Yeni nesil konsollara olan adımımı ilk olarak PlayStation 5 ile atmıştım. Bu adımımdan da emindim ama aklımın bir köşesinde de Xbox Series X konsolu hep duruyordu. Ben bu konsolu almak için Forza serisinden yeni bir oyunu bekliyordum ve 2021 senesinin sonbahar döneminde Forza Horizon 5 piyasaya sürüldüğü için ben de aynı dönemde bu konsolu satın aldım. Zaten kendisiyle oynadığım ilk oyun da Forza Horizon 5 idi. Daha sonra Microsoft Flight Simulator, Halo Infinite ve diğer birinci parti oyunları da sırasıyla oynadım tabii ki. Konsolu yeteri kadar deneyimledikten sonra da inceleme yazımı hazırlamaya hazır oldum.
Yalnız bu inceleme yazımda PlayStation 5 ile alakalı bolca karşılaştırma yapabilirim. Ayrıca, inceleme düzeni olarak da PlayStation 5 için hazırladığım incelemeyi takip edeceğim. Yani, öncelikle tasarımdan bahsedeceğim. Daha sonra da donanım, kontrolcü, arayüz, karşılaştırma, Xbox Game Pass gibi sistemler, ilk deneyimim ve daha fazlasına parmak basacağım. Birçok kategori altında da Xbox Series X ile PlayStation 5 konsollarını karşılaştırmayı planlıyorum. Şimdi dilerseniz, bu yeni nesil konsoldan bahsetmeye başlayayım; parmak basacağım ilk nokta ise tahmin edebileceğiniz üzere tasarım olacak.
PlayStation 5 konsolunun tasarımına alışmam biraz zaman almıştı. Konsolun büyük ve bazı açılardan çirkin görüntüsü de hala beni rahatsız ediyor. Xbox Series X ise bildiğiniz siyah bir kutu. Evet, konsolda çok bir kişilik yok ama en azından rahatsız edici de görünmüyor; gerçekten bir ev konsoluna benziyor. Konsolu hem dik, hem de yan kurabiliyorsunuz ve konsolun tepesindeki fan çıkışının detayı benim özellikle ilgimi çekti. Konsolun tepesinin tamamı fan çıkışı ve kareleştirilmiş, içi yeşil olan hoş bir tasarıma sahip. Zaten konsolun bir Xbox ürünü olduğunu da sadece oradan anlayabiliyorsunuz; yine de tasarım benim oldukça hoşuma gitti.
PlayStation 5 konsolunun tasarımından bahsederken, fan gürültüsünden ve sıcaklıktan da bahsetmiştim. Sony Interactive Entertainment, dev gibi tasarımının içine soktuğu dev gibi bir fan ile hem sessiz, hem de ortalama bir sıcaklıkta çalışabiliyordu. Xbox Series X de oldukça sessiz çalışıyor ve alev almıyor. Microsoft, aynı başarıyı çok daha küçük, en azından kompakt görünen bir konsol tasarımı ile elde etmeyi başarıyor. Benim tasarım kısmında canımı sıkan tek şey, konsolu yan kullandığınız zaman alt tarafın ayaklı, boş kısmının çirkin görünüyor olması. Yani, konsolun üstündeki gibi hoş bir tasarım, alt tabakada ne yazık ki bulunmuyor.
Xbox Series X, donanım gücünü oldukça geniş bir şekilde kullanıyor
Konu donanım gücü olduğu zaman PlayStation 4 ile Xbox One arasında gözle görülür bir fark bulunuyordu. PlayStation 5 ve Xbox Series X konsollarında ise böyle bir fark mevcut değil. Yani, iki konsol da donanım gücü açısından birbirine çok benziyor ve iki konsolda da piyasaya sürülen üçüncü parti oyunlar neredeyse aynı görünüyor ve aynı performansı veriyor. Microsoft tarafının avantaj sahibi olduğu nokta, gelecekte ortaya çıkabilecek problemleri daha önce görebilmiş ve bunlara uygun en iyi çözümleri üretebilmiş olması. Burada tabii ki Smart Delivery, Auto HDR ve FPS Boost gibi teknolojilerden bahsediyorum.
Xbox Series X, halihazırda güçlü bir konsol ve yeni oyunları da 4K/60 FPS gibi değerlerde oldukça rahat bir şekilde çalıştırabiliyor. Yalnız, bunların hepsi yeni oyunlar ve yeni nesil için güncellenen oyunlar için geçerli. Konu, geriye dönük uyumluluk olduğu zaman PlayStation 5, donanımını hiçbir şekilde kullanmıyor. Microsoft tarafı ise Auto HDR ve FPS Boost ile eski oyunları da yeni nesilde farklı hale getiriyor. Sayısını tam hatırlamıyorum ama yüzlerce eski nesil oyun, bu yeni nesil konsolda 60 FPS değerinde, HDR ile çalışabiliyor. Zaten bu özellik de PlayStation 5 ile arasındaki en büyük farklardan bir tanesini ortaya çıkartıyor.
Xbox Series X, orijinal versiyonu 30 FPS olan ve/veya HDR desteği bulundurmayan oyunları hem 60 FPS değerine çıkartabiliyor, hem de HDR desteği sunabiliyor. Tabii bunlar, konsolun kütüphanesindeki her oyun için geçerli değil ama PlayStation tarafında hiçbir şekilde yer almayan bir destekten bahsediyoruz. Aynı zamanda, Smart Delivery de muhteşem bir sistem. Bu sistem sayesinde her oyundan sadece 1 adet oluyor ve oyun, donanımınıza en uygun olan versiyonunu otomatik olarak sunuyor. Bu size çok basit bir şey gibi gelebilir ama PlayStation 5 konsolunda böyle bir destek yok. O konsolda, her oyunun 1’den fazla versiyonu bulunuyor her nesil için.
Smart Delivery sayesinde eski nesil bir oyun, yeni nesil için güncellendiği zaman bu güncellemeyi, gerçekten bir güncelleme olarak alabiliyorsunuz. PlayStation 5 tarafında ise aynı oyunun yeni nesil versiyonunu sıfırdan indirmeniz gerekiyor. Dediğim gibi, bu kağıt üzerinde çok basit bir şey gibi görünüyor ama inanın bana Microsoft, Xbox Series X aracılığı ile bu konuda kusursuz bir iş başarıyor. Konu donanım olunca iki konsol da aynı seviyede ama Microsoft, bence aynı donanımı çok daha etkili bir şekilde kullanmayı başarıyor. PlayStation 5 konsolunun öne geçtiği tek nokta, oyun boyutlarının ve güncelleme boyutlarının çok daha küçük olması.
DualSense ardından bu kontrolcü beni oldukça korkutmuştu
Tasarım ve donanım ardından bir de Xbox Series X konsolunun kontrolcüsüne değinmek istiyorum. Eski nesilde, Xbox One X konsolunun kontrolcüsü, benim gözümde kesinlikle DualShock 4 kontrolcüsünden çok daha başarılıydı. Daha sonra PlayStation 5 ile DualSense, öyle bir şekilde sunuldu ki Microsoft tarafının yeni nesil kontrolcüsünün bunun altında ezileceğini düşündüm ama öyle olmadı. Aslında, önceki nesil ile bu yeni neslin kontrolcüsü arasında teknolojik bakımdan çok fazla bir değişiklik yok; sadece tasarım bir tık daha ergonomik duruyor, o kadar. Yine de bu kontrolcü, DualSense ile karşılaştırıldığı zaman çok da geride değil.
Evet, DualSense gerçekten adının hakkını veriyor ve desteklenen video oyunlarında hissi en iyi şekilde aktarmayı başarıyor ama Xbox Series X konsolunun kontrolcüsü de fena değil. Bu kontrolcüde ne yazık ki sertleşebilen tetikler yok ve titreşim özelliği de DualSense üzerindeki kadar gelişmiş değil ama yine de Forza Horizon 5 gibi bir video oyununu oynarken, yeterli zevki alıyorum. Yalnız bu zevk, oyundan oyuna değişiyor. Mesela, Halo Infinite ve Microsoft Flight Simulator gibi oyunlarda kontrolcü, benim beklediğim performansı ne yazık ki veremiyor. Üçüncü parti oyunlarda da durum bazen iyi, bazen kötü.
Xbox Series X konsolunun kontrolcüsünde şikayet edebileceğim en büyük nokta, bu kontrolcünün pille çalışıyor olması. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, bu kontrolü AA tipinde iki adet pil istiyor. Günde sadece birkaç saat oynasanız bile haftada 1 kere piller tamamen tükeniyor. Açıkçası ben buna sadece birkaç hafta dayanabildim, daha sonra pillerin hepsini çıkarttım ve USB kablosu ile bağlantıyı gerçekleştirdim. Yalnız, Microsoft ne yazık ki bu kontrolcü için herhangi bir USB kablosu vermiyor, bu yüzden DualSense ile birlikte gelen kabloyu kullanıyorum. Microsoft bu noktada ne yazık ki sadece ayak bağı oluşturuyor gibi hissettiriyor.
Xbox Series X konsolunun başka bir aksesuarını ne yazık ki deneyimleme şansı elde edemedim. Konsolun sadece kendisini ve kontrolcüsünü satın aldım ama geçmişteki çok kısa süreli kullanımlarıma göre bu konsolun kendi kulaklığı da giriş seviyesi için kabul edilebilecek, kaliteli bir ürün. Hatta bu ürünün, PlayStation 5 için hazırlanmış olan kulaklıktan bile daha iyi olduğunu daha önce duydum ama kendim pek bir fark hissedemedim ne yazık ki. Bu arada, Microsoft tarafının yeni nesil konsolunda üç boyutlu ses teknolojisi olmadığı için de eğer bu özelliğin fanıysanız, pek bir şey beklememenizi öneriyorum efendim.
Xbox Series X, aslında oldukça tanıdık bir arayüz sunuyor
Daha önce Xbox One neslindeki tüm konsolları kullanmıştım. O zamanlarda da Xbox tarafının kullanıcı arayüzüne, menülerine, sekmelerine filan bir türlü alışamamıştım. Özellikle de ana sayfa tasarımı hiçbir zaman hoşuma gitmemişti. Bu sırada da PlayStation 4, benim gözümde kusursuza yakın bir kullanıcı arayüzü ve deneyimi sunuyordu. Xbox Series X konsolunda bu durumun değişeceğini düşünüyordum ama Microsoft, nesil atladı ama kullanıcı arayüzünü tamamen aynı bırakmayı tercih etti. Ana sayfanın tasarımı, oyunlara ve uygulamalara ulaşmak, Xbox Game Pass gibi sistemlere ulaşmak ve daha fazlası hala gereksiz yere karışık.
Ana sayfa, ayar sayfaları, rehber kısmı ve daha fazlası genel anlamda karışık bir deneyim sunuyor ve Microsoft Store da içinde dolaşması pek keyifli bir platform değil ne yazık ki. Microsoft Store veya Xbox Game Pass aracılığı ile oyun keşfetmek, mobil uygulamaları kullanmadan bence oldukça zor. Yani, konsolda indirilmiş olan oyunlara ulaşmak bile 1 tık değil, birkaç tık uzağınızda ki PlayStation 4 ve PlayStation 5 tarafında bunu 0 tıka indirebilmek bile mümkün. Kontrolcü üzerinden logoya basarak açtığınız rehber arayüzü de ne yazık ki eski nesilde olduğu gibi oldukça kullanışsız. Kullanıcı arayüzü tarafında bence PlayStation tarafı çok rahat bir şekilde galip geliyor.
Kullanıcı deneyimi tarafında arayüzü saymazsak; yeni nesil desteğinin, FPS Boost ve Auto HDR gibi teknolojilerinin açık bir şekilde gösterilmesi kesinlikle ayrı bir güzellik. Ben açıkçası Instant Resume gibi teknolojileri pek kullanmadım; kullanmaya çalıştığım oyunlar da sıkıntı çıkarttı. Mesela, Microsoft Flight Simulator üzerinden Instant Resume özelliğini kullandığınız zaman herhangi bir uçuş başlatamıyorsunuz, oyunu yeniden başlatmanız gerekiyor. Bu özellik daha çok hafif ve tekli oyunculu oyunlarda işe yarıyor. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, konsolu bekleme moduna değil de tamamen kapatsanız bile bu özelliği kullanabiliyorsunuz.
Bu arada, kullanıcı arayüzüne geri dönecek olursak, Xbox Game Pass filan her ne kadar keşfetmesi zor bir noktada olsa bile kendilerinin işe yaramaz olduğunu söyleyebilmek imkansız. Sadece işin içine Xbox Live Gold gibi abonelik sistemleri girdiği zaman her şey biraz anlamsız oluyor ama dilerseniz bunlara da inceleme yazımın bir sonraki başlığında bahsedeyim. Kullanıcı arayüzü ve deneyimini göz önünde bulundurmamız gerekiyorsa, Xbox Series X bence ortalama üstü bir deneyim sunuyor. Hatta, bence bu konsolun en zayıf olduğu yönü de kullanıcı arayüzü ve işe yarayan birçok şeyin, arka menülere saklanmış olması.
Xbox Game Pass, oyun dünyasının en önemli sistemlerinden biri
Şimdi sıra geldi Microsoft tarafının attığı en büyük adıma: Xbox Game Pass. Özellikle ülkemizde, yeni nesil konsollardan bir tanesini seçiyorsanız, sadece oyunlara 600 lira vermekten kurtulmak için bile Xbox Series X konsolunu gözünüz kapalı bir şekilde tercih edebilirsiniz; Xbox Game Pass diye bir sistem var. Ben açıkçası abonelik sistemleriyle oyunlara sınırlı süreliğine sahip olmaktan pek hoşlanmıyorum; oyunlara kalıcı bir şekilde sahip olmayı tercih ederim ama yine de bu abonelik sisteminin sayısız oyuncu için kritik bir seviyede önemli olduğunu görmezden gelemem. Sırf bu abonelik sistemi için bile bu konsol satın alınabilir.
Xbox Game Pass ne kadar gerekliyse, Xbox Live Gold da o kadar gereksiz. Yani, Microsoft halihazırda ücretsiz oyunları çevrim içi oynamayı tam olarak ücretsiz yaptı ve Xbox Live Gold aboneliğinin gereksinimini kaldırdı. Ayrıca şirket, bu sistem ile verilen aylık ücretsiz oyunlara da artık hiçbir şekilde önem vermiyor; Xbox Game Pass varken Xbox Live Gold sisteminde birbirinden uyduruk oyunlar veriliyor. Yani, bu abonelik sistemi tüm albenisini kaybediyor. Buna rağmen Microsoft, bu sistemi nasıl hala satmaya çalışıyor, anlamıyorum. Konu, sistem ve servisler olduğu zaman Xbox Live Gold, artık net bir hayal kırıklığı.
Xbox Game Pass ve Xbox Live Gold haricinde sanıyorum ki bahsedebileceğim çok büyük bir sistem yok Xbox markasının ekosisteminde. Açıkçası bu iki sistem de zaten konu hakkındaki tüm düşüncelerimi ortalama seviyede tutmamı sağlıyor. Yani, Xbox Live Gold tamamen yok olsaydı, çevrim içi oyun deneyimi için bu sisteme gerek kalmasaydı, Microsoft şirketinin servis konusunda kusursuz bir adım attığını rahatlıkla söyleyebilirdim ama şimdi çevrim içi servis için Xbox Game Pass Ultimate veya Xbox Live Gold sistemine abone olmak benim için pek ideal değil. Çevrim içi zorunluluk olmasa, Xbox Game Pass sisteminin temel versiyonu oldukça uygun.
PlayStation 5 tarafı ile karşılaştırıldığı zaman aslında Xbox Series X, rahatlıkla galibiyeti alıyor. Xbox Live Gold ile PlayStation Plus karşılaştırıldığı zaman PlayStation tarafında her ay düzenli olarak kat ve kat daha kaliteli oyunlar veriliyor ama PlayStation Plus tarafı ne yaparsa yapsın, Xbox Game Pass sisteminin değerini geçebilecek bir potansiyele sahip değil. Sony Interactive Entertainment belki bir rakip hazırlamak isteyebilir ama o zamana kadar her oyuna ayrı ayrı para vermek istemiyorsanız, Xbox Game Pass adeta cennetten düşen bir parça. Özellikle de ülkemizdeki oyun fiyatlarını göz önünde bulundurunca, bu sistemi kullanmamak oldukça zor.
Xbox Series X, nasıl bir ilk deneyim sunuyor?
Xbox Series X hakkındaki inceleme yazımı sonlandırmadan önce, PlayStation 5 için hazırladığım inceleme yazımda yaptığım gibi bu içeriğimde de ilk deneyimimden bahsetmek istiyorum. Açıkçası, daha önce Xbox One neslinden herhangi bir konsol kullandıysanız, bu yeni nesil konsoldaki ilk deneyiminiz hiçbir şekilde farklı olmayacak. Bu yeni konsol da aynı Xbox One, Xbox One S veya Xbox One X gibi kendisini başlatıyor; güncellemeleri alıyorsunuz, gerekli birkaç önemli ayarı yapıyorsunuz ve kendinizi konsolun ana menüsünde buluyorsunuz. Xbox markasına yabancı olan oyuncuların da ilk problemi muhtemelen burada olacaktır.
Daha önce de söylemiş olduğum gibi Xbox ekosisteminin güncel olarak kullandığı kullanıcı arayüzü ne yazık ki çok zayıf ve aradığınız şeyi hızlı bir şekilde bulabilmeniz pek mümkün değil. Microsoft, aktif olarak bunu düzeltmeye çalışsa da ne yazık ki pek de etkili çözümler sunamıyor. Bu yüzden, ilk defa bir Xbox konsolu kullanacak olan oyuncular, muhtemelen kendilerini kaybolmuş hissedecektir. Bu hissin üstesinden geldikten sonra kütüphanenizi, Microsoft Store platformunu ve/veya Xbox Game Pass sayfasını ziyaret edip, istediğiniz oyunları indirip, hemen kullanıma başlayabilirsiniz. PlayStation 5 tarafında olduğu gibi burada da oyun deneyimi oldukça hızlı başlıyor.
Aslında ayarlara da biraz değinmek lazım. PlayStation 5 tarafında dikkatimi çeken en büyük şey, konsol ile alakalı ayarların biraz basitleştirilmiş olmasıydı. Ben normalde her şeyin öncelikle ayarlarına dalan, gerekli şeyleri değiştiren, orada saatlerimi geçiren bir insanım ama sanıyorum ki artık yaşlandım; bu yüzden de PlayStation 5 tarafında ayarların sadeleştirilmesi biraz hoşuma gitmişti. Xbox Series X ise bu noktadaki kompleks yapısını geçen nesilden beri koruyor. Ben yine tüm ayarları tek tek kontrol ettim ama bu sefer ne yazık ki biraz boğucu bir deneyim elde ettim. Bu da benden kaynaklanan ufak bir eksi sanıyorum ki.
Tüm bunların haricinde, Xbox Series X konsolu hakkında daha fazla söyleyebileceğim olumlu veya olumsuz bir nokta bulunmuyor. Gerekli olan her şeyden sanıyorum ki bahsettim ama konsol hakkında daha fazla sorunuz olursa da her zaman yorumları kullanarak benimle iletişime geçebilirsiniz. İnceleme yazımda bahsetmeyi unuttuğum bir nokta olduysa, o noktaları sizler için yorumlar aracılığı ile detaylandırabilirim. Ayrıca, PlayStation 5 için hazırladığım inceleme yazım gibi bu incelememi de her sene düzenli olarak güncelleyeceğimi belirtmek istiyorum. Yani, önümüzdeki sene, yine bu zamanlarda bu incelemeyi kontrol etmeyi unutmayınız.
Xbox Series X, 2021 senesinde nasıl bir konsol?
Xbox Series X, yeni nesle geçtiğini hissettiren bir konsol. Belki en başlarda Microsoft tarafının yeteri kadar oyun sunmadığını düşünebilirsiniz. Sonuçta, yeni nesil oyun dendiği zaman Halo Infinite, Forza Horizon 5 ve Microsoft Flight Simulator oyunlarından başka yapıtlar akla gelmiyor. Yine de bu birinci parti oyun eksikliği, Xbox Game Pass ile rahatlıkla giderilebiliyor. Bu abonelik sisteminde yüzlerce kaliteli oyunun, tek bir abonelik fiyatına sunuluyor olması kaçırılmaz bir fırsat. Ayrıca bu sistemdeki eski oyunların çoğu Auto HDR ve FPS Boost gibi teknolojilere de destek veriyor. Bu sayede, oyunlarda daha güzel bir deneyim elde edebiliyorsunuz.
Birinci parti oyunlar eksik ama bu eksiklik Xbox Game Pass ile kapanabiliyor. Yalnız, Xbox Series X konsolunun servis tarafındaki tek olumlu noktası da ne yazık ki bu. Xbox Game Pass haricinde, Xbox Live Gold ne yazık ki inanılmaz gereksiz yapısını koruyor. PlayStation Plus en azından kaliteli oyunlar verirken, Xbox Live Gold size sadece çevrim içi oyunlara erişim hakkı sağlıyor ki böyle bir hakkın ücretli olması başlı başına bir komedi. Xbox Live Gold haricinde, Microsoft Store da ne yazık ki pek kaliteli bir mağaza değil. Hem içerik, hem de tasarım açısından bu mağazayı çok vasat buldum ve aynı zamanda pek kullanışlı bir yapısı da yok.
Aslında aynı vasat yapıyı, Xbox Series X konsolunun kullanıcı arayüzü için de söyleyebiliriz. Ana menünün gereksiz karışık yapısı, kütüphanenizdeki oyunlara veya uygulamalara ulaşmanın gereksiz yere klasörler arkasına saklanmış olması, rehber özelliğinin çok kullanışsız olması ve daha fazlası ne yazık ki benim bu konsoldaki deneyimimi olumsuz bir şekilde baltaladı. Yani, Microsoft şirketinin birinci parti oyunlarını sevmiyor olsam, sırf bu arayüz yüzünden bile konsolu kullanmayabilirdim. Yalnız, yine de Microsoft, aylık sistem güncellemeleri ile düzenli olarak iyileştirmeler yapıyor ve oyuncuların karşısına yenilikler ile çıkıyor.
Xbox Series X konsolunu 8000 TL karşılığında satın almıştım. Açıkçası bu fiyat bile herhangi bir oyun konsolu için çok fazlayken, ben bu satırları yazdığım sırada ürünün fiyatı 15 bin TL’yi bile gördü. Tamam, Xbox Game Pass sayesinde oyunlara neredeyse hiç para vermenize gerek kalmıyor ama sırf bu durum yüzünden de bir konsola 10 binlerce lira verilmemeli. Eğer oyunlara para vermek istemiyorsanız ve PlayStation tarafındaki birinci parti oyunlar da ilginizi çekmiyorsa, bu konsolu sizlere kesinlikle önerebilirim ama fiyatın tekrardan 8000 TL civarına düşmesini beklemenizi rica ediyorum. Unutmayın ki bu konsolların orijinal fiyatı sadece 500 USD.