Ayrıca, artık ring kenarındaki barikatlara da tırmanabiliyoruz. Ufak ama hoş bir yenilik.
En ilgi çekici şey ise benim için ring kenarlarındaki LED ekranlara ve güreşçilerin vücutlarına gelen hasarlar oldu. LED ekran hasarı tamamen yeni ve şahane ama vücut hasarı yeni değil. Geçmişte de vardı ama bu oyundaki hasar gerçekten hasar gibi hissettiriyor. Vuruşlardan gelen kırmızılıklar, morarmalar, kan efektleri ve çok daha fazlası ring içerisinde yaşanan aksiyonu çok daha gerçekçi bir seviyeye taşıyor. Ayrıca, merdiven maçlarında, Money in the Bank veya kemeri almaya çalışırken çıkan mini oyun da değiştirilmiş ve bu yeni versiyonuna gerçekten bayıldım.
WWE 2K25, kendi serisinde oynanışı en iyi hissettiren yapıt bence. Underground ve The Bloodline Rules gibi yeni maç tipleri şahane. Yeni hasar sistemi ve yeni mini oyunlar çok başarılı. Garip bulduğum tek şey, üçüncü şahıs kamera açısı. Bana soracak olursanız, TV programları ile aynı olan kamera açısı, bu oyunun en iyisi ama birçok oyuncu geçen sene eklenen alternatif açıyı çok beğenmişti. O açıda, yorumcuların olduğu tarafından bakıyorduk ringe. Benim sevdiğim bir şey değil ama daha fazla opsiyon iyidir. Üçüncü şahıs bakış açısı için de aynısını söyleyebilirim.
Üçüncü şahıs bakış açısını, güreşçilerin giriş anlarında ve maç sırasında açıp, kapatabiliyorsunuz. Aslında giriş anlarında üçüncü şahsa geçmek bazen güzel olabiliyor ama maçı o açıdan oynamayı açıkçası sevmedim. Bu arada, Move-Set kısmında artık yapay zekanın bir hareketi ne zaman ve ne sıklıkla yapabileceğini de ayarlayabiliyoruz ki bana bu çok daha önemli ve oyunu daha gerçekçi kılacak bir hareket gibi geldi. Oyunun temelinde bu nasıl ele alınmış, tam çözemedim ama Move-Set yapan kişilerin işlerini de mutlaka deneyeceğim. İlgi çekici bir yenilik bu.

WWE 2K25 oyununu PlayStation 5 Pro ve Samsung 50RU7400 ile deneyimledim. Televizyonum biraz eski ve giriş seviyesinde, farkındayım ama oyun gayet güzel görünüyordu. Karakter modelleri, çevre detayları, daha önce bahsettiğim dinamik hasar görselliği filan bence başarılıydı. Gözlerimi kanatan tek şey, oyundaki bazı animasyonların artık çok yaşlanmış olması ve hiçbir şekilde yenilenmemesi ama bu da WWE 2K serisinin geleneksel bir problemi. Oyunun içinde binlerce, belki on binlerce animasyon varken, açıkçası bunun düzelmesini beklemiyordum. Yine de bazen çok güzel görünen bir maçın yaşını anında gerilere doğru itebiliyor bu problem.
WWE 2K25, performans açısından da problemsiz. Oyun, 60 FPS değerinde gayet stabil bir şekilde çalışıyor. Teknik açıdan biraz fazla yükleme ekranı var ama onların da süreleri kısa en azından. Daha da önemlisi, oyunda 20 saatte sadece 1 adet hata karşıma çıktı. O da MyFACTION modunda yükleme ekranının bitmemesi idi; oyunu kapatıp, tekrar açınca düzeldi. WWE 2K serisinin modern bir oyununda sadece tek bir hata görmüş olmam inanılmaz. Sadece birkaç sene önce bu serinin oyunları çok ciddi hata doluydu. Geliştirici ekibi bu konuda gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Kendileri, serinin olumsuz geçmişini güzel bir şekilde temizliyor.
Sesler ve müzikler de fena değil. Daha doğrusu; ses efektleri gayet başarılı ve Showcase içerisindeki Paul Heyman tarafından yapılan seslendirme performansı da etkileyici. Bunun karşılığında, MyRISE İçerisindeki seslendirme performansları biraz ölü gibi. Oyunun müzikleri de benim ilgimi çekmedi. Zaten müziklerin hepsi lisanslı parçalar, bana hitap etmiyor. Güreşçilerin müziklerinin çoğu da Def Rebel sağ olsun inanılmaz vasat ama onun oyunla bir alakalı yok; gerçek hayattaki WWE programının sorunu. Durumu özetlemek gerekirse, WWE 2K25 oyununun sunum elementleri, seslendirmeler ve müzikler haricinde gayet başarılı.
İnceleme yazımı özetlemem gerekirse, WWE 2K25, kendi serisinin en iyi oyunu. Evet, MyRISE ve MyFACTION modlarıyla sorunlarım var ama en önemli olan şey oynanış ve oynanış da gerçekten sağlam. Ayrıca, herkes benim gibi Universe ve MyGM modlarına takılmak zorunda da değil. MyRISE veya MyFACTION modları ilginizi çekiyorsa muhtemelen benden daha fazla eğleneceksiniz. Ben de WWE 2K24 oyununun Universe modunda 6 sene geçirmiştim. Öyle görünüyor ki WWE 2K25 oyununda da bir o kadar zaman daha geçireceğim. Gerçek hayatta WWE ile ilgileniyorsanız, şovları takip ediyorsanız, oynayabileceğiniz en eğlenceli ve kaliteli video oyunu bu.
Oyun zorluğunu nasıl ayarlıcaz yardımcı olur musunuz bide sahne girişlerini göstermiyor
Zorluğu değiştirmek için Extras menüsünden Gameplay sekmesine gireceksiniz. Zorluk en tepede çıkan ayar.
MyFACTION modunu oynuyorsanız, orada girişler gösterilmiyor. Universe modunda maça başlamadan önce belli bir tuş var girişleri açıp, kapatmak için. Ekranın alt kısmında yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Siz sıkıntıyı hangi modda yaşıyorsunuz?